
Bismillahi’l-fettâh / Allah’ın Fettâh ismiyle… el-Fettâh Rabbimizin isimlerindendir. Maddi ve manevi yönleri bulunan el-Fettâh isminin manası: Rahmet ve rızık kapılarını açan; zorlukları kolaylaştıran; gaflet perdelerini kaldırıp hakikati akla ve kalbe gösteren, iman ve marifet kapılarını olduğu gibi, dünyevi nice başarı yolunu açan demektir.
Fettâh ismi Kuran’da çeşitli ayetlerde geçmektedir. Müminlere zafer, bolluk ve bereket kapılarını açan el-Fettâh’tır. “O ülkelerin halkı iman etseler ve günahtan sakınsalardı, elbette onların üzerine gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık. Fakat yalanladılar. Biz de yaptıkları yüzünden onları yakalayıverdik.” (A’raf 96); Efendimize hitaben ise “Muhakkak ki biz sana apaçık bir fetih verdik.” (Fetih 1) buyurulmaktadır.
Bir başka ayette, inançsızlara da nimet kapılarını açan ve bunun hikmetini izah eden Rabbimiz, “Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında üzerlerine bütün nimetlerin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilenlerden dolayı şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık. Birdenbire bütün ümitlerini yitirdiler.” (En’am 44) uyarısını yaparak, imansız ve şükürsüz insandaki nimet sarhoşluğunun sonuçlarını idrakımıza sunmaktadır.
Fizik âlemdeki tohumu başak, çekirdeği meyve, nutfeyi insan kılan el-Fettâh’tır. Sosyal, siyasi, ekonomik, insanın emeğine dayalı başarıları mümkün kılan el-Fettâh isminin tecellileridir. İnsanın ruhsal mahiyeti maddi ve manevi hislerinin kaynağıdır. Akıldan göze kadar, her bir hissin varlık üzerinde tesiri vardır. İnsan; bilgisi, kararlılığı ve eylemleriyle varlıkta tasarruf eder, inşa ve imha eder; kapar ve açar.
Ey insan düşün! Rabbimiz el-Fettâh’tır; öyle ise bu sıfatı ilahi bizde de tecelli etmektedir. İşimiz, meşruiyet dairesindeki işleri zorlaştırmak değil, el-Fettâh gibi, kolaylaştırmaktır. Kapıları ve yolları kapamak değil, açmak ve engelleri kaldırmaktır. Başarılarımızın kaynağını kendimiz görürsek, aldanırız, nimet veren, bizi başarmak üzere imkânla donatan el-Fettâh’tır. Rabbimizin el-Fettâh isminin tecellileri ruhumuzda olmasa iki adımımızın arasını dahi açamaya güç yetiremeyiz. “Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. Onun tuttuğunu Ondan sonra salıverecek de yoktur. O Aziz’dir, Hakim’dir.” (Fatır 2)
İnsan fiili dua etmeden hayırlara ulaşamaz. (Allah’ın dilemesi hariç.) Mevlâ’mız bize çalışıp çabalamayı, tabir caizse, yeri geldiğinde elimizi taşın altına koymamızı, emretmiştir. Dua ve fiili dua; niyet ve eylem birlikteliği beraber hareket ettiğinde, el-Fettâh gibi, diğer esm-ı ilahiden kişi istifade eder. “Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak olan ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resulüne iman eder, canlarınızla ve mallarınızla Allah yolunda cihat edersiniz, bu sizin için hayırlıdır. Bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih. Müminleri bunlarla müjdele.” (Saf 10-13)
Rasulullah (sav) mescide girerken; “Ey Allah’ım! Bana rahmet kapılarını aç” diye dua ederdi. O halde bizler de el-Fettâh ismiyle Rabbimizden, maddi ve manevi bütün rahmet kapılarını açmasını talep etmeliyiz. Fakat unutmamalıyız ki, Peygamberimiz bir aksiyonerdi; duasını daima fiili dua takip ederdi.
El-Fettah: Kişi sabah namazını kılıp iki elini sinesinin üzerine koyarak, bu ismi yetmiş kez derse, gönlünde zerre kadar pas ve pis kalmaz, gönlü sevgiyle aydınlanır ve gönlüne Hakk’ın feyiz nurları dolar.
Namazdan sonra yetmiş yedi kere yâ-Fettâh denilse, Allah göklerin ve yerin kapılarını açar ve insana hikmetler ayan olur.
Fettâh ismi Kuran’da çeşitli ayetlerde geçmektedir. Müminlere zafer, bolluk ve bereket kapılarını açan el-Fettâh’tır. “O ülkelerin halkı iman etseler ve günahtan sakınsalardı, elbette onların üzerine gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık. Fakat yalanladılar. Biz de yaptıkları yüzünden onları yakalayıverdik.” (A’raf 96); Efendimize hitaben ise “Muhakkak ki biz sana apaçık bir fetih verdik.” (Fetih 1) buyurulmaktadır.
Bir başka ayette, inançsızlara da nimet kapılarını açan ve bunun hikmetini izah eden Rabbimiz, “Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında üzerlerine bütün nimetlerin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilenlerden dolayı şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık. Birdenbire bütün ümitlerini yitirdiler.” (En’am 44) uyarısını yaparak, imansız ve şükürsüz insandaki nimet sarhoşluğunun sonuçlarını idrakımıza sunmaktadır.
Fizik âlemdeki tohumu başak, çekirdeği meyve, nutfeyi insan kılan el-Fettâh’tır. Sosyal, siyasi, ekonomik, insanın emeğine dayalı başarıları mümkün kılan el-Fettâh isminin tecellileridir. İnsanın ruhsal mahiyeti maddi ve manevi hislerinin kaynağıdır. Akıldan göze kadar, her bir hissin varlık üzerinde tesiri vardır. İnsan; bilgisi, kararlılığı ve eylemleriyle varlıkta tasarruf eder, inşa ve imha eder; kapar ve açar.
Ey insan düşün! Rabbimiz el-Fettâh’tır; öyle ise bu sıfatı ilahi bizde de tecelli etmektedir. İşimiz, meşruiyet dairesindeki işleri zorlaştırmak değil, el-Fettâh gibi, kolaylaştırmaktır. Kapıları ve yolları kapamak değil, açmak ve engelleri kaldırmaktır. Başarılarımızın kaynağını kendimiz görürsek, aldanırız, nimet veren, bizi başarmak üzere imkânla donatan el-Fettâh’tır. Rabbimizin el-Fettâh isminin tecellileri ruhumuzda olmasa iki adımımızın arasını dahi açamaya güç yetiremeyiz. “Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. Onun tuttuğunu Ondan sonra salıverecek de yoktur. O Aziz’dir, Hakim’dir.” (Fatır 2)
İnsan fiili dua etmeden hayırlara ulaşamaz. (Allah’ın dilemesi hariç.) Mevlâ’mız bize çalışıp çabalamayı, tabir caizse, yeri geldiğinde elimizi taşın altına koymamızı, emretmiştir. Dua ve fiili dua; niyet ve eylem birlikteliği beraber hareket ettiğinde, el-Fettâh gibi, diğer esm-ı ilahiden kişi istifade eder. “Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak olan ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resulüne iman eder, canlarınızla ve mallarınızla Allah yolunda cihat edersiniz, bu sizin için hayırlıdır. Bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih. Müminleri bunlarla müjdele.” (Saf 10-13)
Rasulullah (sav) mescide girerken; “Ey Allah’ım! Bana rahmet kapılarını aç” diye dua ederdi. O halde bizler de el-Fettâh ismiyle Rabbimizden, maddi ve manevi bütün rahmet kapılarını açmasını talep etmeliyiz. Fakat unutmamalıyız ki, Peygamberimiz bir aksiyonerdi; duasını daima fiili dua takip ederdi.
El-Fettah: Kişi sabah namazını kılıp iki elini sinesinin üzerine koyarak, bu ismi yetmiş kez derse, gönlünde zerre kadar pas ve pis kalmaz, gönlü sevgiyle aydınlanır ve gönlüne Hakk’ın feyiz nurları dolar.
Namazdan sonra yetmiş yedi kere yâ-Fettâh denilse, Allah göklerin ve yerin kapılarını açar ve insana hikmetler ayan olur.