
Haaretz CorrespondentHaaretz Muhabiri Zvi Bar'el, yazısında, Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulmasıyla ilgili İsrail’in bakışını ele almış. Bar’el, lafı, ‘gizlimiz saklımız yok, evet hem PKK’yı hem de Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulmasını destekliyoruz,’ demeye getirmiş.
Bar’el, İsrail’in, PKK’yı ve Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulmasını desteklemesinin, başta Türkiye olmak üzere, İran’ı da fena halde kızdırdığını ileri sürüyor. Sonra da ekliyor:
‘Onlar da bizi kızdırıyor!’
Hele İran şöyle dursun, Türkiye, İsrail’i nasıl kızdırıyor?
‘Türkiye, Hamas’ı ve Filistin’in bağımsızlığını destekliyor, Hamas’ı terör örgütü olarak görmüyor. Oysa İsrail için Hamas bir terör örgütüdür. O zaman İsrail için, Türkiye’nin düşmanı PKK da büyük Kürdistan’ı kurmaya çalışan bir örgüttür; terör örgütü değildir!’
İsraillilerin PKK’yı ve Barzani’yi destekleme mantıkları bu!
Başbakan Netanyahu başta olmak üzere İsrailli devlet adamlarından, Zvi Bar'el, özetle, “Türkiye Hamas'ı desteklediği ve bir terör grubu olarak tanımlamadığı sürece yaşadığı cam eve taşların atılmasını bekleyebilir. Buna ek olarak, bağımsız bir Filistin devletini destekleyenler, İsrail'in de bir Kürt devleti kurulmasını teşvik etmeye hazır olduğunu bilmesi gerekir,” aktarımını yapıyor.
İşte, İsrail’in PKK/PYD’yi ve kurulmak istenilen Kürt devletini desteklemesinin sözde gerekçeleri bunlar.
Ama bu karşılaştırma ve yakıştırmalar doğru değil.
Selçuklular ve Osmanlılar, Anadolu’da ve Ortadoğu’da, mevcut bir Kürt devletini ortadan kaldırarak topraklarına katmadı. Aksine Anadolu’da ve diğer bölgelerdeki Müslüman Kürtler, Osmanlı devletine kendi rızalarıyla katıldı. Kürtler, imparatorluğun aslı bir unsuru olarak vatanlarına asırlarca hizmet ettiler.
Türkiye cumhuriyeti kurulurken de, Türklerle Kürtler, ortak düşmanı topraklarından atmak için, kanlarını aynı cephelerde birlikte döktüler. Yeni devleti de birlikte kurdular. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu meclisinden başlayarak, günümüz TBMM’ne kadar, milletvekillerinin neredeyse yarıya yakını Kürt kökenli vatandaşlardan seçilmektedir.
Dün olduğu gibi bugün de Türkiye’yi her bakımdan eşit, Türk ve Kürt vatandaşlar birlikte yönetiyor.
Kürtler ve diğer gruplarla ilgili bazı kültürel haklar, uluslaşma sürecinde engellendi; fakat 1990’nlardan sonra bu konulardaki engeller de kalktı. Türkiye, demokratik bir toplum özelliği kazandı. Bugün, PKK’nın, Türkiye topraklarını bölerek parçalamaya çalışması nasıl bir hak arama mücadelesi olarak görülebilir?
Öte yandan Birinci Dünya Savaşı sonrasında, başta İngilizler olmak üzere, Amerika ve Avrupa ülkeleri, Siyonist Yahudileri desteklediler. Filistin toprakları işgal edildi. Siyasi, askeri, iktisadi her türlü, meşru gayrimeşru yol ve yöntem kullanıldı. Bir halkın elinden ülkesi zorla gasp edildi ve İsrail kan ve gözyaşı üzerinde kuruldu.
O gün bugündür, Filistin topraklarında, kendi evlerinde tutunmaya çalışan Filistinli Arapların hak mücadelesini bir terör mücadelesi görmek ve onların faaliyetlerini PKK’nın faaliyetine benzetmek, gerçekleri çarpıtmaktan başka bir anlam taşımıyor. İsrailli yöneticilere arsızlığı bir kenara koymalarını, bölgede fitne ateşleri yakıp bunlara yakıt taşımaktan vaz geçmelerini ve tarihi unutmamalarını öneriyoruz.

Bar’el, İsrail’in, PKK’yı ve Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulmasını desteklemesinin, başta Türkiye olmak üzere, İran’ı da fena halde kızdırdığını ileri sürüyor. Sonra da ekliyor:
‘Onlar da bizi kızdırıyor!’
Hele İran şöyle dursun, Türkiye, İsrail’i nasıl kızdırıyor?
‘Türkiye, Hamas’ı ve Filistin’in bağımsızlığını destekliyor, Hamas’ı terör örgütü olarak görmüyor. Oysa İsrail için Hamas bir terör örgütüdür. O zaman İsrail için, Türkiye’nin düşmanı PKK da büyük Kürdistan’ı kurmaya çalışan bir örgüttür; terör örgütü değildir!’
İsraillilerin PKK’yı ve Barzani’yi destekleme mantıkları bu!
Başbakan Netanyahu başta olmak üzere İsrailli devlet adamlarından, Zvi Bar'el, özetle, “Türkiye Hamas'ı desteklediği ve bir terör grubu olarak tanımlamadığı sürece yaşadığı cam eve taşların atılmasını bekleyebilir. Buna ek olarak, bağımsız bir Filistin devletini destekleyenler, İsrail'in de bir Kürt devleti kurulmasını teşvik etmeye hazır olduğunu bilmesi gerekir,” aktarımını yapıyor.
İşte, İsrail’in PKK/PYD’yi ve kurulmak istenilen Kürt devletini desteklemesinin sözde gerekçeleri bunlar.
Ama bu karşılaştırma ve yakıştırmalar doğru değil.
Selçuklular ve Osmanlılar, Anadolu’da ve Ortadoğu’da, mevcut bir Kürt devletini ortadan kaldırarak topraklarına katmadı. Aksine Anadolu’da ve diğer bölgelerdeki Müslüman Kürtler, Osmanlı devletine kendi rızalarıyla katıldı. Kürtler, imparatorluğun aslı bir unsuru olarak vatanlarına asırlarca hizmet ettiler.
Türkiye cumhuriyeti kurulurken de, Türklerle Kürtler, ortak düşmanı topraklarından atmak için, kanlarını aynı cephelerde birlikte döktüler. Yeni devleti de birlikte kurdular. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu meclisinden başlayarak, günümüz TBMM’ne kadar, milletvekillerinin neredeyse yarıya yakını Kürt kökenli vatandaşlardan seçilmektedir.
Dün olduğu gibi bugün de Türkiye’yi her bakımdan eşit, Türk ve Kürt vatandaşlar birlikte yönetiyor.
Kürtler ve diğer gruplarla ilgili bazı kültürel haklar, uluslaşma sürecinde engellendi; fakat 1990’nlardan sonra bu konulardaki engeller de kalktı. Türkiye, demokratik bir toplum özelliği kazandı. Bugün, PKK’nın, Türkiye topraklarını bölerek parçalamaya çalışması nasıl bir hak arama mücadelesi olarak görülebilir?
Öte yandan Birinci Dünya Savaşı sonrasında, başta İngilizler olmak üzere, Amerika ve Avrupa ülkeleri, Siyonist Yahudileri desteklediler. Filistin toprakları işgal edildi. Siyasi, askeri, iktisadi her türlü, meşru gayrimeşru yol ve yöntem kullanıldı. Bir halkın elinden ülkesi zorla gasp edildi ve İsrail kan ve gözyaşı üzerinde kuruldu.
O gün bugündür, Filistin topraklarında, kendi evlerinde tutunmaya çalışan Filistinli Arapların hak mücadelesini bir terör mücadelesi görmek ve onların faaliyetlerini PKK’nın faaliyetine benzetmek, gerçekleri çarpıtmaktan başka bir anlam taşımıyor. İsrailli yöneticilere arsızlığı bir kenara koymalarını, bölgede fitne ateşleri yakıp bunlara yakıt taşımaktan vaz geçmelerini ve tarihi unutmamalarını öneriyoruz.

Kuzey Irak’taki bağımsızlık mitinglerinde taşınan İsrail bayrağı.