
Ümidi kaybetmek hayatı kaybetmektir aslında!
Kötümser olmak bizim değil karşımızdakilerin işini kolaylaştırır.
Ahmakça bir iyimserlik içerisinde olmaktan bahsetmiyorum elbette…
Ayakları yere basan, tabloyu pembeleştirmeyen ancak enseyi de karartmayan bir bakış açısından bahsettiğim sanırım anlaşılıyordur.
Şimdi bütün bu girizgahtan sonra geleceğimiz nokta muhakkak ki içinde bulunduğumuz haller.
Evet zıp zıp zıplayan bir dolarla karşı karşıyayız.
Ekonomik bir savaşın ambargolarla, kur tehditleriyle, vergi artırma hamleleriyle sürekli ülkemizi hedef aldığı ortada.
Bunu görmezden gelmek, yok böyle bir şey, bize bir şey olmaz demek, içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmanın bir yolu olmadığı gibi, tedbirsizliğin getireceği sonuçlar ancak tablomuzdaki karanlık noktaları artırmaya yarar.
Peki ülke olarak bu halde miyiz?
Elbette hayır!
Belki de bu kötü deneyim bize Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’nin neden gerekli olduğunu zamanından çok önce açıkça görmemizi sağlayacak bir imkanı da içinde barındırıyor.
Hızlı karar alabilme ve bekletmeksizin uygulayabilme avantajı.
Ülkemize ABD tarafından oynanan oyunun daha birinci sahnesinde Başkan Erdoğan’ın “oyunu gördük!” hamlesi karşı tarafın gardını bozdu.
İş sözle de kalmadı elbette…
Hemen arkasından hazine ve maliyenin tek elde olmasının hızına tanık olup ilk tedbirlerin nasıl hızlıca açıklandığına şahit olduk.
Merkez Bankası, BDDK, SPK gibi kuruluşların bu yeni ve hızlı sistemin arkasında kalmayarak reel piyasaya sundukları sadece teorik olmayan pratik olarak piyasaya ekti eden kararlarını kısa zamanda piyasanın nasıl olumlu satın aldığını gördük.
Belki de ilk defa TOOB ve TÜSİAD’ın hükümete destekleni, alınan kararlara güvenlerini bu kadar hızlı ve ortak bir açıklamayla cesaretle gösterebildiklerine şahit olduk.
Sonuç; kur ateşi yavaş yavaş sönmeye, dolar hafif hafif gerilemeye başladı.
Bu başarı mıdır?
Elbette! Erdoğan’ın samimi, milli ve cesur tavrının ardına neredeyse tamamıyla diyebileceğimiz bir çoğunlukla milletin destek vermesinin olumlu karşılığını almaya başladık bile.
Gerçi muhalefetten kimi zayıf seslerin ya da büyük bir sessizliğin garip tutarsızlığı sürüyor olsa da bunu çok fazla önemsemek gerekmiyor diyebiliriz.
Bunun yanı sıra Devlet Bahçeli’nin milli meselelere hassas yaklaşımının moral değer olarak kıymetini bir kez daha görmüş olduk.
Peki, herşey tamam mı güllük gülistanlık mı oldu piyasalar diyecek olursanız…
Elbette hayır!
Belki de herşey daha yeni başlıyor.
Sadece şu gerçeğin bile halka inandırıcı bir şekilde anlatılmış olması bu birlikteliğin temel omurgasını oluşturmaya yetti!
Başımıza gelenler son günlerde çöken ekonomimizin bir neticesi değil bu vatana karşı yıllardır uygulanan hasmane planın bir parçasıdır!
Gezi gibi 15 Temmuz hain darbe girişimi ve daha niceleri gibi.
İş böyle olunca da bu vatanın evlatları meseleye dolar üzerinden değil vatan üzerinden bakmaya başladılar.
Bu milletin feraseti yeni bir felaketin daha sanıldığından çok kısıtlı bir zararla önüne geçilmesini sağladı.
Ne diyelim Allah bu milletin kalbini daha da berraklaştırsın, ümmetin ümidi olması şerefinden bu milleti mahrum bırakmasın.
Rabbimiz; ümit ve bereket getirmesini umduğumuz yaklaşan bayram vesilesiyle insanlarımıza sıhhat, devletimize birlik ve bereket ihsan eylesin.
Bayramınız şimdiden mübarek olsun.
Kötümser olmak bizim değil karşımızdakilerin işini kolaylaştırır.
Ahmakça bir iyimserlik içerisinde olmaktan bahsetmiyorum elbette…
Ayakları yere basan, tabloyu pembeleştirmeyen ancak enseyi de karartmayan bir bakış açısından bahsettiğim sanırım anlaşılıyordur.
Şimdi bütün bu girizgahtan sonra geleceğimiz nokta muhakkak ki içinde bulunduğumuz haller.
Evet zıp zıp zıplayan bir dolarla karşı karşıyayız.
Ekonomik bir savaşın ambargolarla, kur tehditleriyle, vergi artırma hamleleriyle sürekli ülkemizi hedef aldığı ortada.
Bunu görmezden gelmek, yok böyle bir şey, bize bir şey olmaz demek, içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmanın bir yolu olmadığı gibi, tedbirsizliğin getireceği sonuçlar ancak tablomuzdaki karanlık noktaları artırmaya yarar.
Peki ülke olarak bu halde miyiz?
Elbette hayır!
Belki de bu kötü deneyim bize Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’nin neden gerekli olduğunu zamanından çok önce açıkça görmemizi sağlayacak bir imkanı da içinde barındırıyor.
Hızlı karar alabilme ve bekletmeksizin uygulayabilme avantajı.
Ülkemize ABD tarafından oynanan oyunun daha birinci sahnesinde Başkan Erdoğan’ın “oyunu gördük!” hamlesi karşı tarafın gardını bozdu.
İş sözle de kalmadı elbette…
Hemen arkasından hazine ve maliyenin tek elde olmasının hızına tanık olup ilk tedbirlerin nasıl hızlıca açıklandığına şahit olduk.
Merkez Bankası, BDDK, SPK gibi kuruluşların bu yeni ve hızlı sistemin arkasında kalmayarak reel piyasaya sundukları sadece teorik olmayan pratik olarak piyasaya ekti eden kararlarını kısa zamanda piyasanın nasıl olumlu satın aldığını gördük.
Belki de ilk defa TOOB ve TÜSİAD’ın hükümete destekleni, alınan kararlara güvenlerini bu kadar hızlı ve ortak bir açıklamayla cesaretle gösterebildiklerine şahit olduk.
Sonuç; kur ateşi yavaş yavaş sönmeye, dolar hafif hafif gerilemeye başladı.
Bu başarı mıdır?
Elbette! Erdoğan’ın samimi, milli ve cesur tavrının ardına neredeyse tamamıyla diyebileceğimiz bir çoğunlukla milletin destek vermesinin olumlu karşılığını almaya başladık bile.
Gerçi muhalefetten kimi zayıf seslerin ya da büyük bir sessizliğin garip tutarsızlığı sürüyor olsa da bunu çok fazla önemsemek gerekmiyor diyebiliriz.
Bunun yanı sıra Devlet Bahçeli’nin milli meselelere hassas yaklaşımının moral değer olarak kıymetini bir kez daha görmüş olduk.
Peki, herşey tamam mı güllük gülistanlık mı oldu piyasalar diyecek olursanız…
Elbette hayır!
Belki de herşey daha yeni başlıyor.
Sadece şu gerçeğin bile halka inandırıcı bir şekilde anlatılmış olması bu birlikteliğin temel omurgasını oluşturmaya yetti!
Başımıza gelenler son günlerde çöken ekonomimizin bir neticesi değil bu vatana karşı yıllardır uygulanan hasmane planın bir parçasıdır!
Gezi gibi 15 Temmuz hain darbe girişimi ve daha niceleri gibi.
İş böyle olunca da bu vatanın evlatları meseleye dolar üzerinden değil vatan üzerinden bakmaya başladılar.
Bu milletin feraseti yeni bir felaketin daha sanıldığından çok kısıtlı bir zararla önüne geçilmesini sağladı.
Ne diyelim Allah bu milletin kalbini daha da berraklaştırsın, ümmetin ümidi olması şerefinden bu milleti mahrum bırakmasın.
Rabbimiz; ümit ve bereket getirmesini umduğumuz yaklaşan bayram vesilesiyle insanlarımıza sıhhat, devletimize birlik ve bereket ihsan eylesin.
Bayramınız şimdiden mübarek olsun.