
-Corona Virüsle mücadeleye farklı bir yaklaşım-
Kur’an-ı Kerim’de kıssalar hatıralar nakledilsin ya da yâd edilsin diye anlatılmaz.
Yürekler titresin, ya korkudan kora dönsün ya sevinçten şükre dursun diye anlatılır.
Kalbiyle okuyanlara düşen, kerim kitaptan bir kıssayla daha demlemektir hayatı.
Elbet sabırla…
Elbet sabrın sultanı Eyyûp peygamberin kuşandığı ahlakla.
Zamanlardan bir zaman ve mekânlardan bereketli Suriye topraklarındayız…
Zengin mi zengin ancak yığmasıyla değil paylaşmasıyla meşhur bir zata misafirliğimiz.
Dilini şükürden, elini infaktan çekmez bir Allah dostuyla olacak alışverişimiz.
Etrafı dedikodulu, elleri dursa dilleri, karınları doysa gözleri aç insanlarla dolu.
Her verdiğinde bağışladığını ondan bilip kıskandıkça kinlerini bileyen adam suretleri, yılan
ıslığı sesleriyle alevli bir fısıltıyı büyütmek telaşındalar…
-Bu kadar mal kimde olsa dağıtır, buğday verip saygınlık, davar verip itibar alıyor!
Sesler arzdan arşa yükseliyor, bırakın edip eylediklerini her kulunun kalbinden geçini bilen
Allah, kendi bildiğini kullarına da göstermek arzu ediyor.
İlahi kudret ferman yazınca diz çökmekten gayrısına imkân kalmaz.
Başlıyor Hz. Eyyûp’un yeryüzüne meydan okuyan imtihanı.
Önce ayarında giden işler bozulmaya başlıyor…
Ardından dağları saran sürüler telef olmaya…
Öyle ki, koca sürülerden tek bir sıska inek, karakeçi kalmayıncaya kadar gittikçe gidiyor
elinden.
Sevinçten ellerini ovuşturan kara urbalarını kalplerine giydirmiş adamlar, sinsi bakışlarıyla
süzüyorlar Eyyûp’u (as), gördüklerine akılları ermiyor, felaket karşısındaki ferasete
yürekleri yetmiyor.
Tatmin olmuyorlar, tevekküle ikna olmuyorlar, gördükçe artıyor azgınlıkları…
Her teslimiyet yeni bir imtihana açıyor kapılarını…
Mutlak bir neticenin aydınlığına varılsın diye, açıldıkça açılıyor kapılar!
Maldan sonra cana değiyor eza…
Bir ani sarsıntının haberi geliyor, çocuklarını alıp götüren. Kendisi yokken yıkılan hanesinin
altında can vermiştir evlatları.
Ne olsa cevap tek, tavır aynı, ne gelse başa eyvallahın sükûtlu selametinden başkasıyla
karşılanmıyor Eyyûp’un (as) kalbinde…
-Allah verdi, Allah aldı kime düşer tasası?
Ve Eyyub'u (da an ki) o: "Ey Rabbim, dert beni buldu; ama Sen merhametlilerin en
merhametlisisin!" diye yakarmıştı. Enbiya/83
Şimdi sıra etrafındakilerin imtihanında, iyi gün dostlarının zor zamanlarda ne hale
girecekleri ayan edilecek âleme.
Önce etrafındakiler dağılıyor, sonra akrabadan kimse kalmıyor yanında. Vücudunu saran
her yara kimsesizlik akıtıyor derininden, bir eşi terk etmiyor onu bir de itimadını hiç
kaybetmediği Sahibi.
Açılan her cerahatin ardından tabipler, şifa denilen ilaçlar tek tek umut olmaktan ümitlerini
yitiriyorlar.
Hiçbir ayrılığın peşine düşmüyor sabrın sultanı, kimselere yalvarmıyor, yanında bulduğu
felaketler değiştirmeye yetmiyor tavrını, duaya sığınıyor, keder ve hüznünü yalnızca Hayy
olan Allah’a arz ediyor.
Dayanıyor Eyyûp (as) ta ki, illet kalbine ve diline tasallut edinceye dek, hiç sabrını
bozmadan.
Anılası sabrın ödülü gecikmiyor. Âlemlerin Sahibi methetiyor onu, zaten başka kime
yakışırdı ki, bu imtihanın ödülü…
… Gerçekten Biz o'nu sıkıntılara karşı sabırlı gördük. O, ne güzel bir kulumuzdu,
daima Bize yönelirdi! Sad/44
Ne güzeldir en güzelin kulluğunda güzel olduğunu bildirmesi…
Ne şifalı bir gerekçedir sabırlı olduğunun tescil edilmesi…
Ve ne büyük bir zaferdir imtihanın Muallimce takdir edilmesi.
Artık sabrın sultanı için mükâfatın zamanı yaklaşmıştır. İsyansız duaları samimiyetini
herkese göstermiş ve illetlerinin onu terk etme zamanı yaklaşmıştır.
Depren ayağınla, işte serin bir yıkanacak ve içecek dedik. Sad/42
Denileni yaptı sabrın sultanı ve önce yaralarından kurtuldu sonra zahiri fukaralığına ve
elbette kaybettiği evlatlarına misliyle sahip oldu.
Vazgeçmemenin, hakkıyla teslim olmanın ödülünü unutulmamakla almış oldu.
Ona katımızdan bir rahmet ve bütün akıl iz'an sahiplerine bir uyarı olmak üzere
mevcut nüfuslarını iki katına çıkaran yeni bir nesil armağan ettik. Sad/43
Kıssalar hayrete düşmekle kifayet bulan sonuçlara çıkarmaz seni, hayretini son nefesine
kadar diri tutmanı ister.
Hz. Eyyûp (as) kendi derdinin galibi oldu, çünkü o halini sadece Allah’a arz etmeyi seçti.
Peki sen ey insan, en ufak sıkıntında kimden medet ummadasın?
Halini anlatacak kaç kapı bilmedesin?
Sabır sınırı dediğin çizgi nerede başlar ve nereye kadardır?
Bunları bilmeden, yüreğinde kararını netleştirmeden, kalıbın rahat umsa da, sen umma!
Ve sabret, sonuna kadar dayan: çünkü Allah iyilik yapanların hak ettiği karşılığı
hiçbir şekilde zayi etmez! Hud/115
Kur’an-ı Kerim’de kıssalar hatıralar nakledilsin ya da yâd edilsin diye anlatılmaz.
Yürekler titresin, ya korkudan kora dönsün ya sevinçten şükre dursun diye anlatılır.
Kalbiyle okuyanlara düşen, kerim kitaptan bir kıssayla daha demlemektir hayatı.
Elbet sabırla…
Elbet sabrın sultanı Eyyûp peygamberin kuşandığı ahlakla.
Zamanlardan bir zaman ve mekânlardan bereketli Suriye topraklarındayız…
Zengin mi zengin ancak yığmasıyla değil paylaşmasıyla meşhur bir zata misafirliğimiz.
Dilini şükürden, elini infaktan çekmez bir Allah dostuyla olacak alışverişimiz.
Etrafı dedikodulu, elleri dursa dilleri, karınları doysa gözleri aç insanlarla dolu.
Her verdiğinde bağışladığını ondan bilip kıskandıkça kinlerini bileyen adam suretleri, yılan
ıslığı sesleriyle alevli bir fısıltıyı büyütmek telaşındalar…
-Bu kadar mal kimde olsa dağıtır, buğday verip saygınlık, davar verip itibar alıyor!
Sesler arzdan arşa yükseliyor, bırakın edip eylediklerini her kulunun kalbinden geçini bilen
Allah, kendi bildiğini kullarına da göstermek arzu ediyor.
İlahi kudret ferman yazınca diz çökmekten gayrısına imkân kalmaz.
Başlıyor Hz. Eyyûp’un yeryüzüne meydan okuyan imtihanı.
Önce ayarında giden işler bozulmaya başlıyor…
Ardından dağları saran sürüler telef olmaya…
Öyle ki, koca sürülerden tek bir sıska inek, karakeçi kalmayıncaya kadar gittikçe gidiyor
elinden.
Sevinçten ellerini ovuşturan kara urbalarını kalplerine giydirmiş adamlar, sinsi bakışlarıyla
süzüyorlar Eyyûp’u (as), gördüklerine akılları ermiyor, felaket karşısındaki ferasete
yürekleri yetmiyor.
Tatmin olmuyorlar, tevekküle ikna olmuyorlar, gördükçe artıyor azgınlıkları…
Her teslimiyet yeni bir imtihana açıyor kapılarını…
Mutlak bir neticenin aydınlığına varılsın diye, açıldıkça açılıyor kapılar!
Maldan sonra cana değiyor eza…
Bir ani sarsıntının haberi geliyor, çocuklarını alıp götüren. Kendisi yokken yıkılan hanesinin
altında can vermiştir evlatları.
Ne olsa cevap tek, tavır aynı, ne gelse başa eyvallahın sükûtlu selametinden başkasıyla
karşılanmıyor Eyyûp’un (as) kalbinde…
-Allah verdi, Allah aldı kime düşer tasası?
Ve Eyyub'u (da an ki) o: "Ey Rabbim, dert beni buldu; ama Sen merhametlilerin en
merhametlisisin!" diye yakarmıştı. Enbiya/83
Şimdi sıra etrafındakilerin imtihanında, iyi gün dostlarının zor zamanlarda ne hale
girecekleri ayan edilecek âleme.
Önce etrafındakiler dağılıyor, sonra akrabadan kimse kalmıyor yanında. Vücudunu saran
her yara kimsesizlik akıtıyor derininden, bir eşi terk etmiyor onu bir de itimadını hiç
kaybetmediği Sahibi.
Açılan her cerahatin ardından tabipler, şifa denilen ilaçlar tek tek umut olmaktan ümitlerini
yitiriyorlar.
Hiçbir ayrılığın peşine düşmüyor sabrın sultanı, kimselere yalvarmıyor, yanında bulduğu
felaketler değiştirmeye yetmiyor tavrını, duaya sığınıyor, keder ve hüznünü yalnızca Hayy
olan Allah’a arz ediyor.
Dayanıyor Eyyûp (as) ta ki, illet kalbine ve diline tasallut edinceye dek, hiç sabrını
bozmadan.
Anılası sabrın ödülü gecikmiyor. Âlemlerin Sahibi methetiyor onu, zaten başka kime
yakışırdı ki, bu imtihanın ödülü…
… Gerçekten Biz o'nu sıkıntılara karşı sabırlı gördük. O, ne güzel bir kulumuzdu,
daima Bize yönelirdi! Sad/44
Ne güzeldir en güzelin kulluğunda güzel olduğunu bildirmesi…
Ne şifalı bir gerekçedir sabırlı olduğunun tescil edilmesi…
Ve ne büyük bir zaferdir imtihanın Muallimce takdir edilmesi.
Artık sabrın sultanı için mükâfatın zamanı yaklaşmıştır. İsyansız duaları samimiyetini
herkese göstermiş ve illetlerinin onu terk etme zamanı yaklaşmıştır.
Depren ayağınla, işte serin bir yıkanacak ve içecek dedik. Sad/42
Denileni yaptı sabrın sultanı ve önce yaralarından kurtuldu sonra zahiri fukaralığına ve
elbette kaybettiği evlatlarına misliyle sahip oldu.
Vazgeçmemenin, hakkıyla teslim olmanın ödülünü unutulmamakla almış oldu.
Ona katımızdan bir rahmet ve bütün akıl iz'an sahiplerine bir uyarı olmak üzere
mevcut nüfuslarını iki katına çıkaran yeni bir nesil armağan ettik. Sad/43
Kıssalar hayrete düşmekle kifayet bulan sonuçlara çıkarmaz seni, hayretini son nefesine
kadar diri tutmanı ister.
Hz. Eyyûp (as) kendi derdinin galibi oldu, çünkü o halini sadece Allah’a arz etmeyi seçti.
Peki sen ey insan, en ufak sıkıntında kimden medet ummadasın?
Halini anlatacak kaç kapı bilmedesin?
Sabır sınırı dediğin çizgi nerede başlar ve nereye kadardır?
Bunları bilmeden, yüreğinde kararını netleştirmeden, kalıbın rahat umsa da, sen umma!
Ve sabret, sonuna kadar dayan: çünkü Allah iyilik yapanların hak ettiği karşılığı
hiçbir şekilde zayi etmez! Hud/115