
Rektörlük atamalarıyla ilgili şekil, usul akademik çevrelerin malumudur. Seçim ile üniversitenin ortasına sandık kurmak, YÖK’ün değerlendirmesi ve nihai olarak Cumhurbaşkanının son noktayı koyduğu tercihi biçiminde gerçekleşmekteydi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde rahmetli Yaşar Sütbeyaz’ın rektör olarak atandığı ilk seçim diye hatırımda kalmış, seçim öncesi şehrin de işin içerisine girdiğini hatırlıyorum. Seçime galiba 8-9 isim katılmıştı. İşletme Fakültesinden bir hoca ve ardına aldığı Erzurum’un güçlü insanlarıyla 3 ay süren propaganda süreci yaşandı.
Hem de öyle böyle değil!
Parti seçimlerine taş çıkartılacak bir süreci izledik. Büyük paralar harcandı, şehrin önemli birkaç zengininin işin içerisinde olduğunu biliniyordu. Yapılan büyük propagandaların ardından Prof. Yaşar Sütbeyaz rektör olarak atandı. Rahmetli Yaşar Sütbeyaz hocayı üniversitede soracak olursanız, üniversiteye en büyük hizmeti veren isim olduğunu dinleyeceksiniz.
Neden hatırlattım!
Çünkü seçim, üniversite içerisindeki birkaç bin akademisyenin hür iradesiyle gerçekleşmiyor. Atatürk Üniversitesi’nde şahit olunan cemaat veya benzer yapıların yarışı, şehirden etki etme çabaları ile adeta iş rayından çıkabiliyordu. Böyle bir yarışın üniversitelere vereceği zararı hesaplamakta fayda var.
Mevcut sistem ideal midir?
Olmaya bilir?
Daha iyisi bulunabilir, fakat tamamen yasal biçimde yapılan atama üzerinden Türkiye’nin bu zor günlerinde bir GEZİ hortlatma gayretlerine Türk Devleti izin vermez.
Verilmemelidir de!
Konuyla ilgili İngiltere’den bir analiz geldi. Boğaziçi mezunu Emre Eceseli, güzel bir değerlendirme ile konuyu özetlerken, öğrencilere de çağrı yapıyor. Virgülüne dokunmadan paylaşmak istiyorum;
“Atama yasaldan öte ADİL bir atamadır. (İngiltere’yi iyi bildiğim için oradan örnek vereceğim) tüm Dünya’daki top-class ünivetsitelerin atamaları bizdeki gibi ilana çıkılarak belirlenir. VARSA mütevelli heyeti/patron yoksa kurumu finanse eden yani Devlet tarafından belirlenir.
Sebebi ise son derece basit Sadakat içgüdüsü Rektörler görev süreleri boyunca 50-300 bandında öğretim üyesi görevlendirebilirler. Rektör’ün bir daha aday olması durumunda öğretim üyeleri arasında gerçekleştirilecek bir seçimin ne kadar tarafsız olacağı tartışmalıdır.
Bu yüzden, kanun değiştirildi. Yapılması gerekende çok geç yapıldı. 2 dönem + Rektör’lük yapan hocalar oldu bu ülkede. Rektör’ler atandıkları kurum Devlet Üniversitesi ise #DEVLET’i Vakıf Üniversitesi ise Mütevelli Heyetini TEMSİL eder.
Üniversitenin Akademik ve İdari en üst yöneticisidir. En önemli vazifesi Devlet adına işlerin doğru yönetildiğini DENETLEMEKTİR. Yani aslında görevi basitçe müfettişliktir. Ancak, “seçimle Rektör” döneminde Üniversiteler yolsuzluk ve talan kafesi haline gelmişti.”
Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde rahmetli Yaşar Sütbeyaz’ın rektör olarak atandığı ilk seçim diye hatırımda kalmış, seçim öncesi şehrin de işin içerisine girdiğini hatırlıyorum. Seçime galiba 8-9 isim katılmıştı. İşletme Fakültesinden bir hoca ve ardına aldığı Erzurum’un güçlü insanlarıyla 3 ay süren propaganda süreci yaşandı.
Hem de öyle böyle değil!
Parti seçimlerine taş çıkartılacak bir süreci izledik. Büyük paralar harcandı, şehrin önemli birkaç zengininin işin içerisinde olduğunu biliniyordu. Yapılan büyük propagandaların ardından Prof. Yaşar Sütbeyaz rektör olarak atandı. Rahmetli Yaşar Sütbeyaz hocayı üniversitede soracak olursanız, üniversiteye en büyük hizmeti veren isim olduğunu dinleyeceksiniz.
Neden hatırlattım!
Çünkü seçim, üniversite içerisindeki birkaç bin akademisyenin hür iradesiyle gerçekleşmiyor. Atatürk Üniversitesi’nde şahit olunan cemaat veya benzer yapıların yarışı, şehirden etki etme çabaları ile adeta iş rayından çıkabiliyordu. Böyle bir yarışın üniversitelere vereceği zararı hesaplamakta fayda var.
Mevcut sistem ideal midir?
Olmaya bilir?
Daha iyisi bulunabilir, fakat tamamen yasal biçimde yapılan atama üzerinden Türkiye’nin bu zor günlerinde bir GEZİ hortlatma gayretlerine Türk Devleti izin vermez.
Verilmemelidir de!
Konuyla ilgili İngiltere’den bir analiz geldi. Boğaziçi mezunu Emre Eceseli, güzel bir değerlendirme ile konuyu özetlerken, öğrencilere de çağrı yapıyor. Virgülüne dokunmadan paylaşmak istiyorum;
“Atama yasaldan öte ADİL bir atamadır. (İngiltere’yi iyi bildiğim için oradan örnek vereceğim) tüm Dünya’daki top-class ünivetsitelerin atamaları bizdeki gibi ilana çıkılarak belirlenir. VARSA mütevelli heyeti/patron yoksa kurumu finanse eden yani Devlet tarafından belirlenir.
Sebebi ise son derece basit Sadakat içgüdüsü Rektörler görev süreleri boyunca 50-300 bandında öğretim üyesi görevlendirebilirler. Rektör’ün bir daha aday olması durumunda öğretim üyeleri arasında gerçekleştirilecek bir seçimin ne kadar tarafsız olacağı tartışmalıdır.
Bu yüzden, kanun değiştirildi. Yapılması gerekende çok geç yapıldı. 2 dönem + Rektör’lük yapan hocalar oldu bu ülkede. Rektör’ler atandıkları kurum Devlet Üniversitesi ise #DEVLET’i Vakıf Üniversitesi ise Mütevelli Heyetini TEMSİL eder.
Üniversitenin Akademik ve İdari en üst yöneticisidir. En önemli vazifesi Devlet adına işlerin doğru yönetildiğini DENETLEMEKTİR. Yani aslında görevi basitçe müfettişliktir. Ancak, “seçimle Rektör” döneminde Üniversiteler yolsuzluk ve talan kafesi haline gelmişti.”