
Toplumsal bellekten silinmeyen soykırım acısı
Erzurum’un Yeşilyayla Köyü’nde oturan Bülent Eşref Kotan, 14 yıl önce rahmetli olan dedesi Asaf Kotan’ın 1918 Ermeni katliamından sağ olarak kurtulduğunu söyledi. Kotan, “ Dedem, Ermenilerin bizi arkamızdan vurdu, biz onlara çok güvenirdik’. Katliam günlerinde büyük acılar çekmişler, açlıktan ölmemek için, Rus birliklerinin atlarının dışkılarındaki arpaları ayıklayıp yemişler” dedi.
Mutluhan ÇAMUR/ ERZURUM

Erzurum merkeze bağlı Yeşil Yayla Köyü’nde 1918 de Ermeniler tarafından yapılan soykırımının acıları, aradan 99 yıl geçmesine rağmen hala dipdiri. Türkler o dönemlerde ‘kardeşim’ dedikleri Ermeniler tarafından katledildi. Yıllarca Osmanlı Devleti’nin çatısı altında yaşayan Ermeniler Rusların kışkırtmaları ve Milliyetçilik akımının etkisi ile yıllarca ekmeğini yediği devlete başkaldırarak katliamlara başladı. 1918’de Erzurum’dan geri çekilen Ermeniler, Ilıca, Karaz, Umudum hattından Dumlu’ya doğru ilerlerken, bu güzergâhta bulunan Yeşilyayla Köyü’nde katliamlar gerçekleştirdi. Köy halkını samanlıkta toplayan Ermeniler, çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 140’a yakın masum insanı yakarak katletti. Katliamdan sağ kurtulamayı başaran Asaf Kotan katliam günlerini torunu Bülent Eşref Kotan’a, anlatıyor. Babasını küçük yaşta kaybeden Bülent Eşref Kotan, dedesi ve ninesiyle birlikte büyüyor. Hasibe-Asaf çifti kendi evlatları gibi büyüttükleri torunlarına katliam günlerinde çektikleri acıları ve katliamın izlerini birebir aktarıyor.
Arkadan vurdular
Bülent Eşref Kotan, dedesinin Ermeni katliamından sağ kurtulmasını annesinin onu yüklüğe( yorgan, döşek koyulan yer) saklaması sayesinde olduğunu dile getirdi. Kotan, “Dedem o zamanlar çok açlık çektiklerini, aç kalmamak için Rus askerlerinin atlarınının dışkısındaki arpaları ayıklayıp yediklerini söylerdi. Dedemin en çok zoruna giden kardeşim dedikleri ve çok güvendikleri Ermeniler tarafından arkalarından vurulmalarıydı” dedi.

Dedesinin 95 yaşında vefat ettiğini ve hemen hemen her gün katliam günlerinde yaşadıklarını anlattığını söyleyen Kotan, “Dedem babasını hiç görmemiş annesi ve halasıyla büyümüş. Rusların zamanında çok açlık ve yokluk çekmişler. Ermeniler bizim köyde katliam yaptıkları dönemde dedemin dedesi ve köyün ileri gelenleri kesilerek öldürülmüş. Dedemin anlattığına göre, Umudum Köyü’nden 3 asker bizim köye gelince Ermeniler tarafından katledilmiş. Eğer Umudum Köyü’nden bizim köye biraz fazla asker gelseymiş katliam olmayacakmış” diye konuştu.
Şöhret ana köye muhtarlık yaptı
Kotan, asker gönderme işini sabaha bıraktıkları için köyün yetişkinlerinin katledildiğini ve köyde az sayıda erkek, kadın ve çocukların kaldığına değindi. Kotan, “ Türk askerlerinin köye yaklaştığını gören Ermeniler köyden kaçıyor. Sadece Ermenilerden Horsof diye biri kalıyor, o da hayvanların yem yediği yerin (müsürlük) altına saklanıyor, fakat köyün kadınları onu bulup öldürüyor. O zamanlar köyde erkek kalmadığı için Şöhret ana adında bir kadın köye muhtarlık yapmış” ifadelerini kullandı.
Şehitlik yapıldıktan sonra köye yerli ve yabancı turislerin geldiğini, kazı çalışmaları sırasında Türk bayrağı, Kur’an-ı Kerim ve çeşitli eşyalar çıkarıldığını aktaran Kotan, “ Kazı sırasında bir kadın evladına sıkıca kenetlenmiş bir şekilde bulundu. Kazıda çıkarılan kemikler yaklaşık bir buçuk yıl bizim evin çatısında kaldı. O zamanlar Erzurumlu bir yarbay duruma el attı ve kemiklerin ortada bırakılmaması için bir toplu mezar yapılmasına karar verildi” şeklinde konuştu.
Sonsuz ve manevi miras bıraktı
Kotan sözlerine şöyle devam etti: “ Soykırımdan sonra ilk kez 9 Haziran 1987’de katliam basında yer bulmuştu. Toplu mezarlık yapılmasıyla birlikte o dönemin valisi Recep Birsin Özen’in katkılarıyla kemikler şehitliği konuldu ve şehitliğin etrafı yapıldı. Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu ve Prof. Dr. Enver Konukçu kazı çalışmalarında ve şehitliğin yapımında çok emekleri oldu. Dedemin bize en güzel öğüdü, ‘Devletinize ve milletinize sıkı sıkı sarılıp sahip çıkın’ oldu, bizde bu öğüdü ömrümüzün sonuna kadar unutmayacağız. Sonsuz ve manevi miraslar bıraktı yaşadıklarıyla, Allah mekânını cennet eylesin.”