
Dün ‘Basın Özgürlüğü Günü’ydü…
Bu anlamda Türkiye’deki Basın Örgütleri , Basın Özgürlüğünün gerekliliğine dikkat çektiler ve yayımladıkları bildirilerle Basın Özgürlüğü Günü’nü kutladılar…
Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti olarak biz de yayımladığımız bildiride var olan sorunlarımızın yanı sıra, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bildirisine de değindik…
3 Mayıs tarihi Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak ilan edildiğini; bu manada RTÜK ve BİK aracılığıyla kurumlara yayın durdurma, ağır para cezası, resmi ilan kesintilerinin uygulandığı ortamda Basın Özgürlüğünden söz etmek hayli zordur. Hele hele Basın Özgürlüğü sıralamasında dünyadaki yerimiz düşünüldüğünde ifade daha da zorlaşmaktadır.
Son günlerde büyük tartışma yaratan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün genelgesi gündeme damgasını vurdu.
‘Görevin yerine getirilmesinde engel olunması’ gerekçesiyle yayınlanan genelgenin, gazetecilerin haber alma özgürlüğüne taban tabana zıt olduğu ifadeleri yayımlanan bildirilerde yer aldı.
Sosyal medyada yer alan ve emniyet güçlerinin vatandaşlara kötü davranışlarını içeren görüntüler üzerine yayınlanan Emniyet Genel Müdürlüğü genelgesinde; ‘Personelimizin görevini ifa ederken ses ve görüntü alınmasına tevessül edecek davranışlara fırsat vermemeleri, eylemin veya durumun niteliğine göre kayıt yapan kişileri engellemeleri, kanuni şartlar oluştuğunda adli işlem yapmaları gerektiği hususlarında tüm personelimizin bilgilendirilmesi’ denildi.
Halkın bilgi edinme ve basın özgürlüğü adına görev yapan meslektaşlarımızın, bu genelge kapsamında tutulamayacağını ve görev yapmalarının engellenemeyeceğini düşünüyoruz.
Gazeteci için haber alma hakkı Anayasal bir haktır.
Anayasa’mızın 28. Maddesinde, ‘Basın Hürdür, sansür edilemez’ ve yine aynı maddede, ‘Devlet, basın ve haber alma hürriyetini sağlayacak tedbirleri alır.’ İfadesi yer almakta…
Anayasa’nın bu açık hükmüne rağmen Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ilgili genelgesi basın hürriyetine kısıtlama getirirken halkın haber alma hakkını da sınırlamaktadır.
Unutulmamalıdır ki gazeteci, tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme ve araştırma hakkına da sahiptir.
Bu açıdan ilgili Genelgenin yeniden gözden geçirilerek bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini düşünmekteyiz…
SOKAK KISITLAMASI…
Özellikle üç sektörün çalışanı da çok özverili…
Öğretmenlerimiz, canla başla şimdilerde uzaktan eğitim yapıyorlar…
Sağlıkçılarımız, canlarını tehlikeye atıp, insanlara sağlık dağıtıyorlar…
Ve Polislerimiz, sabahtan akşama kadar pandemi koşullarında çalışarak, güvenliği sağlıyorlar…
Üç meslek erbabına da teşekkür ediyoruz…
*
Erzurum’da rastlamadım…
Ama başka illerde var.
Sokak kısıtlamasından muaf olan basın mensupları ‘Turkuaz renkli Basın Kartlarını’ ibraz ediyorlar ancak görevli memur basın kuruluşunun izin yazısını görmek istiyor.
İletişim Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün onayını barındıran ‘Basın Kartı’ yeterli olur kanaatindeyim…
Bu anlamda Türkiye’deki Basın Örgütleri , Basın Özgürlüğünün gerekliliğine dikkat çektiler ve yayımladıkları bildirilerle Basın Özgürlüğü Günü’nü kutladılar…
Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti olarak biz de yayımladığımız bildiride var olan sorunlarımızın yanı sıra, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bildirisine de değindik…
3 Mayıs tarihi Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak ilan edildiğini; bu manada RTÜK ve BİK aracılığıyla kurumlara yayın durdurma, ağır para cezası, resmi ilan kesintilerinin uygulandığı ortamda Basın Özgürlüğünden söz etmek hayli zordur. Hele hele Basın Özgürlüğü sıralamasında dünyadaki yerimiz düşünüldüğünde ifade daha da zorlaşmaktadır.
Son günlerde büyük tartışma yaratan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün genelgesi gündeme damgasını vurdu.
‘Görevin yerine getirilmesinde engel olunması’ gerekçesiyle yayınlanan genelgenin, gazetecilerin haber alma özgürlüğüne taban tabana zıt olduğu ifadeleri yayımlanan bildirilerde yer aldı.
Sosyal medyada yer alan ve emniyet güçlerinin vatandaşlara kötü davranışlarını içeren görüntüler üzerine yayınlanan Emniyet Genel Müdürlüğü genelgesinde; ‘Personelimizin görevini ifa ederken ses ve görüntü alınmasına tevessül edecek davranışlara fırsat vermemeleri, eylemin veya durumun niteliğine göre kayıt yapan kişileri engellemeleri, kanuni şartlar oluştuğunda adli işlem yapmaları gerektiği hususlarında tüm personelimizin bilgilendirilmesi’ denildi.
Halkın bilgi edinme ve basın özgürlüğü adına görev yapan meslektaşlarımızın, bu genelge kapsamında tutulamayacağını ve görev yapmalarının engellenemeyeceğini düşünüyoruz.
Gazeteci için haber alma hakkı Anayasal bir haktır.
Anayasa’mızın 28. Maddesinde, ‘Basın Hürdür, sansür edilemez’ ve yine aynı maddede, ‘Devlet, basın ve haber alma hürriyetini sağlayacak tedbirleri alır.’ İfadesi yer almakta…
Anayasa’nın bu açık hükmüne rağmen Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ilgili genelgesi basın hürriyetine kısıtlama getirirken halkın haber alma hakkını da sınırlamaktadır.
Unutulmamalıdır ki gazeteci, tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme ve araştırma hakkına da sahiptir.
Bu açıdan ilgili Genelgenin yeniden gözden geçirilerek bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini düşünmekteyiz…
SOKAK KISITLAMASI…
Özellikle üç sektörün çalışanı da çok özverili…
Öğretmenlerimiz, canla başla şimdilerde uzaktan eğitim yapıyorlar…
Sağlıkçılarımız, canlarını tehlikeye atıp, insanlara sağlık dağıtıyorlar…
Ve Polislerimiz, sabahtan akşama kadar pandemi koşullarında çalışarak, güvenliği sağlıyorlar…
Üç meslek erbabına da teşekkür ediyoruz…
*
Erzurum’da rastlamadım…
Ama başka illerde var.
Sokak kısıtlamasından muaf olan basın mensupları ‘Turkuaz renkli Basın Kartlarını’ ibraz ediyorlar ancak görevli memur basın kuruluşunun izin yazısını görmek istiyor.
İletişim Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün onayını barındıran ‘Basın Kartı’ yeterli olur kanaatindeyim…