
Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ormanlarımıza yönelik sabotaj, uçak krizi, yangınların büyüyerek felaket derecesine nasıl geldiği, yerleşim yerleri, TOKI'nin hesaba kitaba oturması, yardım çağrıları gibi yazarken dahi ciğerimizin yandığı zor günlerden geçiyoruz.
Öncelikle farklı adreslerde 174 orman yangınının eş zamanlı başlamasının tesadüf veya aşırı sıcaklardan kaynaklandığını hiç kimse iddia edemez. Bu ateşe kibrit çakan birileri mutlaka var diye sabotaj üzerinde dururken ses, PKK terör örgütünden geldi. Kendilerine 'Ateşin Çocukları' diyen, aslı 'bilmem ne çocukları' olan teröristler, bu dünyada devletimizin size acıların en acısını tattıracağına emin olabilirsiniz. Mahşerde de yanarak can veren dilsiz hayvanların vebali iki yakanızı bırakmayacak.
Türk Hava Kurumu veya uçaklar konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Yok uçaklar kullanılmaz halde, yok siyasi çekişme, yok onarımı için 4 milyona ihtiyaç var, yok bir günlük çalışma ile uçurulabilir, yok zaten uçuyorlardı, yok öyle, yok böyle. Bu nedenle uçak konusuna girmeden yardım çağrılarına değinmek istiyorum.
Orman yangınlarını durdurmak için birilerinden yardım istemenin nesinin acizlik veya hükümeti zayıf göstermek olduğunu inanın anlamış değilim. Evet, devletimiz, milletimiz güçlüdür, yetersiz olsa da mücadele edilmektedir. Ancak uçak istemeyi işgale kadar hangi akıl ve mantıkla getirildiğini kaç gündür çözemedim. Allah aşkına bir insan, kurum, şirket veya devlet herhangi bir konuda yetersiz kalamaz mı? Yardım istemenin neresi ayıp veya acizlik! Gerek pandemi de gerekse deprem felaketlerinde biz kaç tane ülkeye yardım gönderdik. Hatta süper güç olan ABD ve İngiltere'ye dahi maske gönderdik. Şimdi bu ülkeler aciz durumuna mı düştü? Asıl 3, 5 tane yangın söndürme uçağıyla işgal edileceksek bunu masaya koyup tartışmamız gerekmez mi?
Konu siyasetten çok öte ülkemizin ciğerleri olan 200 yıllık ağaçlar, hayvanlar diri diri yanıyor. Hiç kusura bakmayın bu durumun turizmden, dolardan, eurodan daha önemli olduğu görüşündeyim. Gezi olaylarında olduğu gibi yardım çağrısını fetöcülerin desteği ile ülkenin aleyhine, siyasi ranta çevirmek isteyenler yok mudur? Tabi ki vardır. Ve pek çok sahte hesabın isimleri sosyal medyada dolaşıyor. Bu isimler araştırılarak neci, kimin nesi oldukları çok rahat bulunabilir. Ancak milyonlarca kişinin masumane çağrısını bir kaç hainin emelleri ile bir tutamazsınız.
Yarın tüm fotoğraflarınızın izinsiz kullanabileceği yeni Facebook kuralı devreye girecek yalanını ayda bir kopyalayarak sayfasına yapıştıran yüzbinlerce kişi, yardım talebini kopyala yapıştır yapması kadar normal bir şey olamaz (ki) bu paylaşımların pek çoğu takipçisi fazla olan ünlülerden alıntılar. Kısaca insani bir paylaşım olan yardımlaşmayı "onurumuzla oynanıyor, biz bize yeteriz" şeklinde kişiselleştirmenin kimseye faydası olmaz.
İnsanlar ölüyor, hayvanlar can çekişiyor, ormanlar yok oluyor. Ama biz bu halde bile hem içeride hem dışarıda suni gündemler oluşturmakla, birbirimize laf yetiştirmekle, birbirimizle mücadele etmekle meşgulüz. Muhatapların kullandığı dilin özellikle bu günlerde yapıcı olması gerekirken, yangından mal kaçırır gibi fırsat bu fırsat deyip daha yıkıcı açıklamalar yapılması söndürme çalışmalarını canı pahasına sürdüren ekipleri demoralize ettiğini unutmamak gerekir.
Ayrıca 'kontrol altına alındı' denilen yanan ormanların pek çoğu aslında kontrol altına alınamadı. Bazı bölgelere tamponlar oluşturularak mecburen gideceği yere kadar yanmasına izin verildi. Yani söndürme de yetersiz kalındı.
Son olarak yangın yerlerinde kamuoyunda fenomen olarak tabir edilen ve hiç bir işe yaramayan gereksiz insanlar var. Bu kişiler iki tane fazla takipçi kazanma adına yangınla mücadele eden ekiplerin ayaklarına bağ oluyorlar. Bu tipler, bir kova su alıp yangına dökmezler, provokatörlüğü ve dezenformasyonu en iyi şekilde yaparlar. Yangın bölgelerine gitmemeleri konusunda yetkililer uyarıyor. Umarım uyarıları dikkate almayanlar hakkında gerekli cezai işlem uygulanır.
Fırsatçılar Yine İş Başında!
Orman yangınları sürerken, insanlar doğayı, canlarını, hayvanları, mallarını korumak için canı pahasına mücadele ederken fırsatçılar yine sahneye çıktı. Eldivenden maskeye, yangın tüpünden yanık kremine birçok ürüne son bir haftada yüzde 630’lara varan oranlarda zam yapıldı.
2 Ağustos tarihine kadar 44 lira olan ısıya dayanıklı eldiven bir günde yüzde 633 artarak 330 liraya çıkarıldı. 6 ay önce 262 lira olan yangın söndürme topu şu an 480 liradan satılıyor. 5 Temmuz'da 25 lira olan yanık kremi, yangının başladığı hafta itibariyle ikiye katlanarak 49 liraya çıktı. Yine yara-yanık izi giderici krem 5 Temmuz'da 100 liradan satılırken, 2 Ağustos itibarıyla fiyatı yüzde 180 artışla 280 liraya çıkartıldı.
Bir tarafta yardım için kampanya, fon, bağış yaparak yaraları sarmak isteyen yardımseverler, diğer tarafta bu tür felaketleri fırsata çevirerek keyfi zam uygulayan ahlaksızlar var ülkemizde. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, “fahiş fiyat uygulayanları incelemeye aldık. Suistimal cezasız kalmayacak ve cezalandırılacaklar” şeklinde açıklama yapsa da bu kişilere uygulanacak yaptırım, sadece idari para cezası ile sınırlı kalmamalı. Olağanüstü bir durumdan faydalanarak fahiş zam yapanların ticari ruhsatları iptal edilmelidir. Bu tür ağır yatırımdan sonra hiç kimse fırsatçılık yapmaya cesaret edemeyecektir.
Yeni Zamlar Yolda
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon temmuzda yüzde 1,80 artarken, yıllık bazda yüzde 18,95 oldu. Öncelikle TUIK, verileri bağımsız ve tarafsız bir şekilde halka sunmadıkça şeffaf bir ekonomiden, enflasyon oranından bahsetmek mümkün değil. TUİK’in tam bağımsız bir şekilde güvenilirliğini kazanması ve sepette sadece temel ihtiyaç ürünlerinin yer alması gereklidir. Çünkü Temmuz ayında gıda fiyatlarında hissedilen enflasyon yüzde 5'in üzerinde. Bir yıl öncesine kadar 5 bin liralık aracın 25 bin liraya çıktığı, 110 bin liralık evin 300 bin lira olduğu, bin 500 liralık telefonun 4 bin 500 liraya satıldığı araç, konut ve telefonlara geçen aydan bu güne yüzde 10'a varan zam geldi. Lokanta, kafe, tamir, inşaat, kozmetik gibi hizmet ve satış yapan yerlerin hepsinde son bir ayda yüzde 5'e varan zam yapıldı.
Dahası ülkemizde çıkan orman yangınlarının etkisi ve Kovid salgının delta versiyonundan kaynaklanan vaka ve ölümlerin artmasından dolayı önümüzdeki dönemde özellikle tarım ürünlerinde ve imalat sanayide fiyat artışlarının meydana getireceği zamların etkisini hanehalkı hissedecektir. Bunun yanında yangınlarla sebze ve meyve üretiminin azalması ve nakliye sıkıntıları gibi olumsuzlukların oluşması, Merkez Bankası’nın enflasyon tahminini de önemli ölçüde etkileyecektir.
Öncelikle farklı adreslerde 174 orman yangınının eş zamanlı başlamasının tesadüf veya aşırı sıcaklardan kaynaklandığını hiç kimse iddia edemez. Bu ateşe kibrit çakan birileri mutlaka var diye sabotaj üzerinde dururken ses, PKK terör örgütünden geldi. Kendilerine 'Ateşin Çocukları' diyen, aslı 'bilmem ne çocukları' olan teröristler, bu dünyada devletimizin size acıların en acısını tattıracağına emin olabilirsiniz. Mahşerde de yanarak can veren dilsiz hayvanların vebali iki yakanızı bırakmayacak.
Türk Hava Kurumu veya uçaklar konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Yok uçaklar kullanılmaz halde, yok siyasi çekişme, yok onarımı için 4 milyona ihtiyaç var, yok bir günlük çalışma ile uçurulabilir, yok zaten uçuyorlardı, yok öyle, yok böyle. Bu nedenle uçak konusuna girmeden yardım çağrılarına değinmek istiyorum.
Orman yangınlarını durdurmak için birilerinden yardım istemenin nesinin acizlik veya hükümeti zayıf göstermek olduğunu inanın anlamış değilim. Evet, devletimiz, milletimiz güçlüdür, yetersiz olsa da mücadele edilmektedir. Ancak uçak istemeyi işgale kadar hangi akıl ve mantıkla getirildiğini kaç gündür çözemedim. Allah aşkına bir insan, kurum, şirket veya devlet herhangi bir konuda yetersiz kalamaz mı? Yardım istemenin neresi ayıp veya acizlik! Gerek pandemi de gerekse deprem felaketlerinde biz kaç tane ülkeye yardım gönderdik. Hatta süper güç olan ABD ve İngiltere'ye dahi maske gönderdik. Şimdi bu ülkeler aciz durumuna mı düştü? Asıl 3, 5 tane yangın söndürme uçağıyla işgal edileceksek bunu masaya koyup tartışmamız gerekmez mi?
Konu siyasetten çok öte ülkemizin ciğerleri olan 200 yıllık ağaçlar, hayvanlar diri diri yanıyor. Hiç kusura bakmayın bu durumun turizmden, dolardan, eurodan daha önemli olduğu görüşündeyim. Gezi olaylarında olduğu gibi yardım çağrısını fetöcülerin desteği ile ülkenin aleyhine, siyasi ranta çevirmek isteyenler yok mudur? Tabi ki vardır. Ve pek çok sahte hesabın isimleri sosyal medyada dolaşıyor. Bu isimler araştırılarak neci, kimin nesi oldukları çok rahat bulunabilir. Ancak milyonlarca kişinin masumane çağrısını bir kaç hainin emelleri ile bir tutamazsınız.
Yarın tüm fotoğraflarınızın izinsiz kullanabileceği yeni Facebook kuralı devreye girecek yalanını ayda bir kopyalayarak sayfasına yapıştıran yüzbinlerce kişi, yardım talebini kopyala yapıştır yapması kadar normal bir şey olamaz (ki) bu paylaşımların pek çoğu takipçisi fazla olan ünlülerden alıntılar. Kısaca insani bir paylaşım olan yardımlaşmayı "onurumuzla oynanıyor, biz bize yeteriz" şeklinde kişiselleştirmenin kimseye faydası olmaz.
İnsanlar ölüyor, hayvanlar can çekişiyor, ormanlar yok oluyor. Ama biz bu halde bile hem içeride hem dışarıda suni gündemler oluşturmakla, birbirimize laf yetiştirmekle, birbirimizle mücadele etmekle meşgulüz. Muhatapların kullandığı dilin özellikle bu günlerde yapıcı olması gerekirken, yangından mal kaçırır gibi fırsat bu fırsat deyip daha yıkıcı açıklamalar yapılması söndürme çalışmalarını canı pahasına sürdüren ekipleri demoralize ettiğini unutmamak gerekir.
Ayrıca 'kontrol altına alındı' denilen yanan ormanların pek çoğu aslında kontrol altına alınamadı. Bazı bölgelere tamponlar oluşturularak mecburen gideceği yere kadar yanmasına izin verildi. Yani söndürme de yetersiz kalındı.
Son olarak yangın yerlerinde kamuoyunda fenomen olarak tabir edilen ve hiç bir işe yaramayan gereksiz insanlar var. Bu kişiler iki tane fazla takipçi kazanma adına yangınla mücadele eden ekiplerin ayaklarına bağ oluyorlar. Bu tipler, bir kova su alıp yangına dökmezler, provokatörlüğü ve dezenformasyonu en iyi şekilde yaparlar. Yangın bölgelerine gitmemeleri konusunda yetkililer uyarıyor. Umarım uyarıları dikkate almayanlar hakkında gerekli cezai işlem uygulanır.
Fırsatçılar Yine İş Başında!
Orman yangınları sürerken, insanlar doğayı, canlarını, hayvanları, mallarını korumak için canı pahasına mücadele ederken fırsatçılar yine sahneye çıktı. Eldivenden maskeye, yangın tüpünden yanık kremine birçok ürüne son bir haftada yüzde 630’lara varan oranlarda zam yapıldı.
2 Ağustos tarihine kadar 44 lira olan ısıya dayanıklı eldiven bir günde yüzde 633 artarak 330 liraya çıkarıldı. 6 ay önce 262 lira olan yangın söndürme topu şu an 480 liradan satılıyor. 5 Temmuz'da 25 lira olan yanık kremi, yangının başladığı hafta itibariyle ikiye katlanarak 49 liraya çıktı. Yine yara-yanık izi giderici krem 5 Temmuz'da 100 liradan satılırken, 2 Ağustos itibarıyla fiyatı yüzde 180 artışla 280 liraya çıkartıldı.
Bir tarafta yardım için kampanya, fon, bağış yaparak yaraları sarmak isteyen yardımseverler, diğer tarafta bu tür felaketleri fırsata çevirerek keyfi zam uygulayan ahlaksızlar var ülkemizde. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, “fahiş fiyat uygulayanları incelemeye aldık. Suistimal cezasız kalmayacak ve cezalandırılacaklar” şeklinde açıklama yapsa da bu kişilere uygulanacak yaptırım, sadece idari para cezası ile sınırlı kalmamalı. Olağanüstü bir durumdan faydalanarak fahiş zam yapanların ticari ruhsatları iptal edilmelidir. Bu tür ağır yatırımdan sonra hiç kimse fırsatçılık yapmaya cesaret edemeyecektir.
Yeni Zamlar Yolda
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon temmuzda yüzde 1,80 artarken, yıllık bazda yüzde 18,95 oldu. Öncelikle TUIK, verileri bağımsız ve tarafsız bir şekilde halka sunmadıkça şeffaf bir ekonomiden, enflasyon oranından bahsetmek mümkün değil. TUİK’in tam bağımsız bir şekilde güvenilirliğini kazanması ve sepette sadece temel ihtiyaç ürünlerinin yer alması gereklidir. Çünkü Temmuz ayında gıda fiyatlarında hissedilen enflasyon yüzde 5'in üzerinde. Bir yıl öncesine kadar 5 bin liralık aracın 25 bin liraya çıktığı, 110 bin liralık evin 300 bin lira olduğu, bin 500 liralık telefonun 4 bin 500 liraya satıldığı araç, konut ve telefonlara geçen aydan bu güne yüzde 10'a varan zam geldi. Lokanta, kafe, tamir, inşaat, kozmetik gibi hizmet ve satış yapan yerlerin hepsinde son bir ayda yüzde 5'e varan zam yapıldı.
Dahası ülkemizde çıkan orman yangınlarının etkisi ve Kovid salgının delta versiyonundan kaynaklanan vaka ve ölümlerin artmasından dolayı önümüzdeki dönemde özellikle tarım ürünlerinde ve imalat sanayide fiyat artışlarının meydana getireceği zamların etkisini hanehalkı hissedecektir. Bunun yanında yangınlarla sebze ve meyve üretiminin azalması ve nakliye sıkıntıları gibi olumsuzlukların oluşması, Merkez Bankası’nın enflasyon tahminini de önemli ölçüde etkileyecektir.