
Türkiye haftalardır evlere çekilmiş durumda. 65 yaş üstü vatandaşlar ve 20 yaş altı gençlere sokağa çıkma kısıtlaması devam ediyor. Dünya’nın birçok ülkesinde bu ve buna benzer sosyal kısıtlamalar var.
Evlerine kapanan insanlar aylardır sosyal hayata hasret. Birbirinden bağımsız yapılan araştırmalar, insanların en çok neyi özlediğini ortaya çıkardı.
Sosyal izolasyonda Ruslar en fazla sokak aktivitelerini özlerken, Amerikalılar kafelerde zaman geçirmeyi, İtalyanlar restoranlarda yemek yemeği, Çinliler alışveriş yapmayı özledikleri belirtmişler. Ancak Türklerde liste uzadıkça uzuyor.
Salgın riski bitip tedbirler ortadan kalktığında ‘ilk olarak ne yapmak istersiniz’ sorusuna 7 den 70’e herkes ‘birilerine sıkıca sarılıp öpüşeceğim’ diye cevap vermiş. Hiç durmadan saatlerce yürüyeceğim. Akrabalarımı ziyaret edeceğim. Kahveye, camiye, alışverişe gideceğim diyenlerin sayısı da bir hayli fazla olmuş.
Öyle görünüyor ki biz en çok birbirimize sarılmayı, hasret gidermeyi özlemişiz. Peki, o günler yakın mı? Bu izolasyon ne zaman biter, Ramazan sonu çifte bayram eder miyiz?
Vaka sayısında bir düşüşün yaşanması bir anda toplum üzerinde ‘Koronadan kurtulduk’ havası estirdi. Evet, bir kontrol altına alınma durumu doğru, ancak hala bu işi bitirmiş ya da sonuna gelmiş değiliz. Bilim Kurulu Üyelerine göre tüm bunları konuşmak için erken.
Ancak bazı esnekliklerin yaşanacağı da kesin. Mesela son 5 gün içinde hiçbir vaka bildirmeyen kentlerde sosyal izolasyona dikkat etmek şartı ile hayat kademeli olarak normale dönecek. Yani bu durumda bile sarılma öpüşme yasak.
11 Mayıs’tan itibaren alışveriş merkezlerinin kısmen açılması, Haziran’da ise tam kapasite çalışması planlanıyor.
Bayram sonrası da bazı kentlerde kuaförlerin açılması gündem de. Kuaförler randevu sistemi ile çalışacak ancak sakal tıraşı yapmayacak.
Çocuk malzemesi satan dükkânlar en erken açılan işletmelerden olacak. Tüm bunların olabilmesi ise bilim kurulunun hazırlayacağı rapora bağlı. Yani yakın bir tarihte sarılıp öpüşmemiz pek mümkün görünmüyor.
***
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşcinsellikle ilgili söylediği Kuran hükmünü tartışmaya açanlara verilecek en güzel cevap; Herkes istediği dini yaşamakta özgürdür, bedelini ödemek kaydıyla.
Her dinde eşcinsellik sapıklıktır, büyük günahlardandır. Bunun özel hayat ile hiçbir ilgisi yoktur. Tartışılması bile son derece gereksizdir.
Evlerine kapanan insanlar aylardır sosyal hayata hasret. Birbirinden bağımsız yapılan araştırmalar, insanların en çok neyi özlediğini ortaya çıkardı.
Sosyal izolasyonda Ruslar en fazla sokak aktivitelerini özlerken, Amerikalılar kafelerde zaman geçirmeyi, İtalyanlar restoranlarda yemek yemeği, Çinliler alışveriş yapmayı özledikleri belirtmişler. Ancak Türklerde liste uzadıkça uzuyor.
Salgın riski bitip tedbirler ortadan kalktığında ‘ilk olarak ne yapmak istersiniz’ sorusuna 7 den 70’e herkes ‘birilerine sıkıca sarılıp öpüşeceğim’ diye cevap vermiş. Hiç durmadan saatlerce yürüyeceğim. Akrabalarımı ziyaret edeceğim. Kahveye, camiye, alışverişe gideceğim diyenlerin sayısı da bir hayli fazla olmuş.
Öyle görünüyor ki biz en çok birbirimize sarılmayı, hasret gidermeyi özlemişiz. Peki, o günler yakın mı? Bu izolasyon ne zaman biter, Ramazan sonu çifte bayram eder miyiz?
Vaka sayısında bir düşüşün yaşanması bir anda toplum üzerinde ‘Koronadan kurtulduk’ havası estirdi. Evet, bir kontrol altına alınma durumu doğru, ancak hala bu işi bitirmiş ya da sonuna gelmiş değiliz. Bilim Kurulu Üyelerine göre tüm bunları konuşmak için erken.
Ancak bazı esnekliklerin yaşanacağı da kesin. Mesela son 5 gün içinde hiçbir vaka bildirmeyen kentlerde sosyal izolasyona dikkat etmek şartı ile hayat kademeli olarak normale dönecek. Yani bu durumda bile sarılma öpüşme yasak.
11 Mayıs’tan itibaren alışveriş merkezlerinin kısmen açılması, Haziran’da ise tam kapasite çalışması planlanıyor.
Bayram sonrası da bazı kentlerde kuaförlerin açılması gündem de. Kuaförler randevu sistemi ile çalışacak ancak sakal tıraşı yapmayacak.
Çocuk malzemesi satan dükkânlar en erken açılan işletmelerden olacak. Tüm bunların olabilmesi ise bilim kurulunun hazırlayacağı rapora bağlı. Yani yakın bir tarihte sarılıp öpüşmemiz pek mümkün görünmüyor.
***
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşcinsellikle ilgili söylediği Kuran hükmünü tartışmaya açanlara verilecek en güzel cevap; Herkes istediği dini yaşamakta özgürdür, bedelini ödemek kaydıyla.
Her dinde eşcinsellik sapıklıktır, büyük günahlardandır. Bunun özel hayat ile hiçbir ilgisi yoktur. Tartışılması bile son derece gereksizdir.