
Nevzat Saygılıoğlu ismi bir zamanlar Erzurum için çok anlam ifade eden bir isimdi.
Özellikle 1980 ve 90’lı yıllara damgasını vuran, iki satır görüşmek için araya hatırlı kişilerin koyulduğu önemli bir isimdi.
Gelirler Genel Müdürü, Gümrük Müsteşarı ve Hazine Müsteşarı olmuş, üst düzey kamu görevlerinde bulunmuş bir teknisyendi.
Erzurumluların ‘’Seninle gurur duyuyor’’ dediği, omuzlarından indirmediği bir bürokrattı.
Özal ve Çiller’in, başbakanlığı dönemlerinde ki gözde prenslerindendi.
Sözü kanun gibiydi.
Har açıklaması ulusal gazetelerde manşetti.
Başarı merdivenlerini tek tek tırmanarak ilginç bir kariyer elde ederek en üst kamu görevlerine gelmeyi başarmış biriydi.
Görevdeyken Erzurum’a çok hizmetleri oldu.
Siyaset ona yüz vermediyse de o her daim saygınlığını korudu.
Her daim ağırdı, hep ağırbaşlıydı.
O bir gerçek dadaştı, akademisyendi, şehrinin modern yüzüydü, Erzurum’un yüzakıydı.
O dönemler pek çok icraatıyla bunu ortaya koydu, adını tarihe altın harflerle yazdıran kişi oldu.

***
Bütün bunları niye anlattım?
Nereden çıktı Nevzat Saygılıoğlu mevzusu şimdi?
Haklısınız, anlatayım.
Ankara’da ki ‘Erzurum Tanıtım Günleri’nin açılış törenlerinde yıllar sonra gördüm o Saygılıoğlu’nu.
Altınpark’da ki salonda tam da Yavuz Değirmenci’nin toplantıya katılanların adlarını okuduğu an.
Eşi ile gelmiş, ayakta kalmış, oturacak yer arıyordu o Nevzat Saygılıoğlu!
Kimsenin umurunda değildi.
Hem de yıllarca başkanlık ve yöneticiliğini yaptığı vakfın töreninde ayakta kalışını, oturacak yer arayışını gördüğümde cız etti içim.
Arkalarda bir yer bulup usulca oraya ilişirken anladım.
Vefa’nın esasında İstanbul’da bir semtin adı olduğunu!
--

Esenboğa’da bir indi-bindi hikayesi!
Sevda Güneş İncesu’nun da yıllar önce İstanbul’dan Erzurum’a uçarken başına gelmiş ama ben ilk defa şahit oluyorum. Şaşırmam da sanırım ondan! Ankara Esenboğa’da Cumartesi günü akşam bindiğimiz ve neredeyse kapıların tam kapanacağı bir anda ‘arızalı, inin’ diye apar topar uçaktan indirildik. Kapıda kesilen biletlerimizin koçanları tekrar geri verilirken en çok da o esnadaki nezaketsizliğe, ‘ben yaptım oldu’ tavırlarına taktım! İnanılmaz bir hoyratlık vardı ve sanki ben ‘sadece Erzurum uçağında böyle şey olur’ düşüncesine kapıldım, kendimi çok kötü hissettim. Üstelik Vali Okay Memiş, MHP İl Başkanı Naim Karataş, Spor İl Müdürü Fuat Taşkesenligil ile Kültür ve Turizm Müdürü Cemal Almaz da aynı uçaktaydı. Aynını onlar da yaşadılar. Hadi uçak arızalıydı, emniyetimiz için indirildik. Hatta THY’nin görevli yöneticilerine bundan dolayı teşekkür bile etmeliyiz. Başka bir uçak gelsin, ona binelim diye 2 saate yakın havaalanında bekletmek neydi, anlamadım. Açıkçası ben diğer yolcular gibi gelecek olan öbür uçağı beklerken ‘’Ne olacak, sahapsız memleket’’ demekten kendimi alamadım, alamadım
---

Şair Savcı’yı takdimidir!
Ankara, İstanbul, Kocaeli, Bursa gibi illerde yapılan tanıtım günlerinin ne faydası oluyor şeklindeki tartışmaları hep gereksiz bulmuşumdur. Elbette ki bu tür etkinlikler yapılırken uygulamalarda sıkıntılar yaşanıyor, yanlışlıklar yapılıyor olabilir. Ama bir gerçek var ki bu tür tanıtım günleri bayağı bir iyi oluyor, o illerde yaşayan hemşehrilerin diri, dinamik kalması sağlanıyor. Hemşehrilerin tanışması, kaynaşmasıdır bir bakıma o tür etkinlikler. Bir çok tanıtım günlerine katılan biri olarak mesela Ankara’da ki tanıtım günlerinde en sevindiğim, hemşehrimiz bir savcı ile tanışmış olmamdı. Benim için müthiş bir kazanım oldu o tanışma anı. Hakimler ve savcıların yüzleri mahkeme duvarları gibidir diye yanlış bir algı var ya. Karşımda devletin soğuk yüzü olarak görmem gerekirken tam tersi bir adam buldum. Adı Mehmet Taştan. Marmara mezunu bir hukukçu, Erzurum Lisesi patentli bir Erzurumlu. 13 yılı aşkın süredir Ankara Adliyesinde görev yapıyor. Onu farklı kılan şair yönü. 30 yılı aşkın süredir şiirle ilgileniyor. Mehmet Taştan, İnsan Boşluğu, Yağmur ıslıyor beni ve Bu kapıdan isimli şiir kitapları olan bir şair. Kısa süre içerisinde kaynaştık, nasıl da dost canlısı. Kırk yıllık tanışmışlar gibiydik. Açılışın yapıldığı ilk gün olan Perşembe günü mesai biter bitmez soluğu Altınpark’da almış ve sahneye çıkmış, Erzurum ile ilgili bir şiirini okumuş. Bir çok tanıtım proğramında da aynını yapmış. Youtube’de de var okuduğu bazı şiirler. Okurken adeta yaşıyor. Artık telefonumda başkentte sadece bir savcı değil, sanatçı bir hemşehrim var diye de kendimi biraz daha mutlu biraz daha şanslı hissederek ayrılıyorum Ankara’dan..
Kocaman bir alkış!
Bana göre sektöründe Türkiye’nin bir numarası olan Dianer’in 1 Ekim’de başlayıp 3 Kasım’da sona erecek olan kitap fuarının bu hafta ki tanıtım afişinde tanıdık bir ismi gördüm, keyiflendim. Nasıl keyif almayayım ki? 3’ncü Kitap Fuarında gazetemizin de yazarı olan sevgili arkadaşımız İrfan Gürkan Çelebi de var. ‘Bizim Gürkan’ hem de onca afilli yazar ile birlikte. Kahramanım Yunus, Tarihi değiştiren Liderler, Gezegenler arası yolculuk, Efsane Tayfa, Bıçak Sırtında Aşk, Vahiyden Kalbe gibi sayısız kitabı bulunan sevgili Gürkan’ı o listede gördüm, çok mutlu oldum, çok. Yoğundur diye kendisini bir mesajla tebrik ettim, ona bu yolculuğunda başarılar diliyorum. Ahmet Ümit, Kürşat Başar, Yavuz Dizdar, Fuat Kozluklu, İclal Aydın ve Cem Sancar gibi isimlerin olduğu afişte resmi yayınlanıyor artık, alkışlarımız ona gelsin.. Hem de en kocamanından..
--
Bu da bir şeydir baylar!
BB Erzurumspor’un Menemen deplasmanından 1 puanla dönmesinin ardından geldi aklıma.
Edip Cansever’in bir şiiri var.
Eylül’ün sesi..
O şiir ‘bu da bir şeydir bayım’ diye bitiyor.
Ben de aynını diyorum.
Evet, rakip şu ana kadar evinde hiç puan alamamış bir rakipti.
İlk defa Erzurum maçında puanla tanıştı.
Ama aynı zamanda Erzurum da deplasmanda aldığı ilk puandı bu 1 puan.
O açından baktığımızda Edip Cansever gibi diyorum ki.
Az biraz pozitif olun, o kadar da değil.
Erzurum’un ilk defa bir deplasmanda yenilmemesi ve üstelik puan bile alması da bir şeydir bayım!
***

Uzun yolculuklar tek bir adımla başlar!
Yakın tarihe baktığımızda Erzurum’a gelen ve görev yapan Valilerin çoğu terfi etmiş, daha iyi yerlere atanmış.
İçlerinde başarısız bulunduğu için merkeze alınanlar da olmuş ama genelde Erzurum’da görev yapan Valiler terfi etmiş.
1982 yılından itibaren Erzurum’da görev yapan bütün valileri tanıdım.
1923 yılından sonra toplam 46 Vali görev yapmış Erzurum’da
Saydım, sahadayken 15’iyle tanışmışım.
Gökhan Aydıner ve Mehmet Ağar, Erzurum Valiliği görevinden sonra Emniyet Genel Müdürü olan eski valiler.
Recep Birsin Özen Adana’ya, Osman Derya Kadıoğlu Malatya’ya, Ahmet Kayhan Konya’ya, Mustafa Malay Aydın’a, Celalettin Güvenç Şanlıurfa’ya, Sebahattin Öztürk de Antalya’ya atanan Valiler oldular.
İstatistiklere baktığımda Erzurum’da görev yapan mülki amirlerin geneli başarılı bulunduğu için Valilik görevlerine devam ettiriliyorlar.
Halen Valilik görevini yapan Okay Memiş’in de Erzurum’dan sonra büyük bir ile Vali olacağını sanıyorum.
İzmir de olabilir Ankara da.
Bu yönde duyumlar alıyorum ama ben Valimizin bayağı bir kalmasından yanayım.
Güzel gidiyor diye düşünüyorum.
Özellikle 2.Organize Bölgesindeki istihdam sağlamaya yönelik Tekstilkent için katkıları taktire şayan.
Ne demiş atalarımız, uzun yolculuklar tek bir adımla başlar.
Uzun yolculukta güzel bir adımdır Tekstilkent!
Bu benim son kararımdır.
***
İmamoğlu istemiş, o da tamam demiş!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ekibinde bir Erzurumlu var.
Adını ilk defa CHP’den Sultanbeyli Belediye Başkan adayı olduğunda duymuştum.
Orada AK Partili aday kazanırken İmamoğlu onu ekibine dahil etti ve Mezarlıklar Daire Başkanlığına getirdi.
Mezarlıklardı, ifaiyeydi, asla küçümsemiyorum.
Erzurumlu hemşehrilerimizin öyle Büyük bir şehirde görev yapmasını tam tersine önemsiyorum.
İstanbul’a gittiğimde tanışmak istediğim adamlarda biriydi.
Benden önce Onur Sağsöz erken davranmış ve o daire başkanıyla, Dr.Ayhan Koç ile tanışmış.
Bir de röportaj yapmış.
Onur’un röportaj metnini gördüm.
Çok ilginç şeyler söylemiş.
Sizinle de paylaşmak istediğim, söylediği, altı çizilesi tespit ve değerlendirmeleri şunlar:
***
“Siyasete AK Parti’de başladım. Meclis üyeliği ve belediye başkan yardımcılıkları görevlerinde buundum. Siyaset din değil. Din değiştirmedim, CHP’ye geçerek sadece parti değiştirdim.CHP’nin ‘Biz sizi böyle kabul ediyoruz’ demesi benim için çok değerli bir şey. Her zaman diyorum, çok şükür, iyi ki Erzurumluyum, mayamı oradan almışım.CHP’den aday olduktan sonra benim hiç bir talebim olmadı. Bir Erzurumlu duruşu sergiledim. Ben bana düşeni yaptım ve çekildim, hekimliğe geri döndüm. Sonrasında İl Başkanı aradı, Ekrem Bey’in danışmanları aradı ve Mezarlıklar Daire Başkanlığı’nı teklif ettiler. Bir kaç gün düşündüm ve kabul ettim. 3 bine yakın personeli ve çok ciddi bütçesi olan bir kurum. İstanbul’un hemen her noktasındayız. İnsanların en acılı gününde yanlarındayız. Haliyle çok hassas bir yer. Göreve geldiğim günden bu yana daha iyisini yapmanın derdine düştük. İnsanların o en zor en acı günlerinde onlara daha iyi nasıl hizmet verebiliriz bunun derdindeyiz. Tek bir siyasi partiye ya da düşünceye mecbur bırakılmak, bu çok kötü bir şey. Bakın Müslüman aileden, Müslüman olarak dünyaya geliyoruz. Ama Erzurum’da bir fark var. Erzurumlu bebek hem Müslüman, hem sağcı hatta ülkücü doğuyor. Bildiği tek şey o. Karşısında bir başka görüş, düşünce yok. Erzurum’un en büyük sıkıntısı bu. Bizim için ekmek lavaş. Başka bir şeyi de kabul etmiyoruz. Başka bir siyasi partiye gittiğiniz de Dadaşlığınız bozuluyor mu? Ya da yediği ekmek lavaş olmaktan çıkıyor mu?’’.
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: Göründükleri gibi olmalıdır insanlar. Eğer değillerse görünmeseler daha iyi (Shakespeara)
DUVARIN DİLİ- Ha ondan mesaj beklemişim ha otobüs durağında vapur!
Özellikle 1980 ve 90’lı yıllara damgasını vuran, iki satır görüşmek için araya hatırlı kişilerin koyulduğu önemli bir isimdi.
Gelirler Genel Müdürü, Gümrük Müsteşarı ve Hazine Müsteşarı olmuş, üst düzey kamu görevlerinde bulunmuş bir teknisyendi.
Erzurumluların ‘’Seninle gurur duyuyor’’ dediği, omuzlarından indirmediği bir bürokrattı.
Özal ve Çiller’in, başbakanlığı dönemlerinde ki gözde prenslerindendi.
Sözü kanun gibiydi.
Har açıklaması ulusal gazetelerde manşetti.
Başarı merdivenlerini tek tek tırmanarak ilginç bir kariyer elde ederek en üst kamu görevlerine gelmeyi başarmış biriydi.
Görevdeyken Erzurum’a çok hizmetleri oldu.
Siyaset ona yüz vermediyse de o her daim saygınlığını korudu.
Her daim ağırdı, hep ağırbaşlıydı.
O bir gerçek dadaştı, akademisyendi, şehrinin modern yüzüydü, Erzurum’un yüzakıydı.
O dönemler pek çok icraatıyla bunu ortaya koydu, adını tarihe altın harflerle yazdıran kişi oldu.

***
Bütün bunları niye anlattım?
Nereden çıktı Nevzat Saygılıoğlu mevzusu şimdi?
Haklısınız, anlatayım.
Ankara’da ki ‘Erzurum Tanıtım Günleri’nin açılış törenlerinde yıllar sonra gördüm o Saygılıoğlu’nu.
Altınpark’da ki salonda tam da Yavuz Değirmenci’nin toplantıya katılanların adlarını okuduğu an.
Eşi ile gelmiş, ayakta kalmış, oturacak yer arıyordu o Nevzat Saygılıoğlu!
Kimsenin umurunda değildi.
Hem de yıllarca başkanlık ve yöneticiliğini yaptığı vakfın töreninde ayakta kalışını, oturacak yer arayışını gördüğümde cız etti içim.
Arkalarda bir yer bulup usulca oraya ilişirken anladım.
Vefa’nın esasında İstanbul’da bir semtin adı olduğunu!
--

Esenboğa’da bir indi-bindi hikayesi!
Sevda Güneş İncesu’nun da yıllar önce İstanbul’dan Erzurum’a uçarken başına gelmiş ama ben ilk defa şahit oluyorum. Şaşırmam da sanırım ondan! Ankara Esenboğa’da Cumartesi günü akşam bindiğimiz ve neredeyse kapıların tam kapanacağı bir anda ‘arızalı, inin’ diye apar topar uçaktan indirildik. Kapıda kesilen biletlerimizin koçanları tekrar geri verilirken en çok da o esnadaki nezaketsizliğe, ‘ben yaptım oldu’ tavırlarına taktım! İnanılmaz bir hoyratlık vardı ve sanki ben ‘sadece Erzurum uçağında böyle şey olur’ düşüncesine kapıldım, kendimi çok kötü hissettim. Üstelik Vali Okay Memiş, MHP İl Başkanı Naim Karataş, Spor İl Müdürü Fuat Taşkesenligil ile Kültür ve Turizm Müdürü Cemal Almaz da aynı uçaktaydı. Aynını onlar da yaşadılar. Hadi uçak arızalıydı, emniyetimiz için indirildik. Hatta THY’nin görevli yöneticilerine bundan dolayı teşekkür bile etmeliyiz. Başka bir uçak gelsin, ona binelim diye 2 saate yakın havaalanında bekletmek neydi, anlamadım. Açıkçası ben diğer yolcular gibi gelecek olan öbür uçağı beklerken ‘’Ne olacak, sahapsız memleket’’ demekten kendimi alamadım, alamadım
---

Şair Savcı’yı takdimidir!
Ankara, İstanbul, Kocaeli, Bursa gibi illerde yapılan tanıtım günlerinin ne faydası oluyor şeklindeki tartışmaları hep gereksiz bulmuşumdur. Elbette ki bu tür etkinlikler yapılırken uygulamalarda sıkıntılar yaşanıyor, yanlışlıklar yapılıyor olabilir. Ama bir gerçek var ki bu tür tanıtım günleri bayağı bir iyi oluyor, o illerde yaşayan hemşehrilerin diri, dinamik kalması sağlanıyor. Hemşehrilerin tanışması, kaynaşmasıdır bir bakıma o tür etkinlikler. Bir çok tanıtım günlerine katılan biri olarak mesela Ankara’da ki tanıtım günlerinde en sevindiğim, hemşehrimiz bir savcı ile tanışmış olmamdı. Benim için müthiş bir kazanım oldu o tanışma anı. Hakimler ve savcıların yüzleri mahkeme duvarları gibidir diye yanlış bir algı var ya. Karşımda devletin soğuk yüzü olarak görmem gerekirken tam tersi bir adam buldum. Adı Mehmet Taştan. Marmara mezunu bir hukukçu, Erzurum Lisesi patentli bir Erzurumlu. 13 yılı aşkın süredir Ankara Adliyesinde görev yapıyor. Onu farklı kılan şair yönü. 30 yılı aşkın süredir şiirle ilgileniyor. Mehmet Taştan, İnsan Boşluğu, Yağmur ıslıyor beni ve Bu kapıdan isimli şiir kitapları olan bir şair. Kısa süre içerisinde kaynaştık, nasıl da dost canlısı. Kırk yıllık tanışmışlar gibiydik. Açılışın yapıldığı ilk gün olan Perşembe günü mesai biter bitmez soluğu Altınpark’da almış ve sahneye çıkmış, Erzurum ile ilgili bir şiirini okumuş. Bir çok tanıtım proğramında da aynını yapmış. Youtube’de de var okuduğu bazı şiirler. Okurken adeta yaşıyor. Artık telefonumda başkentte sadece bir savcı değil, sanatçı bir hemşehrim var diye de kendimi biraz daha mutlu biraz daha şanslı hissederek ayrılıyorum Ankara’dan..

Bana göre sektöründe Türkiye’nin bir numarası olan Dianer’in 1 Ekim’de başlayıp 3 Kasım’da sona erecek olan kitap fuarının bu hafta ki tanıtım afişinde tanıdık bir ismi gördüm, keyiflendim. Nasıl keyif almayayım ki? 3’ncü Kitap Fuarında gazetemizin de yazarı olan sevgili arkadaşımız İrfan Gürkan Çelebi de var. ‘Bizim Gürkan’ hem de onca afilli yazar ile birlikte. Kahramanım Yunus, Tarihi değiştiren Liderler, Gezegenler arası yolculuk, Efsane Tayfa, Bıçak Sırtında Aşk, Vahiyden Kalbe gibi sayısız kitabı bulunan sevgili Gürkan’ı o listede gördüm, çok mutlu oldum, çok. Yoğundur diye kendisini bir mesajla tebrik ettim, ona bu yolculuğunda başarılar diliyorum. Ahmet Ümit, Kürşat Başar, Yavuz Dizdar, Fuat Kozluklu, İclal Aydın ve Cem Sancar gibi isimlerin olduğu afişte resmi yayınlanıyor artık, alkışlarımız ona gelsin.. Hem de en kocamanından..
--
Bu da bir şeydir baylar!
BB Erzurumspor’un Menemen deplasmanından 1 puanla dönmesinin ardından geldi aklıma.
Edip Cansever’in bir şiiri var.
Eylül’ün sesi..
O şiir ‘bu da bir şeydir bayım’ diye bitiyor.
Ben de aynını diyorum.
Evet, rakip şu ana kadar evinde hiç puan alamamış bir rakipti.
İlk defa Erzurum maçında puanla tanıştı.
Ama aynı zamanda Erzurum da deplasmanda aldığı ilk puandı bu 1 puan.
O açından baktığımızda Edip Cansever gibi diyorum ki.
Az biraz pozitif olun, o kadar da değil.
Erzurum’un ilk defa bir deplasmanda yenilmemesi ve üstelik puan bile alması da bir şeydir bayım!
***

Uzun yolculuklar tek bir adımla başlar!
Yakın tarihe baktığımızda Erzurum’a gelen ve görev yapan Valilerin çoğu terfi etmiş, daha iyi yerlere atanmış.
İçlerinde başarısız bulunduğu için merkeze alınanlar da olmuş ama genelde Erzurum’da görev yapan Valiler terfi etmiş.
1982 yılından itibaren Erzurum’da görev yapan bütün valileri tanıdım.
1923 yılından sonra toplam 46 Vali görev yapmış Erzurum’da
Saydım, sahadayken 15’iyle tanışmışım.
Gökhan Aydıner ve Mehmet Ağar, Erzurum Valiliği görevinden sonra Emniyet Genel Müdürü olan eski valiler.
Recep Birsin Özen Adana’ya, Osman Derya Kadıoğlu Malatya’ya, Ahmet Kayhan Konya’ya, Mustafa Malay Aydın’a, Celalettin Güvenç Şanlıurfa’ya, Sebahattin Öztürk de Antalya’ya atanan Valiler oldular.
İstatistiklere baktığımda Erzurum’da görev yapan mülki amirlerin geneli başarılı bulunduğu için Valilik görevlerine devam ettiriliyorlar.
Halen Valilik görevini yapan Okay Memiş’in de Erzurum’dan sonra büyük bir ile Vali olacağını sanıyorum.
İzmir de olabilir Ankara da.
Bu yönde duyumlar alıyorum ama ben Valimizin bayağı bir kalmasından yanayım.
Güzel gidiyor diye düşünüyorum.
Özellikle 2.Organize Bölgesindeki istihdam sağlamaya yönelik Tekstilkent için katkıları taktire şayan.
Ne demiş atalarımız, uzun yolculuklar tek bir adımla başlar.
Uzun yolculukta güzel bir adımdır Tekstilkent!
Bu benim son kararımdır.
***

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ekibinde bir Erzurumlu var.
Adını ilk defa CHP’den Sultanbeyli Belediye Başkan adayı olduğunda duymuştum.
Orada AK Partili aday kazanırken İmamoğlu onu ekibine dahil etti ve Mezarlıklar Daire Başkanlığına getirdi.
Mezarlıklardı, ifaiyeydi, asla küçümsemiyorum.
Erzurumlu hemşehrilerimizin öyle Büyük bir şehirde görev yapmasını tam tersine önemsiyorum.
İstanbul’a gittiğimde tanışmak istediğim adamlarda biriydi.
Benden önce Onur Sağsöz erken davranmış ve o daire başkanıyla, Dr.Ayhan Koç ile tanışmış.
Bir de röportaj yapmış.
Onur’un röportaj metnini gördüm.
Çok ilginç şeyler söylemiş.
Sizinle de paylaşmak istediğim, söylediği, altı çizilesi tespit ve değerlendirmeleri şunlar:
***
“Siyasete AK Parti’de başladım. Meclis üyeliği ve belediye başkan yardımcılıkları görevlerinde buundum. Siyaset din değil. Din değiştirmedim, CHP’ye geçerek sadece parti değiştirdim.CHP’nin ‘Biz sizi böyle kabul ediyoruz’ demesi benim için çok değerli bir şey. Her zaman diyorum, çok şükür, iyi ki Erzurumluyum, mayamı oradan almışım.CHP’den aday olduktan sonra benim hiç bir talebim olmadı. Bir Erzurumlu duruşu sergiledim. Ben bana düşeni yaptım ve çekildim, hekimliğe geri döndüm. Sonrasında İl Başkanı aradı, Ekrem Bey’in danışmanları aradı ve Mezarlıklar Daire Başkanlığı’nı teklif ettiler. Bir kaç gün düşündüm ve kabul ettim. 3 bine yakın personeli ve çok ciddi bütçesi olan bir kurum. İstanbul’un hemen her noktasındayız. İnsanların en acılı gününde yanlarındayız. Haliyle çok hassas bir yer. Göreve geldiğim günden bu yana daha iyisini yapmanın derdine düştük. İnsanların o en zor en acı günlerinde onlara daha iyi nasıl hizmet verebiliriz bunun derdindeyiz. Tek bir siyasi partiye ya da düşünceye mecbur bırakılmak, bu çok kötü bir şey. Bakın Müslüman aileden, Müslüman olarak dünyaya geliyoruz. Ama Erzurum’da bir fark var. Erzurumlu bebek hem Müslüman, hem sağcı hatta ülkücü doğuyor. Bildiği tek şey o. Karşısında bir başka görüş, düşünce yok. Erzurum’un en büyük sıkıntısı bu. Bizim için ekmek lavaş. Başka bir şeyi de kabul etmiyoruz. Başka bir siyasi partiye gittiğiniz de Dadaşlığınız bozuluyor mu? Ya da yediği ekmek lavaş olmaktan çıkıyor mu?’’.
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: Göründükleri gibi olmalıdır insanlar. Eğer değillerse görünmeseler daha iyi (Shakespeara)
DUVARIN DİLİ- Ha ondan mesaj beklemişim ha otobüs durağında vapur!