
Türkiye ilk defa deprem ile taşınmıyor. En büyükleri Erzincan (1939), Marmara bölgesini yıkan 1999 dokuz depremi ve dünyadaki kara depremleri arasında en büyüklerinden biri kabul edilen Maraş merkezli son deprem.
Deprem yalnızca vurduğu bölgede yıktığı bina veya aldığı can kaybıyla ivedilendirilmez, okunmaz. Aynı zamanda deprem ve benzeri felaketlerin ardından milli güç unsurları da önemlidir. Siz depremin hemen ardından iktidarı enkaza gömmek için yanıp tutuşan muhalefeti ciddiye almayın. Şayet iktidar, dolayısıyla devlet enkaz altında kalırsa bilin ki ülkeniz, devletiniz dış güç dediğimiz hasım devletlerin her imkanı değerlendireceği, büyük parçalar koparacağı sonuçları doğurur. 1999 depremi sonrası devlet yaşadığı büyük kriz nedeniyle Kemal Derviş’in başkanlığında küresel güçlerin hedefi ve iştahıyla sonuçlanan süreci yaşamıştı.
Siyaset yazmıyorum ama Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümetler döneminde, Malatya, Elazığ, Van, Bingöl, İzmir depremleri yaşandı. Depremin yaraları hızla sarıldı. 2011 depreminin ardından yeni bir Van, Bingöl kuruldu. Elazığ, İzmir ve Malatya’da evsiz kalanların evleri çok kısa sürede teslim edildi.
Büyük bir devrem yaşadık, yiten canlarımız çok ama bunun da üstesinden gelmemiz gerekiyor. Milletin dayanışması, birliği bunu gösteriyor. Türkiye sınırları dışından adeta akan yardımlar Türkiye’nin Türkiye’den çok büyük olduğunu gösteriyor. Yani milli güç unsurlarımız en üst sınırında.
Rakamlarla depremi ve sonrasını hatırlayalım;
Türk Hava Yolları, şimdiye kadar deprem ile ilgili: 1516 gidiş dönüş sefer (3032 uçuş) yapmış. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, bilgileri paylaştı; “265.754 vatandaşımızı tahliye ettik. 143.740 kurtarma ekibi ve insani yardım personelini götürdük. 177 kargo seferi ile 10.753 ton yardım malzemesini taşıdık.”
Bunlar büyük rakamlar. Elbette THY bu işte yalnız değil. Karayolu, demir yolu ve deniz yolları bütün ulaşım hattını devlet, depremzedeler için açtı. Deprem bölgesinde çadırlar kuruldu, aşevleri açıldı ve halkın yarası hızla sarılıyor.
Çocuklar, yetişkinler için Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı terapi için yüzlerce uzmanını görevlendirdi. Sağlık Bakanlığı, ilaç, doktor ve tıbbı malzeme açısından gerekeni yapıyor. İçişleri Bakanlığı, güvenlik alanında her önlemi almış bulunuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, depremin ilk gününden sonra gerekli inceleme ve çalışmaları yapıyor. Adalet Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, her bakanlık ve bağlı kurumlar ayakta ve hizmet peşindeler.
Bölgede sayısız STK AFAD koordinasyonu ile enkaz altında can arama, depremzedelere yardımların ulaştırılması, su, yemek, giyim ve diğer ihtiyaçları için 7/24 saat çalışıyor.
AFAD, “Depremin ilk anından itibaren bölgede yürütülen arama kurtarma çalışmalarının yanı sıra depremin yaralarının sarılmasına yönelik iyileştirme çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
Afet bölgelerinde uygun alanlarda oluşturulan tüm çadırkentlerimiz sağlık, hijyen ve güvenlik koşulları da göz önüne alınarak, iki çadır arası 2 metre mesafede olacak şekilde kurulmaktadır.
Bu doğrultuda, depremden etkilenen bölgelerde bugüne kadar, 300 bine yakın çadırın kurulumu gerçekleştirilmiştir. Hedef; bu sayının en kısa sürede 350 bine çıkarılmasıdır.”
Endişeye mahal yok, Devlet ve Millet el ele görevinin başında!
Deprem yalnızca vurduğu bölgede yıktığı bina veya aldığı can kaybıyla ivedilendirilmez, okunmaz. Aynı zamanda deprem ve benzeri felaketlerin ardından milli güç unsurları da önemlidir. Siz depremin hemen ardından iktidarı enkaza gömmek için yanıp tutuşan muhalefeti ciddiye almayın. Şayet iktidar, dolayısıyla devlet enkaz altında kalırsa bilin ki ülkeniz, devletiniz dış güç dediğimiz hasım devletlerin her imkanı değerlendireceği, büyük parçalar koparacağı sonuçları doğurur. 1999 depremi sonrası devlet yaşadığı büyük kriz nedeniyle Kemal Derviş’in başkanlığında küresel güçlerin hedefi ve iştahıyla sonuçlanan süreci yaşamıştı.
Siyaset yazmıyorum ama Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümetler döneminde, Malatya, Elazığ, Van, Bingöl, İzmir depremleri yaşandı. Depremin yaraları hızla sarıldı. 2011 depreminin ardından yeni bir Van, Bingöl kuruldu. Elazığ, İzmir ve Malatya’da evsiz kalanların evleri çok kısa sürede teslim edildi.
Büyük bir devrem yaşadık, yiten canlarımız çok ama bunun da üstesinden gelmemiz gerekiyor. Milletin dayanışması, birliği bunu gösteriyor. Türkiye sınırları dışından adeta akan yardımlar Türkiye’nin Türkiye’den çok büyük olduğunu gösteriyor. Yani milli güç unsurlarımız en üst sınırında.
Rakamlarla depremi ve sonrasını hatırlayalım;
Türk Hava Yolları, şimdiye kadar deprem ile ilgili: 1516 gidiş dönüş sefer (3032 uçuş) yapmış. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, bilgileri paylaştı; “265.754 vatandaşımızı tahliye ettik. 143.740 kurtarma ekibi ve insani yardım personelini götürdük. 177 kargo seferi ile 10.753 ton yardım malzemesini taşıdık.”
Bunlar büyük rakamlar. Elbette THY bu işte yalnız değil. Karayolu, demir yolu ve deniz yolları bütün ulaşım hattını devlet, depremzedeler için açtı. Deprem bölgesinde çadırlar kuruldu, aşevleri açıldı ve halkın yarası hızla sarılıyor.
Çocuklar, yetişkinler için Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı terapi için yüzlerce uzmanını görevlendirdi. Sağlık Bakanlığı, ilaç, doktor ve tıbbı malzeme açısından gerekeni yapıyor. İçişleri Bakanlığı, güvenlik alanında her önlemi almış bulunuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, depremin ilk gününden sonra gerekli inceleme ve çalışmaları yapıyor. Adalet Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, her bakanlık ve bağlı kurumlar ayakta ve hizmet peşindeler.
Bölgede sayısız STK AFAD koordinasyonu ile enkaz altında can arama, depremzedelere yardımların ulaştırılması, su, yemek, giyim ve diğer ihtiyaçları için 7/24 saat çalışıyor.
AFAD, “Depremin ilk anından itibaren bölgede yürütülen arama kurtarma çalışmalarının yanı sıra depremin yaralarının sarılmasına yönelik iyileştirme çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
Afet bölgelerinde uygun alanlarda oluşturulan tüm çadırkentlerimiz sağlık, hijyen ve güvenlik koşulları da göz önüne alınarak, iki çadır arası 2 metre mesafede olacak şekilde kurulmaktadır.
Bu doğrultuda, depremden etkilenen bölgelerde bugüne kadar, 300 bine yakın çadırın kurulumu gerçekleştirilmiştir. Hedef; bu sayının en kısa sürede 350 bine çıkarılmasıdır.”
Endişeye mahal yok, Devlet ve Millet el ele görevinin başında!