Hadi Hoca’nın fırtına gibi estiği 70 yıllardır ve Vanspor teknik direktör arayışındadır. Hadi Hoca’nın Fenerbahçe’yi hazırlık maçında 3-0 yenmesi ve akabinde alınan namağlup şampiyonluk ulusal çapta yankı uyandırmış ve ilerleyen yıllarda takımın oyuncu ve teknik kadrosunun peşine birçok kulübünde düşmesine neden olmuştur. Dönemin Vansporlu yöneticileri Hadi Hoca’yı takımın başına getirmek için kolları sıvar. Sorunun çözümü için en başta gelen sorun ise paradır. Vanlı yöneticiler bir çözüm bulur ve Van şehrinin tamamını içine alan bir kampanya başlatılır. Bütün bu olup bitende ise Hadi Hoca’nın haberi yoktur. Kampanya çok ilginçtir. Yöneticiler Van da köy köy dolaşıp Hadi Hoca’nın transferi için koyun toplayıp bunları birde toplamaktır. Bir ay içinde 3000 yakın koyun toplayan yöneticiler Hadi Hoca’nın kapısını çalmak üzere Erzurum yoluna düşer. Toplanan koyunlar artı transfer ücreti ve aylık yüklü bir maaş teklif edilir. Hocanın eşi Sevinç Hanım teklifin en azında 1 yıllığına kabul edilmesi taraftarıdır. Hadi Hoca’nın gözünde paradan daha değerli şeyler vardır. Erzurum şehrinin kendisine daha fazla ihtiyacı vardır ve o bunu bilmektedir. Erzurum sevdası yine ağır basar ve gelen bu teklifi kibarca geri çevirir. Hadi daha sonraki dönemlerde de kendisine gelen teklifleri geri çevirir. Erzurum onun için bir sevdadır ve bu sevdasından ölümüne kadar hiç kimse onu ayıramaz.
Hadi Hoca’yı Erzurum tarihine yazdıran sadece Fenerbahçe’ye karşı alınan başarı olmamıştır. 1950 yıllarda başladığı sporculuk hayatında sporun her dalı uğraşmaya çalışmış ve kendisini her daim geliştirmiştir. Kayak, boks, futbol başta olmak üzere yüzlerce gencinde bu spor dalları ile tanışmasına vesile olmuştur. Elinden tutup bir yerlere getirdiği spor adamları ise her daim Hadi Hoca’yı minnetle anmış ve anmaktadır. Hadi Hoca’yı yerel saygınlığının dışında ülke genelindeki yeri ise Erzurum da hafife alınmakta hatta çoğu zaman dudak bükülmektedir. Zamanın birinde bir vesile ile Ankara veya İstanbul da düzenlenen konferansa hocanın yanında bu dudak bükenler vardır. Kalınacak otelin kapısından içeri girildiği andan itibaren Hadi Hoca’ya hoş geldin sırasına girenleri arasında kimler yoktur ki………Fatih Terimler, Özkan Sümerler ve daha nice dönemin ünlü isimleri hocaya sarılmakta ve halini hatırını sormaktadır. Olan bitenleri görenler ise Hadi Hoca’ya haksızlık etmenin mahcubiyeti ile usulca oradan odalarına çekilmektedir. Konferans bitip şehre döndüklerinde ise Hadi Hoca’ya gösterilen itibari ve hocanın kadrini kıymetini bilmemenin mahcubiyetini yaşarlar.
Özkan Sümer bir futbol efsanesidir; Ahmet Suat Özyazıcı ile birlikte şampiyonluklara ambargo koyan bordo-mavili takımı ortaya çıkaran iki isimden biridir. Günümüzde takım çalıştıran herkese “hoca” demek sıradan hale gelse de, onun adının sonuna eklenen “hoca” unvanı farklıdır. Taşı gediğine oturtan cümleleri, çevresini gülmekten kırıp geçiren esprileri ve yorumlarıyla başka bir kimliktir. Özkan Sümer, Türk futbolunun çağdaş Nasreddin Hoca’sıdır! Trabzonspor da harikalar ortaya koyan Özkan Sümer ile Erzurumspor da harikalar ortaya koyan Hadi Hoca’nın oda arkadaşlığı ise bakidir. Yurt içinde veya yurt dışına çıkıldığında hep iki teknik direktör aynı odayı paylaşırdı. Bir araya geldiklerinde ortak noktaları futbol olur birbirlerine tecrübelerine aktarırlardı. Trabzonspor’u en az gol yiyerek şampiyonluğa taşıyan Özkan Sümer, Erzurumspor’u namağlup şampiyonluğa taşıyan Hadi Vuraler olmuştur. Bu başarıların arkasında bilgi paylaşımı ve aynı dert ile dertlenmek vardır. İşi sadece iş diye yapmak değil, özveri ile çalışmak iki hocanın da ana prensibi olmuştur.
Hadi Hoca’yı Erzurum tarihine yazdıran sadece Fenerbahçe’ye karşı alınan başarı olmamıştır. 1950 yıllarda başladığı sporculuk hayatında sporun her dalı uğraşmaya çalışmış ve kendisini her daim geliştirmiştir. Kayak, boks, futbol başta olmak üzere yüzlerce gencinde bu spor dalları ile tanışmasına vesile olmuştur. Elinden tutup bir yerlere getirdiği spor adamları ise her daim Hadi Hoca’yı minnetle anmış ve anmaktadır. Hadi Hoca’yı yerel saygınlığının dışında ülke genelindeki yeri ise Erzurum da hafife alınmakta hatta çoğu zaman dudak bükülmektedir. Zamanın birinde bir vesile ile Ankara veya İstanbul da düzenlenen konferansa hocanın yanında bu dudak bükenler vardır. Kalınacak otelin kapısından içeri girildiği andan itibaren Hadi Hoca’ya hoş geldin sırasına girenleri arasında kimler yoktur ki………Fatih Terimler, Özkan Sümerler ve daha nice dönemin ünlü isimleri hocaya sarılmakta ve halini hatırını sormaktadır. Olan bitenleri görenler ise Hadi Hoca’ya haksızlık etmenin mahcubiyeti ile usulca oradan odalarına çekilmektedir. Konferans bitip şehre döndüklerinde ise Hadi Hoca’ya gösterilen itibari ve hocanın kadrini kıymetini bilmemenin mahcubiyetini yaşarlar.
Özkan Sümer bir futbol efsanesidir; Ahmet Suat Özyazıcı ile birlikte şampiyonluklara ambargo koyan bordo-mavili takımı ortaya çıkaran iki isimden biridir. Günümüzde takım çalıştıran herkese “hoca” demek sıradan hale gelse de, onun adının sonuna eklenen “hoca” unvanı farklıdır. Taşı gediğine oturtan cümleleri, çevresini gülmekten kırıp geçiren esprileri ve yorumlarıyla başka bir kimliktir. Özkan Sümer, Türk futbolunun çağdaş Nasreddin Hoca’sıdır! Trabzonspor da harikalar ortaya koyan Özkan Sümer ile Erzurumspor da harikalar ortaya koyan Hadi Hoca’nın oda arkadaşlığı ise bakidir. Yurt içinde veya yurt dışına çıkıldığında hep iki teknik direktör aynı odayı paylaşırdı. Bir araya geldiklerinde ortak noktaları futbol olur birbirlerine tecrübelerine aktarırlardı. Trabzonspor’u en az gol yiyerek şampiyonluğa taşıyan Özkan Sümer, Erzurumspor’u namağlup şampiyonluğa taşıyan Hadi Vuraler olmuştur. Bu başarıların arkasında bilgi paylaşımı ve aynı dert ile dertlenmek vardır. İşi sadece iş diye yapmak değil, özveri ile çalışmak iki hocanın da ana prensibi olmuştur.