
Daha önce de bir iki vesile ile sözetmiştim. Onca ürüne zam gelirken kılını kıpırdatmayanların iş ekmeğe zam gelince küplere bindiğini, fırıncı esnafına ateş püskürdüğünü, hakaretamiz mesajlara yüklenildiğini söylemiş, ama bu doğru değil demişimdir. Her türlü girdiye zam gelirken fırıncı esnafın zam istemesi kadar doğal bir şeyin olmayacağını söylemiş, durmuşumdur. Ben gene sözümdeyim. Her ürüne zam gelirken doğal olarak temel gıda maddemiz diye de ona da bir fiyat ayarlaması şarttır. Ama gel gör ki ben bunları yazarken Erzurum’da bazı fırıncı esnafının belirlenen ücretin altında yine fiyatta iskonto yaptığını, düşük fiyatta ekmek satışına sebep olduğunu gözlemliyorum. Bazı fırıncı esnaf yine kafasına göre bayilerine iskontolu ekmektir dağıtıp duruyor. Hem de çoğu ilde böyle bir şeyin olmamasına rağmen Erzurum’da yine bunun yapıldığını da duyunca, öğrenince ister istemez moralim bozuluyor.

Bir defa şu bir hakikat ki kesinlikle Erzurum’da fırıncı esnafı birbirleriyle kavgalı. Bir türlü biraraya gelemiyorlar, görünen o ki biraraya gelecekleri de yok. Eğer sen girdilere zam gelmiş, ben fiyatta ayarlama istiyorsan ve de o zammı alıyorsan daha ucuz ekmek satmak ne demek? O zaman da vatandaş haklı olarak ekmeğe yapılan zamdan rahatsız oluyor. Bir işyerinde tanesi 2 liradan satılan ekmek az ilerideki işyerinde bin 500 liraya satılıyorsa bunun kaçı kaç kuruş? Madem daha çok sürümden kazanmak için iskontolu ekmek üretiyorsun öyleyse daha niye zam zam diye bağırıyorsun. Aldığım bilgiye göre Erzincan’da ekmeğin tanesi 2 bin 500 lira ama hiçbir işyerinde onun dışında ekmek satışı yok. Bu işe artık bir son verin fırıncı kardeş. Bu yaptığınız hiç hoş değil, nokta. Bu benim son kararımdır.
Tek benzeten ben değilmişim!
Geçen hafta bu köşede CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın Erzurum Büyükşehir Belediyesi eski Başkanlarından Ahmet Küçükler’e olan benzerliğini konu alan bir yazı yazmıştım. Yavuzyılmaz’ı sadece fiziki olarak değil, ses rengi ve konuşma üslubu ile de Küçükler’e benzettiğime ilişkin yazım üzerine eski başkandan mesaj aldım. Halen Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nda Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü görevini yürüten Ahmet Küçükler, kendisini Deniz Yavuzyılmaz’a benzetenin sadece ben olmadığımı söyledi. Doğrusu bu konuda yalnız olmadığımı düşünüyordum zaten, başkan da beni doğruladı. Öyle ki Küçükler, CHP milletvekiline benzerliğinin bir çok arkadaşı tarafından da kendisine iletildiğini ifade ederken, ‘’ Konudan haberim var. Benimle bunu paylaşan çok arkadaşım oldu. Benziyorum ama ben ondan yakışıklıyım’’ notunu da ihmal etmedi. El hak doğru. Her ne kadar birbirlerine benziyor olsalar dahi görünen köy kılavuz istemiyor. Bizim eski başkan Yavuz yılmaz’dan yakışıklı mı, evet yakışıklı!

Buradan bakınca çok güzel görünüyorsunuz!
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın bir süredir üzerinde durdukları tasarım ve dönüşüm adı altındaki yeni nesil Üniversite projesine odaklandığını gözlemlemekteyiz. İlk başlarda özellikle akademik kadroda huzursuzluğa ve çatlak seslerin çıkmasına yol açtığını da yakından bildiğim bu proje ile yatıp kalkan Çomaklı’nın keyfinin özellikle YÖK tarafından Üniversitesinin Araştırma Üniversitesi kapsamına alınmasıyla doruğa çıktığını da gözlemlemekteyim. Üniversitede artık bildiğimiz tüm ezberlerin bozulmasına yol açan projenin nihai amacına ulaşması için zamana ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek. O açıdan büyük bir titizlikle yürütülen projenin sağlıklı yürümesi için de bir takım hamleler şarttı. Sivil toplum örgütleriyle birebir görüşmelerin de dışında rektör hoca bir farklılık daha yaptı ve eski yöneticiler ile bir araya geldi.

Geçen hafta içinde PUSULA Gazetesi’nde de yer verilen haberde eski idarecileri rektör hocayla bir arada görmek beni mutlu etti. Genelde eskiler eskide kalmıştır, yenilere bakalım anlayışının hüküm sürdüğü şehri mübarekemde bu buluşmayı ben çok önemsedim. Eski dekan veya daire başkanlarının buluşmasını gösteren fotoğraf, sadece duygulandırmakla kalmadı, doğrusu heyecanlandırdı da. ‘’Birlikte güzeliz’’ tadındaki bu buluşmanın fotoğrafı ile Çomaklı’nın doğru yolda da olduğunu anlamakla birlikte, vefanın sadece İstanbul’da bir semt adı olmadığını görmemiz açısından tarihe de geçecek bir birliktelik olduğunu anlamamıza da sebep oldu.. Kendisini dışlanmış hissetmeyen, küsmek yerine o davete katılan tüm eski yöneticiler ayrıca alkışa layıktır, o alkış da kesinlikle ayakta olmalıdır diye düşünüyorum..

Şaşırana şaşarım!
-Artık cağ kebabı ile meşhur Erzurum’un etinin Türkiye’nin hayvan varlığı bakımından ikinci sırada olmamıza rağmen, Balıkesir’lerden filan getirilmesine şaşırıyor muyuz, HAYIR!
-Kış şehri, kar şehri, buz şehri Erzurum’da yöreye ait endüstriyelleşmiş giyim üretiminin olmamasına, başka yerlerden gelen giyecekleri giydiğimiz için bir kış kültürünün olmadığına şaşıyor muyuz, HAYIR!
-Bir zamanlar 2 grupta oynanan amatör futbol ligini yaşamışlığına rağmen bugün yeniden süper ligi hedefleyen BB Erzurumspor futbol takımında bir Erzurumlu oyuncunun olmamasına şaşırıyor muyuz, HAYIR!
-Her fırsatta süt ve süt ürünlerinin konuşulduğu, yatrım planmalarının filan yapıldığı ama bir türlü karşılık bulamadığı şehri mübarekemizde yabancı marka sütlerin ve de yoğurtların kapış kapış satılmasına, gitmesine şaşırıyor muyuz, HAYIR!
Bu ve buna benzer acı ama gerçek örnekler önümüzde iken, MNG Alışveriş merkezinde Tunceli Ovacık’lardan, Trabzon’lardan getirilen tereyağının, peynirin satışına şaşırmamıza hiç ama hiç gerek yok!
Asıl olan şaşıranlara şaşmak!
O yüzden MNG alışveriş merkezindeki o tereyağı ala-veresine tam gaz devam!

Mutfakta hoca var!
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Turizm Fakültesinde mesleki dersler ile sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilecek uygulamalı dersler veriliyor. Bu derslerden birisini de bizzatihi gastronomi uzmanlarından öğretim görevlisi Erkan Denk veriyor. Öğrencilerine farklı yörelerin farklı yöresel ürünlerinden oluşan yemek konusunda ders veren Erkan Denk, bununla kalmıyor, bizzat mutfağa giriyor, dersini uygulamalı anlatıyor. ‘’ Yemek, bir ulusun kimliğinin ve kültürünün önemli unsurlarından birisi olmasının yanı sıra o ulusun sembollerinin, tarihinin, söylemlerinin de parçasıdır’’ diyen Erkan hoca, kış turizminin bölgede gelişmesinin de bir yerde mutfaktan geçtiğine inananlardan.. Bir dönem Turizm Fakültesi’nin uygulama otelinin koordinatörlüğünü de yapan Erkan hocanın uygulamalı dersleri öğrencilerinin en sevdiği ders de oluyor. Antalya Belek’de otel geçmişi de olan Erkan hocayı önlüğüyle mutfakta görenler de şaşırıyor, yaptığı etli ve sebzeli yemekler de dikkat çekiyor. Edirneli olan hocamız, yöresel mutfak derslerinde de sık sık coğrafi işaret tescili alan ürünlerden olan Edirne tava ciğerinden yapıyor, çoğunluğu da Erzurumlu olan öğrencilerine bu yemeğin de yapımını tanıtıyor. Bu arada Erzurum merkezli bir gastronomi dergisine de makale yazan Erkan Denk, gastronomi nedir sorusuna da cevap verirken, Erzurum mutfağının geçmişte İpekyolu güzergahı sebebiyle Rusya ve İran’dan da esinlendiğine vurgu yapması dikkat çekti!

Hafriyatçıların kışı yok!
Kış sezonun başlaması ve kar yağışı sonrasında inşaatlar paydos ederken, yıkımcılar tam gaz işe devam ediyor. Erzurum’da metruk kamu binalarından birisi de olan İş ve İşçi Bulma Kurumu’na ait Cumhuriyet Caddesi’ndeki 5 katlı bina da iki gün içerisinde yerle bir edildi. Bir zamanlar iş bulmak için işsizlerin kapısında uzun kuyruklar oluşturduğu İş ve İşçi Bulma Kurumu binası da tarihin sarı sayfalarında yerini aldı. Çevre kontrolleri büyük bir titizlikle yapılarak yıkımı gerçekleşen binanın yıkımı esnasında çevredeki binaların da yer yer sallanması yöre sakinlerinde korkulara sebep olurken, ‘mezbelelik’ olarak değerlendirilen bir eski binanın da yıkılması mutluluk verdi. Bu arada Yeğenağa mahallesinde de kentsel dönüşüme giren bazı eski binaların yıkılması dikkatlerden kaçmıyor. Hafriyat firmalarının çalışanları için kış hiç farketmiyor, tıpkı yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da mesailerine devam ediyorlar..

TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Parası olanlar pazardan, imanı olanlar mezardan korkmaz! (Necip Fazıl Kısakürek)
DUVARIN DİLİ : Ne kadar içersen iç, başın döner. Gidenler değil!

Bir defa şu bir hakikat ki kesinlikle Erzurum’da fırıncı esnafı birbirleriyle kavgalı. Bir türlü biraraya gelemiyorlar, görünen o ki biraraya gelecekleri de yok. Eğer sen girdilere zam gelmiş, ben fiyatta ayarlama istiyorsan ve de o zammı alıyorsan daha ucuz ekmek satmak ne demek? O zaman da vatandaş haklı olarak ekmeğe yapılan zamdan rahatsız oluyor. Bir işyerinde tanesi 2 liradan satılan ekmek az ilerideki işyerinde bin 500 liraya satılıyorsa bunun kaçı kaç kuruş? Madem daha çok sürümden kazanmak için iskontolu ekmek üretiyorsun öyleyse daha niye zam zam diye bağırıyorsun. Aldığım bilgiye göre Erzincan’da ekmeğin tanesi 2 bin 500 lira ama hiçbir işyerinde onun dışında ekmek satışı yok. Bu işe artık bir son verin fırıncı kardeş. Bu yaptığınız hiç hoş değil, nokta. Bu benim son kararımdır.
Tek benzeten ben değilmişim!
Geçen hafta bu köşede CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın Erzurum Büyükşehir Belediyesi eski Başkanlarından Ahmet Küçükler’e olan benzerliğini konu alan bir yazı yazmıştım. Yavuzyılmaz’ı sadece fiziki olarak değil, ses rengi ve konuşma üslubu ile de Küçükler’e benzettiğime ilişkin yazım üzerine eski başkandan mesaj aldım. Halen Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nda Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü görevini yürüten Ahmet Küçükler, kendisini Deniz Yavuzyılmaz’a benzetenin sadece ben olmadığımı söyledi. Doğrusu bu konuda yalnız olmadığımı düşünüyordum zaten, başkan da beni doğruladı. Öyle ki Küçükler, CHP milletvekiline benzerliğinin bir çok arkadaşı tarafından da kendisine iletildiğini ifade ederken, ‘’ Konudan haberim var. Benimle bunu paylaşan çok arkadaşım oldu. Benziyorum ama ben ondan yakışıklıyım’’ notunu da ihmal etmedi. El hak doğru. Her ne kadar birbirlerine benziyor olsalar dahi görünen köy kılavuz istemiyor. Bizim eski başkan Yavuz yılmaz’dan yakışıklı mı, evet yakışıklı!

Buradan bakınca çok güzel görünüyorsunuz!
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın bir süredir üzerinde durdukları tasarım ve dönüşüm adı altındaki yeni nesil Üniversite projesine odaklandığını gözlemlemekteyiz. İlk başlarda özellikle akademik kadroda huzursuzluğa ve çatlak seslerin çıkmasına yol açtığını da yakından bildiğim bu proje ile yatıp kalkan Çomaklı’nın keyfinin özellikle YÖK tarafından Üniversitesinin Araştırma Üniversitesi kapsamına alınmasıyla doruğa çıktığını da gözlemlemekteyim. Üniversitede artık bildiğimiz tüm ezberlerin bozulmasına yol açan projenin nihai amacına ulaşması için zamana ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek. O açıdan büyük bir titizlikle yürütülen projenin sağlıklı yürümesi için de bir takım hamleler şarttı. Sivil toplum örgütleriyle birebir görüşmelerin de dışında rektör hoca bir farklılık daha yaptı ve eski yöneticiler ile bir araya geldi.

Geçen hafta içinde PUSULA Gazetesi’nde de yer verilen haberde eski idarecileri rektör hocayla bir arada görmek beni mutlu etti. Genelde eskiler eskide kalmıştır, yenilere bakalım anlayışının hüküm sürdüğü şehri mübarekemde bu buluşmayı ben çok önemsedim. Eski dekan veya daire başkanlarının buluşmasını gösteren fotoğraf, sadece duygulandırmakla kalmadı, doğrusu heyecanlandırdı da. ‘’Birlikte güzeliz’’ tadındaki bu buluşmanın fotoğrafı ile Çomaklı’nın doğru yolda da olduğunu anlamakla birlikte, vefanın sadece İstanbul’da bir semt adı olmadığını görmemiz açısından tarihe de geçecek bir birliktelik olduğunu anlamamıza da sebep oldu.. Kendisini dışlanmış hissetmeyen, küsmek yerine o davete katılan tüm eski yöneticiler ayrıca alkışa layıktır, o alkış da kesinlikle ayakta olmalıdır diye düşünüyorum..

Şaşırana şaşarım!
-Artık cağ kebabı ile meşhur Erzurum’un etinin Türkiye’nin hayvan varlığı bakımından ikinci sırada olmamıza rağmen, Balıkesir’lerden filan getirilmesine şaşırıyor muyuz, HAYIR!
-Kış şehri, kar şehri, buz şehri Erzurum’da yöreye ait endüstriyelleşmiş giyim üretiminin olmamasına, başka yerlerden gelen giyecekleri giydiğimiz için bir kış kültürünün olmadığına şaşıyor muyuz, HAYIR!
-Bir zamanlar 2 grupta oynanan amatör futbol ligini yaşamışlığına rağmen bugün yeniden süper ligi hedefleyen BB Erzurumspor futbol takımında bir Erzurumlu oyuncunun olmamasına şaşırıyor muyuz, HAYIR!
-Her fırsatta süt ve süt ürünlerinin konuşulduğu, yatrım planmalarının filan yapıldığı ama bir türlü karşılık bulamadığı şehri mübarekemizde yabancı marka sütlerin ve de yoğurtların kapış kapış satılmasına, gitmesine şaşırıyor muyuz, HAYIR!
Bu ve buna benzer acı ama gerçek örnekler önümüzde iken, MNG Alışveriş merkezinde Tunceli Ovacık’lardan, Trabzon’lardan getirilen tereyağının, peynirin satışına şaşırmamıza hiç ama hiç gerek yok!
Asıl olan şaşıranlara şaşmak!
O yüzden MNG alışveriş merkezindeki o tereyağı ala-veresine tam gaz devam!

Mutfakta hoca var!
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Turizm Fakültesinde mesleki dersler ile sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilecek uygulamalı dersler veriliyor. Bu derslerden birisini de bizzatihi gastronomi uzmanlarından öğretim görevlisi Erkan Denk veriyor. Öğrencilerine farklı yörelerin farklı yöresel ürünlerinden oluşan yemek konusunda ders veren Erkan Denk, bununla kalmıyor, bizzat mutfağa giriyor, dersini uygulamalı anlatıyor. ‘’ Yemek, bir ulusun kimliğinin ve kültürünün önemli unsurlarından birisi olmasının yanı sıra o ulusun sembollerinin, tarihinin, söylemlerinin de parçasıdır’’ diyen Erkan hoca, kış turizminin bölgede gelişmesinin de bir yerde mutfaktan geçtiğine inananlardan.. Bir dönem Turizm Fakültesi’nin uygulama otelinin koordinatörlüğünü de yapan Erkan hocanın uygulamalı dersleri öğrencilerinin en sevdiği ders de oluyor. Antalya Belek’de otel geçmişi de olan Erkan hocayı önlüğüyle mutfakta görenler de şaşırıyor, yaptığı etli ve sebzeli yemekler de dikkat çekiyor. Edirneli olan hocamız, yöresel mutfak derslerinde de sık sık coğrafi işaret tescili alan ürünlerden olan Edirne tava ciğerinden yapıyor, çoğunluğu da Erzurumlu olan öğrencilerine bu yemeğin de yapımını tanıtıyor. Bu arada Erzurum merkezli bir gastronomi dergisine de makale yazan Erkan Denk, gastronomi nedir sorusuna da cevap verirken, Erzurum mutfağının geçmişte İpekyolu güzergahı sebebiyle Rusya ve İran’dan da esinlendiğine vurgu yapması dikkat çekti!

Hafriyatçıların kışı yok!
Kış sezonun başlaması ve kar yağışı sonrasında inşaatlar paydos ederken, yıkımcılar tam gaz işe devam ediyor. Erzurum’da metruk kamu binalarından birisi de olan İş ve İşçi Bulma Kurumu’na ait Cumhuriyet Caddesi’ndeki 5 katlı bina da iki gün içerisinde yerle bir edildi. Bir zamanlar iş bulmak için işsizlerin kapısında uzun kuyruklar oluşturduğu İş ve İşçi Bulma Kurumu binası da tarihin sarı sayfalarında yerini aldı. Çevre kontrolleri büyük bir titizlikle yapılarak yıkımı gerçekleşen binanın yıkımı esnasında çevredeki binaların da yer yer sallanması yöre sakinlerinde korkulara sebep olurken, ‘mezbelelik’ olarak değerlendirilen bir eski binanın da yıkılması mutluluk verdi. Bu arada Yeğenağa mahallesinde de kentsel dönüşüme giren bazı eski binaların yıkılması dikkatlerden kaçmıyor. Hafriyat firmalarının çalışanları için kış hiç farketmiyor, tıpkı yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da mesailerine devam ediyorlar..

TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Parası olanlar pazardan, imanı olanlar mezardan korkmaz! (Necip Fazıl Kısakürek)
DUVARIN DİLİ : Ne kadar içersen iç, başın döner. Gidenler değil!