
Mustafa Kemal Atatürk “Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir.” diye 1933 yılında seslendiği Türk Milleti, bugün teknolojinin her alanında Batı ile yarışır noktaya geliyor. Birçok insanın öğretilmiş çaresizlik nedeniyle “Yok canım, olmaz” dediği, “Biz yapamayız” dediği gelişmelerin temelinde aslında dün vardır.
Dün derken Türk Milletinin dününü kast ediyorum. Türk ve İslam kültür birikimi, 8, 9 ve 10’uncu yy.’da ulaşılan nokta, bizim bugün de daha iyisini yapabileceğimizin teminatıdır. Şimdi düne bir daha göz atalım ve Aybüke Can’ın taramasına göz atalım;
“Bugün işlem yaparken çoğu hesaplamaları sıfıra yakın olduğu için ihmal ede ede elimizde kocaman bir SIFIR kaldı.. İçeriden birisi isyan eder gibi "kim buldu bu sıfırı bee" deyince, Harezmi dedim. Biraz gülümseme biraz şaşkınlık..
Evet ya koca koca büyük hesaplar yapan adamlar Harezmi'nin sıfırın babası olduğunu bilmiyordu.. Harezmi ve sıfır ile başlayıp, tıptan mekaniğe, fizikten kimyaya uzun bir yazı dizisi sizlerle..
X: Matematikte bilinmeyeni temsil eden bir karakter. Şey: Türkçe’ye Arapça’dan geçmiş, belirsiz ya da bilinmeyen anlamında bir kelime. Hikayemiz yaklaşık 1200 yıl öncesine dayanıyor. Hikayenin kahramanı ise bugünkü Özbekistan sınırlarındaki Harezm’de doğan Harezmi.
Harezmi ilk eğitimlerini memleketinde aldıktan sonra, eğitimini sürdürmek için o zamanın en gelişmiş kenti olan Bağdat’a gider. Burada ağırlıklı olarak matematik, coğrafya ve astronomi üzerine çalışır ama asıl yoğunlaştığı alan matematikteki cebirlerdir.
Yaptığı çalışmalar dönemin padişahını etkiler ve padişah, o zamanlar dünyanın en büyüğü olan saraydaki meşhur kütüphaneyi ona teslim eder. Yaptığı çalışmalar öyle bir noktaya gelir ki, ünü sınırları aşar, sırf ondan ders alabilmek için farklı ülkelerden öğrenciler gelir.
Cebir ile ilgili yaptığı çalışmaları, Hesab-ül Cebir vel-Mukabele isimli eserde toplar, burada 1. ve 2. derece denklemlerin çözümünü anlatır. Ancak burada, denklem çözmek için bir bilinmeyene, bir “şey”e ihtiyaç vardır, o da bu nedenle denklemlere bir “şey” katar.
Modern cebrin temelleri sayılan bu kitap, yaklaşık 400 yıl sonra İspanyollar tarafından tercüme edilmek istenir, ancak bir sorun vardır. Ş harfini temsil eden ses, İspanyolca’da yoktur, bu nedenle bu sese en yakın ses olan Chi harfini, Yunanca’dan transfer ederler.
İspanyolların çevirisi, daha sonra Latince’ye çevrilir ve Chi harfi, Latin X harfi ile yer değişir. O günden bugüne de X olarak kullanılır. Yani matematikteki X karakterinin temelinde, günlük hayatta sıkça kullandığımız "şey" kelimesi vardır.
Harezmi, matematik dünyasının gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden biridir. Bilgisayarların temeli olan “algoritma”, Harezmi'nin Latince'ye çevrilmiş ismidir! Diğerleri gibi pek tanımadığımız Harezmi için, Sovyetler hatıra pulu bastırmış ve onun 1200. yaş gününü kutlamıştı.”
Dün derken Türk Milletinin dününü kast ediyorum. Türk ve İslam kültür birikimi, 8, 9 ve 10’uncu yy.’da ulaşılan nokta, bizim bugün de daha iyisini yapabileceğimizin teminatıdır. Şimdi düne bir daha göz atalım ve Aybüke Can’ın taramasına göz atalım;
“Bugün işlem yaparken çoğu hesaplamaları sıfıra yakın olduğu için ihmal ede ede elimizde kocaman bir SIFIR kaldı.. İçeriden birisi isyan eder gibi "kim buldu bu sıfırı bee" deyince, Harezmi dedim. Biraz gülümseme biraz şaşkınlık..
Evet ya koca koca büyük hesaplar yapan adamlar Harezmi'nin sıfırın babası olduğunu bilmiyordu.. Harezmi ve sıfır ile başlayıp, tıptan mekaniğe, fizikten kimyaya uzun bir yazı dizisi sizlerle..
X: Matematikte bilinmeyeni temsil eden bir karakter. Şey: Türkçe’ye Arapça’dan geçmiş, belirsiz ya da bilinmeyen anlamında bir kelime. Hikayemiz yaklaşık 1200 yıl öncesine dayanıyor. Hikayenin kahramanı ise bugünkü Özbekistan sınırlarındaki Harezm’de doğan Harezmi.
Harezmi ilk eğitimlerini memleketinde aldıktan sonra, eğitimini sürdürmek için o zamanın en gelişmiş kenti olan Bağdat’a gider. Burada ağırlıklı olarak matematik, coğrafya ve astronomi üzerine çalışır ama asıl yoğunlaştığı alan matematikteki cebirlerdir.
Yaptığı çalışmalar dönemin padişahını etkiler ve padişah, o zamanlar dünyanın en büyüğü olan saraydaki meşhur kütüphaneyi ona teslim eder. Yaptığı çalışmalar öyle bir noktaya gelir ki, ünü sınırları aşar, sırf ondan ders alabilmek için farklı ülkelerden öğrenciler gelir.
Cebir ile ilgili yaptığı çalışmaları, Hesab-ül Cebir vel-Mukabele isimli eserde toplar, burada 1. ve 2. derece denklemlerin çözümünü anlatır. Ancak burada, denklem çözmek için bir bilinmeyene, bir “şey”e ihtiyaç vardır, o da bu nedenle denklemlere bir “şey” katar.
Modern cebrin temelleri sayılan bu kitap, yaklaşık 400 yıl sonra İspanyollar tarafından tercüme edilmek istenir, ancak bir sorun vardır. Ş harfini temsil eden ses, İspanyolca’da yoktur, bu nedenle bu sese en yakın ses olan Chi harfini, Yunanca’dan transfer ederler.
İspanyolların çevirisi, daha sonra Latince’ye çevrilir ve Chi harfi, Latin X harfi ile yer değişir. O günden bugüne de X olarak kullanılır. Yani matematikteki X karakterinin temelinde, günlük hayatta sıkça kullandığımız "şey" kelimesi vardır.
Harezmi, matematik dünyasının gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden biridir. Bilgisayarların temeli olan “algoritma”, Harezmi'nin Latince'ye çevrilmiş ismidir! Diğerleri gibi pek tanımadığımız Harezmi için, Sovyetler hatıra pulu bastırmış ve onun 1200. yaş gününü kutlamıştı.”