
Geçtiğimiz günlerde ünlü bir çiftin boşanma davasıyla beraber tekrar gündemde olan bir konu düğünde çiftlere takılan ziynet eşyalarının kime ait olduğu meselesi. Aslında hiç kimse boşanmak için evlenmiyor. Başlangıçta çok güzel hikayelerle başlayan evlilik macerası işler yolunda gitmeyince sonu pek de güzel bitmiyor. Son yıllarda bizlere de en fazla gelen dava çeşidi boşanma davaları aslında. Neden bu kadar artış gösterdiği işin elbette ki sosyolojik boyutu bizi ilgilendiren hukuki boyutuna baktığımızda önümüze birçok ihtilaf çıkıyor. Bu davalarda en fazla yorulan avukatlar ile birlikte çiftlerin ortak çocukları olduğu kanaatindeyim. Onun için bu davalarla bize gelen danışanlarıma çocuklarımızı bu işin ne kadar uzağında tutarsak o kadar yararlı olacağını öğütlemeye gayret ediyorum. Boşanma davalarında çocukların velayeti ve nafaka konuları her zaman en fazla ihtilaflı konular içerisinde oluyor. Maddi ve manevi tazminatlarda bu davalarda tarafların mahkemelerden talep ettikleri arasında yer alıyor. Bu tazminatlar tarafların boşanma davasındaki kusurun göre belirleniyor. Çiftler aslında boşanma sürecinde gerçek yüzlerini gösteriyor. Özellikle yeni evlenen çiftler boşanma sürecinde düğünde takılan ziynet eşyalarını da mahkemelerden talep ediyor. Yıllardır aslında gündemde olan iki başlıktan biri düğünde takılan ziynet eşyalarının kime ait olduğu meselesi. Ve bir diğer meseleyi de boşanma davalarında bir islam hukuku müessesi olan mihirin istenip istenemeyeceği konusu oluşturuyor. Yargıtay Genel Kurulu bu noktada düğünde takılan ziynet eşyalarının, kadının geleceğinin güvencesi olduğu kanaatinde. Dolayısıyla düğünde kime takılırsa takılsın yani erkeğe dahi takılsa kadına ait kabul ediliyor. Bu noktada bazı gelenek ve görenekler farklılık arz edebiliyor. Örneğin bazı yörelerde geline takılan gelinin, damada takılan damadın kabul ediliyor. Ancak Yargıtay bu görüşü de çok benimsemiyor. Bu görüşün aksini savunanlar ise düğünde takılan ziynet eşyalarının düğünü yapan çiftlere bir katkı mahiyetinde olduğu ve tüm ziynet eşyalarının kadına bağışlanmasının amaçlanmadığını savunuyor. Ziynet eşyalarının ihtilaf konusu edildiği yargılamalarda düğünde takılan ziynetleri ispat edebilmek için düğün videoları ve düğün fotoğrafları büyük önem arz ediyor. Dolayısıyla bu tarz talepleri olan boşanma aşamasındaki çiftlerin bunları temin etmeleri gerekiyor. Bu fotoğraf ve videoların temin edilip mahkemeye sunulmasıyla birlikte mahkeme bunları incelemek ve rapor yazmak üzere kuyumcu bilirkişilere göndererek altınların gram ve türünü belirlemesini talep ediyor, gelen rapor doğrultusunda da mahkemeler karar tesis ediyor. Düğün sonrası çoğu altın bozdurulsa da altınların eşin rızasıyla verildiğinin ispatı gerekiyor. Kanunen de bunu iddia eden kişi ispat yükü altında kalıyor. Dolayısıyla eşim rızasıyla altınları bozdurdum diyen eş bunu mahkeme önünde ispat etmek zorunda, ispat edemediği durumda rızanın varlığından bahsedilemediği için yine ziynet eşyaları kadının sayılıyor.
Selçuk Yıldız
03/10/2022
Selçuk Yıldız
03/10/2022