
Afganistan, tarihin büyük bölümünde işgallere uğramış, direniş savaşları vermiştir. 19. Asırdaki İngiliz işgalinin ardından 1979’da Rus işgali, ardından ABD işgaliyle karşı karşıya kalmış. Binlerce Afganistanlı bu işgallerde öldürülmüş, ülke düzensizliğe itilmiştir.
Afganistan’da son mağlup ABD olunca bazı kesimler konuyu Türk Kurtuluş Savaşıyla kıyaslamıştır. Türkiye’de her konuyla ilgili yorum yapan uzmanlar ise neredeyse hiçbir isabet sağlayamamış, Afganistan’ı doğru okuyamamıştır. Afganistan üzerine değerlendirmelerde bir kısım aydınlar ise sürekli ABD, BM ve Batılı kuruluşların değerlendirme raporlarına atıf yaparak BATI üzerinden değerlendirmede bulunmayı entelektüel veya aydın tutumu olarak sunmaktadırlar.
Aslında Afganistan, büyük güçlerin oyun sahasına dönüşürken halkının katliamlara uğraması, medeniyetin uzağında ve bilincini yitirmiş umutsuz insanlar ülkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yalnızca aydınlarımız değil, gazetelerde yer alan Afganistan veya Taliban haberleri batılı ajansların tercümesinden öteye gitmiyor. Murat Bardakçı’nın haklı olarak eleştirdiği gibi Mücahit ismi Mujahid olarak saçma bir aksanla sunulabiliyor. Bildiğimiz Useme, Osama oluveriyor.
Bütün bunlar Türk aydın ve entelektüel kesimlerinin ve gazeteci taifesinin aslında Afganistan konusunda cahil olduğunu gösteriyor.
Afganistan’da ne işimiz var!
Türkiye’de muhalefet kesimi, artı olarak FETÖ, PKK taifesi “Ne işimiz var” diye başlayan Suriye, Irak, Libya’nın ardından “Ne işimiz var Afganistan’da” diye sözde karşı politika üretiyorlar. Afganistan’da ne işimiz olduğunu anlamak için geçmişe gitmek gerekiyor. Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün Afganistan’a ilgisi “Türkiye’nin savunması Afganistan’dan başlar” sözüyle anlam bulmuştur.
Aslında Türkiye’nin Afganistan ile ilgisi çok daha eski dönemlere uzanmaktadır.
Afganistan, Güney Türkistan olarak adlandırılan bir coğrafya. Eski çağlardan itibaren Afganistan Türk coğrafyası içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Günümüz Afganistan’ı ise emperyalist güçlerin hedefi halindedir. Afganistan Çin’in ‘yol kuşak’ projesinin ilk kapısı konumundadır. 21. Yüzyılın başında İngiliz etkisi altına giren ülkede iktidar Türk olmayan unsurların eline geçerken Türk varlığına karşı çeşitli engeller, kısıtlamalar ve yıpratma politikaları uygulanmaktadır.
Rusların Afganistan’ı işgal etmesi sonrası bölgeye giren ABD ve CIA, İslamcılık ideolojisi çerçevesinde Taliban isimli bir yapı oluşturmak suretiyle bölgeyi uzun süre istikrarsızlığa mahkûm etmiştir. Son noktada Taliban, ABD ile barış görüşmeleri yapmıştır ve ABD’nin 31 Ağustos itibariyle ülkeden çekilmesi kararlaştırılmıştır. ABD, çekilmeyi hızlandırınca Taliban çok kısa bir sürede ülkeye hakim olmayı başardı.
Afganistan’ın demografisi
Türklerin Afganistan’a olan ilgileri İskitler ve Asya Hunlar zamanında başlar. Büyük Hun İmparatorluğu ve Göktürkler zamanında Afganistan’a akınlar yapıldığı bilinmektedir. Afganistan’da kurulan ilk Türk Devletleri Kuşanlar ve Akhunlar (Eftalitler)’dir. Bölgede kurulan Türk Devletlerinin birbirlerine devrettikleri kültür ve tarih mirasları sürekli devam edegelmiştir.
Göktürklerden sonra sırasıyla Türki Şahlar, Gazneliler, Selçuklular, Harzemşahlar, Timurlular, Safeviler, Şeybaniler, Babürler ve diğer Orta Asya hanlıkları Afganistan’ın tamamında veya bir kısmında hâkimiyet kurmuşlardır.
Afganistan’da son mağlup ABD olunca bazı kesimler konuyu Türk Kurtuluş Savaşıyla kıyaslamıştır. Türkiye’de her konuyla ilgili yorum yapan uzmanlar ise neredeyse hiçbir isabet sağlayamamış, Afganistan’ı doğru okuyamamıştır. Afganistan üzerine değerlendirmelerde bir kısım aydınlar ise sürekli ABD, BM ve Batılı kuruluşların değerlendirme raporlarına atıf yaparak BATI üzerinden değerlendirmede bulunmayı entelektüel veya aydın tutumu olarak sunmaktadırlar.
Aslında Afganistan, büyük güçlerin oyun sahasına dönüşürken halkının katliamlara uğraması, medeniyetin uzağında ve bilincini yitirmiş umutsuz insanlar ülkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yalnızca aydınlarımız değil, gazetelerde yer alan Afganistan veya Taliban haberleri batılı ajansların tercümesinden öteye gitmiyor. Murat Bardakçı’nın haklı olarak eleştirdiği gibi Mücahit ismi Mujahid olarak saçma bir aksanla sunulabiliyor. Bildiğimiz Useme, Osama oluveriyor.
Bütün bunlar Türk aydın ve entelektüel kesimlerinin ve gazeteci taifesinin aslında Afganistan konusunda cahil olduğunu gösteriyor.
Afganistan’da ne işimiz var!
Türkiye’de muhalefet kesimi, artı olarak FETÖ, PKK taifesi “Ne işimiz var” diye başlayan Suriye, Irak, Libya’nın ardından “Ne işimiz var Afganistan’da” diye sözde karşı politika üretiyorlar. Afganistan’da ne işimiz olduğunu anlamak için geçmişe gitmek gerekiyor. Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün Afganistan’a ilgisi “Türkiye’nin savunması Afganistan’dan başlar” sözüyle anlam bulmuştur.
Aslında Türkiye’nin Afganistan ile ilgisi çok daha eski dönemlere uzanmaktadır.
Afganistan, Güney Türkistan olarak adlandırılan bir coğrafya. Eski çağlardan itibaren Afganistan Türk coğrafyası içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Günümüz Afganistan’ı ise emperyalist güçlerin hedefi halindedir. Afganistan Çin’in ‘yol kuşak’ projesinin ilk kapısı konumundadır. 21. Yüzyılın başında İngiliz etkisi altına giren ülkede iktidar Türk olmayan unsurların eline geçerken Türk varlığına karşı çeşitli engeller, kısıtlamalar ve yıpratma politikaları uygulanmaktadır.
Rusların Afganistan’ı işgal etmesi sonrası bölgeye giren ABD ve CIA, İslamcılık ideolojisi çerçevesinde Taliban isimli bir yapı oluşturmak suretiyle bölgeyi uzun süre istikrarsızlığa mahkûm etmiştir. Son noktada Taliban, ABD ile barış görüşmeleri yapmıştır ve ABD’nin 31 Ağustos itibariyle ülkeden çekilmesi kararlaştırılmıştır. ABD, çekilmeyi hızlandırınca Taliban çok kısa bir sürede ülkeye hakim olmayı başardı.
Afganistan’ın demografisi
Türklerin Afganistan’a olan ilgileri İskitler ve Asya Hunlar zamanında başlar. Büyük Hun İmparatorluğu ve Göktürkler zamanında Afganistan’a akınlar yapıldığı bilinmektedir. Afganistan’da kurulan ilk Türk Devletleri Kuşanlar ve Akhunlar (Eftalitler)’dir. Bölgede kurulan Türk Devletlerinin birbirlerine devrettikleri kültür ve tarih mirasları sürekli devam edegelmiştir.
Göktürklerden sonra sırasıyla Türki Şahlar, Gazneliler, Selçuklular, Harzemşahlar, Timurlular, Safeviler, Şeybaniler, Babürler ve diğer Orta Asya hanlıkları Afganistan’ın tamamında veya bir kısmında hâkimiyet kurmuşlardır.