
Hep televizyonda görürdüm, acımasızca savunmasız bir kadına kalkan ellerin vicdansızlığını. Ta ki bugün akşamüzeri Cumhuriyet Caddesin de yürürken o acımaz ellerden birini görünceye kadar. Erzurum’un en işlek caddesinde Cumhuriyet Caddesinde yürüyordum. Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini verdiği caddeydim. Saat geçte değildi. 20.00 gibiydi. Hava soğuktu, fakat ayaz yoktu. Arabama doğru gidiyordum. Birden bir ses duydum. İrkildim, anlam veremedim. O işittiğim sesi fark etmeye çalıştım. Keşke o gelen sesleri fark etmesem ve o gözlerim televizyonlarda şahit olduğu görüntüyü görmeseydi. O da neydi ya rabbim! İki kişi kavga ediyordu ve sesler onlardan etrafa yayılıyordu. İlk başta erkeklerin kavgasıdır dedim. Yok, yok öyle bir şey değildi. Bir erkek ve kadın arasında kavga vardı. Herhalde karı kocanın bir anlaşmazlığıdır dedim. Keşke düşündüğüm gibi olsaydı. Durum hiçte benim düşündüğüm gibi değildi. İnanın bu satırları dahi yazarken olayın etkisindeyim ve o an ağlamak hem de hıçkırıkla ağlamak istiyordum. Şu anda da aynı duygulardayım. Allah’ım lütfen bu gördüklerim hayal olsun dedim. Gözlerimi kapattım açtım, açtım kapattım nafile gördüklerim gerçekti. Kadın evet yine bir kadın dayak yiyordu. Acımazsızca kalkan eller kadına yöneliyor, kadın feryat figan bağırıyordu. Evet, bu olay şehrin en işlek caddesinde gerçekleşiyor ve bir kadının feryadı tüm caddeyi sarıyordu. Elim ayağım titredi. Dondum kaldım. Benim gibi etrafta 7-8 kişi vardı. Onlarda bir anda ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Güzel ülkemde bir Kadir Can olayı vardı ve onu hiç kimse belli ki unutmamıştı. Bir sille kalkıyor diğeri iniyordu kadının tüm vücudunda. Kadıncağız sadece feryat ediyor, yakasını sanki celladından kurtarmak istiyordu. Bu uğraşları nafileydi. Celladın onu bırakmaya hiç niyeti yoktu. Ya rabbim bu ne öfkedir, ya rabbim bu ne intikam hırsıdır, ya rabbim bu ne zülümdür. Be adam senin karşında olan bir kadın, hem de savunmaz bir kadın. Kadına kalkan elleri gördükçe her ne olursa olsun olaya müdahale etmeye karar verdim. Harekete geçmeliydim. Ben harekete geçmeden adam ki! adam demeye dilim varmıyor kadıncağız bir tokatla yer düşürdü. Kafasını tutuyor ve kaldırıma yatırdığı kadıncağıza yine vurmaya devam ediyordu. Yeter be adam bırak kadını dedim ve üzerine doğru yürümeye başladım. O anda cani durdu ve benimle beraber üzerine gelenlere tehditler savurmaya başladı. Ağzından ifadesi zor küfürleri bize savuruyor ve bizi kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. O an kadın biraz nefes almıştı ama yakasını cani adamdan kurtaramamıştı. Ben ve yanımdakiler kararlıydık geri adım atmayacaktık. Yüksek sesle bizleri yine tehdit ediyor ve kadını biraz daha kendisine çekiyordu. Artık çevrede ona karşı bir hareketlik olmuştu. Bir anda kadında kendini ondan kurtarmıştı. Zavallı kadıncağız lütfen polisi çağırın diye adeta bize yalvarıyordu. Cani ise polisi kendisinin arayacağını söylüyor aklınca kanundan korkmadığını söylüyordu. Bir anda çevreden gelen daha genç insanlar araya girdi ve kadını caniden uzaklaştırmayı başardı. Bir anda etraf daha da kalabalıklaşınca caninin şiddeti sona ermiş ve sözlü atışmalar başlamıştı. O ana kadar güvenlik güçleri henüz olay mahalline gelmemişti. Kalabalık artmıştı. Adam daha da uzaklaşmış kadında onun peşinden bağırarak gitmişti. Sonrasında ne oldu bilmiyorum ama insanlık bu gece yine kaybetmişti.
Yüce yaratanın bize emaneti olan kadınlarımıza bu mu yapılmalıydı? Sokak ortasında insanlık onurunu ayaklar altına alarak mı erkeklik ispat edilmeliydi? Hangi kitapta yazar bu? Delikanlılık bu mudur? Nerede o Dadaşlar ha? Yetimin, öksüzün, güçsüzün yanında olan, kadınını baş tacı eden o asıl ruhlu insanlar nerede ha? Söyleyin bana bize ne oldu? Ne zaman insanlığımızı kaybettik? Bu kin ve öfke niye? Gücünüz sadece o savunmasız kadınlara mı yetiyor ey caniler? Söyleyin ha, söyleyin de bizde bilelim. Her gün bir canı almaktan bıkmadınız mı? Hangi dine inanıyorsunuz? Hangi kültürle yetiştiniz? Eşref-i mahlûk değilsiniz, siz bunu inanın hak etmiyorsunuz. Aciz olan sizsiniz. Siz dünyanın en korkağısınız. Cesur olsaydınız savunmasız olan ve cennetin ayakları altında olduğu insanlara kıymazdınız. Her gün bu olayları sıradan bir olaymış gibi anlatanlar bu şiddette siz de sorumlusunuz. Her gün televizyon dizilerinde edep ve ahlakı hiçe sayanlar bunun sorumluları arasında sizde varsınız. Her gün yayımlanan sabah kuşaklarında televizyon ekranlarında her şeyi normalleştirip anlatanlar var ya sizde bu şiddetin sorumluları arasındasınız.
Kısacası hiç bu kadar aciz kaldığımı hatırlamıyorum. O anlarda kızlarımı ve kızlarımızı düşündüm. Ya rabbim şu an karşımda ezilen, hor görülen, aşağılanan bu kadıncağızın yerinde onlarda olabilirdi. Ey dostlarım, ey bu işin kanuni boyutunda olan büyüklerim, ey kadın dernekleri ve sivil toplum örgütleri işte bu zulmedenlere karşı kadınlarımızın her daim yanında olmalı ve çocuklarımıza Allah ve peygamber sevgisini kalplerine yerleştirmeyi ve kendi başlarına ayakta kalmayı öğretmeliyiz. Buna dünden daha fazla ihtiyacımız var. Vakit geç olmadan lütfen herkes üzerine düşeni yapsın. Yarın çok geç olacağa benziyor.
Yüce yaratanın bize emaneti olan kadınlarımıza bu mu yapılmalıydı? Sokak ortasında insanlık onurunu ayaklar altına alarak mı erkeklik ispat edilmeliydi? Hangi kitapta yazar bu? Delikanlılık bu mudur? Nerede o Dadaşlar ha? Yetimin, öksüzün, güçsüzün yanında olan, kadınını baş tacı eden o asıl ruhlu insanlar nerede ha? Söyleyin bana bize ne oldu? Ne zaman insanlığımızı kaybettik? Bu kin ve öfke niye? Gücünüz sadece o savunmasız kadınlara mı yetiyor ey caniler? Söyleyin ha, söyleyin de bizde bilelim. Her gün bir canı almaktan bıkmadınız mı? Hangi dine inanıyorsunuz? Hangi kültürle yetiştiniz? Eşref-i mahlûk değilsiniz, siz bunu inanın hak etmiyorsunuz. Aciz olan sizsiniz. Siz dünyanın en korkağısınız. Cesur olsaydınız savunmasız olan ve cennetin ayakları altında olduğu insanlara kıymazdınız. Her gün bu olayları sıradan bir olaymış gibi anlatanlar bu şiddette siz de sorumlusunuz. Her gün televizyon dizilerinde edep ve ahlakı hiçe sayanlar bunun sorumluları arasında sizde varsınız. Her gün yayımlanan sabah kuşaklarında televizyon ekranlarında her şeyi normalleştirip anlatanlar var ya sizde bu şiddetin sorumluları arasındasınız.
Kısacası hiç bu kadar aciz kaldığımı hatırlamıyorum. O anlarda kızlarımı ve kızlarımızı düşündüm. Ya rabbim şu an karşımda ezilen, hor görülen, aşağılanan bu kadıncağızın yerinde onlarda olabilirdi. Ey dostlarım, ey bu işin kanuni boyutunda olan büyüklerim, ey kadın dernekleri ve sivil toplum örgütleri işte bu zulmedenlere karşı kadınlarımızın her daim yanında olmalı ve çocuklarımıza Allah ve peygamber sevgisini kalplerine yerleştirmeyi ve kendi başlarına ayakta kalmayı öğretmeliyiz. Buna dünden daha fazla ihtiyacımız var. Vakit geç olmadan lütfen herkes üzerine düşeni yapsın. Yarın çok geç olacağa benziyor.