
Ey insan! Dikkat et; yaratmak Allah’a aittir. Sen bir şey yaratamazsın; fakat yaparsın. Bu da sende, mecaz manada, hâlık sıfatının göstericisidir.
Hâlık sözcüğünün sözlük manası yaratmaktır. Allahü Teâlâ’nın sıfatı El Hâlık; yoktan var eden demektir. ‘Kün emrinin’ gözesidir. Kâinata ister baş gözüyle isterse aletle bakılsın görülen şudur: Yaratılan her şey, gerek bir bütün olarak, gerekse tek tek, muhteşemdir; atomik yapılardan görünür haldeki suretlere varıncaya kadar, her şey ölçülü biçilidir. İnsan aynanın karşısına geçip kendi bedenine, yüzüne gözüne, kulağına, ağzına, burnuna, dişine, diline velhasıl hangi organına bakarsa baksın, göreceği şey mükemmelliktir.
Varlığın öyle bir hilkati vardır ki, aklın bunu kavraması bile imkânsızdır, insanın varlıkla ilgili bilgisi derinleştikçe artan şaşkınlığı ve hayranlığıdır. Mesela kulak sesler için yaratılmış ve sesin duyum eşiği ayarlanmıştır; vücut ısısı sabitlenmiştir, gözün görme açısı, görme derinliği; adımların mesafesi, parmakların hareketi… Ayak parmağından tepedeki saç kılına kadar, her bir unsur vücutla irtibatlandırılmıştır.
Allah öyle bir Yaratıcıdır ki, mesela her bir insan orijinaldir; ondan bir tane daha yoktur. Bir insan böyle olduğu gibi kâinattaki her bir varlık da böyledir; insan, hayvan, bitki ve camit varlıklar; aynı zamanda biri diğeriyle eşsiz bir eşgüdüme sahiptir.
Allah öyle bir yaratıcıdır ki, nutfenin, tohumun, çekirdeğin içine insanı, hayvanı, hububatı, nebatatı gizlemiştir; toprağı tohumlara, rahimleri nutfelere, yumurtaları civcivlere ev yapmış ve onları orada gıdalandırmış sonra da her birini o daracık evlerinden çıkarmış daha geniş dünya evine yerleştirmiştir.
O, öyle bir Hâlık’tır ki; bu dünyayı da, içindekilerle birlikte, Ahretin rahmi yapmıştır; dünyadan çıkardıklarını Ahrete intikal ettirmektedir.
O, öyle bir Hâlık’tır ki; fani bir dünya yarattığı gibi baki bir âlem de yaratmıştır ve o baki âleme baki insanlar, hayvanlar ve bitkiler yaratmıştır. Sevin ki, sen de onlardan birisisin…
Ey insan! Dikkat et; yaratmak Allah’a aittir. Sen bir şey yaratamazsın; fakat yaparsın. Bu da sende, mecaz manada, hâlık sıfatının göstericisidir. Rabbinden öğren: Sen de her ne yaparsan ölçülü biçili ve yararlı yapmaya çalış; her işini düzgünce planla, aşama aşama ilerle ve sonuçlandır. Şu ayeti kendine düstur edin:
“Şanım hakkı için biz insanı çamurdan, süzülmüş bir hülasadan yarattık. Sonra onu sağlam bir yerde bir nutfe olarak yerleştirdik. Sonra o nutfeyi bir alaka olarak yarattık, sonra o alakayı bir mudga olarak yarattık, sonra bu mudgayı bir takım kemikler halinde yarattık, sonra bu kemiklere bir et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratılışla insan olarak meydana getirdik. İşte yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir.” (Mu’minun 12-14)
Allah, varlığınla ve varlıkla seni mutlu kıldığı gibi sen de amelinle Allah’ı razı etmeye çalış. Allah, rastgele bir şey yaratmadı, sen de rast gele bir şey yapma; hayatın ve hayatının farkında ol. Allah, insanı kendisini tanısın ve kulluk etsin diye yarattı; yapıp etmelerinde senden beklenene göre davranabilirsen, iki âlemde de hilkatin hakkını vermiş olabilirsin.
Bir kimse geceleri el-Hâlık ismini çokca zikretse Allah’ın hesapsız ihsanlarına muhatap olur.
El-Hâlik: Kim her gece bu ismi okursa Allah o kişi için bir melek halk eder. O melek Hakk’ı tesbih eder ve o kişi borçlu bir kimse olarak hayatı yaşamaz. O melek haşre dek taat eder ve Hakk o sevabı o şahse verir.
Hâlık sözcüğünün sözlük manası yaratmaktır. Allahü Teâlâ’nın sıfatı El Hâlık; yoktan var eden demektir. ‘Kün emrinin’ gözesidir. Kâinata ister baş gözüyle isterse aletle bakılsın görülen şudur: Yaratılan her şey, gerek bir bütün olarak, gerekse tek tek, muhteşemdir; atomik yapılardan görünür haldeki suretlere varıncaya kadar, her şey ölçülü biçilidir. İnsan aynanın karşısına geçip kendi bedenine, yüzüne gözüne, kulağına, ağzına, burnuna, dişine, diline velhasıl hangi organına bakarsa baksın, göreceği şey mükemmelliktir.
Varlığın öyle bir hilkati vardır ki, aklın bunu kavraması bile imkânsızdır, insanın varlıkla ilgili bilgisi derinleştikçe artan şaşkınlığı ve hayranlığıdır. Mesela kulak sesler için yaratılmış ve sesin duyum eşiği ayarlanmıştır; vücut ısısı sabitlenmiştir, gözün görme açısı, görme derinliği; adımların mesafesi, parmakların hareketi… Ayak parmağından tepedeki saç kılına kadar, her bir unsur vücutla irtibatlandırılmıştır.
Allah öyle bir Yaratıcıdır ki, mesela her bir insan orijinaldir; ondan bir tane daha yoktur. Bir insan böyle olduğu gibi kâinattaki her bir varlık da böyledir; insan, hayvan, bitki ve camit varlıklar; aynı zamanda biri diğeriyle eşsiz bir eşgüdüme sahiptir.
Allah öyle bir yaratıcıdır ki, nutfenin, tohumun, çekirdeğin içine insanı, hayvanı, hububatı, nebatatı gizlemiştir; toprağı tohumlara, rahimleri nutfelere, yumurtaları civcivlere ev yapmış ve onları orada gıdalandırmış sonra da her birini o daracık evlerinden çıkarmış daha geniş dünya evine yerleştirmiştir.
O, öyle bir Hâlık’tır ki; bu dünyayı da, içindekilerle birlikte, Ahretin rahmi yapmıştır; dünyadan çıkardıklarını Ahrete intikal ettirmektedir.
O, öyle bir Hâlık’tır ki; fani bir dünya yarattığı gibi baki bir âlem de yaratmıştır ve o baki âleme baki insanlar, hayvanlar ve bitkiler yaratmıştır. Sevin ki, sen de onlardan birisisin…
Ey insan! Dikkat et; yaratmak Allah’a aittir. Sen bir şey yaratamazsın; fakat yaparsın. Bu da sende, mecaz manada, hâlık sıfatının göstericisidir. Rabbinden öğren: Sen de her ne yaparsan ölçülü biçili ve yararlı yapmaya çalış; her işini düzgünce planla, aşama aşama ilerle ve sonuçlandır. Şu ayeti kendine düstur edin:
“Şanım hakkı için biz insanı çamurdan, süzülmüş bir hülasadan yarattık. Sonra onu sağlam bir yerde bir nutfe olarak yerleştirdik. Sonra o nutfeyi bir alaka olarak yarattık, sonra o alakayı bir mudga olarak yarattık, sonra bu mudgayı bir takım kemikler halinde yarattık, sonra bu kemiklere bir et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratılışla insan olarak meydana getirdik. İşte yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir.” (Mu’minun 12-14)
Allah, varlığınla ve varlıkla seni mutlu kıldığı gibi sen de amelinle Allah’ı razı etmeye çalış. Allah, rastgele bir şey yaratmadı, sen de rast gele bir şey yapma; hayatın ve hayatının farkında ol. Allah, insanı kendisini tanısın ve kulluk etsin diye yarattı; yapıp etmelerinde senden beklenene göre davranabilirsen, iki âlemde de hilkatin hakkını vermiş olabilirsin.
Bir kimse geceleri el-Hâlık ismini çokca zikretse Allah’ın hesapsız ihsanlarına muhatap olur.
El-Hâlik: Kim her gece bu ismi okursa Allah o kişi için bir melek halk eder. O melek Hakk’ı tesbih eder ve o kişi borçlu bir kimse olarak hayatı yaşamaz. O melek haşre dek taat eder ve Hakk o sevabı o şahse verir.