
Bazı inşaatçılar ve apartman sakinleri bir türlü uslanmıyor…
Ya daha çok kazanmak için çürük bina yapıyorlar ya da işyerlerini geniş tutmak için binanın taşıyıcı kolonlarına kesiyor ve en ufak sarsıntıya karşı bile güvensiz hale getiriyorlar…
Bunu somut örneğini geçen hafta içinde yaşadığımız ve onlarca insanımızı kurban ettiğimiz 6.6 büyüklüğündeki İzmir depreminde yaşadık…
Yan yana sıra binalar düşünün aralarından biri yerle bir oluyor, diğerlerinde çatlak bile yok…
Ya da binanın üç yanı sağlam ama bir köşesi yukarıdan aşağı çökmüş…
Böylesi vurdumduymazlık olmaz...
Bunu yapanların âleme ibret misali en ağır ceza ile cezalandırılmalı, diye düşünüyorum…
Bölgeye geçmiş olsun ziyaretinde bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da bunu teyit edercesine, yeni bir tespitte bulunmuyor; gerçeği haykırıyor…‘Deprem öldürmüyor, bina öldürüyor.’ diyor…
Evet gerçekten de İzmir depremi ve diğer deprem facialarında gördük ki ölümlerin çoğu binaların çürük oluşundan ya da yerleşim yerlerinin fay zonları üzerinde yapılmasından kaynaklanıyor.
Bu anlamda deprem konusunda söz sahibi ve bilgili Bilim İnsanlarımızın sözü TBMM tarafından titizlikle dinlenmeli ve biran önce FAY Kanunu çıkarılmalıdır.
Fay Kanunu, öncelikle yerleşim yerlerinden geçen ve yerleri belli olan Fay Zonları üzerinde bina yapımını yasaklıyor, deprem açısından çok riskli yıkılmasını ve güçlendirilmesini sağlıyor.
Bu açıdan bizim gibi risk arz eden kentler açısından fevkalâde önemli…
Öte yandan öncelikle risk taşıyan illerden başlamak üzere acilen Bina Envanteri çıkarılmalı ve Kentsel Dönüşüm hızlandırılmalıdır.
Biliyoruz ki Kentsel Dönüşüm pahalı ve zor… Ancak unutulmasın ki insan hayatı daha pahalı…
BİR MUCİZE YAŞANDI…
Hani deriz ya ‘Allah’tan umut kesilmez.’ diye…
İşite kurtarma ekipleri ‘Allah’tan hiç umut kesmediler…’ve kazmağa devam etiler… Çabalar sonuç verdi , umutlar diri kaldı ve depremden 58 saat sonra birinci 65 saat sonra ikinci mucize gerçekleşerek iki can kurtarıldı…
65 saat sonra ‘Sesimi duyan var mı’ çağrısına cevap olan Elif’le tüm Türkiye mutlu oldu.
Elif’le gelen sevinç, adeta mucizenin ve umudun adı oldu…
Bir şeye daha sevindik… O da kurtarma ekiplerinin fedakârca çalışmalarına… Türkiye’nin değişik kentlerinden gelen ve yaşanan acı karşısında bir olan kurtarma ekiplerini kutluyorum.
Yazı yayına hazırlandığı saatte ölü sayısı 91 idi ve içerdeki 3-4 kişi için mucize bekliyoruz…
Depremde yitirdiğimiz canları rahmetle anıyor, hayattaki yakınlarına baş sağlığı diliyorum…
Ya daha çok kazanmak için çürük bina yapıyorlar ya da işyerlerini geniş tutmak için binanın taşıyıcı kolonlarına kesiyor ve en ufak sarsıntıya karşı bile güvensiz hale getiriyorlar…
Bunu somut örneğini geçen hafta içinde yaşadığımız ve onlarca insanımızı kurban ettiğimiz 6.6 büyüklüğündeki İzmir depreminde yaşadık…
Yan yana sıra binalar düşünün aralarından biri yerle bir oluyor, diğerlerinde çatlak bile yok…
Ya da binanın üç yanı sağlam ama bir köşesi yukarıdan aşağı çökmüş…
Böylesi vurdumduymazlık olmaz...
Bunu yapanların âleme ibret misali en ağır ceza ile cezalandırılmalı, diye düşünüyorum…
Bölgeye geçmiş olsun ziyaretinde bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da bunu teyit edercesine, yeni bir tespitte bulunmuyor; gerçeği haykırıyor…‘Deprem öldürmüyor, bina öldürüyor.’ diyor…
Evet gerçekten de İzmir depremi ve diğer deprem facialarında gördük ki ölümlerin çoğu binaların çürük oluşundan ya da yerleşim yerlerinin fay zonları üzerinde yapılmasından kaynaklanıyor.
Bu anlamda deprem konusunda söz sahibi ve bilgili Bilim İnsanlarımızın sözü TBMM tarafından titizlikle dinlenmeli ve biran önce FAY Kanunu çıkarılmalıdır.
Fay Kanunu, öncelikle yerleşim yerlerinden geçen ve yerleri belli olan Fay Zonları üzerinde bina yapımını yasaklıyor, deprem açısından çok riskli yıkılmasını ve güçlendirilmesini sağlıyor.
Bu açıdan bizim gibi risk arz eden kentler açısından fevkalâde önemli…
Öte yandan öncelikle risk taşıyan illerden başlamak üzere acilen Bina Envanteri çıkarılmalı ve Kentsel Dönüşüm hızlandırılmalıdır.
Biliyoruz ki Kentsel Dönüşüm pahalı ve zor… Ancak unutulmasın ki insan hayatı daha pahalı…
BİR MUCİZE YAŞANDI…
Hani deriz ya ‘Allah’tan umut kesilmez.’ diye…
İşite kurtarma ekipleri ‘Allah’tan hiç umut kesmediler…’ve kazmağa devam etiler… Çabalar sonuç verdi , umutlar diri kaldı ve depremden 58 saat sonra birinci 65 saat sonra ikinci mucize gerçekleşerek iki can kurtarıldı…
65 saat sonra ‘Sesimi duyan var mı’ çağrısına cevap olan Elif’le tüm Türkiye mutlu oldu.
Elif’le gelen sevinç, adeta mucizenin ve umudun adı oldu…
Bir şeye daha sevindik… O da kurtarma ekiplerinin fedakârca çalışmalarına… Türkiye’nin değişik kentlerinden gelen ve yaşanan acı karşısında bir olan kurtarma ekiplerini kutluyorum.
Yazı yayına hazırlandığı saatte ölü sayısı 91 idi ve içerdeki 3-4 kişi için mucize bekliyoruz…
Depremde yitirdiğimiz canları rahmetle anıyor, hayattaki yakınlarına baş sağlığı diliyorum…