Geçtiğimiz hafta sonu büyük bir gururla ve şenliklerle en büyük bayramımız olan Büyük Zaferimizi milletçe kutladık…
Milletçe kutladık diyorum çünkü bizi Büyük Zafere götüren süreç millet olmamızın bilincini sağlayan tarihi ve ulusal bilinçtir…
Bu bilinç Yakup Kadri ve Halide Edip’in kitaplarında ve radyo konuşmalarında manasını bulur…
Bu anlayış ve bilinçtir ki yaşadığımız zor coğrafyaya, topraklarımız üstünde çeşitli emeller besleyen ‘bedhah’lara rağmen millet olma bilincine ulaşmışız…
Büyük Zafer zorluğu göze alıp , ‘yokluğun içinde var olmanın koşullarını yaratan…’ ve bile bile ölüme baş koyanların; bunun sonucu dik durarak bağımsızlığın sağlandığı savaştır…
***
Büyük Zafere gelinceye kadar Mondros imzalanmış, Sevr’in ağır maddeleri kabul edilmiş ve bize bırakılan Orta Anadolu’daki bir avuç toprağın dışında ‘memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş…’
Buna karşılık Anadolu’daki küçük örgütlenmeler olan Müdafaayi Hakuk Cemiyetleri, sonradan büyüyecek ve güçlenecek Kuvayi Milliye adında küçük ölçekli askeri örgütlenmeye dönüştüğü; İzmir’de Gazeteci Hasan Tahsin’in (Osman Nevres) Yunan Efsun askerlerine attığı ilk kurşundan sonra Amasya Tamiminin yayınlandığı, Erzurum, Sivas Kongrelerinin gerçekleştirildiği; dünyaya ‘Manda ve Himaye’nin reddedildiği, Hakimiyet-i Milliye’nin kabul edildiği’nin haykırıldığı gündür 30 Ağustos…
O günler, meşhur İngiliz Casusu Lavrens’in dediği gibi ‘Bıçakla çorba içilen günlerdir…’
Öyle ki, ‘ Ankara’nın Samanpazarı semtinde demirciler, bahçe korkulukları, saban demiri, ele geçirdikleri her türlü hurda demirden süngü yapan imalatçılar haline geldiler… Kadın ve çocuklar bulunabilen soğuk ve bakımsız barakalarda, fişek doldurmakta, sargı bezi hazırlamakta, iç çamaşır ya da çarık dikmekteler… Üretilen mallar, yiyecekler ve silahlar; çocuklar, kadınlar ve yaşlılar tarafından kağnılarla cepheye ulaştırılmakta… Hele Kastamonu-İnebolu hattında o zorlu koşullar altındaki halk desteği nasıl anlatılmalı…’ (1)
Türk Kurtuluş Savaşı, yokluğun, çaresizliğin, yoksulluğun içinden fırlayan büyük bir cesaret, akıl , askeri strateji ve dayanışma ile millet olma zirvesidir…
Milletin Komutanı Atatürk’ün dediği gibi ‘… bu Bağımsızlık zaferinin her evresi düşünülmüş, hazırlanmıştır… Zaferle sonuçlanan bu hareket, Türk Ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek güç ve kahramanlığının eseridir… Bu eseri yaratan bir ulusun çocuğu, bu ordunun Başkomutanı olduğum için sonsuza kadar mutlu ve bahtiyarım…’
***
Şevket Süreyya Aydemir, Kurtuluş Savaşı ve 30 Ağustos’u yorumlarken diyor ki, ‘Neyimiz varsa, bağımsız bir devlet kurmuşsak; şu denizler bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak; hepsini, herşeyi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz…’
*
Bu zafer, ‘Büyük Yunanistan’ı inşa ediyoruz’ diyen Yunan Orduları Başkomutanı Hacıenesti’yi idam sehpasına götüren, onun yerine atandığını dahi Mustafa Kemal’den öğrenen Başkomutanı General Trkopis’i esir eden Ceceli Kara Murat’ın kahramanca şehit olduğu bir büyük savaştır…
Kurtuluş mücadelesini başlatan kahramanlardan Ali Fuat Cebesoy ve Rauf Orbay, anılarında diyor ki ‘ Mustafa Kemal Paşa olmasaydı biz bu savaşı başarıya ulaştıramazdık…Fakat biz olmasaydık Mustafa Kemal bunu yine başarırdı…’
30 Ağustos, milletimize çok şey ifade eden ve millet olma şuurunu dirilten bir zaferdir…
Bu zaferi sağlayanların ruhu şad olsun…
(1)Metin AYDOĞAN ‘Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal’
Milletçe kutladık diyorum çünkü bizi Büyük Zafere götüren süreç millet olmamızın bilincini sağlayan tarihi ve ulusal bilinçtir…
Bu bilinç Yakup Kadri ve Halide Edip’in kitaplarında ve radyo konuşmalarında manasını bulur…
Bu anlayış ve bilinçtir ki yaşadığımız zor coğrafyaya, topraklarımız üstünde çeşitli emeller besleyen ‘bedhah’lara rağmen millet olma bilincine ulaşmışız…
Büyük Zafer zorluğu göze alıp , ‘yokluğun içinde var olmanın koşullarını yaratan…’ ve bile bile ölüme baş koyanların; bunun sonucu dik durarak bağımsızlığın sağlandığı savaştır…
***
Büyük Zafere gelinceye kadar Mondros imzalanmış, Sevr’in ağır maddeleri kabul edilmiş ve bize bırakılan Orta Anadolu’daki bir avuç toprağın dışında ‘memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş…’
Buna karşılık Anadolu’daki küçük örgütlenmeler olan Müdafaayi Hakuk Cemiyetleri, sonradan büyüyecek ve güçlenecek Kuvayi Milliye adında küçük ölçekli askeri örgütlenmeye dönüştüğü; İzmir’de Gazeteci Hasan Tahsin’in (Osman Nevres) Yunan Efsun askerlerine attığı ilk kurşundan sonra Amasya Tamiminin yayınlandığı, Erzurum, Sivas Kongrelerinin gerçekleştirildiği; dünyaya ‘Manda ve Himaye’nin reddedildiği, Hakimiyet-i Milliye’nin kabul edildiği’nin haykırıldığı gündür 30 Ağustos…
O günler, meşhur İngiliz Casusu Lavrens’in dediği gibi ‘Bıçakla çorba içilen günlerdir…’
Öyle ki, ‘ Ankara’nın Samanpazarı semtinde demirciler, bahçe korkulukları, saban demiri, ele geçirdikleri her türlü hurda demirden süngü yapan imalatçılar haline geldiler… Kadın ve çocuklar bulunabilen soğuk ve bakımsız barakalarda, fişek doldurmakta, sargı bezi hazırlamakta, iç çamaşır ya da çarık dikmekteler… Üretilen mallar, yiyecekler ve silahlar; çocuklar, kadınlar ve yaşlılar tarafından kağnılarla cepheye ulaştırılmakta… Hele Kastamonu-İnebolu hattında o zorlu koşullar altındaki halk desteği nasıl anlatılmalı…’ (1)
Türk Kurtuluş Savaşı, yokluğun, çaresizliğin, yoksulluğun içinden fırlayan büyük bir cesaret, akıl , askeri strateji ve dayanışma ile millet olma zirvesidir…
Milletin Komutanı Atatürk’ün dediği gibi ‘… bu Bağımsızlık zaferinin her evresi düşünülmüş, hazırlanmıştır… Zaferle sonuçlanan bu hareket, Türk Ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek güç ve kahramanlığının eseridir… Bu eseri yaratan bir ulusun çocuğu, bu ordunun Başkomutanı olduğum için sonsuza kadar mutlu ve bahtiyarım…’
***
Şevket Süreyya Aydemir, Kurtuluş Savaşı ve 30 Ağustos’u yorumlarken diyor ki, ‘Neyimiz varsa, bağımsız bir devlet kurmuşsak; şu denizler bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak; hepsini, herşeyi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz…’
*
Bu zafer, ‘Büyük Yunanistan’ı inşa ediyoruz’ diyen Yunan Orduları Başkomutanı Hacıenesti’yi idam sehpasına götüren, onun yerine atandığını dahi Mustafa Kemal’den öğrenen Başkomutanı General Trkopis’i esir eden Ceceli Kara Murat’ın kahramanca şehit olduğu bir büyük savaştır…
Kurtuluş mücadelesini başlatan kahramanlardan Ali Fuat Cebesoy ve Rauf Orbay, anılarında diyor ki ‘ Mustafa Kemal Paşa olmasaydı biz bu savaşı başarıya ulaştıramazdık…Fakat biz olmasaydık Mustafa Kemal bunu yine başarırdı…’
30 Ağustos, milletimize çok şey ifade eden ve millet olma şuurunu dirilten bir zaferdir…
Bu zaferi sağlayanların ruhu şad olsun…
(1)Metin AYDOĞAN ‘Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal’