
O’nun saati hep babasını gösteriyor!

Rahmet olsun. Fetullah Taşkesenlioğlu, 11 dönem Demokrat Parti ve 14.Dönem Adalet Partisi Erzurum milletvekiliydi. 1960 ihtilaline maruz kalan, Yassıada’da yargılanan siyasilerimizden biriydi. Her daim hayırla ve hatırla yad edilen Taşkesenlioğlu’nun oğullarından Adnan Taşkesenlioğlu, babasının vefatının üzerinden onca zaman geçti, halen daha unutamıyor. Merhum milletvekili babasının her daim kolundan çıkarmadığı Breıtlıng İsveç markası saatini kolundan çıkarmıyor. Neredeyse 40 yıldır aynı saati kolunda taşıyan Adnan Taşkesenlioğlu, her saat başı değil, her dakika, her saniye onu anıyor. ‘’Benim için dünyanın en iyi saati bile bu saatin yerini alamaz’’ diyen Taşkesenlioğlu, ne kadar ücret talep edilirse edilsin saati satmasının da mümkün olmadığını, gelecek nesillere taşıyacağını belirtiyor..

‘Turne’yi gözünden vurdular..
Erzurum dar geldi!
Erzurumlu tiyatro sanatçısı Semih Yetimoğlu yönetimindeki Erzurum Şehir Tiyatrosu kabına sığmadı, Türkiye turnesine çıktı. Aralarında Ercan Seval, Feridun Korucu, Emin Teber, ve Yağmur Coral gibi usta oyuncuların da yeraldığı Şehir Tiyatrosu, 2 Mart tarihinde Ankara Gölbaşı’nda başladığı turneyi 22 Mart tarihinde Beykoz’da sonlandıracak. Dursun İstemez adlı 2 bölümden oluşan komedi ile tiyatroseverlerin karşısına çıkan topluluk, Mart ayını dolu dolu geçirecek. Semih Yetimoğlu’nun da başrolde görev aldığı oyun ile topluluk 12 Mart Erzurum’un kurtuluş gününde de boş durmayacak, bu defa Pendik’de sahne alacak, ‘perde’ diyecek. ‘Dursun İstemez’in yanısıra Ercan Seval’in başrolde olduğu ‘İbiş’ adlı çocuk oyunu ile de izleyicilerin huzuruna çıkacak olan ekip 10 kişiden oluşuyor. Şubat ayının sonlarında bir haftalık Erzurum gösterisinden sonra Türkiye turnesine çıkan Şehir Tiyatrosu, gittiği her yerde büyük beğeni topluyor. Yönetmen Semih Yetimoğlu, özellikle pandemiden dolayı tiyatrodan uzak kalan Erzurumluları bu sayede birarada tuttuklarını ifade ederken ‘’Yüzlerde küçük bir tebessümdür amacımız. Özellikle gurbetteki Erzurumlular ile hasret gidermek, hasbihal etmektir niyetimiz. Turnemiz boyunca yakın ilgilerini eksik etmeyen hemşehrilerimize ve belediye başkanlarımıza çok teşekkür ediyoruz’’ dedi.

İtinayla kilise çatısı kaplanır..
Oltu Rus kilisesi çatısı kaplanarak hizmete sokuldu. Erzurumlu firma tarafından 45 günde yapımı gerçekleşen Oltu Rus kilisesi, yeni çatısıyla yeniden hayat buldu. Müze ve kütüphane olarak öteden beri Oltu’da hizmet veren kilisenin çatı kaplama projesi de bizzat Çevre Bakanlığı tarafından gerçekleşti. 800 metre kare alan üzerinde kurulu olan kilise, yeni görünümüyle büyük dikkat çekti. Firma yetkilisi Ünal Ekinci, ilk defa kilise çatısı işi yaptıklarını ve kaplamada büyük bir titizlik gösterdiklerini belirtirken, projeye uygun çatı kaplamasında modelleşme yaptıklarını anlattı. Oltu Rus Kilisesi, şehrin doğusunda Oltu ilçe merkezinde yer almaktadır. Üzerinde kitabesi bulunmayan yapının, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında, Ruslar tarafından 1885-1890 yılları arasında inşa edildiği bilinmektedir. --

Bir Yunus gibi..
‘’Şimdi elimden tut. Ve ayağa kalk. Peşimden gelme, yanımda yürü. Yanımda yürü ki, uygun adım olalım bu uygunsuz yolların sapmalarında. Bak, yüreğin eylemidir bu olup bitenler. Yoksa taşıyamayız, elli kuruşluk dünyanın, yüz kuruşluk yükünü!’.. ’ Üstteki satırlar Erzurumlu yazar Muhammet Hanefi İspirli’nin son çıkan ‘’İnsan vaazları’’ adlı 148 sayfalık deneme kitabından alıntı. Aynı zamanda Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şube Başkanı da olan İspirli’nin çıkardığı bu kitap da bir solukluk ettiğim kitaplardan oldu. Yazar, derin düşünce dünyasını ancak onun dilinden anlayan bir deli diliyle vaaz ediyor sana bu kitapta. En son ‘Hatıralarımdaki Erzurum’ adlı derleme kitabını okuduğum Muhammed Hanefi İspirli, ‘insan vaazları’ ile Yunus Emre’yi de hatırlattı bana. İmzalayıp zatıma verdiği kitabında, özellikle ‘’Elli kuruşluk dünyanın, yüz kuruşluk yükü’’ tanımının yeraldığı satırlar tam da Yunus’un, ‘’Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur’’ sözüne atıf olmuş! Ülke kursalar vatandaşları olurum, seviyorum böyle adamları! Yazmalarına ve de bu yazdıklarını okumalara doymadığım Erzurumlu kalemler gibi İspirli’yi de bu son çalışmasından dolayı tebrik ediyor, başarılarının daim olmasını diliyorum. Erzurum şehir kitaplığında yer açın, kıymetli bir kitap daha geldi..

Bak torun, bu son görüşündür!
Artık bırak isimlerini, kendilerini de göremez olduğumuz eski mahallelerde eski gelenekler de yokolmaya yüz tuttu. Bu geleneklerden biri de at nallamak. Daha düne kadar özellikle Yoncalık, Mahallebaşı ve Mehdi Efendi mahallelerinde sıklıkla gördüğümüz at nallamaları da, at atarabaları sayısının azalması ile birlikte tarihe karıştı. Olsa bile artık çok az. Geçtiğimiz gün 4 yaşına giren torunum Ayşenaz ile gezerken Taşambarlar civarında bir at nallamaya şahit olduk. Torunum, belki de hayatında ilk ve son defa at nalı çakımını çıplak gözle izlerken, bunun benim için de geçerli olacağını düşündüm.

TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Küçük şeylere fazla önem verenler ellerinden büyük şeyler gelmeyenlerdir! (Platon)
DUVARIN DİLİ : Küçükken ne olacağımı hep merak ederdim. Ziyan olacağım aklıma bile gelmezdi!

Rahmet olsun. Fetullah Taşkesenlioğlu, 11 dönem Demokrat Parti ve 14.Dönem Adalet Partisi Erzurum milletvekiliydi. 1960 ihtilaline maruz kalan, Yassıada’da yargılanan siyasilerimizden biriydi. Her daim hayırla ve hatırla yad edilen Taşkesenlioğlu’nun oğullarından Adnan Taşkesenlioğlu, babasının vefatının üzerinden onca zaman geçti, halen daha unutamıyor. Merhum milletvekili babasının her daim kolundan çıkarmadığı Breıtlıng İsveç markası saatini kolundan çıkarmıyor. Neredeyse 40 yıldır aynı saati kolunda taşıyan Adnan Taşkesenlioğlu, her saat başı değil, her dakika, her saniye onu anıyor. ‘’Benim için dünyanın en iyi saati bile bu saatin yerini alamaz’’ diyen Taşkesenlioğlu, ne kadar ücret talep edilirse edilsin saati satmasının da mümkün olmadığını, gelecek nesillere taşıyacağını belirtiyor..


Erzurum dar geldi!
Erzurumlu tiyatro sanatçısı Semih Yetimoğlu yönetimindeki Erzurum Şehir Tiyatrosu kabına sığmadı, Türkiye turnesine çıktı. Aralarında Ercan Seval, Feridun Korucu, Emin Teber, ve Yağmur Coral gibi usta oyuncuların da yeraldığı Şehir Tiyatrosu, 2 Mart tarihinde Ankara Gölbaşı’nda başladığı turneyi 22 Mart tarihinde Beykoz’da sonlandıracak. Dursun İstemez adlı 2 bölümden oluşan komedi ile tiyatroseverlerin karşısına çıkan topluluk, Mart ayını dolu dolu geçirecek. Semih Yetimoğlu’nun da başrolde görev aldığı oyun ile topluluk 12 Mart Erzurum’un kurtuluş gününde de boş durmayacak, bu defa Pendik’de sahne alacak, ‘perde’ diyecek. ‘Dursun İstemez’in yanısıra Ercan Seval’in başrolde olduğu ‘İbiş’ adlı çocuk oyunu ile de izleyicilerin huzuruna çıkacak olan ekip 10 kişiden oluşuyor. Şubat ayının sonlarında bir haftalık Erzurum gösterisinden sonra Türkiye turnesine çıkan Şehir Tiyatrosu, gittiği her yerde büyük beğeni topluyor. Yönetmen Semih Yetimoğlu, özellikle pandemiden dolayı tiyatrodan uzak kalan Erzurumluları bu sayede birarada tuttuklarını ifade ederken ‘’Yüzlerde küçük bir tebessümdür amacımız. Özellikle gurbetteki Erzurumlular ile hasret gidermek, hasbihal etmektir niyetimiz. Turnemiz boyunca yakın ilgilerini eksik etmeyen hemşehrilerimize ve belediye başkanlarımıza çok teşekkür ediyoruz’’ dedi.

İtinayla kilise çatısı kaplanır..
Oltu Rus kilisesi çatısı kaplanarak hizmete sokuldu. Erzurumlu firma tarafından 45 günde yapımı gerçekleşen Oltu Rus kilisesi, yeni çatısıyla yeniden hayat buldu. Müze ve kütüphane olarak öteden beri Oltu’da hizmet veren kilisenin çatı kaplama projesi de bizzat Çevre Bakanlığı tarafından gerçekleşti. 800 metre kare alan üzerinde kurulu olan kilise, yeni görünümüyle büyük dikkat çekti. Firma yetkilisi Ünal Ekinci, ilk defa kilise çatısı işi yaptıklarını ve kaplamada büyük bir titizlik gösterdiklerini belirtirken, projeye uygun çatı kaplamasında modelleşme yaptıklarını anlattı. Oltu Rus Kilisesi, şehrin doğusunda Oltu ilçe merkezinde yer almaktadır. Üzerinde kitabesi bulunmayan yapının, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında, Ruslar tarafından 1885-1890 yılları arasında inşa edildiği bilinmektedir. --

Bir Yunus gibi..
‘’Şimdi elimden tut. Ve ayağa kalk. Peşimden gelme, yanımda yürü. Yanımda yürü ki, uygun adım olalım bu uygunsuz yolların sapmalarında. Bak, yüreğin eylemidir bu olup bitenler. Yoksa taşıyamayız, elli kuruşluk dünyanın, yüz kuruşluk yükünü!’.. ’ Üstteki satırlar Erzurumlu yazar Muhammet Hanefi İspirli’nin son çıkan ‘’İnsan vaazları’’ adlı 148 sayfalık deneme kitabından alıntı. Aynı zamanda Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şube Başkanı da olan İspirli’nin çıkardığı bu kitap da bir solukluk ettiğim kitaplardan oldu. Yazar, derin düşünce dünyasını ancak onun dilinden anlayan bir deli diliyle vaaz ediyor sana bu kitapta. En son ‘Hatıralarımdaki Erzurum’ adlı derleme kitabını okuduğum Muhammed Hanefi İspirli, ‘insan vaazları’ ile Yunus Emre’yi de hatırlattı bana. İmzalayıp zatıma verdiği kitabında, özellikle ‘’Elli kuruşluk dünyanın, yüz kuruşluk yükü’’ tanımının yeraldığı satırlar tam da Yunus’un, ‘’Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur’’ sözüne atıf olmuş! Ülke kursalar vatandaşları olurum, seviyorum böyle adamları! Yazmalarına ve de bu yazdıklarını okumalara doymadığım Erzurumlu kalemler gibi İspirli’yi de bu son çalışmasından dolayı tebrik ediyor, başarılarının daim olmasını diliyorum. Erzurum şehir kitaplığında yer açın, kıymetli bir kitap daha geldi..

Bak torun, bu son görüşündür!
Artık bırak isimlerini, kendilerini de göremez olduğumuz eski mahallelerde eski gelenekler de yokolmaya yüz tuttu. Bu geleneklerden biri de at nallamak. Daha düne kadar özellikle Yoncalık, Mahallebaşı ve Mehdi Efendi mahallelerinde sıklıkla gördüğümüz at nallamaları da, at atarabaları sayısının azalması ile birlikte tarihe karıştı. Olsa bile artık çok az. Geçtiğimiz gün 4 yaşına giren torunum Ayşenaz ile gezerken Taşambarlar civarında bir at nallamaya şahit olduk. Torunum, belki de hayatında ilk ve son defa at nalı çakımını çıplak gözle izlerken, bunun benim için de geçerli olacağını düşündüm.

TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Küçük şeylere fazla önem verenler ellerinden büyük şeyler gelmeyenlerdir! (Platon)
DUVARIN DİLİ : Küçükken ne olacağımı hep merak ederdim. Ziyan olacağım aklıma bile gelmezdi!