Geçenlerde Türkiye Gazetesinden Fuat Uğur, “Nefret edilesi Türk anneleri” başlığıyla bir yazı yayınlamıştı. “Çok ilgi gören ve reyting rekorları kıran dizilerin ne tür toplumsal sonuçlarının olabileceğini düşünen var mı acaba?” diye sormuştu.
Fuat Uğur, “Televizyon yöneticilerine sormayacağım, çünkü dizilerin sebep olduğu toplumsal yıkımlara değil, kaç saniye reklam aldıklarına bakarlar.” Demiş ve “Sanki sistematik olarak yapılmakta bu iş. Çocukların kafasındaki aile kavramını yerle bir eden, anne-baba nefretini körükleyen diziler.”
Masumlar Apartmanı, Akrep, Hercai, Camdaki Kız, Sadakatsiz, Kırmızı Oda’yı örnek göstermiş. İnsanın aklına takılmıyor değil, illa da kötü örnekler mi reyting alır?
“Ekmek Teknesi” vardı ve reytingi çok yüksekti. Onun için sormalıyız, neden “Gerçek bir hayat hikayesinden” ahlak bunalımına yol açan konular seçilir?
Mecbur değiliz!
TRT Avaz’ı beğenerek izliyorum. Müslüman Türk Milletine hitap eden yığınla programları var. Rusya Müslümanları, Köklerin İzinde, Türkler, Kervan gibi müthiş belgesel çalışmaların yanında doğa, çevre üzerine de izlenmesi gereken programları var. Güzel diziler, Özbek, Kazak, Kırgız, Türkmen ve Azerbaycan sinemasından örneklerde yer alıyor. Divan-ı Hikmet Sohbetleri, Kabe’yi İlk Gördüğümde, anlayacağınız herkes için izlenecek çok programı var.
Yeni başlayan belgesel/yaşam konulu bir programına rastladım yakın zamanda. “Bir Sevda Göçü” bana unuttuklarımızı, kaybettiklerimizi anlattı. Özbekistan’dan geliyor Nergis İstanbul’a. Çalışmak ve ailesine yardımcı olmak amacı. Bazı gelişmeler yaşanıyor ve Şahin isminde bir kardeşimiz Nergis hanımla ilgilenmeye başlıyor. Nergis ne yapıyor biliyor musunuz? Sultan Ahmet Camii’ne gidiyor ve namaz kılıyor.
Dua ederken genç bir kız ne diler?
Birçok yorum yapabilirsiniz günümüze uygun olarak. Çok para, araba, lüks ev, falan falan.. Yok o öyle bir dua etmiyor. “Allah’ım” diyor, ‘Bana hayırlı bir eş nasip et’ bildiniz mi?
Şahin bey, Nergis hanıma aşık olmuş ve niyetini beyan ediyor! Nergis hanıma diyor ki, “Sana şatafatlı bir hayat, lüks yaşam falan vadedemem. Ama seni hiçbir şeyden de mahrum bırakmam. Niyetim ciddi ve seninle evlenmek istiyorum”.
Nergis ablamız evet diyor ama öyle bir evet ki “Allah bize de nasip etsin” diyeceğiniz bir evet. Nergis hanım eşi Şahin beye diyor ki, ‘Ben yalnızca bu dünyada değil, ahirette de senin eşin olmak istiyorum. Her iki cihanda da seninle beraber olmak istiyorum’
Her iki dünya için eş alan da, eş olanda artık nadir bulunuyor. Evlenme ve boşanma arasındaki ilişki bizim milli ve İslami kültürü büyük oranda unuttuğumuzu hatırlatıyor.
Barış Manço’nun “Bir yastıkta tam 40 yıl, anlat babaanne ölümsüz aşkını” şarkısını çocuklarımıza dinletirsek ne anlattığını anlamayacaklar. Çünkü artık çocuklar babaanne, dededen uzak yaşıyorlar. Çekirdek aile var ya. Dolayısıyla kültür taşıyıcısı aile büyüklerimizden devraldığımızı da kaybediyoruz.
Ne yalan söyleyeyim, “Bir sevda Göçü”nü keyifle ve bu sorularla izledim.