
Bir zamanlar okul kitaplarında Türkiye’nin tarımda kendine yeten 7 ülkesinden biri olduğu bilgisi yer alırdı. O dönemler, kırsalda nüfus yoğunluğunun olduğu ve sabah kalkanın çiftini çubuğunu satarak şehirlerde yaşam arayışının başlamadığı dönemlerdi. O dönemler artık geride kaldı.
Son yayınlanan rakamlar gösteriyor ki, kırsal hızla ıssızlaşmaktadır. Kırsaldan şehirlere, şehirlerden de büyük şehirlere göç hala sürmektedir. Türkiye’de kırsalda yaşayan yani tarım ile uğraşan nüfus oranı yüzde 6.5, yaş ortalaması ise 52 olarak tespit edilmiş.
Yani köylerde gözlemlenen ıssızlık, birçok köyde parmakla sayılacak kadar yaşlı insanların yaşıyor olması aslında sorunun çok boyutlu oluşunun net resmidir. Türk tarımının kurtarılması bazı teşvikler ile mümkün olabilir mi? Mevcut süreç bunun mümkün olamayacağını göstermektedir.
Sorunun çok boyutlu olduğu görülürken, çözümün de çok katmanlı olmasının zaruri olduğunu fark etmeliyiz. Tarım veya hayvancılık Türk Devletinin stratejik hedefi haline gelmesi gelecek açısından önem arz ediyor.
Köylerin şenlendirilmesi, canlandırılması desteklerin yanı sıra stratejik planlamalara da ihtiyaç duyulduğunun görülmesi gerekmektedir.
Üniversite ile köylü buluşmalıdır!
Türkiye’de üniversitelerin sorumluluk hissi duymayan veya ilgili çevreler ile iletişiminin olmadığı en büyük eksiğimiz. Tarım Bakanlığı’nın teşkilat şemasına bakıldığında her il, ilçe merkezlerinde il ve ilçe müdürlüklerinin olduğunu görebilirsiniz.
Oysa ne üniversitelerin Ziraat Fakültesi akademisyenlerini veya nede Tarım personelini köylüyle yan yana zor görürsünüz! Özellikle il ve ilçe tarım birimleri personelinin köylünün ayağına gitmesi gerekirken, yönlendirme veya eğitme çabasını görmeniz zordur.
Tarım Bakanlığının açıkladığı bazı özel projelerin köylülerin tümünün duyduğuna dair veri göremeyebilirsiniz!
Elbette bunlar eksiklerin bir bölümüdür.
Ziraat Fakültelerini köyde görmek!
Türkiye genelinde üniversite ağı içerisinde çok sayıda Ziraat Fakültesi veya MYO’ları vardır. Buralarda sayısız akademisyen olduğunu tahmin etmekte güç değil. Kıymetli Profesörlerimizin, Doçentlerimizin köylüyle birlikte tarlaya tohum atması, nasıl atılacağının gösterilmesi kötü bir görüntü oluşturmaz.
Aksine köylünün güvenini kamçılayabilir.
Tarım ve hayvancılık alanında yapılabilecekleri, eksikleri önümüzdeki yazılarda işlemeye devam edeceğiz Ve bu alanda eksiklerimize ışık tutma gayretimiz sürecektir.
Çünkü tarım artık stratejik öneme sahip.
Yoksa aç kalırız!
Son yayınlanan rakamlar gösteriyor ki, kırsal hızla ıssızlaşmaktadır. Kırsaldan şehirlere, şehirlerden de büyük şehirlere göç hala sürmektedir. Türkiye’de kırsalda yaşayan yani tarım ile uğraşan nüfus oranı yüzde 6.5, yaş ortalaması ise 52 olarak tespit edilmiş.
Yani köylerde gözlemlenen ıssızlık, birçok köyde parmakla sayılacak kadar yaşlı insanların yaşıyor olması aslında sorunun çok boyutlu oluşunun net resmidir. Türk tarımının kurtarılması bazı teşvikler ile mümkün olabilir mi? Mevcut süreç bunun mümkün olamayacağını göstermektedir.
Sorunun çok boyutlu olduğu görülürken, çözümün de çok katmanlı olmasının zaruri olduğunu fark etmeliyiz. Tarım veya hayvancılık Türk Devletinin stratejik hedefi haline gelmesi gelecek açısından önem arz ediyor.
Köylerin şenlendirilmesi, canlandırılması desteklerin yanı sıra stratejik planlamalara da ihtiyaç duyulduğunun görülmesi gerekmektedir.
Üniversite ile köylü buluşmalıdır!
Türkiye’de üniversitelerin sorumluluk hissi duymayan veya ilgili çevreler ile iletişiminin olmadığı en büyük eksiğimiz. Tarım Bakanlığı’nın teşkilat şemasına bakıldığında her il, ilçe merkezlerinde il ve ilçe müdürlüklerinin olduğunu görebilirsiniz.
Oysa ne üniversitelerin Ziraat Fakültesi akademisyenlerini veya nede Tarım personelini köylüyle yan yana zor görürsünüz! Özellikle il ve ilçe tarım birimleri personelinin köylünün ayağına gitmesi gerekirken, yönlendirme veya eğitme çabasını görmeniz zordur.
Tarım Bakanlığının açıkladığı bazı özel projelerin köylülerin tümünün duyduğuna dair veri göremeyebilirsiniz!
Elbette bunlar eksiklerin bir bölümüdür.
Ziraat Fakültelerini köyde görmek!
Türkiye genelinde üniversite ağı içerisinde çok sayıda Ziraat Fakültesi veya MYO’ları vardır. Buralarda sayısız akademisyen olduğunu tahmin etmekte güç değil. Kıymetli Profesörlerimizin, Doçentlerimizin köylüyle birlikte tarlaya tohum atması, nasıl atılacağının gösterilmesi kötü bir görüntü oluşturmaz.
Aksine köylünün güvenini kamçılayabilir.
Tarım ve hayvancılık alanında yapılabilecekleri, eksikleri önümüzdeki yazılarda işlemeye devam edeceğiz Ve bu alanda eksiklerimize ışık tutma gayretimiz sürecektir.
Çünkü tarım artık stratejik öneme sahip.
Yoksa aç kalırız!