
Prof. Dr. Ömer ÖZYILMAZ
20 ve 22. Dönem Erzurum Milletvekili
Öğretim Üyesi
Ülkemizde bir zihniyet ve bir siyasal organizasyon olarak CHP vardır.
CHP, önce bir zihniyet ve daha sonra da hem bir zihniyet, hem de bir siyasal örgüt olarak, yaklaşık bir buçuk asırdan beri vardır. Bu zaman içerisinde, dünyada ve Ülkemizde pek çok değişiklikler ve binlerce yenilikler olmuştur. Nice ideoloji ve düşünceler, tarihteki yerini almış, yenileri ortaya çıkmıştır. Onunla beraber kurulmuş olan pek çok parti, kuruluş hatta devletler değişmiş ya da kendilerini yenilemişlerdir. Fakat bu CHP, 19. Yüzyıldan kalma gerici, tutucu, çağdışı, günün realitesiyle ve milletimizle asla uyuşmayan, o yanlış fikir, sistem ve dünya görüşünden bir türlü kurtulamamış ve kendisi de hala 19. Yüzyılın sosyalist kafa yapısına takılıp kalmıştır. Bu zaman zarfında çok kirli, çok kötü ve pis kokuları olan bir bagaj oluşturmuştur. Dolayısıyla şu anda artık iflah olmaz, değişemez ve kendini yenileyemez ve düzeltemez, içi geçmiş bir yaşlı varlık durumuna düşmüştür.
Bir zihniyet olarak yani CHP adını almadan önce, 19. Yüzyılda bu zihniyette olanlar, biyolojik olarak bu milletin evladı olmalarına rağmen, sırtlarını Batı’ya yaslayıp, bilgi ve şuur bakımından ondan beslenerek hep kendi milletiyle kavga etmişler, O’nu yıkmak ve Anadolu topraklarından çıkarmak isteyen Batı’lı çevrelerin kuklası durumunda yaşamışlardı. Bugünkü ABD ve Batı tarafından oluşturulup beslenen DEAŞ, YPG, YPD, FETÖ VE PYD adlı örgütler gibi, o günkü CHP adını almadan önceki zihniyet, bir yandan Avrupa başkentlerinde Ülkemizin aleyhine kara propaganda, bir yandan da Osmanlı Devlet Merkezinde ihtilal provaları yapan bir örgüt, bir dernek ve bir zihniyetti. İşte CHP zihniyeti böyle bir ortamda ve bu insanlar eliyle dünyaya geldi.
Bir zihniyet olarak bu parti, daha CHP adını almadan önce, Osmanlı devlet merkezinde, daha 1860’larda ihtilal provalarına başlamıştı. O yüzden ihtilal ya da kanlı darbe yapmak veya yaptırmak, ya da Milli İrade’ye karşı yapılan ihtilallere taraf olmak, bunların mayasında vardır.
İlk ihtilal yapmayı planladığı Osmanlı Padişahı, Sultan Abdülmecit’tir. Ne ise ki, o zaman henüz bunu başarabilecek güce erişemediği için, bu girişim sonuçsuz kalmıştır.
Ancak bu zihniyet, içeriden ve dışarıdan aldığı destekle yaptığı kara propagandalarla, 30 Mayıs 1876’da Osmanlı Sarayında ilk kanlı askeri darbesini gerçekleştirmiş ve Sultan Abdülaziz’i tahttan indirmiştir. Bu zihniyet, darbe sürecinde, diktatörlük başta olmak üzere, bin bir türlü iftira ve yalanlarla hedefine ulaşmağa çalışmıştır. İhtilalden hemen sonra, 4 Haziran 1876’da da, rehin tuttuğu Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’i, sergiledikleri çeşitli oyunlarla önce katlettirdiler, sonra da ‘akli melekelerini kaybedip intihar etti’ diye bir başka iftira attılar.
Sultan Abdülaziz’den sonra, özellikle Osmanlı Sarayına egemen olan bu CHP öncesi zihniyet, Padişah V. Murat’ı, türlü oyunlarla çalışamaz hale sokmuş, Padişahlığının 93. Gününde, akli melekelerini kaybettiği (delirdiği) iftirasıyla O’nu da tahttan indirmiştir. Hâlbuki kimi tarih kaynaklarına göre V. Murat, tahttan indirildikten sonra yaklaşık 26 yıl yaşamış ve aslında çok da anormal bir hayat sürdürmemiştir.
Yarın bu konuya devam edelim.
20 ve 22. Dönem Erzurum Milletvekili
Öğretim Üyesi
Ülkemizde bir zihniyet ve bir siyasal organizasyon olarak CHP vardır.
CHP, önce bir zihniyet ve daha sonra da hem bir zihniyet, hem de bir siyasal örgüt olarak, yaklaşık bir buçuk asırdan beri vardır. Bu zaman içerisinde, dünyada ve Ülkemizde pek çok değişiklikler ve binlerce yenilikler olmuştur. Nice ideoloji ve düşünceler, tarihteki yerini almış, yenileri ortaya çıkmıştır. Onunla beraber kurulmuş olan pek çok parti, kuruluş hatta devletler değişmiş ya da kendilerini yenilemişlerdir. Fakat bu CHP, 19. Yüzyıldan kalma gerici, tutucu, çağdışı, günün realitesiyle ve milletimizle asla uyuşmayan, o yanlış fikir, sistem ve dünya görüşünden bir türlü kurtulamamış ve kendisi de hala 19. Yüzyılın sosyalist kafa yapısına takılıp kalmıştır. Bu zaman zarfında çok kirli, çok kötü ve pis kokuları olan bir bagaj oluşturmuştur. Dolayısıyla şu anda artık iflah olmaz, değişemez ve kendini yenileyemez ve düzeltemez, içi geçmiş bir yaşlı varlık durumuna düşmüştür.
Bir zihniyet olarak yani CHP adını almadan önce, 19. Yüzyılda bu zihniyette olanlar, biyolojik olarak bu milletin evladı olmalarına rağmen, sırtlarını Batı’ya yaslayıp, bilgi ve şuur bakımından ondan beslenerek hep kendi milletiyle kavga etmişler, O’nu yıkmak ve Anadolu topraklarından çıkarmak isteyen Batı’lı çevrelerin kuklası durumunda yaşamışlardı. Bugünkü ABD ve Batı tarafından oluşturulup beslenen DEAŞ, YPG, YPD, FETÖ VE PYD adlı örgütler gibi, o günkü CHP adını almadan önceki zihniyet, bir yandan Avrupa başkentlerinde Ülkemizin aleyhine kara propaganda, bir yandan da Osmanlı Devlet Merkezinde ihtilal provaları yapan bir örgüt, bir dernek ve bir zihniyetti. İşte CHP zihniyeti böyle bir ortamda ve bu insanlar eliyle dünyaya geldi.
Bir zihniyet olarak bu parti, daha CHP adını almadan önce, Osmanlı devlet merkezinde, daha 1860’larda ihtilal provalarına başlamıştı. O yüzden ihtilal ya da kanlı darbe yapmak veya yaptırmak, ya da Milli İrade’ye karşı yapılan ihtilallere taraf olmak, bunların mayasında vardır.
İlk ihtilal yapmayı planladığı Osmanlı Padişahı, Sultan Abdülmecit’tir. Ne ise ki, o zaman henüz bunu başarabilecek güce erişemediği için, bu girişim sonuçsuz kalmıştır.
Ancak bu zihniyet, içeriden ve dışarıdan aldığı destekle yaptığı kara propagandalarla, 30 Mayıs 1876’da Osmanlı Sarayında ilk kanlı askeri darbesini gerçekleştirmiş ve Sultan Abdülaziz’i tahttan indirmiştir. Bu zihniyet, darbe sürecinde, diktatörlük başta olmak üzere, bin bir türlü iftira ve yalanlarla hedefine ulaşmağa çalışmıştır. İhtilalden hemen sonra, 4 Haziran 1876’da da, rehin tuttuğu Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’i, sergiledikleri çeşitli oyunlarla önce katlettirdiler, sonra da ‘akli melekelerini kaybedip intihar etti’ diye bir başka iftira attılar.
Sultan Abdülaziz’den sonra, özellikle Osmanlı Sarayına egemen olan bu CHP öncesi zihniyet, Padişah V. Murat’ı, türlü oyunlarla çalışamaz hale sokmuş, Padişahlığının 93. Gününde, akli melekelerini kaybettiği (delirdiği) iftirasıyla O’nu da tahttan indirmiştir. Hâlbuki kimi tarih kaynaklarına göre V. Murat, tahttan indirildikten sonra yaklaşık 26 yıl yaşamış ve aslında çok da anormal bir hayat sürdürmemiştir.
Yarın bu konuya devam edelim.