Geçen yıl bu zamanlar süper lige yükselişini coşku ile kutladığımız BB Erzurumspor’un bu yıl hemen hemen aynı zamanlarda ligden düşüşüne hüzünle şahit olmaktayız. Geçen yılki yükselişi bizim için ani ve sürpriz olmuştu. Düşüşte ise perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
BB Erzurumspor’un düşüşü, transfer dönemindeki politikalar, geç alının ve de alınamayan oyunculardan bugünlerin işaretini vermişti. Dünkü Fenerbahçe maçı zincirin hemen hemen son halkasıydı. Haftalardır sallana sallana sahada dolaşan Erzurumspor’u biz sevgilinin yürüyüşündeki naza benzetmiş, onda bir umut arar olmuştuk. Seyircinin baskısı, coşkusu, arzusu çoğu zaman takımın gücünün önüne geçmekteydi.
Transferde yapılan fahiş hatalar bizim sonumuzu hazırladı. Özellikle ileri uç bölgesindeki transferleri yapanlar ve bu oyuncuları öneren ve onların alınması için baskı yapan menajerler Erzurumspor’a ve bu şehre çok büyük kazık atmış oldular.
Erzurumspor’un kalecisi hariç defasında da ciddi derecede sıkıntıların olduğu, futbolcuların alternatiflerinin yeterince olmadığı görülür. Kanstrup denen futbolcudan Türkiye’de yüzlerce bulmak mümkün. Gönderilen Stehpane Acka bile bu futbolcudan katbekat iyiydi.
Ayrıca sağbek Tolga’nın iyi niyetini ve yapmış olduğu mücadeleyi alkışlamakla birlikte bu bölgede de takımın çok büyük bir sorun yaşadığını söylemek gerekmektedir. Yoğun kış şartlarının olduğu şehrimize futbolcu transfer etmenin zorluğunu da göz önünde bulundurmamız gerekir. Sezon başında transfer edilen bazı futbolcuların dönem ortasında kaçmak için bin bir bahane ürettikleri de ayrı bir sorunumuzdur.
Takımın geneline baktığımız zaman en iyi bölgesinin orta sahası olduğunu söyleyebiliriz. Gerçi orada da çok alternatifli bir durum olmamasına rağmen diğer bölgelere göre ayakta duran, mücadelesini sürdüren oyuncular bu bölgede mevcuttur. Eğer bir iki iyi golcümüz olsaydı, bugün herkes Erzurumspor’un orta sahadaki futbolcu kalitesini de konuşuyor olabilirdi.
Takımın forvet bölgesi tam bir facia, Munsy, Thy, Raşhad, Opseth ve zaman zaman Sunu’nun takıma katları ortada, bu forvet belgesindeki futbolculara verilen paralar, ligde kalan diğer takımların forvetlerine ödemiş oldukları paraların çok üzerinde olduğu görülebilir. Onlar daha az para ile daha iyi golcü bulma başarısını gösterdiler.
Thy’yi göndermek için ödenen o kadar paraya mukabil yerine gelen Opseth’in ondan daha az katkı yapması, kontrolsüz ve tekniksiz gücü ve bu gücü gereksiz fauller yaparak zaman zaman takımın aleyhine kullanan Munsy’nin durumu ayrı bir faciaydı.
Rashad Muhammed ise bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu. İlk başlarda bizleri ümitlendiren, forvet bölgemizdeki sorunlarımızı halleder gözü baktığımız bu topçu tam psikolojik vak’a çıktı. Sahadaki davranışlarını ve yüz ifadelerini iyi analiz ettiğimiz zaman bu futbolcunun psikolojik sorunlarının olduğunu görmek mümkün. Transfer yapılırken maalesef futbolcuların bu yönleri araştırılmamaktadır.
Belli ki menajerler BB Erzurumspor’un çaresizliğini ve acemiliğini iyi kullanmış bu şehre çok büyük kazıklar atmışlar. Bu futbolcuları takıma kakalayan bu menajerlerden bunun hesabını sormak keşke mümkün olsa.
Ayrıca aylardır hemen hemen her maçta hakkımızı yiyen hakemler hakkında yönetimin sessiz kalması, saha içindeki çaresizliğimizin saha dışında da devam ettiğini bizlere göstermektedir.
Kasımpaşa maçlarında yapılan ve belki de ligden düşmemize neden olan hatalar başka takımlara yapılmış olsaydı, Türkiye’nin spor gündemi en azından bir iki gün farklı olurdu. Ofsayt çizgisinin kasti olarak yanlış çizilmesinin bu ülkenin gündemine gelmemesi bile yönetimin bu konudaki beceriksizliğinin en büyük işaretidir.
Aslında gol atamayan forvet oyuncularını transfer eden yönetimle, Kasımpaşa’daki faciaya ses çıkaramayan yönetim (maçın iptali istemek yetmez) bizim ligden düşmemiz için yeterli ip uçlarını vermektedir.
Bütün bunlara rağmen bu şehir ve takım için maddi ve manevi hiçbir şeyini esirgemeyen iyi niyetli belediye yönetime de teşekkür borcumuzun olduğu kesin.
Umutla başlayan bir rüyanın kâbusla bitmesi bu şehrin hüzün kokan tarihinin bir sahifesi oldu…
BB Erzurumspor’un düşüşü, transfer dönemindeki politikalar, geç alının ve de alınamayan oyunculardan bugünlerin işaretini vermişti. Dünkü Fenerbahçe maçı zincirin hemen hemen son halkasıydı. Haftalardır sallana sallana sahada dolaşan Erzurumspor’u biz sevgilinin yürüyüşündeki naza benzetmiş, onda bir umut arar olmuştuk. Seyircinin baskısı, coşkusu, arzusu çoğu zaman takımın gücünün önüne geçmekteydi.
Transferde yapılan fahiş hatalar bizim sonumuzu hazırladı. Özellikle ileri uç bölgesindeki transferleri yapanlar ve bu oyuncuları öneren ve onların alınması için baskı yapan menajerler Erzurumspor’a ve bu şehre çok büyük kazık atmış oldular.
Erzurumspor’un kalecisi hariç defasında da ciddi derecede sıkıntıların olduğu, futbolcuların alternatiflerinin yeterince olmadığı görülür. Kanstrup denen futbolcudan Türkiye’de yüzlerce bulmak mümkün. Gönderilen Stehpane Acka bile bu futbolcudan katbekat iyiydi.
Ayrıca sağbek Tolga’nın iyi niyetini ve yapmış olduğu mücadeleyi alkışlamakla birlikte bu bölgede de takımın çok büyük bir sorun yaşadığını söylemek gerekmektedir. Yoğun kış şartlarının olduğu şehrimize futbolcu transfer etmenin zorluğunu da göz önünde bulundurmamız gerekir. Sezon başında transfer edilen bazı futbolcuların dönem ortasında kaçmak için bin bir bahane ürettikleri de ayrı bir sorunumuzdur.
Takımın geneline baktığımız zaman en iyi bölgesinin orta sahası olduğunu söyleyebiliriz. Gerçi orada da çok alternatifli bir durum olmamasına rağmen diğer bölgelere göre ayakta duran, mücadelesini sürdüren oyuncular bu bölgede mevcuttur. Eğer bir iki iyi golcümüz olsaydı, bugün herkes Erzurumspor’un orta sahadaki futbolcu kalitesini de konuşuyor olabilirdi.
Takımın forvet bölgesi tam bir facia, Munsy, Thy, Raşhad, Opseth ve zaman zaman Sunu’nun takıma katları ortada, bu forvet belgesindeki futbolculara verilen paralar, ligde kalan diğer takımların forvetlerine ödemiş oldukları paraların çok üzerinde olduğu görülebilir. Onlar daha az para ile daha iyi golcü bulma başarısını gösterdiler.
Thy’yi göndermek için ödenen o kadar paraya mukabil yerine gelen Opseth’in ondan daha az katkı yapması, kontrolsüz ve tekniksiz gücü ve bu gücü gereksiz fauller yaparak zaman zaman takımın aleyhine kullanan Munsy’nin durumu ayrı bir faciaydı.
Rashad Muhammed ise bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu. İlk başlarda bizleri ümitlendiren, forvet bölgemizdeki sorunlarımızı halleder gözü baktığımız bu topçu tam psikolojik vak’a çıktı. Sahadaki davranışlarını ve yüz ifadelerini iyi analiz ettiğimiz zaman bu futbolcunun psikolojik sorunlarının olduğunu görmek mümkün. Transfer yapılırken maalesef futbolcuların bu yönleri araştırılmamaktadır.
Belli ki menajerler BB Erzurumspor’un çaresizliğini ve acemiliğini iyi kullanmış bu şehre çok büyük kazıklar atmışlar. Bu futbolcuları takıma kakalayan bu menajerlerden bunun hesabını sormak keşke mümkün olsa.
Ayrıca aylardır hemen hemen her maçta hakkımızı yiyen hakemler hakkında yönetimin sessiz kalması, saha içindeki çaresizliğimizin saha dışında da devam ettiğini bizlere göstermektedir.
Kasımpaşa maçlarında yapılan ve belki de ligden düşmemize neden olan hatalar başka takımlara yapılmış olsaydı, Türkiye’nin spor gündemi en azından bir iki gün farklı olurdu. Ofsayt çizgisinin kasti olarak yanlış çizilmesinin bu ülkenin gündemine gelmemesi bile yönetimin bu konudaki beceriksizliğinin en büyük işaretidir.
Aslında gol atamayan forvet oyuncularını transfer eden yönetimle, Kasımpaşa’daki faciaya ses çıkaramayan yönetim (maçın iptali istemek yetmez) bizim ligden düşmemiz için yeterli ip uçlarını vermektedir.
Bütün bunlara rağmen bu şehir ve takım için maddi ve manevi hiçbir şeyini esirgemeyen iyi niyetli belediye yönetime de teşekkür borcumuzun olduğu kesin.
Umutla başlayan bir rüyanın kâbusla bitmesi bu şehrin hüzün kokan tarihinin bir sahifesi oldu…