Emperyalist güçlerin mücadelesi yakın coğrafyamızda ve ülkemizde depremler yaratıyor.
Afganistan coğrafyası tarih boyunca Türkler, İranlılar, Araplar, Yunanlar, Moğollar, İngiliz ve Rusların egemenlik alanında kalmıştır. Türk ve İran güç mücadelesinde Afganistan önemli bir cephe olmuş, hatta 18 yy.da Türkmen Şahlar Nadir ve Ahmet Şah döneminde Afganlılar İran’ı ele geçirmiş ve Hindistan’a hakim olan Babür Türk Devletini de sona erdirmişlerdir.
Milli Kurtuluş Savaşımızda Kuvay-ı Milliye ve Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük destekçisi bağımsız Afganistan Devleti’nin kurucusu Emanullah Han’ı birçok kişi hatırlamaz. Afganistan ağırlıkla ( Hint-Avrupa kökenli ( Peştun ve Tacikler) ve Türk asıllı kabileler(Türkmen, Özbek ,Kırgız ve Hazaralar) ve Beluciler gibi daha birçok kavimin oluşturduğu ve çok kritik bir coğrafyada yer alan bir devlettir. Bugün Afganistan : İran, Türkmenistan , Tacikistan,Pakistan ve Hindukuş dağları boyunca uzanan Vakhan koridoruyla Çin’e komşudur ve nüfusu 34 milyon dolayındadır.
ABD’nin bu coğrafyaya yakın ilgisi Sovyetler Birliği ve devamı Rusya Federasyonu, Hindistan, Pakistan ve Çin’e olan stratejik konumundan kaynaklanmaktadır. Afganistan tarihte Baharat ve İpek Yolları ticareti, şimdi de Enerji Yolları güzergahlarında stratejik bir coğrafyadır.
Afganistan, 1919 yılında İngiliz ve Rus baskısı altındayken bağımsızlığa kavuştu. 1973 yılında Cumhuriyet oldu. Sovyetler Birliği’nin en güçlü olduğu Brejnev döneminde Marksist Hükümetin daveti üzerine sözde mevcut hükümeti desteklemek ve Mücahit’lere karşı mücadele etmek ancak asıl amacı bu önemli stratejik ülkeyi ele geçirmek isteyen Sovyet Rusya tarafından 24 Aralık 1979 ‘da işgal edildi. 27 Aralık 1979 ‘ta Devlet Başkanı Sovyet yanlısı Hafızullah Amin bir suikast sonrası hayatını kaybetti. Yerine yine Sovyet yanlısı Babrak Karmal getirildi. Babrak Karmal 1979-1986 döneminde Afganistan Demokratik Cumhuriyeti Devlet Başkanlığı yaptı ve 1996 yılımda Moskova’da öldü. Babrak Karmal’dan sonra 1987-1992 döneminde Mohammed Necibullah Devlet Başkanlığına getirildi. Yaklaşık 9 yıl süren bir işgal sonrası, çok büyük kayıplar veren Sovyetler Birliği 14 Nisan 1988 tarihli Cenevre Antlaşması sonrası Gorbaçov döneminde 15 Mayıs 1988 de Afganistan’dan çekilmeye başlamış ve 15 Şubat 1989 da çekilme tamamlanmıştır. Bu işgal sonunda Sovyetler Birliği 15bin kişi kaybederken, Sovyetler Birliğine destek veren Afgan Hükümet güçleri 20bin dolayında ve Mücahit’ler ise 75-90bin kayıp vermişler. Bazı kaynaklar bu iç savaşın bilançosunun 1, 5 milyona ulaştığını tahmin etmektedirler. Ruslar’ın çekilmesiyle Afganistan ın bir barış dönemine gireceğini düşünülse bile, gerçek böyle olmamıştır. Ruslar SSCB’nin fiilen sona erdiği 1991 yılına kadar Afganistan ı desteklemeye devam etmiştir.
Kabile ve cemaat yapısı ile uluslaşmamış Afganistan da , başta ABD olmak üzere, İran, Pakistan , Çin , Suudi Arabistan ve Hindistan‘ın kontrolündeki gruplar birbirleriyle kıyasıya mücadeleye girişmişlerdir. Buna rağmen,
1992 yılında Ahmet Şah Mesut liderliğinde ve Gülbettin Hikmetyar ve Burhanetttin Rabbani’nin desteklediği güçler Necibullah’ı devirerek Marksist yönetime son verdiler. Muhalif gruplar Afganistan İslam Cumhuriyetini kurup , ilk devlet başkanı olarak ta Afgan Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Sibgatullah Müceddidi’yi getirdiler. Kısa bir süre devlet başkanı kalan Sibgatullah’tan sonra Tacik asıllı ve Cemiyet-i İslami Lideri Burhanettin Rabbani devlet başkanı oldu. Rabbani 27 Eylül 1996 tarihinde Taliban tarafından devrildi. Birleşmiş Milletler Taliban Hükümeti’nin devrildiği 13 Kasım 2001’e kadar Rabbani’yi Devlet Başkanı kabul etti. Daha sonra Peştun asıllı bağımsız bir siyasetçi olan Hamit Karzai Amerika Birleşik Devletlerinin güdümünde 22 Aralık 2001 tarihinde Devlet Başkanlığına getirildi ve Karzai bu görevi 29 Eylül 2014tarihine kadar kesintisiz sürdürdü. Yerine 21 Eylül 2014 seçilen Eşref Gani Ahmedzai geldi.
Büyük güçlerin mücadele arenasında istikrara kavuşması mümkün olmayan Afganistan sahip olduğu başta Doğal Gaz , Bakır, Kömür , ve Uranyum başta olmak üzere olmak üzere zengin doğal kaynaklara rağmen yoksulluk girdabından çıkamamaktadır.
Yaklaşık 400bin hektar afyon ekiminin yapıldığı ve yine 9000 Ton ham afyonun üretildiği Afganistan’daki kayıt dışı milyarlarca dolar başta Taliban örgütü olmak üzere, bu bitkinin ekim ve uyuşturucu imaline kadar binlerce kişinin de ekmek ve ticaret kapısıdır. Uluslararası kaçakçı ve uyuşturucu baronları bu ticaretin aslan payını almaktadır. Afganistan yıllık hacmi 50 milyar doları aşan uyuşturucu trafiğinin merkezi konumundadır.
Satın Alma Gücü Paritesine göre kişi başına milli gelirin 2000 doların altında olduğu Afganistan büyük bir istikrarsızlık, yoksulluk ve göçün pençesine düşmüştür. Milyonlarca Afganistanlı başta Pakistan olmak üzere İran ve Türkiye ‘ye göçmüştür. Afganlılar başlıca hedef ülke Almanya olmak üzere zengin Batı ülkelerine kaçmak ve yerleşmek için ölümü pervasızca göze almaktadır. Türkiye, yakın bir zamana kadar ülkemize kontrolsüz bir şekilde yerleşen 4,5 milyon dolayındaki Suriyeliden sonra bugünlerde sayıları on binleri geçen bir Afgan göçmen akımıyla karşı karşıyadır. İran-Türkiye sınır boylarında 1,5 milyon civarında Afgan göçmenler Türkiye ye geçmek ve ülkemizden de Avrupa’ya gitmek üzere insan tacirlerinin eline düşmüştür. Afganlıların yaşadığı büyük dramı ve Türkiye’ye bardaktan boşalırcasına devam eden göçmen akımını Türkiye gündemine taşıyan değerli ERVAK Başkanı Erdal Güzel’i tebrik ediyorum. Sayın Güzel’in de açık yüreklilikle belirttiği gibi “ Muhammediler İsevilere koşuyor” tespiti çok anlamlıdır. İslam Dünyası paramparça haldedir ve yakın zamana kadar düşman gördükleri İsrail’i desteklemek için adeta birbirleriyle yarışmaktadırlar.
Bu arada birçoğu Türk asıllı olan Afgan kardeşlerimiz e hiçbir şekilde sahip çıkmayan ve sırtını dönen sözde namlı yardım kuruluşlarını da kınıyorum.
Emperyalist güçler için insanın değeri yoktur. Başta Irak, Afganistan, Suriye ve Filistin olmak üzere yok edilen insan onlar için yok mertebesindedirler. Bölgemizi ateş çemberine atan ABD binlerce kilometre ötede bu dram ve gözyaşını gülerek seyretmektedir. Unutulmamalıdır ki, Rusya geçmişte olduğu gibi büyük bir kararlılıkla satranç tahtasındadır. Bizim sabır ve basiretle karar vermemiz lazımdır. 300 yıldır Sıcak Denizlere inme hayaliyle yaşayan Ruslar Akdeniz’deki güçler mücadelesinin en önemli aktörlerinden biri olmuştur.
Bizimle dil sorunu olmayan Özbek, Türkmen, Kırgız ve Hazar’a kökenli Afgan göçmenlerini, boşalan ve hatta çoban bulamayan hayvancılık ve tarım sektöründe istihdam edebiliriz. Bu konuda ülkemize yerleştirilen Ahıska ve Kırgız Türklerinden elde ettiğimiz tecrübeler vardır.
Ülkemiz çok önemli bir coğrafyanın kilit taşıdır. Büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin önemi ve anlamı idrak edilmeli ve özenle korunmalıdır. Bilinmelidirler nüfusu 250 milyonu bulan Türk Dünyasının göz bebeği Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Dr. Sıtkı Yılmaz Kuşkay
Afganistan coğrafyası tarih boyunca Türkler, İranlılar, Araplar, Yunanlar, Moğollar, İngiliz ve Rusların egemenlik alanında kalmıştır. Türk ve İran güç mücadelesinde Afganistan önemli bir cephe olmuş, hatta 18 yy.da Türkmen Şahlar Nadir ve Ahmet Şah döneminde Afganlılar İran’ı ele geçirmiş ve Hindistan’a hakim olan Babür Türk Devletini de sona erdirmişlerdir.
Milli Kurtuluş Savaşımızda Kuvay-ı Milliye ve Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük destekçisi bağımsız Afganistan Devleti’nin kurucusu Emanullah Han’ı birçok kişi hatırlamaz. Afganistan ağırlıkla ( Hint-Avrupa kökenli ( Peştun ve Tacikler) ve Türk asıllı kabileler(Türkmen, Özbek ,Kırgız ve Hazaralar) ve Beluciler gibi daha birçok kavimin oluşturduğu ve çok kritik bir coğrafyada yer alan bir devlettir. Bugün Afganistan : İran, Türkmenistan , Tacikistan,Pakistan ve Hindukuş dağları boyunca uzanan Vakhan koridoruyla Çin’e komşudur ve nüfusu 34 milyon dolayındadır.
ABD’nin bu coğrafyaya yakın ilgisi Sovyetler Birliği ve devamı Rusya Federasyonu, Hindistan, Pakistan ve Çin’e olan stratejik konumundan kaynaklanmaktadır. Afganistan tarihte Baharat ve İpek Yolları ticareti, şimdi de Enerji Yolları güzergahlarında stratejik bir coğrafyadır.
Afganistan, 1919 yılında İngiliz ve Rus baskısı altındayken bağımsızlığa kavuştu. 1973 yılında Cumhuriyet oldu. Sovyetler Birliği’nin en güçlü olduğu Brejnev döneminde Marksist Hükümetin daveti üzerine sözde mevcut hükümeti desteklemek ve Mücahit’lere karşı mücadele etmek ancak asıl amacı bu önemli stratejik ülkeyi ele geçirmek isteyen Sovyet Rusya tarafından 24 Aralık 1979 ‘da işgal edildi. 27 Aralık 1979 ‘ta Devlet Başkanı Sovyet yanlısı Hafızullah Amin bir suikast sonrası hayatını kaybetti. Yerine yine Sovyet yanlısı Babrak Karmal getirildi. Babrak Karmal 1979-1986 döneminde Afganistan Demokratik Cumhuriyeti Devlet Başkanlığı yaptı ve 1996 yılımda Moskova’da öldü. Babrak Karmal’dan sonra 1987-1992 döneminde Mohammed Necibullah Devlet Başkanlığına getirildi. Yaklaşık 9 yıl süren bir işgal sonrası, çok büyük kayıplar veren Sovyetler Birliği 14 Nisan 1988 tarihli Cenevre Antlaşması sonrası Gorbaçov döneminde 15 Mayıs 1988 de Afganistan’dan çekilmeye başlamış ve 15 Şubat 1989 da çekilme tamamlanmıştır. Bu işgal sonunda Sovyetler Birliği 15bin kişi kaybederken, Sovyetler Birliğine destek veren Afgan Hükümet güçleri 20bin dolayında ve Mücahit’ler ise 75-90bin kayıp vermişler. Bazı kaynaklar bu iç savaşın bilançosunun 1, 5 milyona ulaştığını tahmin etmektedirler. Ruslar’ın çekilmesiyle Afganistan ın bir barış dönemine gireceğini düşünülse bile, gerçek böyle olmamıştır. Ruslar SSCB’nin fiilen sona erdiği 1991 yılına kadar Afganistan ı desteklemeye devam etmiştir.
Kabile ve cemaat yapısı ile uluslaşmamış Afganistan da , başta ABD olmak üzere, İran, Pakistan , Çin , Suudi Arabistan ve Hindistan‘ın kontrolündeki gruplar birbirleriyle kıyasıya mücadeleye girişmişlerdir. Buna rağmen,
1992 yılında Ahmet Şah Mesut liderliğinde ve Gülbettin Hikmetyar ve Burhanetttin Rabbani’nin desteklediği güçler Necibullah’ı devirerek Marksist yönetime son verdiler. Muhalif gruplar Afganistan İslam Cumhuriyetini kurup , ilk devlet başkanı olarak ta Afgan Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Sibgatullah Müceddidi’yi getirdiler. Kısa bir süre devlet başkanı kalan Sibgatullah’tan sonra Tacik asıllı ve Cemiyet-i İslami Lideri Burhanettin Rabbani devlet başkanı oldu. Rabbani 27 Eylül 1996 tarihinde Taliban tarafından devrildi. Birleşmiş Milletler Taliban Hükümeti’nin devrildiği 13 Kasım 2001’e kadar Rabbani’yi Devlet Başkanı kabul etti. Daha sonra Peştun asıllı bağımsız bir siyasetçi olan Hamit Karzai Amerika Birleşik Devletlerinin güdümünde 22 Aralık 2001 tarihinde Devlet Başkanlığına getirildi ve Karzai bu görevi 29 Eylül 2014tarihine kadar kesintisiz sürdürdü. Yerine 21 Eylül 2014 seçilen Eşref Gani Ahmedzai geldi.
Büyük güçlerin mücadele arenasında istikrara kavuşması mümkün olmayan Afganistan sahip olduğu başta Doğal Gaz , Bakır, Kömür , ve Uranyum başta olmak üzere olmak üzere zengin doğal kaynaklara rağmen yoksulluk girdabından çıkamamaktadır.
Yaklaşık 400bin hektar afyon ekiminin yapıldığı ve yine 9000 Ton ham afyonun üretildiği Afganistan’daki kayıt dışı milyarlarca dolar başta Taliban örgütü olmak üzere, bu bitkinin ekim ve uyuşturucu imaline kadar binlerce kişinin de ekmek ve ticaret kapısıdır. Uluslararası kaçakçı ve uyuşturucu baronları bu ticaretin aslan payını almaktadır. Afganistan yıllık hacmi 50 milyar doları aşan uyuşturucu trafiğinin merkezi konumundadır.
Satın Alma Gücü Paritesine göre kişi başına milli gelirin 2000 doların altında olduğu Afganistan büyük bir istikrarsızlık, yoksulluk ve göçün pençesine düşmüştür. Milyonlarca Afganistanlı başta Pakistan olmak üzere İran ve Türkiye ‘ye göçmüştür. Afganlılar başlıca hedef ülke Almanya olmak üzere zengin Batı ülkelerine kaçmak ve yerleşmek için ölümü pervasızca göze almaktadır. Türkiye, yakın bir zamana kadar ülkemize kontrolsüz bir şekilde yerleşen 4,5 milyon dolayındaki Suriyeliden sonra bugünlerde sayıları on binleri geçen bir Afgan göçmen akımıyla karşı karşıyadır. İran-Türkiye sınır boylarında 1,5 milyon civarında Afgan göçmenler Türkiye ye geçmek ve ülkemizden de Avrupa’ya gitmek üzere insan tacirlerinin eline düşmüştür. Afganlıların yaşadığı büyük dramı ve Türkiye’ye bardaktan boşalırcasına devam eden göçmen akımını Türkiye gündemine taşıyan değerli ERVAK Başkanı Erdal Güzel’i tebrik ediyorum. Sayın Güzel’in de açık yüreklilikle belirttiği gibi “ Muhammediler İsevilere koşuyor” tespiti çok anlamlıdır. İslam Dünyası paramparça haldedir ve yakın zamana kadar düşman gördükleri İsrail’i desteklemek için adeta birbirleriyle yarışmaktadırlar.
Bu arada birçoğu Türk asıllı olan Afgan kardeşlerimiz e hiçbir şekilde sahip çıkmayan ve sırtını dönen sözde namlı yardım kuruluşlarını da kınıyorum.
Emperyalist güçler için insanın değeri yoktur. Başta Irak, Afganistan, Suriye ve Filistin olmak üzere yok edilen insan onlar için yok mertebesindedirler. Bölgemizi ateş çemberine atan ABD binlerce kilometre ötede bu dram ve gözyaşını gülerek seyretmektedir. Unutulmamalıdır ki, Rusya geçmişte olduğu gibi büyük bir kararlılıkla satranç tahtasındadır. Bizim sabır ve basiretle karar vermemiz lazımdır. 300 yıldır Sıcak Denizlere inme hayaliyle yaşayan Ruslar Akdeniz’deki güçler mücadelesinin en önemli aktörlerinden biri olmuştur.
Bizimle dil sorunu olmayan Özbek, Türkmen, Kırgız ve Hazar’a kökenli Afgan göçmenlerini, boşalan ve hatta çoban bulamayan hayvancılık ve tarım sektöründe istihdam edebiliriz. Bu konuda ülkemize yerleştirilen Ahıska ve Kırgız Türklerinden elde ettiğimiz tecrübeler vardır.
Ülkemiz çok önemli bir coğrafyanın kilit taşıdır. Büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin önemi ve anlamı idrak edilmeli ve özenle korunmalıdır. Bilinmelidirler nüfusu 250 milyonu bulan Türk Dünyasının göz bebeği Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Dr. Sıtkı Yılmaz Kuşkay