
Senin şehrin, senin takımın!
Kim bulduysa tebrik ediyorum.
Son günlerde duyduğum en güzel sloganlardan biri.
Hem yüreğe hem de kulağa çok hoş geliyor.
Ancak.
Şehir senin şehrin de, takım senin takımın mı?
Bence asıl sorulması gereken soru da bu.
***
Aras akıyor göz bakıyor.
Bu takım kesinlikle senin takımın değil, henüz olmuşluğu da yok.
Senin takımın bir defa böyle pısıran değil ısıran bir takımdı, bu bir.
Senin takımın bir defa evinde kontratak oynayan değil, böyle elini kolunu sallayarak filan gelen rakibini orta manyağı eden, rakip forvetleri çaputlara saran bir takımdı, bu iki.
Senin takımın bir defa rakibi kendi sahasında bekleyen değil oyunu rakibin cezasahasının önüne oyunu yığan bir takımdı, bu üç.
Atanı yoktu ama hiç değilse pozisyona gireni, kaçıranı vardı.
***
Ne başınızı ağırtayım.
Senin eski takımınla şimdiki takımın arasında fark say say bitmez.
O açıdan diyorum ki eğer Erzurumspor bu ligde misafir olduğunu düşünüyorsa bir defa önce ev sahibi olduğuna inanacak!
Bu benim son kararımdır!
--
İşte o vurdumduymazlığın resmi!
İki hafta önce hem de bu köşede yazmıştım. Erzurum Büyükşehir Belediyesinin Ahmet Küçükler döneminde Tebriz’de açtığı Temsilciliğin kapısının şu an kilitli olduğunu belirtmiş, mevcut belediye yönetiminin gözardı ettiği bu konuya behemahal el atması gerektiğini söylemiştim. Geçen hafta İran Erzurum Başkonsolosu Dr.Sajat Sultanzadeh’in davetlisi olarak beraberinde Mahmut Akdağ ile Tebriz’e giden gazeteci ağabeyimiz Öztürk Akkök erinmemiş, hem de Tebriz’in en işlek caddesindeki bir işhanda bulunan Temsilciliğe uğramış, oranın son halini fotoğraflamış. Başlıkta ‘vurdumduymazlık resmi’ demem de ondan! Cep telefonuyla çekilen fotoğraf, Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin Tebriz’de o gün açtığı temsilciliğin bal gibi tamamen ‘dostlar alışverişte görsün’ mantığını ortaya koyuyor. Bu fotoğraf karesi Erzurum Büyükşehir Belediyesinin çok büyük umutlar ile Tebriz’de açılan bu temsilciliğe el atması gerektiğini de adeta bağırıyormuş gibi geldi bana.. İtinayla yeri geldiğinde iki ülke arasındaki iyi ilişkilerden dem vuran, bu konuda ‘iri iri’ konuşan idarecilere duyurulur..
--
Reyhani o muhtarın yüzüne tükürmüş!
Erzurum’dan buruk ayrıldığını bildiğimiz, bunu daha sonra yazdığı sitemkar şiirler ile de belli etmişliği olan rahmetli aşık Yaşar Reyhani’nin kendisini tanımadığı için bir muhtarın yüzüne tükürdüğünü öğrendiğimde ne yalan söyleyeyim hiç şaşırmadım. Reyhani’nin yüzüne tükürdüğü o muhtar da İstasyon Mahallesinin yarım asırdır muhtarlığını yapan Tahir Sağsöz. Geçtiğimiz gün Tahir muhtarımla konuşurken bahsetti u durumdan. Bir tesadüf eseri karşılaştığı Yaşar Reyhani’nin kendisini tanıyıp tanımadığını sorduğunu, tanımadığını söyleyince çok üzüldüğünü ve kızdığını anlattı. ‘’Ne yalan söyleyeyim, adını duyardım ama kendisini hiç tanımazdım. İlk tanıştığımızda tanımıyorum dediğimde de bir anda durdu ‘tühh’ diye yüzüme tükürdü. Belki çok absürt bir durumdu bu durum ama nedense ben o an Reyhani ustaya kızmamıştım. Hatta anlayış gösterdim, hak da verdim. Erzurum’un değeri bir halk ozanını tanımıyor olmam benim kusurumdu’’ dedi Tahir muhtarım.
--
Çantasını emekliye ayırdı!
Avukat Faruk Terzioğlu, Erzurum’da isim yapmış, tanınırlığı yüksek olan bir avukattır. Renkli kişiliğiyle çoğu kesimin de dostluğunu kazanmış olan Faruk Terzioğlu, özellikle hazırcevaplılığı ile de Erzurum’da yedeği olmayan adamlardan biridir. Bugün Erzurum’da yaşayan en eski ve tecrübeli avukatlardan olan Faruk ağabeyi 40 yıl önce ilk avukatlığında aldığında kullandığı çantasına bugün dahi gözü gibi bakıyor. Binlerce dava dosyasını koyduğu çantasını kilitli kasasında saklayan Faruk ağabey, çantasının yarım aşıra dayanan bir dönemin de tanığı olduğunu söylüyor.. ‘’Çantam da benim gibi eskidi. Ama çantam olmasa dahi ben halen daha iş yapabiliyorum. Emekli olan çantam oldu, ben değil’’ diyen Faruk ağabeyi, Erzurum’da hukuk müzesi kurulması halinde çantasını ancak oraya bırakabileceğini belirtiyor..
--
Ejder’de ‘isli demlik’te çay!
Hayal kurmak güzeldir. Hele de kurduğun hayallerin gerçekleşmesi daha güzeldir. Kırarlar diye hayal kurmaktan da vazgeçilmez. Kurduğum hayallerden biridir Erzurum’un en yüksek tepesi olan Ejder’e çıkmak, orada kahvaltı yapmak, koca bir gün geçirmek. Tembelliğimden olsa gerek bu hayalimi çok da kolay gerçekleştirecek olmama imkan varken gerçekleştiremiyorum ve buna bayağı bir üzülüyorum. Recai Emeç’in sevgili Memduh Tozoğlu ağabey ve arkadaş grubuyla Ejderin tepesinde yaptığı kahvaltıyı gösteren bu fotoğrafı görünce o hayalimi gerçekleştirme arzum iyice arttı. Recai ağabey, arkadaş gruplarıyla hemen hemen her hafta Ejder’e tırmandıklarını ve uzun süre orada kaldıklarını anlatırken ne kadar keyifliydi anlatamam. Öyle ya. Erzurum’da yaşayacaksın ve belli bir yaşa da gelmişliğin olacak, Palandöken’in doruklarına çıkmamışlığın olacak. Bir büyük eksiklik. Allah nasip ederse en geç bir hafta içinde bu hayalimi gerçekleştireceğim. Ve Memduh Tozoğlu’nun o ekibiyle Ejder’e tırmanacak, tertemiz hava eşliğinde isli demlikten çay içip Erzurum’a kuşbakışı bakacağım. İlla ki yapacağım bunu!
--
Biz neyse ne de turistlere ayıp olur!
Bir Palandöken dağı uzmanı olan gazeteci arkadaşımız Onur Sağsöz sık sık dile getiriyor zaten. Yeni kış ve kayak sezonu başlamadan dağdaki eksiklikler şimdiden tamamlansın diye.. Palandöken’de ters giden işler ile ilgili sık sık haber yapan ve bunu çalıştığı Erzurum Ajans’da paylaşan Onur’un haklılığını ortaya koyması için bir örnek de ben vereyim istiyorum. Erzurum’u kurtaracak olan Kış Turizmi diye afilli laflar eden yöneticiler şimdiden tedbirlerini alsın. Özellikle yaz aylarında da yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan ve Büyükşehir Belediyesi’ne ait Ejder’in altında yeralan Küre Kafe’ye ulaşımı sağlayan gondolları bir gözden geçirin. Mekanik tesislerde gerekli bakım ve onarımı yapın. Bunu niye diyorum, çünkü daha bir hafta önce bindiğimiz gondollar tam iki defa havada durdu. Elektrik kesintisinden olacak havada 20 dakikaya yakın asılı kaldık. Tabi daha önceleri tecrübeli olduğum, bu tür durumlarla daha önce karşılaşmışlığım olduğu için ben paniklemedim ama o an gondolda olanlar bayağı bir korktular. Ben de havada kaldım ama şaşırmadım. Yarın yine böyle olası bir durumda Palandöken için kötü puan olur ki sanırım bu puan kırımına hiçbir yöneticimizin de gönlü elvermez! Biz yerliler önemli değil de o beklenen yabancı turistlere ayıp olur bir kere!
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: İnsan adam olamayınca, adamlık insana zor gelir!
DUVARIN DİLİ- Gittiğim yol yol değil de manzarasını seviyorum!
Kim bulduysa tebrik ediyorum.
Son günlerde duyduğum en güzel sloganlardan biri.
Hem yüreğe hem de kulağa çok hoş geliyor.
Ancak.
Şehir senin şehrin de, takım senin takımın mı?
Bence asıl sorulması gereken soru da bu.
***
Aras akıyor göz bakıyor.
Bu takım kesinlikle senin takımın değil, henüz olmuşluğu da yok.
Senin takımın bir defa böyle pısıran değil ısıran bir takımdı, bu bir.
Senin takımın bir defa evinde kontratak oynayan değil, böyle elini kolunu sallayarak filan gelen rakibini orta manyağı eden, rakip forvetleri çaputlara saran bir takımdı, bu iki.
Senin takımın bir defa rakibi kendi sahasında bekleyen değil oyunu rakibin cezasahasının önüne oyunu yığan bir takımdı, bu üç.
Atanı yoktu ama hiç değilse pozisyona gireni, kaçıranı vardı.
***
Ne başınızı ağırtayım.
Senin eski takımınla şimdiki takımın arasında fark say say bitmez.
O açıdan diyorum ki eğer Erzurumspor bu ligde misafir olduğunu düşünüyorsa bir defa önce ev sahibi olduğuna inanacak!
Bu benim son kararımdır!
--

İki hafta önce hem de bu köşede yazmıştım. Erzurum Büyükşehir Belediyesinin Ahmet Küçükler döneminde Tebriz’de açtığı Temsilciliğin kapısının şu an kilitli olduğunu belirtmiş, mevcut belediye yönetiminin gözardı ettiği bu konuya behemahal el atması gerektiğini söylemiştim. Geçen hafta İran Erzurum Başkonsolosu Dr.Sajat Sultanzadeh’in davetlisi olarak beraberinde Mahmut Akdağ ile Tebriz’e giden gazeteci ağabeyimiz Öztürk Akkök erinmemiş, hem de Tebriz’in en işlek caddesindeki bir işhanda bulunan Temsilciliğe uğramış, oranın son halini fotoğraflamış. Başlıkta ‘vurdumduymazlık resmi’ demem de ondan! Cep telefonuyla çekilen fotoğraf, Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin Tebriz’de o gün açtığı temsilciliğin bal gibi tamamen ‘dostlar alışverişte görsün’ mantığını ortaya koyuyor. Bu fotoğraf karesi Erzurum Büyükşehir Belediyesinin çok büyük umutlar ile Tebriz’de açılan bu temsilciliğe el atması gerektiğini de adeta bağırıyormuş gibi geldi bana.. İtinayla yeri geldiğinde iki ülke arasındaki iyi ilişkilerden dem vuran, bu konuda ‘iri iri’ konuşan idarecilere duyurulur..
--

Erzurum’dan buruk ayrıldığını bildiğimiz, bunu daha sonra yazdığı sitemkar şiirler ile de belli etmişliği olan rahmetli aşık Yaşar Reyhani’nin kendisini tanımadığı için bir muhtarın yüzüne tükürdüğünü öğrendiğimde ne yalan söyleyeyim hiç şaşırmadım. Reyhani’nin yüzüne tükürdüğü o muhtar da İstasyon Mahallesinin yarım asırdır muhtarlığını yapan Tahir Sağsöz. Geçtiğimiz gün Tahir muhtarımla konuşurken bahsetti u durumdan. Bir tesadüf eseri karşılaştığı Yaşar Reyhani’nin kendisini tanıyıp tanımadığını sorduğunu, tanımadığını söyleyince çok üzüldüğünü ve kızdığını anlattı. ‘’Ne yalan söyleyeyim, adını duyardım ama kendisini hiç tanımazdım. İlk tanıştığımızda tanımıyorum dediğimde de bir anda durdu ‘tühh’ diye yüzüme tükürdü. Belki çok absürt bir durumdu bu durum ama nedense ben o an Reyhani ustaya kızmamıştım. Hatta anlayış gösterdim, hak da verdim. Erzurum’un değeri bir halk ozanını tanımıyor olmam benim kusurumdu’’ dedi Tahir muhtarım.
--

Avukat Faruk Terzioğlu, Erzurum’da isim yapmış, tanınırlığı yüksek olan bir avukattır. Renkli kişiliğiyle çoğu kesimin de dostluğunu kazanmış olan Faruk Terzioğlu, özellikle hazırcevaplılığı ile de Erzurum’da yedeği olmayan adamlardan biridir. Bugün Erzurum’da yaşayan en eski ve tecrübeli avukatlardan olan Faruk ağabeyi 40 yıl önce ilk avukatlığında aldığında kullandığı çantasına bugün dahi gözü gibi bakıyor. Binlerce dava dosyasını koyduğu çantasını kilitli kasasında saklayan Faruk ağabey, çantasının yarım aşıra dayanan bir dönemin de tanığı olduğunu söylüyor.. ‘’Çantam da benim gibi eskidi. Ama çantam olmasa dahi ben halen daha iş yapabiliyorum. Emekli olan çantam oldu, ben değil’’ diyen Faruk ağabeyi, Erzurum’da hukuk müzesi kurulması halinde çantasını ancak oraya bırakabileceğini belirtiyor..
--

Hayal kurmak güzeldir. Hele de kurduğun hayallerin gerçekleşmesi daha güzeldir. Kırarlar diye hayal kurmaktan da vazgeçilmez. Kurduğum hayallerden biridir Erzurum’un en yüksek tepesi olan Ejder’e çıkmak, orada kahvaltı yapmak, koca bir gün geçirmek. Tembelliğimden olsa gerek bu hayalimi çok da kolay gerçekleştirecek olmama imkan varken gerçekleştiremiyorum ve buna bayağı bir üzülüyorum. Recai Emeç’in sevgili Memduh Tozoğlu ağabey ve arkadaş grubuyla Ejderin tepesinde yaptığı kahvaltıyı gösteren bu fotoğrafı görünce o hayalimi gerçekleştirme arzum iyice arttı. Recai ağabey, arkadaş gruplarıyla hemen hemen her hafta Ejder’e tırmandıklarını ve uzun süre orada kaldıklarını anlatırken ne kadar keyifliydi anlatamam. Öyle ya. Erzurum’da yaşayacaksın ve belli bir yaşa da gelmişliğin olacak, Palandöken’in doruklarına çıkmamışlığın olacak. Bir büyük eksiklik. Allah nasip ederse en geç bir hafta içinde bu hayalimi gerçekleştireceğim. Ve Memduh Tozoğlu’nun o ekibiyle Ejder’e tırmanacak, tertemiz hava eşliğinde isli demlikten çay içip Erzurum’a kuşbakışı bakacağım. İlla ki yapacağım bunu!
--

Bir Palandöken dağı uzmanı olan gazeteci arkadaşımız Onur Sağsöz sık sık dile getiriyor zaten. Yeni kış ve kayak sezonu başlamadan dağdaki eksiklikler şimdiden tamamlansın diye.. Palandöken’de ters giden işler ile ilgili sık sık haber yapan ve bunu çalıştığı Erzurum Ajans’da paylaşan Onur’un haklılığını ortaya koyması için bir örnek de ben vereyim istiyorum. Erzurum’u kurtaracak olan Kış Turizmi diye afilli laflar eden yöneticiler şimdiden tedbirlerini alsın. Özellikle yaz aylarında da yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan ve Büyükşehir Belediyesi’ne ait Ejder’in altında yeralan Küre Kafe’ye ulaşımı sağlayan gondolları bir gözden geçirin. Mekanik tesislerde gerekli bakım ve onarımı yapın. Bunu niye diyorum, çünkü daha bir hafta önce bindiğimiz gondollar tam iki defa havada durdu. Elektrik kesintisinden olacak havada 20 dakikaya yakın asılı kaldık. Tabi daha önceleri tecrübeli olduğum, bu tür durumlarla daha önce karşılaşmışlığım olduğu için ben paniklemedim ama o an gondolda olanlar bayağı bir korktular. Ben de havada kaldım ama şaşırmadım. Yarın yine böyle olası bir durumda Palandöken için kötü puan olur ki sanırım bu puan kırımına hiçbir yöneticimizin de gönlü elvermez! Biz yerliler önemli değil de o beklenen yabancı turistlere ayıp olur bir kere!
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: İnsan adam olamayınca, adamlık insana zor gelir!
DUVARIN DİLİ- Gittiğim yol yol değil de manzarasını seviyorum!