
Kurtuluş bayramlarında genellikle geçmişte yaşanan bir takım tarihi olaylar anlatılır, bu olaylar tarihçiler tarafından irdelenir ve bir takım dersler çıkarılır.
Kuşku yok ki, tarihini bilmeyen, tarihten ders almayan milletler yok olur gider.
Geçmişte yaşanan bir takım acı olaylar, başarılar mutlaka yeni nesillere aktarılmalı ve olaylardan ders çıkarılmalıdır.
Bu açıdan yeni nesiller, vatanlarına ve geleceklerine yönelebilecek her türlü tehdide karşı uyanık ve donanımlı olmalıdır.
Devletlerin politikaları kin ve nefret üzerine kurulmamalıdır.
Tarih her zaman tarihçilere bırakılmalı, düzenlenen ilmi platformlarda belgelerle iddialar ispat edilmeli ve açığa kavuşturulmalıdır.
Bunu yaparken de bilimsel tarafsızlığa gölge düşürülmemelidir.
Karşıt savlar bu gibi platformlarda özgürce ve korkusuzca yer almalı, seslendirilmelidir…
Birilerinin yapmağa çalıştığı gibi aynı düşünceyi paylaşan insanların birbirlerini ağırlaması şeklinde olmamalıdır.
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı arşivlerinden yaklaşık elli binin üzerinde incelenmiş belge ile Ermeni savlarına cevap vermekte, fakat Ermeni tarihçiler bu durumu görmezden gelmekteler.
Ancak biz, bıkıp usanmadan daha binlerce belgeyi inceleyerek, gün ışığına çıkarmalı ve genç nesillerin bilgisine sunmalıyız.
Hamasetle bir yere varamayacağımız ortadadır...
Dahası genç nesilleri bilgilendirmeli, Ermeni iddiaları karşısında daha donanımlı hale getirmeliyiz.
Amaç, geçmişle yüzleşmek, belgelerle vahşeti ortaya koymak…
Gerisi tarihçilerin değerlendirmesi…
*
Kurtuluş, sadece işgalden kurtulmak değildir.
Coğrafyayı Vatan yapmalısınız.
Bunun için bağımsızlık şarttır.
Ancak aynı zamanda ekonomik anlamda da bağımsız ve güçlü olmalısınız.
1800’lü yıllarda Erzurum Eyaleti, yüz bini aşan nüfusu ve kente her gün giren onlarca ticaret kervanı ile Doğu Anadolu’nun ve Anadolu’nun hem önemli bir ticaret, ayın zamanda da kültür merkeziydi. Geçen yıllar içerisinde Erzurum, işgaller gördü, göçler yaşadı ve adeta viraneye döndü.
Milli Mücadelede Mustafa Kemal’e kucak açan ve Cumhuriyetin kuruluşunda önemli bir misyon üstlenen bu kent, Cumhuriyet döneminde gelişimini sürdürdü.
*
Türkiye’nin ekonomik kalkınmışlık sıralamasında çok gerilerde kalan Erzurum’un ekonomik kurtuluşu da gerçekleştirmelidir.
Bu anlamda şehri sürükleyen sektörler – Tarım-Hayvancılık, Sağlık, Kış turizmi, Eğitim
ve Spor- daha çok geliştirilmelidir.
Bu doğrultuda son yıllarda ortaya konan çabalar olumludur ve gelişmeler yüz güldürmektedir.
Kurtuluş ancak o zaman daha anlamlı olacaktır.
Kuşku yok ki, tarihini bilmeyen, tarihten ders almayan milletler yok olur gider.
Geçmişte yaşanan bir takım acı olaylar, başarılar mutlaka yeni nesillere aktarılmalı ve olaylardan ders çıkarılmalıdır.
Bu açıdan yeni nesiller, vatanlarına ve geleceklerine yönelebilecek her türlü tehdide karşı uyanık ve donanımlı olmalıdır.
Devletlerin politikaları kin ve nefret üzerine kurulmamalıdır.
Tarih her zaman tarihçilere bırakılmalı, düzenlenen ilmi platformlarda belgelerle iddialar ispat edilmeli ve açığa kavuşturulmalıdır.
Bunu yaparken de bilimsel tarafsızlığa gölge düşürülmemelidir.
Karşıt savlar bu gibi platformlarda özgürce ve korkusuzca yer almalı, seslendirilmelidir…
Birilerinin yapmağa çalıştığı gibi aynı düşünceyi paylaşan insanların birbirlerini ağırlaması şeklinde olmamalıdır.
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı arşivlerinden yaklaşık elli binin üzerinde incelenmiş belge ile Ermeni savlarına cevap vermekte, fakat Ermeni tarihçiler bu durumu görmezden gelmekteler.
Ancak biz, bıkıp usanmadan daha binlerce belgeyi inceleyerek, gün ışığına çıkarmalı ve genç nesillerin bilgisine sunmalıyız.
Hamasetle bir yere varamayacağımız ortadadır...
Dahası genç nesilleri bilgilendirmeli, Ermeni iddiaları karşısında daha donanımlı hale getirmeliyiz.
Amaç, geçmişle yüzleşmek, belgelerle vahşeti ortaya koymak…
Gerisi tarihçilerin değerlendirmesi…
*
Kurtuluş, sadece işgalden kurtulmak değildir.
Coğrafyayı Vatan yapmalısınız.
Bunun için bağımsızlık şarttır.
Ancak aynı zamanda ekonomik anlamda da bağımsız ve güçlü olmalısınız.
1800’lü yıllarda Erzurum Eyaleti, yüz bini aşan nüfusu ve kente her gün giren onlarca ticaret kervanı ile Doğu Anadolu’nun ve Anadolu’nun hem önemli bir ticaret, ayın zamanda da kültür merkeziydi. Geçen yıllar içerisinde Erzurum, işgaller gördü, göçler yaşadı ve adeta viraneye döndü.
Milli Mücadelede Mustafa Kemal’e kucak açan ve Cumhuriyetin kuruluşunda önemli bir misyon üstlenen bu kent, Cumhuriyet döneminde gelişimini sürdürdü.
*
Türkiye’nin ekonomik kalkınmışlık sıralamasında çok gerilerde kalan Erzurum’un ekonomik kurtuluşu da gerçekleştirmelidir.
Bu anlamda şehri sürükleyen sektörler – Tarım-Hayvancılık, Sağlık, Kış turizmi, Eğitim
ve Spor- daha çok geliştirilmelidir.
Bu doğrultuda son yıllarda ortaya konan çabalar olumludur ve gelişmeler yüz güldürmektedir.
Kurtuluş ancak o zaman daha anlamlı olacaktır.