
LALA PAŞA MAHALLESİ
Cumhuriyet caddesi üzerinde yer alan Lala Paşa Mahallesi bu gün daha çok ticari hayatın merkezi haline gelmiştir. Özellikle Morgof kışlasının da yıkılmasıyla birlikte şehir insanının rahat nefes aldığı yerlerden biri olan Lala Paşa Mahallesi ismini Osmanlı sadrazamlarından Lala Mustafa Paşa’nın yaptırdığı camiden alır. Mahalleye ismini veren Lala Mustafa Paşa, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murat devirlerinde Osmanlı Devletinin en üst kademelerinde önemli hizmetlerde bulunmuş, zamanının büyük kısmı mücadelelerle, davalarla geçmiş bir sadrazamdır. Lalapaşa muhtemelen 1510 tarihinde Bosnada Vişegrad kazasının Ruda nahiyesine bağlı Sokoloviç (Şahin-oğullar) köyünde doğmuştur. Kara lakabı ile anılan Mustafa, muhtemelen Kanuni Sultan Süleyman devrinde devşirtilerek , ağabeyi Deli Hüsrev Paşanın tavassutu ile saraya gelmiştir. Lalapaşa, II.Selim’in lalası olduğundan daha çok bu isimle anılmıştır. “Kara” lakabıyla da anılmıştır. Ona yaptığı fetihler ve kazandığı zaferlerden dolayı “Kıbrıs Fatihi” “Doğunun Serdarı” Tiflis ve Gürcistan’ın Fatihi” “Şirvan Fatihi” gibi unvanlar da verilmiştir. Saraya alınmasında Sokullu Mehmet Paşa’dan büyük yardım gördüğü tahmin edilmektedir. Halep, Şam Beylerbeyliği, Yemen Serdarlığı, divanda altıncı vezirlik, altı yıl Kanuninin berberbaşçılığında, bilahare Sipahi oğlanlar ocağına girerek Çeşniğir ve Küçük Mirahurluk, 1566 yılında II. Selim’in Lalalığı, Safed Sancakbeyliği, Van ve Erzurum beylerbeyliği görevinde bulunan Paşa, 1571 Kıbrıs’ın alınmasında büyük rol oynamış, Tiflis ve Şirvan’ın alınmasında bulunmuştur. Paşa 1579 yılında ise Kars kalesini tamir ettirmiştir. Sinan Paşanın veziriazamlığına dayanamayarak 1580 yılında ölmüştür. Mezarı ise İstanbul’da Eyüp’tedir. Devrinde önemli olaylar olmadı. Lala Paşa Erzurum da ve Osmanlı ülkesinde birçok hayır eseri yaptırmış korunmaları içinde vakıflar tahsis etmiştir.
MURAT PAŞA MAHALLESİ
Erzurum kalesinin dışında varoşlarda kurulan mahalle adını XVI. yüzyılda Osmanlı Devletinde görevli sadrazam Kuyucu Murat Paşadan alır. Kuyucu Murat Paşa, XVI yüzyılda Anadolu’da tımarlı sipahi sistemin bozulmasıyla başlayan Celali isyanları sırasında sert tedbirler alarak bu isyanları bastıran kişidir. Özellikle asileri açtığı kuyuların içerisine gömmesi Kuyucu lakabı almasındaki en önemli sebeptir. Kuyucu Murat Erzurum’a geldiği dönemlerde bugün Erzincankapı civarında Ahmediye Medresesinin yanı başında kendi adıyla anılan camiyi yaptırmıştır. Zaman içerisinde cami etrafında şekillenmeye başlayan mahalle de en eski tarihi yapı ise Ahmediye Medresesidir. Murat Paşa camii 1572 yılında II.Selim zamanında Kuyucu Murat Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı Devletinden kalma şehirdeki ikinci camidir. Cami girişte beş kubbeli bir son cemaat yeri ile içte tromplar üzerine oturtulmuş bir kubbeden ibaret olup içerisi kuzey ve güneyde ikişer, doğu ve batıda birer pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin mihrabı taştan, minberi ahşaptandır. Taş mihrabı yağlı boyalarla boyanmış olup aslını yitirmiştir. Cami, I.Dünya savaşında ambar, II.Dünya savaşında ise yedek er koğuşu daha sonrada harbiye deposu olarak kullanılmıştır. Murat Paşa Camiisi, Ahmediye camisinin temelleri üzerine yapılmıştır. Caminin yapım tarihi olarak Mehmet Nusret, Tarihçe-i Erzurum adlı eserinde Arapça kitabesine göre 1573 tarihini vermektedir. Camiinin yapıldığı yıllarda henüz paşa unvanı almayan Murat Bey (Kuyucu Murat Paşa), 1569’da Mısır valisinin kethüdası ve 1576’da Yemen valisiydi. 1569 ile 1580 yılları arasında Mısır ve Yemen’de görevli olan Murat Bey’in Erzurum da bir cami yaptırarak ona bir de vakıf tesis etmesi hayli güçtür. Bu nedenle cami ve vakfın kurucu başka bir Murat Paşa olmalıdır. Nitekim 20 Zilhicce 981/ 12 Nisan 1574 tarihli belgede, Erzurum beylerbeyi iken Karaman beylerbeyliğine atanan Murat Paşa’nın Erzurum’da yaptırdığı caminin yapımı bittikten sonra Karaman’a giderken yolda vefat ettiği kaydedilmiştir. Buna göre Erzincan kapı varoşunda ki camiyi Kuyucu Murat Paşa değil, Erzurum beylerbeyi Murat Paşa yaptırmıştır.
SULTAN MELİK MAHALLESİ
Merkezi Erzurum olan Saltukoğullarının kuruyucusu olan Emir Saltuk’un dedesi Ebû’ül Kasım’ın 1080 senesinden itibaren bu beyliği kurmuş olduğu anlaşılmaktadır. Saltukoğulları, Erzurum Kalesi’ni (mahv ve isbat) yolu ile imar ve tamir etmişlerdir. Bugün ayakta kalan kalenin mühim kısmı Saltukoğullarınındır. Bu beyliğin hâkimiyet süresi 134 yıl sürmüştür. Erzurum ve yöresindeki Bizanslılardan intikal eden kaleleri tahkim eden Saltuklulardan Erzurum’da kalan en önemli eser Saat Kulesi/Tepsi Minare’dir. 1202 de Saltuklular’ın ülkesi Anadolu Selçuklularına ilhak edildi. 1196 da Konya Selçuklu tahtına oturan Rükn ed-Din Süleyman Şah II, 1202 de Erzurum’a gitti. Buranın emiri el-Melik İbn Muhammed b. Saltuk’un oğlu, Rükn ed-Din’i karşılamaya çıktı ise de Rükn ed-Din, onu yakalayıp hapse attı; ve şehri aldı. Bu zat Erzurum’daki bu hanedanın son hâkimiydi. Bu şekilde Saltuklular’ın yıkılmasından sonra durumdan faydalanan Gürcüler’in harekete geçip tehlike arz etmeleriyle Rükn ed-Din onlara gereken dersi vermek için Erzurum’dan hareketle Micingert Kalesi yakınındaki savaşı yapacaktır. Böylece Türklerin Erzurum’da temelli olarak yerleşmesi 1071 de Selçuklu İmparatoru Alp Arslan’ın Malazgirt’te Bizans İmparatoru Diyojen ile yaptığı büyük savaşta başlamış ve Saltuklu hâkimiyeti tesis edilmiştir. Saltuklular Erzurum Kalesi’nin tahkim ve tamiri ile beraber günümüze kadar gelen önemli eserler bırakmışlardır. Erzurum’dan başka Oltu, Bayburt, İspir, Tercan, Tortum, Micingert, Avnik, Zivin, Bardız, Kars Kaleleri onların eliyle revizyondan geçmiştir. Adı geçen kaleleri özellikle Gürcüler’e karşı tahkim etmişlerdir. Saltuklular, Erzurum bölgesine Türklük vasfını kazandırmış ve bununla ilgili olarak birçok tarihi eserler bırakmış bir hanedandır. Şehir de araştırma yapan İbrahim Hakkı Konyalıdan öğrendiğimiz bilgiler ışığında mahalleye bu ismin verilmesinde en önemli etkenin Saltuklu hükümdarı İzzeddin Saltuk olduğu anlaşılmaktadır. İzzeddin Saltuğun kullandığı unvanlardan biri de Sultan Melik olup mahallede bugüne kadar bu isimle gelmiştir. Bulunan kitabe de Sultan Melik adı, Saltuk’un unvanı olarak geçmektedir. Mahalle, Erzurum şehri Osmanlı hakimiyetine geçmeden evvel, şehirde tespit edilen on iki mahalleden biridir.
Cumhuriyet caddesi üzerinde yer alan Lala Paşa Mahallesi bu gün daha çok ticari hayatın merkezi haline gelmiştir. Özellikle Morgof kışlasının da yıkılmasıyla birlikte şehir insanının rahat nefes aldığı yerlerden biri olan Lala Paşa Mahallesi ismini Osmanlı sadrazamlarından Lala Mustafa Paşa’nın yaptırdığı camiden alır. Mahalleye ismini veren Lala Mustafa Paşa, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murat devirlerinde Osmanlı Devletinin en üst kademelerinde önemli hizmetlerde bulunmuş, zamanının büyük kısmı mücadelelerle, davalarla geçmiş bir sadrazamdır. Lalapaşa muhtemelen 1510 tarihinde Bosnada Vişegrad kazasının Ruda nahiyesine bağlı Sokoloviç (Şahin-oğullar) köyünde doğmuştur. Kara lakabı ile anılan Mustafa, muhtemelen Kanuni Sultan Süleyman devrinde devşirtilerek , ağabeyi Deli Hüsrev Paşanın tavassutu ile saraya gelmiştir. Lalapaşa, II.Selim’in lalası olduğundan daha çok bu isimle anılmıştır. “Kara” lakabıyla da anılmıştır. Ona yaptığı fetihler ve kazandığı zaferlerden dolayı “Kıbrıs Fatihi” “Doğunun Serdarı” Tiflis ve Gürcistan’ın Fatihi” “Şirvan Fatihi” gibi unvanlar da verilmiştir. Saraya alınmasında Sokullu Mehmet Paşa’dan büyük yardım gördüğü tahmin edilmektedir. Halep, Şam Beylerbeyliği, Yemen Serdarlığı, divanda altıncı vezirlik, altı yıl Kanuninin berberbaşçılığında, bilahare Sipahi oğlanlar ocağına girerek Çeşniğir ve Küçük Mirahurluk, 1566 yılında II. Selim’in Lalalığı, Safed Sancakbeyliği, Van ve Erzurum beylerbeyliği görevinde bulunan Paşa, 1571 Kıbrıs’ın alınmasında büyük rol oynamış, Tiflis ve Şirvan’ın alınmasında bulunmuştur. Paşa 1579 yılında ise Kars kalesini tamir ettirmiştir. Sinan Paşanın veziriazamlığına dayanamayarak 1580 yılında ölmüştür. Mezarı ise İstanbul’da Eyüp’tedir. Devrinde önemli olaylar olmadı. Lala Paşa Erzurum da ve Osmanlı ülkesinde birçok hayır eseri yaptırmış korunmaları içinde vakıflar tahsis etmiştir.
MURAT PAŞA MAHALLESİ
Erzurum kalesinin dışında varoşlarda kurulan mahalle adını XVI. yüzyılda Osmanlı Devletinde görevli sadrazam Kuyucu Murat Paşadan alır. Kuyucu Murat Paşa, XVI yüzyılda Anadolu’da tımarlı sipahi sistemin bozulmasıyla başlayan Celali isyanları sırasında sert tedbirler alarak bu isyanları bastıran kişidir. Özellikle asileri açtığı kuyuların içerisine gömmesi Kuyucu lakabı almasındaki en önemli sebeptir. Kuyucu Murat Erzurum’a geldiği dönemlerde bugün Erzincankapı civarında Ahmediye Medresesinin yanı başında kendi adıyla anılan camiyi yaptırmıştır. Zaman içerisinde cami etrafında şekillenmeye başlayan mahalle de en eski tarihi yapı ise Ahmediye Medresesidir. Murat Paşa camii 1572 yılında II.Selim zamanında Kuyucu Murat Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı Devletinden kalma şehirdeki ikinci camidir. Cami girişte beş kubbeli bir son cemaat yeri ile içte tromplar üzerine oturtulmuş bir kubbeden ibaret olup içerisi kuzey ve güneyde ikişer, doğu ve batıda birer pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin mihrabı taştan, minberi ahşaptandır. Taş mihrabı yağlı boyalarla boyanmış olup aslını yitirmiştir. Cami, I.Dünya savaşında ambar, II.Dünya savaşında ise yedek er koğuşu daha sonrada harbiye deposu olarak kullanılmıştır. Murat Paşa Camiisi, Ahmediye camisinin temelleri üzerine yapılmıştır. Caminin yapım tarihi olarak Mehmet Nusret, Tarihçe-i Erzurum adlı eserinde Arapça kitabesine göre 1573 tarihini vermektedir. Camiinin yapıldığı yıllarda henüz paşa unvanı almayan Murat Bey (Kuyucu Murat Paşa), 1569’da Mısır valisinin kethüdası ve 1576’da Yemen valisiydi. 1569 ile 1580 yılları arasında Mısır ve Yemen’de görevli olan Murat Bey’in Erzurum da bir cami yaptırarak ona bir de vakıf tesis etmesi hayli güçtür. Bu nedenle cami ve vakfın kurucu başka bir Murat Paşa olmalıdır. Nitekim 20 Zilhicce 981/ 12 Nisan 1574 tarihli belgede, Erzurum beylerbeyi iken Karaman beylerbeyliğine atanan Murat Paşa’nın Erzurum’da yaptırdığı caminin yapımı bittikten sonra Karaman’a giderken yolda vefat ettiği kaydedilmiştir. Buna göre Erzincan kapı varoşunda ki camiyi Kuyucu Murat Paşa değil, Erzurum beylerbeyi Murat Paşa yaptırmıştır.
SULTAN MELİK MAHALLESİ
Merkezi Erzurum olan Saltukoğullarının kuruyucusu olan Emir Saltuk’un dedesi Ebû’ül Kasım’ın 1080 senesinden itibaren bu beyliği kurmuş olduğu anlaşılmaktadır. Saltukoğulları, Erzurum Kalesi’ni (mahv ve isbat) yolu ile imar ve tamir etmişlerdir. Bugün ayakta kalan kalenin mühim kısmı Saltukoğullarınındır. Bu beyliğin hâkimiyet süresi 134 yıl sürmüştür. Erzurum ve yöresindeki Bizanslılardan intikal eden kaleleri tahkim eden Saltuklulardan Erzurum’da kalan en önemli eser Saat Kulesi/Tepsi Minare’dir. 1202 de Saltuklular’ın ülkesi Anadolu Selçuklularına ilhak edildi. 1196 da Konya Selçuklu tahtına oturan Rükn ed-Din Süleyman Şah II, 1202 de Erzurum’a gitti. Buranın emiri el-Melik İbn Muhammed b. Saltuk’un oğlu, Rükn ed-Din’i karşılamaya çıktı ise de Rükn ed-Din, onu yakalayıp hapse attı; ve şehri aldı. Bu zat Erzurum’daki bu hanedanın son hâkimiydi. Bu şekilde Saltuklular’ın yıkılmasından sonra durumdan faydalanan Gürcüler’in harekete geçip tehlike arz etmeleriyle Rükn ed-Din onlara gereken dersi vermek için Erzurum’dan hareketle Micingert Kalesi yakınındaki savaşı yapacaktır. Böylece Türklerin Erzurum’da temelli olarak yerleşmesi 1071 de Selçuklu İmparatoru Alp Arslan’ın Malazgirt’te Bizans İmparatoru Diyojen ile yaptığı büyük savaşta başlamış ve Saltuklu hâkimiyeti tesis edilmiştir. Saltuklular Erzurum Kalesi’nin tahkim ve tamiri ile beraber günümüze kadar gelen önemli eserler bırakmışlardır. Erzurum’dan başka Oltu, Bayburt, İspir, Tercan, Tortum, Micingert, Avnik, Zivin, Bardız, Kars Kaleleri onların eliyle revizyondan geçmiştir. Adı geçen kaleleri özellikle Gürcüler’e karşı tahkim etmişlerdir. Saltuklular, Erzurum bölgesine Türklük vasfını kazandırmış ve bununla ilgili olarak birçok tarihi eserler bırakmış bir hanedandır. Şehir de araştırma yapan İbrahim Hakkı Konyalıdan öğrendiğimiz bilgiler ışığında mahalleye bu ismin verilmesinde en önemli etkenin Saltuklu hükümdarı İzzeddin Saltuk olduğu anlaşılmaktadır. İzzeddin Saltuğun kullandığı unvanlardan biri de Sultan Melik olup mahallede bugüne kadar bu isimle gelmiştir. Bulunan kitabe de Sultan Melik adı, Saltuk’un unvanı olarak geçmektedir. Mahalle, Erzurum şehri Osmanlı hakimiyetine geçmeden evvel, şehirde tespit edilen on iki mahalleden biridir.