Good bye snowdora!
Geçtiğimiz hafta bu köşede, şehirde bir çok yabancı isim ile faaliyet gösteren işyerleri olduğundan yakınan ve bu konuda önlem alınması gerektiğini söyleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e, ‘’Önce işe kendinizin işlettiği Snowdora’dan başlayın’’ önerisini yapmıştık. Sekmen’in, özellikle bu açıklamayı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin istişare toplantısında söylemesi dikkat çekmiş, o açıklamanın yapıldığı günün akşamında bir de o heyete snowdora otelde yemek vermiş, o yemekte de bu isim yüzüne vurulmuş.
Gerçekten yaman bir çelişki vardı otelde ki yemekte. Zaten Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem de Sekmen’e, otelin ismini göstererek, ne düşündüğünü söylemiş. Sadece o değil, oradaki dernek yöneticileri de birbirlerinden ayrı olarak Sekmen’e aynı serzenişte bulunmuş. Sekmen de gerek yayınımız üzerine ve gerekse gelen bu yoğun baskılar karşısında değişiklik kararını almış. Başkan, otelin en kısa zamanda yıkılacağını, yerine yapılacak olan otelin adının Türkçe kullanılacağını belirtti.
--
Gözleri dilinden önce söyledi!
Türk tiyatrosunun gerçekten dev sanatçılarından biriydi Yıldız Kenter. Önceki gün 91 yaşında kaybettiğimiz sanatçı, yeri kolay kolay doldurulamayacak bir ustaydı. Onu ben sadece oyunları ile değil, yıllar önce çıkardığı ve her defasında da zevkle dinlediğim bir şiir albümü ile hatırlayacağım. Dinlemediyseniz, hele de şiir ile ilgiliyseniz size de tavsiye ederim, dinleyin lütfen. İlla ki dinlediğinizde siz de bana hak vereceksiniz. Nisan’a kaç var başlığı ile yayınlanan ve 20’ye yakın şiir seslendirdiği albümde öttürüyor resmen Yıldız Kenter. Nasıl güzel okuyor, nasıl dizelerde oynuyor, anlatamam. Galiba en sevdiğim okuduğu şiir de şu galiba: Can gibi çekilip ayrılsan tenden/gitme, kal dememi bekleme benden/Ayrılık kararı verilmiş dünden/ Gözlerin dilinden önce söyledi. Öyle tiyatrocu olup da şiiri bu kadar güzel okuyan bir de Cüneyt Türel’i tanımıştım. Onu da bir süre önce kaybetmiştik. Yıldız Kenter, Dr.Metin Vural’ın şiirlerini okumuş o albümde, bir şiir o kadar mı güzel yazılır, okunur. Sen nasıl bir adamsın Metin Vural. O ne güzel sözler! Hele müziğine, resmen bayılıyorum. Onu da yine genç yaşta kaybettiğimiz bir besteci yapmış. Adı da Tanju Duru. Müzikler o sözlere, o sese on ikiden vurmuş. İşte ben o muhteşem albümle hatırlayacağım bu gök kubbeden hoş bir sada olan Yıldız Kenter’i. Son günlerde hep hastaydı. İyi değildi. Ve ve, gözleri dilinden önce söyledi. Allah rahmet eyleye..
--
Takipteyiz Yavuz hocam!
Bugüne kadar çok adam tanıdım ama Yavuz İncedal, Erzurum’da tanıdığım adam gibi teknik adamlardan biriydi. Özellikle o zamanlar Gümüşhane’de ki başarısından dolayı bir üst ligi isteyen idarecilerin isteği üzerine Erzurum’a gelmiş, taktisyenliği yanında nazik, naif bir antrenör olarak bizde iz bıraktı. Her ne kadar kadro kalitesizliği yüzünden olsa gerek arzu edilen başarıyı o dönem burada gösteremediyse de adamlıkta sınıfı geçen biriydi. Bir zamanların futbol dünyasında gittiği her takımı şampiyon yapan hoca olarak bilinen Yavuz İncedal bugünlerde yine gündemde. Görev yaptığı 3.lig 3.grupta mücadele eden Nazilli Belediyespor’u bu hafta lider yaptı, başa oturttu. Kendisini tebrik etmek için aradım dün. Nedense bir süredir onu şampiyonluklarıyla anamıyorduk. ‘’Efasane geri mi dönüyor?’’ diye sordum. Yine her zamanki gibi mütevazi, beyefendi. Mevcut kısıtlı imkanlara rağmen Nazilli’yi bir üst lige çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Yavuz hocaya bundan sonraki maçları için başarılar dilerken onu Konyalı olmasına rağmen bir Erzurumlu olarak gördüğümüzü ve başarılarıyla hep övüneceğimizi, gurur duyacağımızı söyledim.
--
Dadaş kızına bir alkış daha
TRT Erzurum Radyosu’nun belki de yetiştirdiği en son sanatçıdır Didem Dilara Duman. Özel bir televizyonda yapılan ses yarışmasında birinci olduktan sonra kendisini bir anda TRT Erzurum Radyosunda bulan Didem Dilara Duman, sesi ve yorumuyla kısa sürede türküseverlerin gözdesi olmuştu. Uzun süre TRT Erzurum Radyosunda çocuk korosu da yöneterek eğitimci yönünü de ortaya koyan bu dadaş kızı, bir süre önce Ankara Radyosu’na tayin olmuştu. Özellikle Erzurum türküleriyle öne çıkan Duman, son günlerde karadeniz parçaları da söyleyerek farkındalık ortaya koydu. Bir proğramda bir karadeniz türküsü seslendiren Didem Dilara Duman, geçen hafta daha büyük bir sürprize imza attı. Duman, TRT Türkü’nün fenomen proğramlarından ve tamamen karadeniz türkülerinin yeraldığı ‘’Hey gidi Karadeniz’’ proğramına konuktu. Zaten daha önce bir karadeniz türküsü seslendirirken dinlemiştim, bu defa da çok iyi söyledi. Üstelikk hep saklı kalmış türküleri söylemesiyle de meşhurdur Didem Dilara, bu proğramda da yine çok dinlenmemiş, dillendirilmemiş türküleri okuyarak Karadenizlilere bile sürpriz yaptı. Ne yalan söyleyeyim. Didem Dilara’nın bu kadar karadeniz türküsünü bırakın söyleyeceğini, bileceğini tahmin bile etmezdim. Zaten proğramın sunucusu Özlem Üngör de hayranlığını dile getirdi proğramda. Duman’a bir alkış daha derken işte bunun için diyorum..
-
Biz razıydık senden İlyas!
Efsane başlığını onun için ilk kim kullandı bilmiyorum ama doğru bir tanımdı o tanım. Evet, İlyas Demir, Erzurum Valiliği’nin efsane Özel Kalem Müdürüdür. Onu, Valiliğe eşim gibi tahrirat katibi olarak girdiği 1985 yılından beri tanırdım. Güzel adamlardandı. Uzun süre de Palandöken’de ki Maliye Lojmanlarında komşuluk yapmıştık. Aynı yaştaydık. Bir gün olsun Vedat dediğini, ismimle hitap ettiğini duymamışımdır. Her gördüğünde Vedat bey derdi. Bana her gördüğünde enişte der, yanındakilere de eniştemiz diye tanıştırırdı. Bir gün olsun kırıldığım olmamıştır. Sevgili Nihat Kılıçoğulları’nın da üzerine basarak söylediği gibi kapısına gelen kimseyi geri çevirmezdi. Sanırım Erzurum’da Vali ile görüşmek, onun çalıştığı süre içerisinde en kolay işti. Çünkü o işin başında o vardı. Nazikti, anlayışlıydı. Bizden biriydi. En güzeli de tipik bir Anadolu insanıydı. Bir gün dahi ne oldum delisi olmadı, vakarını hep korudu. Hakkına razı, haddini bilen biriydi. Ne oldu, bittiyse Özel Kalem Müdürü olarak 12 vali gören İlyas Demir Ahmet Altıparmak döneminde bu görevden alındı, Palandöken Kaymakamlığında görevlendirilmişti. Altıparmak gitti ama gelir dedik, yine gelemedi. Her defasında da görüştüğümüzde eski görevine döneceğini, kendisine haksızlık edildiğini söylüyordu. En son iki hafta önce Ankara’da karşılaşmıştık rahmetliye. Yine görevine geri döneceğini söylüyordu. Dert etmişti kendine o işi. Olmadı. Sanırım biraz da görevden haksız yere alındığına inandığı için buna çok içerlemişti ve kalbini bu sebeple çok yordu. İşte o yorgunluktan olsa gerek dayanamadı ve o kalp durdu. Allah rahmet eylesin. Allahım günahlarını affeder inşallah. Biz ondan hep tazıydık, Allahım da razı olsun. Mekanı cennet olur inşallah.
--
Organik Müdür!
Çok kurum amiri gördüm ama Kültür ve Turizm Müdürü Cemal Almaz kadar doğal bir amiri ilk defa görüyorum. Dersane hocalığından tanıdığım Cemal Almaz, Kültür ve Turizm Müdürü olarak görev yaptığı süre içerisinde hep farkındalık ortaya koyan işler yaptı. Öncekilerin aksine daha halkın içinde olan bir kurum amiri oldu. Yeri geldi çocuklarla bilye oynadı, uçurtma uçurdu, sahneye çıkıp türkü söyledi. Doğu’nun en büyük kütüphane ve müzesini yaptırmak da şaka-maka ona nasip oluyor. Öylesine farkındalık oluşturuyor ki insanın bazen, ‘’Sen daha önceleri nerelerdeydin?’’ diyesi bile geliyor. Belki ilk başlarda tribüne oynadığı sanılıyordu ama değil öyle. Resmen işini seven, bu koltukta iz bırakmayı hedefleyen biri. O kadar doğal o kadar doğal ki, Maltepe’de ki Tanıtım Günlerinde curling oynarken bile doğal. Kurum amiri arkadaşlarıyla taşı hedefe otursun diye bayağı bir heyecan yaptı, neredeyse onca kalabalığın içinde kavga edecek gibi oldu. Bu arada, Valilik görevlilerinden Zafer Ala’nın kravatını bağlaması da bana göre onun en doğal hallerinden biriydi.. Ona hergeçen gün daha çok ısınıyor ve ‘’İyi ki varsın’’diyorum. Bu benim son kararımdır.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter! (Malcom X)
DUVARIN DİLİ: Son şarkıyı çal kemancı. Gelmeyecek o yalancı!
Geçtiğimiz hafta bu köşede, şehirde bir çok yabancı isim ile faaliyet gösteren işyerleri olduğundan yakınan ve bu konuda önlem alınması gerektiğini söyleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e, ‘’Önce işe kendinizin işlettiği Snowdora’dan başlayın’’ önerisini yapmıştık. Sekmen’in, özellikle bu açıklamayı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin istişare toplantısında söylemesi dikkat çekmiş, o açıklamanın yapıldığı günün akşamında bir de o heyete snowdora otelde yemek vermiş, o yemekte de bu isim yüzüne vurulmuş.
Gerçekten yaman bir çelişki vardı otelde ki yemekte. Zaten Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem de Sekmen’e, otelin ismini göstererek, ne düşündüğünü söylemiş. Sadece o değil, oradaki dernek yöneticileri de birbirlerinden ayrı olarak Sekmen’e aynı serzenişte bulunmuş. Sekmen de gerek yayınımız üzerine ve gerekse gelen bu yoğun baskılar karşısında değişiklik kararını almış. Başkan, otelin en kısa zamanda yıkılacağını, yerine yapılacak olan otelin adının Türkçe kullanılacağını belirtti.
--
Gözleri dilinden önce söyledi!
Türk tiyatrosunun gerçekten dev sanatçılarından biriydi Yıldız Kenter. Önceki gün 91 yaşında kaybettiğimiz sanatçı, yeri kolay kolay doldurulamayacak bir ustaydı. Onu ben sadece oyunları ile değil, yıllar önce çıkardığı ve her defasında da zevkle dinlediğim bir şiir albümü ile hatırlayacağım. Dinlemediyseniz, hele de şiir ile ilgiliyseniz size de tavsiye ederim, dinleyin lütfen. İlla ki dinlediğinizde siz de bana hak vereceksiniz. Nisan’a kaç var başlığı ile yayınlanan ve 20’ye yakın şiir seslendirdiği albümde öttürüyor resmen Yıldız Kenter. Nasıl güzel okuyor, nasıl dizelerde oynuyor, anlatamam. Galiba en sevdiğim okuduğu şiir de şu galiba: Can gibi çekilip ayrılsan tenden/gitme, kal dememi bekleme benden/Ayrılık kararı verilmiş dünden/ Gözlerin dilinden önce söyledi. Öyle tiyatrocu olup da şiiri bu kadar güzel okuyan bir de Cüneyt Türel’i tanımıştım. Onu da bir süre önce kaybetmiştik. Yıldız Kenter, Dr.Metin Vural’ın şiirlerini okumuş o albümde, bir şiir o kadar mı güzel yazılır, okunur. Sen nasıl bir adamsın Metin Vural. O ne güzel sözler! Hele müziğine, resmen bayılıyorum. Onu da yine genç yaşta kaybettiğimiz bir besteci yapmış. Adı da Tanju Duru. Müzikler o sözlere, o sese on ikiden vurmuş. İşte ben o muhteşem albümle hatırlayacağım bu gök kubbeden hoş bir sada olan Yıldız Kenter’i. Son günlerde hep hastaydı. İyi değildi. Ve ve, gözleri dilinden önce söyledi. Allah rahmet eyleye..
--
Takipteyiz Yavuz hocam!
Bugüne kadar çok adam tanıdım ama Yavuz İncedal, Erzurum’da tanıdığım adam gibi teknik adamlardan biriydi. Özellikle o zamanlar Gümüşhane’de ki başarısından dolayı bir üst ligi isteyen idarecilerin isteği üzerine Erzurum’a gelmiş, taktisyenliği yanında nazik, naif bir antrenör olarak bizde iz bıraktı. Her ne kadar kadro kalitesizliği yüzünden olsa gerek arzu edilen başarıyı o dönem burada gösteremediyse de adamlıkta sınıfı geçen biriydi. Bir zamanların futbol dünyasında gittiği her takımı şampiyon yapan hoca olarak bilinen Yavuz İncedal bugünlerde yine gündemde. Görev yaptığı 3.lig 3.grupta mücadele eden Nazilli Belediyespor’u bu hafta lider yaptı, başa oturttu. Kendisini tebrik etmek için aradım dün. Nedense bir süredir onu şampiyonluklarıyla anamıyorduk. ‘’Efasane geri mi dönüyor?’’ diye sordum. Yine her zamanki gibi mütevazi, beyefendi. Mevcut kısıtlı imkanlara rağmen Nazilli’yi bir üst lige çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Yavuz hocaya bundan sonraki maçları için başarılar dilerken onu Konyalı olmasına rağmen bir Erzurumlu olarak gördüğümüzü ve başarılarıyla hep övüneceğimizi, gurur duyacağımızı söyledim.
--
Dadaş kızına bir alkış daha
TRT Erzurum Radyosu’nun belki de yetiştirdiği en son sanatçıdır Didem Dilara Duman. Özel bir televizyonda yapılan ses yarışmasında birinci olduktan sonra kendisini bir anda TRT Erzurum Radyosunda bulan Didem Dilara Duman, sesi ve yorumuyla kısa sürede türküseverlerin gözdesi olmuştu. Uzun süre TRT Erzurum Radyosunda çocuk korosu da yöneterek eğitimci yönünü de ortaya koyan bu dadaş kızı, bir süre önce Ankara Radyosu’na tayin olmuştu. Özellikle Erzurum türküleriyle öne çıkan Duman, son günlerde karadeniz parçaları da söyleyerek farkındalık ortaya koydu. Bir proğramda bir karadeniz türküsü seslendiren Didem Dilara Duman, geçen hafta daha büyük bir sürprize imza attı. Duman, TRT Türkü’nün fenomen proğramlarından ve tamamen karadeniz türkülerinin yeraldığı ‘’Hey gidi Karadeniz’’ proğramına konuktu. Zaten daha önce bir karadeniz türküsü seslendirirken dinlemiştim, bu defa da çok iyi söyledi. Üstelikk hep saklı kalmış türküleri söylemesiyle de meşhurdur Didem Dilara, bu proğramda da yine çok dinlenmemiş, dillendirilmemiş türküleri okuyarak Karadenizlilere bile sürpriz yaptı. Ne yalan söyleyeyim. Didem Dilara’nın bu kadar karadeniz türküsünü bırakın söyleyeceğini, bileceğini tahmin bile etmezdim. Zaten proğramın sunucusu Özlem Üngör de hayranlığını dile getirdi proğramda. Duman’a bir alkış daha derken işte bunun için diyorum..
-
Biz razıydık senden İlyas!
Efsane başlığını onun için ilk kim kullandı bilmiyorum ama doğru bir tanımdı o tanım. Evet, İlyas Demir, Erzurum Valiliği’nin efsane Özel Kalem Müdürüdür. Onu, Valiliğe eşim gibi tahrirat katibi olarak girdiği 1985 yılından beri tanırdım. Güzel adamlardandı. Uzun süre de Palandöken’de ki Maliye Lojmanlarında komşuluk yapmıştık. Aynı yaştaydık. Bir gün olsun Vedat dediğini, ismimle hitap ettiğini duymamışımdır. Her gördüğünde Vedat bey derdi. Bana her gördüğünde enişte der, yanındakilere de eniştemiz diye tanıştırırdı. Bir gün olsun kırıldığım olmamıştır. Sevgili Nihat Kılıçoğulları’nın da üzerine basarak söylediği gibi kapısına gelen kimseyi geri çevirmezdi. Sanırım Erzurum’da Vali ile görüşmek, onun çalıştığı süre içerisinde en kolay işti. Çünkü o işin başında o vardı. Nazikti, anlayışlıydı. Bizden biriydi. En güzeli de tipik bir Anadolu insanıydı. Bir gün dahi ne oldum delisi olmadı, vakarını hep korudu. Hakkına razı, haddini bilen biriydi. Ne oldu, bittiyse Özel Kalem Müdürü olarak 12 vali gören İlyas Demir Ahmet Altıparmak döneminde bu görevden alındı, Palandöken Kaymakamlığında görevlendirilmişti. Altıparmak gitti ama gelir dedik, yine gelemedi. Her defasında da görüştüğümüzde eski görevine döneceğini, kendisine haksızlık edildiğini söylüyordu. En son iki hafta önce Ankara’da karşılaşmıştık rahmetliye. Yine görevine geri döneceğini söylüyordu. Dert etmişti kendine o işi. Olmadı. Sanırım biraz da görevden haksız yere alındığına inandığı için buna çok içerlemişti ve kalbini bu sebeple çok yordu. İşte o yorgunluktan olsa gerek dayanamadı ve o kalp durdu. Allah rahmet eylesin. Allahım günahlarını affeder inşallah. Biz ondan hep tazıydık, Allahım da razı olsun. Mekanı cennet olur inşallah.
--
Organik Müdür!
Çok kurum amiri gördüm ama Kültür ve Turizm Müdürü Cemal Almaz kadar doğal bir amiri ilk defa görüyorum. Dersane hocalığından tanıdığım Cemal Almaz, Kültür ve Turizm Müdürü olarak görev yaptığı süre içerisinde hep farkındalık ortaya koyan işler yaptı. Öncekilerin aksine daha halkın içinde olan bir kurum amiri oldu. Yeri geldi çocuklarla bilye oynadı, uçurtma uçurdu, sahneye çıkıp türkü söyledi. Doğu’nun en büyük kütüphane ve müzesini yaptırmak da şaka-maka ona nasip oluyor. Öylesine farkındalık oluşturuyor ki insanın bazen, ‘’Sen daha önceleri nerelerdeydin?’’ diyesi bile geliyor. Belki ilk başlarda tribüne oynadığı sanılıyordu ama değil öyle. Resmen işini seven, bu koltukta iz bırakmayı hedefleyen biri. O kadar doğal o kadar doğal ki, Maltepe’de ki Tanıtım Günlerinde curling oynarken bile doğal. Kurum amiri arkadaşlarıyla taşı hedefe otursun diye bayağı bir heyecan yaptı, neredeyse onca kalabalığın içinde kavga edecek gibi oldu. Bu arada, Valilik görevlilerinden Zafer Ala’nın kravatını bağlaması da bana göre onun en doğal hallerinden biriydi.. Ona hergeçen gün daha çok ısınıyor ve ‘’İyi ki varsın’’diyorum. Bu benim son kararımdır.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter! (Malcom X)
DUVARIN DİLİ: Son şarkıyı çal kemancı. Gelmeyecek o yalancı!