
Dünyanın en demokrat ülkesi ilan edilenler dahil; muhalefet etmenin, eleştirmenin sınırları olmasa da kuralları vardır. Hiçbir özgürlük, yalan ve iftiranın gerçek gibi sunulmasına, milli çıkarların deşifre edilmesine izin vermez.
Türkiye’de birçok şey M.Ö ve M.S gibi fark edilir durumdadır. Bu ayrım, FETÖ’nün zehirlediği güzel ülkemin canını yakmaktadır. FETÖ’nün zehirlediği unsurlar diyoruz, gaygubat (gizli) evlerde PKK’lılar ile FETÖ mensupları birlikte yakalandıkça organik bağı görmeye başladık. Hendek operasyonlarında FETÖ’nün ihanetleriyle çok şehit verdik. GEZİ namlı kalkışmada, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk davalarında, 17-25 Aralık’ta, MİT tırları hadisesinde ve nihayet 15 Temmuz kalkışmasında ihanetin kaynağını gördük.
Cumhuriyet, gazete olarak çok farklı anlamlar taşımaktaydı. Cumhuriyet ile birlikte milletin sesi olacaktı, olduğu zamanlar da oldu. Cumhuriyet, Uğur Mumcu gibi Türk basınının namus ehli isimleriyle bir değer olarak farklıydı.
Sonra bir şeyler oldu, FETÖ’nün kumpaslarının medya işlevine soyundurdular Cumhuriyeti, dümene Cumhuriyet değerleriyle, Uğur Mumcu’yla ilgisi olmayanlar geçti. İdris Kardaş, yeni Cumhuriyet’in birkaç manşetini derlemiş, gerçekten dehşet veren bir yapıyla karşı karşıyayız.
İdris Kardaş’ın derlemelerine birlikte bakalım;
“Koronavirüs günlerinde herkes can derdine düşerken, herkes elinden geldikçe mücadele ederken, sağlık çalışanları bu uğurda can verirken, günlerdir İletişim Başkanı
@fahrettinaltun ve ailesini yalanlarla hedef alan Cumhuriyet kimin Cumhuriyeti?” diye sormuş ve adeta zehir kusan manşetleri sıralamış;
“11 Ocak 2018. Zeytin Dalı harekatının hemen öncesi. Türkiye terörle mücadele konusunda tarihi bir adıma hazırlanıyor. Bu sırada Cumhuriyet'in manşeti: Türkiye saldırırsa sonuna kadar direniriz. Kimin Cumhuriyeti?” Bu ifadeler PKK/PYD’nin teröristlerine ait.
“31 Ocak 2018. YPG’li teröristler Rehyanlı’ya roket saldırısı düzenliyor. Gencecik bir kızımız şehit düşüyor. Cumhuriyet ise şu aşağılık manşeti atıyor: Uykusunda ölen liseli Fatma son yolculuğuna uğurlanıyor.” Adeta kan donduran bir hal değil mi?
“1 Temmuz 2018. Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmış ve Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilmiş. Cumhuriyet’in manşeti: "Cehalet ile yoksulluk birleşince ortaya AKP çıkıyor."
“1 Nisan 2015. Savcı Selim Kiraz odasını basan teröristlerce şehit ediliyor. Cumhuriyet teröristler ile görüşüyor ve şu manşeti atıyor: Cumhuriyet’e konuştular; öldürülmeden önce Ahmet Şık, Savcı Kiraz’ın katilleriyle röpörtaj yaptı "Bu eylem mecbur bırakıldığımız yöntem."
9 Nisan 2020. İngiltere’de çöp torbalarıyla korunmaya çalışan 3 hemşire koronavirüse yakalanıyor. Cumhuriyet bunun İngiltere'de olduğunu söylemiyor, Türkiye algısı oluşsun diye şu manşeti atıyor: "Çöp torbalarıyla korunmaya çalışan 3 hemşire koronavirüse yakalandı."
Ve bugün. Komşusuna yapılan haksızlığa karşı sesini yükselten, bir yalanı düzeltmek isteyen, işin gerçeğini ortaya koyan bir sanatçıya, Şükriye Tutkun’a yönelik Cumhuriyet’in aşağılık bir diğer manşeti: Sümüklerin efendisi.”
Sahi, Cumhuriyet hangi ara bu noktaya geldi bilen var mı?
Türkiye’de birçok şey M.Ö ve M.S gibi fark edilir durumdadır. Bu ayrım, FETÖ’nün zehirlediği güzel ülkemin canını yakmaktadır. FETÖ’nün zehirlediği unsurlar diyoruz, gaygubat (gizli) evlerde PKK’lılar ile FETÖ mensupları birlikte yakalandıkça organik bağı görmeye başladık. Hendek operasyonlarında FETÖ’nün ihanetleriyle çok şehit verdik. GEZİ namlı kalkışmada, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk davalarında, 17-25 Aralık’ta, MİT tırları hadisesinde ve nihayet 15 Temmuz kalkışmasında ihanetin kaynağını gördük.
Cumhuriyet, gazete olarak çok farklı anlamlar taşımaktaydı. Cumhuriyet ile birlikte milletin sesi olacaktı, olduğu zamanlar da oldu. Cumhuriyet, Uğur Mumcu gibi Türk basınının namus ehli isimleriyle bir değer olarak farklıydı.
Sonra bir şeyler oldu, FETÖ’nün kumpaslarının medya işlevine soyundurdular Cumhuriyeti, dümene Cumhuriyet değerleriyle, Uğur Mumcu’yla ilgisi olmayanlar geçti. İdris Kardaş, yeni Cumhuriyet’in birkaç manşetini derlemiş, gerçekten dehşet veren bir yapıyla karşı karşıyayız.
İdris Kardaş’ın derlemelerine birlikte bakalım;
“Koronavirüs günlerinde herkes can derdine düşerken, herkes elinden geldikçe mücadele ederken, sağlık çalışanları bu uğurda can verirken, günlerdir İletişim Başkanı
@fahrettinaltun ve ailesini yalanlarla hedef alan Cumhuriyet kimin Cumhuriyeti?” diye sormuş ve adeta zehir kusan manşetleri sıralamış;
“11 Ocak 2018. Zeytin Dalı harekatının hemen öncesi. Türkiye terörle mücadele konusunda tarihi bir adıma hazırlanıyor. Bu sırada Cumhuriyet'in manşeti: Türkiye saldırırsa sonuna kadar direniriz. Kimin Cumhuriyeti?” Bu ifadeler PKK/PYD’nin teröristlerine ait.
“31 Ocak 2018. YPG’li teröristler Rehyanlı’ya roket saldırısı düzenliyor. Gencecik bir kızımız şehit düşüyor. Cumhuriyet ise şu aşağılık manşeti atıyor: Uykusunda ölen liseli Fatma son yolculuğuna uğurlanıyor.” Adeta kan donduran bir hal değil mi?
“1 Temmuz 2018. Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmış ve Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilmiş. Cumhuriyet’in manşeti: "Cehalet ile yoksulluk birleşince ortaya AKP çıkıyor."
“1 Nisan 2015. Savcı Selim Kiraz odasını basan teröristlerce şehit ediliyor. Cumhuriyet teröristler ile görüşüyor ve şu manşeti atıyor: Cumhuriyet’e konuştular; öldürülmeden önce Ahmet Şık, Savcı Kiraz’ın katilleriyle röpörtaj yaptı "Bu eylem mecbur bırakıldığımız yöntem."
9 Nisan 2020. İngiltere’de çöp torbalarıyla korunmaya çalışan 3 hemşire koronavirüse yakalanıyor. Cumhuriyet bunun İngiltere'de olduğunu söylemiyor, Türkiye algısı oluşsun diye şu manşeti atıyor: "Çöp torbalarıyla korunmaya çalışan 3 hemşire koronavirüse yakalandı."
Ve bugün. Komşusuna yapılan haksızlığa karşı sesini yükselten, bir yalanı düzeltmek isteyen, işin gerçeğini ortaya koyan bir sanatçıya, Şükriye Tutkun’a yönelik Cumhuriyet’in aşağılık bir diğer manşeti: Sümüklerin efendisi.”
Sahi, Cumhuriyet hangi ara bu noktaya geldi bilen var mı?