
Biz günlerce müftülerin kıyacağı nikâhı, deve sidiğini, Milli Takımın hocasını, futbolcuların primlerini ve coca-cola'nın sahiplerini tartışırken Amerika destekli PYD Tel Rıfat bölgesinde yeni bir oluşuma giriyor, Türkiye gizli bir şekilde hem ekonomik hem askeri bir kuşatma altına alınmaya çalışılıyor. Araştıracaksak Orta Doğu'yu araştıralım, tartışacaksak küresel güçlerin Türkiye sınırında ki emellerini tartışalım. Yanı başımızda etnik ve mezhepsel bir kargaşaya sebep olacak adımlar atılıyor. Araştırdığımız ve tartıştığımız konuların bölgeye ve ülkemize ne gibi faydası olur diye öncesinde bir düşünelim. Amerika okyanus ötesinden binlerce kilometre uzağındaki topraklarda satranç oynarken biz sınırımızdaki ata topraklarımıza bize ne diyebiliyorsak oturup düşünmemiz gerekir.
Özellikle gençlerin artık Orta Doğu'yu gündemine alması gerekiyor. Yenidünya düzeninin kurulacağı coğrafyadan bizim bihaber olmamızı isteyenlere inat bölgeye daha da yoğunlaşıp ufkumuzu genişletmemiz gerekiyor. Seminerlerimiz, konferanslarımız ve etkinliklerimiz artık toplu fotoğrafların çekildiği, çeşit çeşit pastaların yendiği formalite buluşmalarından çıkıp küresel dünya üzerine eğitici bir hal almalıdır. Eğer bugün lisans eğitimini tamamlamış bir genç kardeşimiz geleceğini şekillendirme noktasında hala bir hedefi yoksa, bitirdiği bölümün ona ve onun aracılığıyla topluma nasıl bir faydası olacağı noktasında bir fikri yoksa, burada suç sadece o kardeşimizde değil, sivil toplum kuruluşlarımızda, eğitim sistemimizde ve eğitimcilerimizde, siyasetçilerimizde, yazarlarımızda, din görevlilerimizde, görsel ve yazılı basınımızda ve ailelerimizdedir.
Gençleri ilim, irfan ve hakikatte donanımlı olarak yetişmek için özellikle eğitimciler üstün çaba sarf etmelidir. Yine aynı şekilde siyasetçiler hem yaşantısıyla, hem icraatları hem de fikirleriyle gençlere örnek olmalıdır. Mesela son anaysa değişikliği referandumu sonrası aktif siyasete erken yaşta girmesinin önü açılan gençlere, siyasete girmeden önce birçok anlamda tecrübe kazandırılmalıdır. Gençlere siyasetin sadece hitabet veya girişkenlikten ibaret olmadığını, hakka ve halka karşı olan sorumluluklarının neler olduğunun aşılanması gerekiyor. Herkes taşın altına elini koymalıdır. Çünkü;
Bize yakışan gençlik; bağnazlığa, batıla, hurafelere değil hakka ve hayra inanan bir gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; önder, örnek ve öncü olan bir gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; kafa yoran, düşünen, araştıran bir gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; aklını ve iradesini hiç kimseye kiraya vermeyen bir gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; idealleri olan ve bu idealleri peşinde koşan gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; sorgulayan, her duyduğuna inanmayan, her daim gerçeğin peşinde olan gençliktir.
Eğer ihtiyacımız olan bu gençliğin yetiştirilmesi noktasında bir adım atmak istiyorsak sadece "Gençler bizim geleceğimizdir" demekle yetinmeyip o gençliğe her alanda sahip çıkıp onları doğru yönlendirmemiz gerekir. Merhum Necmettin Erbakan hocamızın da dediği gibi: “Bir toplumun asıl gücü tankı, topu, tüfeği değil imanlı ve inançlı gençliğidir.” Kaybedecek zamanımız Yok. Hızla Gelişen ve büyüyen dünya düzenine nutuklarla ayak uyduramayız. Somut adımlar atmalı ayağımız yere sağlam basmalıyız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun!
Mahmut Temel
Özellikle gençlerin artık Orta Doğu'yu gündemine alması gerekiyor. Yenidünya düzeninin kurulacağı coğrafyadan bizim bihaber olmamızı isteyenlere inat bölgeye daha da yoğunlaşıp ufkumuzu genişletmemiz gerekiyor. Seminerlerimiz, konferanslarımız ve etkinliklerimiz artık toplu fotoğrafların çekildiği, çeşit çeşit pastaların yendiği formalite buluşmalarından çıkıp küresel dünya üzerine eğitici bir hal almalıdır. Eğer bugün lisans eğitimini tamamlamış bir genç kardeşimiz geleceğini şekillendirme noktasında hala bir hedefi yoksa, bitirdiği bölümün ona ve onun aracılığıyla topluma nasıl bir faydası olacağı noktasında bir fikri yoksa, burada suç sadece o kardeşimizde değil, sivil toplum kuruluşlarımızda, eğitim sistemimizde ve eğitimcilerimizde, siyasetçilerimizde, yazarlarımızda, din görevlilerimizde, görsel ve yazılı basınımızda ve ailelerimizdedir.
Gençleri ilim, irfan ve hakikatte donanımlı olarak yetişmek için özellikle eğitimciler üstün çaba sarf etmelidir. Yine aynı şekilde siyasetçiler hem yaşantısıyla, hem icraatları hem de fikirleriyle gençlere örnek olmalıdır. Mesela son anaysa değişikliği referandumu sonrası aktif siyasete erken yaşta girmesinin önü açılan gençlere, siyasete girmeden önce birçok anlamda tecrübe kazandırılmalıdır. Gençlere siyasetin sadece hitabet veya girişkenlikten ibaret olmadığını, hakka ve halka karşı olan sorumluluklarının neler olduğunun aşılanması gerekiyor. Herkes taşın altına elini koymalıdır. Çünkü;
Bize yakışan gençlik; bağnazlığa, batıla, hurafelere değil hakka ve hayra inanan bir gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; önder, örnek ve öncü olan bir gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; kafa yoran, düşünen, araştıran bir gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; aklını ve iradesini hiç kimseye kiraya vermeyen bir gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; idealleri olan ve bu idealleri peşinde koşan gençliktir.
Bizim ihtiyacımız olan gençlik; sorgulayan, her duyduğuna inanmayan, her daim gerçeğin peşinde olan gençliktir.
Eğer ihtiyacımız olan bu gençliğin yetiştirilmesi noktasında bir adım atmak istiyorsak sadece "Gençler bizim geleceğimizdir" demekle yetinmeyip o gençliğe her alanda sahip çıkıp onları doğru yönlendirmemiz gerekir. Merhum Necmettin Erbakan hocamızın da dediği gibi: “Bir toplumun asıl gücü tankı, topu, tüfeği değil imanlı ve inançlı gençliğidir.” Kaybedecek zamanımız Yok. Hızla Gelişen ve büyüyen dünya düzenine nutuklarla ayak uyduramayız. Somut adımlar atmalı ayağımız yere sağlam basmalıyız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun!
Mahmut Temel