Naci Elmalı Bey’in fi tarihinde hazırlayıp yayınladığı biyografik mahiyette kadirşinas bir çalışması var: ‘Erzurumlu Ketencizade Mehmet Rüştü Efendi.)[1] Erzurum’un şeriatta ve tarikatta rehberlerinden olan rahmetli Ketencizade Bey, kitabın 201 sayfasında yer alan bir şiirinde, 1916 yılı Şubat’ında, Rusların ve onların pişdarı, canavarlar sürüsü olan Ermeni çetelerinin Erzurum’u işgalini ve bu bağlamda yaşanan kahredici günleri, o felaketlerle dolu kış göçlerini, şehirde, köylerde kalanların başına gelen nice belaları resmeder. Şiirinde der ki;
“Ey gönül; artık rahat yaşarım diye ümit etme, dünyadan safa gitti; öyle bir hâl oldu ki, iman ehlinin hayâsı ve cömertliği gitti, yerine eza ve cefa geldi.
Birliğini-düzenini kaybetmiş halk, dağınık bir vaziyet aldı; halleri hep perişanlık.
Neler gitti neler gitti; sana bir bir açıklayayım ki, zalim elinde cümle namus ve hayâ gitti.
Kâfir musallat olup zulme koyuldu; bu zulüm ve hakaretlerden kurtulmak ümidiyle kimileri evlerini terk edip kış ortasında yollara döküldü.
Elleri boş, cümle mahlûk dağda taşta kalıp feryat etti; niceleri yollarda helâk oldu, çığlıklarını cihanda kimse işitmedi.
Kimi der, ‘Ah! Babam ne oldu?’; kimi, ‘kardeşim nerede?’ diye sorar; çocuklar ağlaşır, ‘acaba annem ne tarafa gitti!’…
Cümlem, ‘Aman, Allah!’ deyip feryat etti; nice ihtiyar ve genç, nice zengin ve fakir şehit oldu.
Nice temiz kız, iffet sahibi nazenin can, nikâh altında bulunun dosdoğru nice kadın, hepsi helak olup gitti.
Emzikli kadınların korkudan sütleri kesildi, bebekleri gece gündüz kıyametler kopardı ki, gıdaları gitti!
Buna can mı dayanır; Hazret-i Hak’tan ola imdat!.. Ne kadar akraba, ne kadar ahbap ve ne kadar aşına yüzler, hepsi, hepsi yok olup gitti.
Nice han, dükkân, ev-bark yakılıp yıkıldı; zarar görmemiş ve yağmalanmamış ek iş yeri, tek ev kalmadı.
Zalimler, kimi insanı öldürdü, kimini de sürdü; bu hâl, herkesin ruhunu perişan etti.
Kimi, zalimi görmeyeyim diye vatanını terk etti; zengin kimselerin iş yerleri, evleri hep soyuldu; kimsenin elinde mal ve para kalmadı.
Yiyeceğin ve eşyanın fiyatı otuz katına çıktı; her yanda yıllarca süren yokluk ve kıtlık hüküm sürdü.
Nice kimse, ‘halimiz acaba n’olur?’ diye düşünmekten ve çaresizlikten verem oldu da bu dertlere bir çare bulamadı…
Olan oldu, giden gitti, kalan daim sıhhat bulsun; elhamdülillah, sonunda bu cefa dolu günler de gitti…”
(Yarın devam edeceğiz)
[1] Elmalı Yayınları, Elif Matbaası, Ankara, 1984
“Ey gönül; artık rahat yaşarım diye ümit etme, dünyadan safa gitti; öyle bir hâl oldu ki, iman ehlinin hayâsı ve cömertliği gitti, yerine eza ve cefa geldi.
Birliğini-düzenini kaybetmiş halk, dağınık bir vaziyet aldı; halleri hep perişanlık.
Neler gitti neler gitti; sana bir bir açıklayayım ki, zalim elinde cümle namus ve hayâ gitti.
Kâfir musallat olup zulme koyuldu; bu zulüm ve hakaretlerden kurtulmak ümidiyle kimileri evlerini terk edip kış ortasında yollara döküldü.
Elleri boş, cümle mahlûk dağda taşta kalıp feryat etti; niceleri yollarda helâk oldu, çığlıklarını cihanda kimse işitmedi.
Kimi der, ‘Ah! Babam ne oldu?’; kimi, ‘kardeşim nerede?’ diye sorar; çocuklar ağlaşır, ‘acaba annem ne tarafa gitti!’…
Cümlem, ‘Aman, Allah!’ deyip feryat etti; nice ihtiyar ve genç, nice zengin ve fakir şehit oldu.
Nice temiz kız, iffet sahibi nazenin can, nikâh altında bulunun dosdoğru nice kadın, hepsi helak olup gitti.
Emzikli kadınların korkudan sütleri kesildi, bebekleri gece gündüz kıyametler kopardı ki, gıdaları gitti!
Buna can mı dayanır; Hazret-i Hak’tan ola imdat!.. Ne kadar akraba, ne kadar ahbap ve ne kadar aşına yüzler, hepsi, hepsi yok olup gitti.
Nice han, dükkân, ev-bark yakılıp yıkıldı; zarar görmemiş ve yağmalanmamış ek iş yeri, tek ev kalmadı.
Zalimler, kimi insanı öldürdü, kimini de sürdü; bu hâl, herkesin ruhunu perişan etti.
Kimi, zalimi görmeyeyim diye vatanını terk etti; zengin kimselerin iş yerleri, evleri hep soyuldu; kimsenin elinde mal ve para kalmadı.
Yiyeceğin ve eşyanın fiyatı otuz katına çıktı; her yanda yıllarca süren yokluk ve kıtlık hüküm sürdü.
Nice kimse, ‘halimiz acaba n’olur?’ diye düşünmekten ve çaresizlikten verem oldu da bu dertlere bir çare bulamadı…
Olan oldu, giden gitti, kalan daim sıhhat bulsun; elhamdülillah, sonunda bu cefa dolu günler de gitti…”
(Yarın devam edeceğiz)
[1] Elmalı Yayınları, Elif Matbaası, Ankara, 1984