
ŞEFKATLİ
Fahri Kainat Efendimizin (sav) şefkati ve merhameti tüm insanlığa örnektir. O (sav) İslam öncesi bedevi kabilelerin insanlık dışı törelerini ortadan kaldırmış, dünyaya örnek bir toplum haline getirmiştir.
İslam öncesi Araplarda kız çocukları öldürme âdeti yaygındır. İslam'ın ilk sırada ve şiddetle yasakladığı toplumsal alışkanlıklardan biri olan bu âdeti, yıllar sonra bir arkadaşı nasıl uyguladığını Hz. Muhammed (asv)'in önünde anlatır:
"Ey Allah'ın Elçisi! Ben de kız çocuklarımı kendi ellerimle gömmüştüm. Bunlardan birinde, kızımın elinden tuttum götürdüm ki kızım, tam da gelişip çarpıcı bir hal aldığı çağdaydı. Çölde uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım. Bir kör kuyunun başına gelmiştik. Ben eğildim bir şey arıyormuş gibi kuyunun içine bakmaya başladım."
Anlatımın burasında Hz. Muhammed (asv) ağlamaya başlamıştır. Adam devam eder:
"Aniden sırtına bir tekme indirdim. Baş aşağı kuyuya yuvarlanırken "Babacığım, babacığım" diye feryat ediyordu."
Hz. Muhammed (asv) şimdi katıla katıla ağlamaktadır. Bu hali karşısında duruma müdahale etmek zorunda kalan arkadaşları, adamın ağzını kapatarak, onu mescidden dışarı çıkarırlar.
Hz. Ayşe (r.anha) anlatmaktadır:
Allah'ın Elçisi bir gece mescidde nafile namaz kılar ve bir kaç kişi de kendisine uyar. Ertesi gece yine kılar, bu kez cemaat artmıştır. Üçüncü gece cemaat daha da artmış olarak mescidde beklemektedir. Fakat Hz. Muhammed (asv) gelmez. Ertesi gün de gelmeyişinin nedenini açıklar:
"Toplandığınızı gördüm. Fakat beni size katılmaktan alıkoyan şey, bu ibadetin size farz kılınmasından korkmam oldu."
Saadet Asrından
Ammâr b. Yâsir (r.a.)’tan dedi ki:
Ben Habîb’im Rasûlullah’ı (s.a.) akşam(ın farzın)dan sonra altı rekat kıldığını gördüm ve şöyle buyurdu:
“Kim akşamdan sonra altı rekat kılarsa günahları deniz köpüğü kadar dahi olsa bağışlanır.” [Taberânî, el-Mucemü’s-Sağir, II, 127]
****
Enes (r.a.)’tan rivayete göre o, yüce Allah’ın:
“Yanları yataklarından uzak kalır.” (Secde, 32/16) buyruğu hakkında dedi ki: Onlar akşam ve yatsı arasında nafile namaz kılarlardı.[Ebu Davud, II, 35]
İnsanların En Merhametlisi
Fahri Kainat Efendimizin (sav) şefkati ve merhameti tüm insanlığa örnektir. O (sav) İslam öncesi bedevi kabilelerin insanlık dışı törelerini ortadan kaldırmış, dünyaya örnek bir toplum haline getirmiştir.
İslam öncesi Araplarda kız çocukları öldürme âdeti yaygındır. İslam'ın ilk sırada ve şiddetle yasakladığı toplumsal alışkanlıklardan biri olan bu âdeti, yıllar sonra bir arkadaşı nasıl uyguladığını Hz. Muhammed (asv)'in önünde anlatır:
"Ey Allah'ın Elçisi! Ben de kız çocuklarımı kendi ellerimle gömmüştüm. Bunlardan birinde, kızımın elinden tuttum götürdüm ki kızım, tam da gelişip çarpıcı bir hal aldığı çağdaydı. Çölde uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım. Bir kör kuyunun başına gelmiştik. Ben eğildim bir şey arıyormuş gibi kuyunun içine bakmaya başladım."
Anlatımın burasında Hz. Muhammed (asv) ağlamaya başlamıştır. Adam devam eder:
"Aniden sırtına bir tekme indirdim. Baş aşağı kuyuya yuvarlanırken "Babacığım, babacığım" diye feryat ediyordu."
Hz. Muhammed (asv) şimdi katıla katıla ağlamaktadır. Bu hali karşısında duruma müdahale etmek zorunda kalan arkadaşları, adamın ağzını kapatarak, onu mescidden dışarı çıkarırlar.
Farz Olmasın Diye
Hz. Ayşe (r.anha) anlatmaktadır:
Allah'ın Elçisi bir gece mescidde nafile namaz kılar ve bir kaç kişi de kendisine uyar. Ertesi gece yine kılar, bu kez cemaat artmıştır. Üçüncü gece cemaat daha da artmış olarak mescidde beklemektedir. Fakat Hz. Muhammed (asv) gelmez. Ertesi gün de gelmeyişinin nedenini açıklar:
"Toplandığınızı gördüm. Fakat beni size katılmaktan alıkoyan şey, bu ibadetin size farz kılınmasından korkmam oldu."
Saadet Asrından
Ammâr b. Yâsir (r.a.)’tan dedi ki:
Ben Habîb’im Rasûlullah’ı (s.a.) akşam(ın farzın)dan sonra altı rekat kıldığını gördüm ve şöyle buyurdu:
“Kim akşamdan sonra altı rekat kılarsa günahları deniz köpüğü kadar dahi olsa bağışlanır.” [Taberânî, el-Mucemü’s-Sağir, II, 127]
****
Enes (r.a.)’tan rivayete göre o, yüce Allah’ın:
“Yanları yataklarından uzak kalır.” (Secde, 32/16) buyruğu hakkında dedi ki: Onlar akşam ve yatsı arasında nafile namaz kılarlardı.[Ebu Davud, II, 35]