
Ülkenin karanlık gündeminde birçok konu gibi oda kaynayıp gitti. Kanserde Erzurum’un bölge birincisi olduğu ortaya çıktı. Ama bizim ruhumuz bile duymadı, nasıl duysun ki?
Bir günde o kadar cevaba muhtaç derin olaylar yaşandı ki üzerinden asırlar geçse unutulmayacak. Sınırları şehit kanı ile çizilen bu ülke, hiçbir döneminde rahat bırakılmadı ki bu dönemde rahat bırakılsın, kalleş illaki kalleşliğini yapacak. Soysuzların biri bitecek bir diğeri başlayacak, onlar kendi doğasında olanları yapıyor. Bizim yapmamız gereken ise onlara fırsat vermemek.
Nerede zafiyet varsa oraya neşter atılmalı. Zira seçim yaklaştı, ortada türlü türlü senaryolar var. Belli ki bu kez senaryo Alevi – Sünni kavgasını ateşlemek üzerinden yazılmış. Bir diğer önemli husus ise Ermenilerin sözde soykırım yalanının 100.yılı. Yapılan terör saldırılarında mutlaka bu iz sürülmeli görüşünü savunuyor terör uzmanları. Halk bu oyunlara çok alışkın, asla bir provokasyona gelmeyecektir. Lakin devletin ilgili birimleri daha dikkatli olmalı, senaryo sahnelenmeden engellenmelidir. Ümit edelim ki yaşananlar bununla kalsın. Bir tek vatan evladının daha burnu kanamasın. Görevi başında şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’a bir kez daha rahmet diliyorum.
Kanser haftasında rakamlar kötü
Bu kara gündemde TÜİK bir rapor açıkladı. Normal olarak bu gündemde kaynayıp gitti. Çağın vebası olarak adlandırılan kanserde rakamlar ülke açısından hiçte iç açıcı değil. Erzurum Doğu Anadolu Bölgesi’nin şampiyonu konumunda. Türkiye’de ise şampiyonluk Kocaeli’nde
Kocaeli’nde yapılan bir araştırmada şehirde sayısız ağır sanayi tesisinin olduğu ve bunların atıklarının vatandaşta ciddi hasarlara yol açtığı ortaya çıkmış.
Erzurum’da henüz bu anlamda kapsamlı bir araştırma söz konusu değil. Ancak uzmanlar hava kirliliği ve yanlış beslenmenin bu hastalığı tetiklediğini öngörüyor. Her ne kadar il adına böyle bir araştırma yapılmamış olsa da havamızın kirliliği ve beslenme alışkanlığımız ortada.
Kış aylarında belirli saatlerde kentte göz gözü görmüyor. Beslenme şeklimiz ise zaten tek tip, protein ağırlıklı. Sebze ve meyve tüketimimiz yok denecek kadar az.
Elbette tüm bunlar bu illete yakalanmak için yeterli sebep değil, bunun birçok nedeni var. Fakat dünyada şuana kadar’ evet sebep kesin olarak şudur’ denmemiştir. Ama stres tek başına bile bu hastalığa davetiye çıkarmıştır.
Bu hastalığın bir aşısı yok. Kesin ve kökten bir tedavisi yok. Hastalığa yakalanma yaş aralığı yok. Ve en kötüsü kesin olarak korunma yolu yok.
Uzmanların sadece ‘erken teşhis hayat kurtarır’, ‘doğal yollardan korunma’ tavsiyeleri var.
Halen bu hastalıkta üç aşamalı bir sistem işliyor. Teşhis, operasyon ve tedavi. Tedavinin yan etkileri oldukça ağır, dünyada insanlar yakalandıkları kanserden değil, tedavi sırasında kaptıkları enfeksiyondan ölüyorlar.
Sinsi şekilde ilerleyen bu hastalıktan kurtulanların sayısı her ne kadar umut verici olsa da farkına varmayıp son evresinde teşhis edildiği için hayatını kaybedenlerin sayısı da bir o kadar çok.
Mesela kaçımız bir uzmana gidip kanser taraması yaptırdık? İşte bu konuda bir araştırma yapılmış ve çıkan sonuç ilginç. İnsanlar sırf ‘hastaneye giderim bir şeyim çıkar’ korkusu ile doktorun kapısının önünden bile geçmiyormuş. Oysa erken teşhis bu hastalıktan kurtulmanın tek çaresi. Hasta olmayı beklemeyin, mutlaka bir sağlık kuruluşuna gidin. Zira bu illete yakalanmamak ondan kurtulmaktan daha kolay.
Bir günde o kadar cevaba muhtaç derin olaylar yaşandı ki üzerinden asırlar geçse unutulmayacak. Sınırları şehit kanı ile çizilen bu ülke, hiçbir döneminde rahat bırakılmadı ki bu dönemde rahat bırakılsın, kalleş illaki kalleşliğini yapacak. Soysuzların biri bitecek bir diğeri başlayacak, onlar kendi doğasında olanları yapıyor. Bizim yapmamız gereken ise onlara fırsat vermemek.
Nerede zafiyet varsa oraya neşter atılmalı. Zira seçim yaklaştı, ortada türlü türlü senaryolar var. Belli ki bu kez senaryo Alevi – Sünni kavgasını ateşlemek üzerinden yazılmış. Bir diğer önemli husus ise Ermenilerin sözde soykırım yalanının 100.yılı. Yapılan terör saldırılarında mutlaka bu iz sürülmeli görüşünü savunuyor terör uzmanları. Halk bu oyunlara çok alışkın, asla bir provokasyona gelmeyecektir. Lakin devletin ilgili birimleri daha dikkatli olmalı, senaryo sahnelenmeden engellenmelidir. Ümit edelim ki yaşananlar bununla kalsın. Bir tek vatan evladının daha burnu kanamasın. Görevi başında şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’a bir kez daha rahmet diliyorum.
Kanser haftasında rakamlar kötü
Bu kara gündemde TÜİK bir rapor açıkladı. Normal olarak bu gündemde kaynayıp gitti. Çağın vebası olarak adlandırılan kanserde rakamlar ülke açısından hiçte iç açıcı değil. Erzurum Doğu Anadolu Bölgesi’nin şampiyonu konumunda. Türkiye’de ise şampiyonluk Kocaeli’nde
Kocaeli’nde yapılan bir araştırmada şehirde sayısız ağır sanayi tesisinin olduğu ve bunların atıklarının vatandaşta ciddi hasarlara yol açtığı ortaya çıkmış.
Erzurum’da henüz bu anlamda kapsamlı bir araştırma söz konusu değil. Ancak uzmanlar hava kirliliği ve yanlış beslenmenin bu hastalığı tetiklediğini öngörüyor. Her ne kadar il adına böyle bir araştırma yapılmamış olsa da havamızın kirliliği ve beslenme alışkanlığımız ortada.
Kış aylarında belirli saatlerde kentte göz gözü görmüyor. Beslenme şeklimiz ise zaten tek tip, protein ağırlıklı. Sebze ve meyve tüketimimiz yok denecek kadar az.
Elbette tüm bunlar bu illete yakalanmak için yeterli sebep değil, bunun birçok nedeni var. Fakat dünyada şuana kadar’ evet sebep kesin olarak şudur’ denmemiştir. Ama stres tek başına bile bu hastalığa davetiye çıkarmıştır.
Bu hastalığın bir aşısı yok. Kesin ve kökten bir tedavisi yok. Hastalığa yakalanma yaş aralığı yok. Ve en kötüsü kesin olarak korunma yolu yok.
Uzmanların sadece ‘erken teşhis hayat kurtarır’, ‘doğal yollardan korunma’ tavsiyeleri var.
Halen bu hastalıkta üç aşamalı bir sistem işliyor. Teşhis, operasyon ve tedavi. Tedavinin yan etkileri oldukça ağır, dünyada insanlar yakalandıkları kanserden değil, tedavi sırasında kaptıkları enfeksiyondan ölüyorlar.
Sinsi şekilde ilerleyen bu hastalıktan kurtulanların sayısı her ne kadar umut verici olsa da farkına varmayıp son evresinde teşhis edildiği için hayatını kaybedenlerin sayısı da bir o kadar çok.
Mesela kaçımız bir uzmana gidip kanser taraması yaptırdık? İşte bu konuda bir araştırma yapılmış ve çıkan sonuç ilginç. İnsanlar sırf ‘hastaneye giderim bir şeyim çıkar’ korkusu ile doktorun kapısının önünden bile geçmiyormuş. Oysa erken teşhis bu hastalıktan kurtulmanın tek çaresi. Hasta olmayı beklemeyin, mutlaka bir sağlık kuruluşuna gidin. Zira bu illete yakalanmamak ondan kurtulmaktan daha kolay.