Bu hafta mahalle kültürünün unsurlarına Semiha AYVERDİ Hanımefendinin yazmış olduğu Hey Gidi Günler Hey adlı kitabından alıntılar alarak değinmeye çalıştık. Mahalle mektebi, kahvesi, çeşmesi imamı ve yaşlılarıyla devletin modeli olmuş ve hayatı yönlendirmeye çalışmıştır. Paylaşma, yardımlaşma, benlik değil bizlik duygusu böylelikle tüm hayatı sarmış, mutlu ve ideali olan nesiller yetişmiştir. Mahalle kültüründen uzaklaşmamız ise bu güzel hasletleri de beraberinde götürmüştür.
MAHALLE MEKTEBİ
Mahalle mektepleri törenin uygulanması ve öğretilmesi açısından mahalle kültürünün oluşmasında eğitim kurumu olarak önem göstermektedir. Mektep bir çocuğun aile eğitiminin yansıtıldığı kurum olup, çocuğun okuldaki başarısı, ailenin mahallede ki itibarını belirlerdi. Mektep aynı zamanda mahalle çocuklarının kaynaştığı, diğer mahalle çocuklarını birbirlerini tanığı önemli sosyal bir kurum olmuştur.
MAHALLE KAHVESİ VE ÇEŞMESİ
Mahalle kahvesi uzun kış gecelerinin vazgeçilmez mekânı ve toplumda derin yetkiler oluşturan olayların genç kuşaklara aktarıldığı meddahlık, âşıklık, ozanlık gibi kültürel değerlerin hayat bulduğu aynı zamanda kadınların kendi aralarında sağlamış oldukları terapinin erkekler için yapıldığı sıcak ve hareketli mekânlarıdır. Mahalle çeşmesi özellikle mahallenin genç kızlarının toplandığı, günlük haberlerin birbirlerine anlatıldığı aynı zamanda çöpçatanlığında yapıldığı yerlerdi. Gençler eşlerini bu çeşmenin başında severdi. Çeşmeler genç kızların dertleşme ve sıkıntılarını anlatma yeriydi.
MAHALLE İMAMI
Mahalle yaşantısında en önemli pay camilere ve imamlara düşmekteydi. Dinimize göre bir erkeğin camide cemaatle namaz kılması büyük sevap sayılmış, kişinin evine en yakın camiye devam etmesine önem verilmiş ve hatta bu camiyi zorunlu haller dışında terk etmeyi mekruh kılmıştır. Vakit namazlarını mescitlerde eda eden mahalle halkı Cuma namazlarında ise ilin en büyük camisine giderdi. Camiler cemaatin birbirini tanıdığı ve birlik beraberlik duygusunun yaşandığı bir kurumdur. Sanıldığının aksine sadece bir ibadethane değil aynı zamanda sosyal yardımlaşma merkezi, mahalli adliyedir. İmam ise bir din adamı değil aynı zamanda mahalle kadısı, savcısı ve cemaat başkanıdır. İmam güvenilir kişi demektir. İmam yalnızca ibadetin nasıl yapılacağını iyi bilen ve namaz kıldıran kişi değil, aynı zamanda hukuku da çok iyi bilen kişidir. Mahalleliden çoğunun arkasında namaz kıldığı bu ağzı Kur’anlı adamın ricası ile meseleler karakollara, oradan da adliye karakollarına düşmeden temizlenir giderdi. Bundan dolayı sözü önemlidir ve şahitliğine değer verilir. Bir kişinin şahitliği, ahlaki değerlendirilmesi cami cemaatince yani mahalle sakinlerince yapılır. Cemaati terk edenin sözüne şüpheyle bakılır ve şahsına karşı bir itimatsızlık beslenirdi. İmamlar mahalle halkının tercihleri de göz önünde tutularak, kadının önerisi ve padişahın fermanıyla atanmaktaydı. İmamlar dini görevlerinin yanında doğum, ölüm, evlenme, boşanma, ikametgâh değiştirme gibi nüfus işlemlerini takip edip, medeni hal kayıt ve sicilleri tutmuşlardır. Cenaze defin izinlerini vermişlerdir. İmamlar, aynı zamanda halkın küçük anlaşmazlıklarını çözme görevini de yüklenerek bir nevi sulh hukuk mahkemesinin görevini ifa etmişlerdir.
MAHALLE YAŞLILARI VE KADINLAR
Mahallenin yaşlıları, uluları nasihatte bulunan, yapılması gerekenleri belirleyen, herkesin sevip saydığı değer verdiği kişilerdi. Onlar mahallenin gayr-i resmi yöneticileriydi aynı zamanda. Mahalle sakinlerini en iyi tanıyanlarda onlardı. Mahalle sorunları tespit eden, bu sorunlara çözüm bulan kısaca mahallenin harcını oluşturan birer birleştiricilerdir. Belki de bugün yaşamış olduğumuz en önemli eksiklik mahallelerimizde böyle birleştirici özelliğe sahip yaşlılarımızın olmayışıdır.[1] Mahallenin kadınlarını aslında mahallenin istihbarat teşkilatı ve sosyal güveni olarak kabul edebiliriz. Kadınlar günlük yaşamın gerektirdiği işlerde birbirlerinin yardımına koşup sorunları öğrenerek bunu mahalleye etki edecek şekilde büyümesini önleyip, gerektiğinde mahallenin erkeklerini de haberdar ederlerdi. Sosyal yapı içinde kendini tam olarak ifade edemeyen hanımları eğitip birbirlerine terapi ederlerdi. Mahallenin gençleri, mahallenin güvenlik kuvvetini teşkil edip asayişin berkemal olmasını sağlayan ve birbirlerini kötülüklerden alı koyan ve genelliklede mahalle mektebinde arkadaş olup savaşa hatta ölüme bile birlikte giden delikanlılardı. Bu gençlerin varlığı mahallenin haşarı, yaramaz ve hatta serserilerini ıslah eden kuvveti teşkil etmekte, mahallenin düzenine karşı olan her türlü tehlikeyi de men etmektedir. Erzurum da bu delikanlılara verilen isim “Dadaş” tır. Dadaş büyük ağabey, delikanlı, babayiğittir.