
Minareler süngü, kubbeler miğfer,
Camiler kışlamız, müminler asker,
Bu ilahi ordu dinimi bekler,
Allahu Ekber, Allahu Ekber.
Yıllar önce okunan bir şiirin, bir millet ve devletin kaderini değiştireceğini bilseydi Ziya Gökalp, her halde bu şiiri bir kez daha yazmak isterdi. O şiirle İstanbul gibi bir metropol şehrin başkanı suçlanmış, yargılanmış, ceza verilmiş, başkanlığı düşürülmüş, kararı verenlere göre dosya tamam, dava düştü zannedilmişti. Hâlbuki unuttukları bir şey vardı, millet mahkemesi henüz kararını vermemiş, yapılan haksızlığı görmüştü. Halk için var olan, gecesini gündüzüne katan, hakkı üstün tutan bir iradeye karşı yapılan bu haksızlık, toplum vicdanlarını da yaralamıştı. Halk her şeyin ve çevrilen oyunun farkında idi ve söz sırası kendisine gelince, vicdanlarını yaralayanlara gereken sandıkta cevabı verecekti. O günlerde Pınarhisar Cezaevi bambaşka bir havaya bürünmüştü. Aslında verilen karar daha o günlerde düşmüştü; fakat oyunu oynayanlar bunun farkında olmamışlardı. Herhalde ilerleyen yılları görmüş olsalardı buna cesaret dahi edemezlerdi. Ne oldu muhtar olamaz diye manşet atanlar, başkanlık koltuğuna oturan halkın adamı, milletin iradesi, CB hükümet sisteminin ilk başkanı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’I görmeden çoktan manşet olup gittiler.
Milyonluk İstanbul Recep Tayyip ERDOĞAN ile her güne umutla uyanıyor, alt-üst geçitler yapılıyor, su sorunu çözüme kavuşuyor, Haliç masmavi görünüme sahip oluyordu. Trafik sorununun kısa sürede çözüleceğine dair sinyaller veriyor, halk ekmeği yoksulların karınlarını doyurmaya başlıyordu. İstanbul hak ettiği hizmetleri almaya başlıyordu, ya diğer iller. İstanbul halinden memnun idi; ama Türkiye üzgün idi. İstanbul’da başlayan bu değişimi Konya ve Kayseri gibi illerde yaşıyor, diğer illerden sesler yükselmeye başlıyordu. İstanbul’da başlayan değişim ve dönüşümün mimari, yeni Türkiye’nin öncüsü, 2023 hedeflerini daha o günlerde zihninde şekillendiriyordu. Dün olduğu gibi bugün de bir önceki asırda da ve yarında Türkiye’nin önünü kesmek isteyenler olacaktı ve bu sefer hedefte Recep Tayyip Erdoğan ve o dönem ki siyasi partisi vardı. Tüm uydurmalara ülke içinde ve dışında su taşıyanlar olmuş ve ülke gündemi bir anda farklı mecralara çekilmişti. Ekonomi, dış politika, iç politika, eğitim ve diğer alanlarda atılan adımlar yine birilerinin işine gelmemişti. Oynanan oyun halk tarafından görülüyordu; fakat o an elden bir şey gelmiyordu. Başkan Erdoğan için o gün karar verilmiş ve Belediye Başkanlığı düşürülmüştü. Başkan Erdoğan, cezaevine miting havasında gidiyordu. Sineyi millete dönen, milletin içinde, milletle beraber yürüyen biri nasıl tek bırakılırdı ve hangi dönem millet kendisiyle olanı yalnız bırakmıştı ki! On binler yola dökülmüş, halkın adamının yanında yer almıştı. Dualar hep ona idi zaten dualar tarih boyunca hep millet adına çalışanlara olmamış mıydı ve tarih bir kez daha tekerrür ediyordu. Yedisinden yetmiş yedisine herkes tek yürek tek bilek olmuş, Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yer almıştı. İşte o birliktelik bugün de devam ediyor, yarında devam edecektir.
90’lı yıllar terör belası yüzünden sıkıntılı başlamış, ülke çok sevdiği cumhurbaşkanını Turgut Özal’ı hiç ummadığı bir anda kaybetmiş, yanı başında Irak’ın işgalinden ekonomik ve sosyal anlamda ciddi bir şekilde etkilenmişti. Ülke yönetimin de sıkıntılar baş göstermiş, halk bu durumdan çok yorulmuştu. Hastane kuyrukları, ilaç sıkıntıları, işsizlik ve beraberinde psikolojik sorunlar ülke gündemini germiş, halk umutsuzluğunu giderecek tünelin sonunda bir ışık aramaya koyulmuştu. O ışığın belirtisi vardı, bir kıvılcım bekleniyordu. O gün gelmiş Recep Tayyip ERDOĞAN bitti dedikleri yerde, millet bitti demeden bitmez diyerek, millete hizmet için kaldığımız yerden devam ve yeniden buluşma vaktidir demiştir. Yıllardır ihmal edilmiş, halksızlıklara uğramış, mutlu azınlıkların görmek istemediği millet gönlünde yatan arslana ülkeyi yönetme yetkisini vermiştir. 2000 yıllara umut veren bu hareket, ülkede yeni heyecan dalgasına sebep olmuştu. Ekonomi, dış politika, iç siyaset, eğitim, ulaştırma, sağlık ve savunma sanayisinde 2023’e hızlı bir giriş yapılmıştır. Kişi başına düşen milli gelir oranı artıyor, yollar çift şeritlerden çoktan çok şeritli hale bürünüyor, köprülerin temelleri atılıyor, eğitim dijital çağa bende hazırım diyordu. Dümen geçen kaptan, set rüzgârlarla karşılaşıyor, geminin kıyıya vurmasını isteyenlerin hevesleri milletin desteği ile bertaraf ediliyordu. Nihayetinde kaderin üstünde kader vardı.
Camiler kışlamız, müminler asker,
Bu ilahi ordu dinimi bekler,
Allahu Ekber, Allahu Ekber.
Yıllar önce okunan bir şiirin, bir millet ve devletin kaderini değiştireceğini bilseydi Ziya Gökalp, her halde bu şiiri bir kez daha yazmak isterdi. O şiirle İstanbul gibi bir metropol şehrin başkanı suçlanmış, yargılanmış, ceza verilmiş, başkanlığı düşürülmüş, kararı verenlere göre dosya tamam, dava düştü zannedilmişti. Hâlbuki unuttukları bir şey vardı, millet mahkemesi henüz kararını vermemiş, yapılan haksızlığı görmüştü. Halk için var olan, gecesini gündüzüne katan, hakkı üstün tutan bir iradeye karşı yapılan bu haksızlık, toplum vicdanlarını da yaralamıştı. Halk her şeyin ve çevrilen oyunun farkında idi ve söz sırası kendisine gelince, vicdanlarını yaralayanlara gereken sandıkta cevabı verecekti. O günlerde Pınarhisar Cezaevi bambaşka bir havaya bürünmüştü. Aslında verilen karar daha o günlerde düşmüştü; fakat oyunu oynayanlar bunun farkında olmamışlardı. Herhalde ilerleyen yılları görmüş olsalardı buna cesaret dahi edemezlerdi. Ne oldu muhtar olamaz diye manşet atanlar, başkanlık koltuğuna oturan halkın adamı, milletin iradesi, CB hükümet sisteminin ilk başkanı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’I görmeden çoktan manşet olup gittiler.
Milyonluk İstanbul Recep Tayyip ERDOĞAN ile her güne umutla uyanıyor, alt-üst geçitler yapılıyor, su sorunu çözüme kavuşuyor, Haliç masmavi görünüme sahip oluyordu. Trafik sorununun kısa sürede çözüleceğine dair sinyaller veriyor, halk ekmeği yoksulların karınlarını doyurmaya başlıyordu. İstanbul hak ettiği hizmetleri almaya başlıyordu, ya diğer iller. İstanbul halinden memnun idi; ama Türkiye üzgün idi. İstanbul’da başlayan bu değişimi Konya ve Kayseri gibi illerde yaşıyor, diğer illerden sesler yükselmeye başlıyordu. İstanbul’da başlayan değişim ve dönüşümün mimari, yeni Türkiye’nin öncüsü, 2023 hedeflerini daha o günlerde zihninde şekillendiriyordu. Dün olduğu gibi bugün de bir önceki asırda da ve yarında Türkiye’nin önünü kesmek isteyenler olacaktı ve bu sefer hedefte Recep Tayyip Erdoğan ve o dönem ki siyasi partisi vardı. Tüm uydurmalara ülke içinde ve dışında su taşıyanlar olmuş ve ülke gündemi bir anda farklı mecralara çekilmişti. Ekonomi, dış politika, iç politika, eğitim ve diğer alanlarda atılan adımlar yine birilerinin işine gelmemişti. Oynanan oyun halk tarafından görülüyordu; fakat o an elden bir şey gelmiyordu. Başkan Erdoğan için o gün karar verilmiş ve Belediye Başkanlığı düşürülmüştü. Başkan Erdoğan, cezaevine miting havasında gidiyordu. Sineyi millete dönen, milletin içinde, milletle beraber yürüyen biri nasıl tek bırakılırdı ve hangi dönem millet kendisiyle olanı yalnız bırakmıştı ki! On binler yola dökülmüş, halkın adamının yanında yer almıştı. Dualar hep ona idi zaten dualar tarih boyunca hep millet adına çalışanlara olmamış mıydı ve tarih bir kez daha tekerrür ediyordu. Yedisinden yetmiş yedisine herkes tek yürek tek bilek olmuş, Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yer almıştı. İşte o birliktelik bugün de devam ediyor, yarında devam edecektir.
90’lı yıllar terör belası yüzünden sıkıntılı başlamış, ülke çok sevdiği cumhurbaşkanını Turgut Özal’ı hiç ummadığı bir anda kaybetmiş, yanı başında Irak’ın işgalinden ekonomik ve sosyal anlamda ciddi bir şekilde etkilenmişti. Ülke yönetimin de sıkıntılar baş göstermiş, halk bu durumdan çok yorulmuştu. Hastane kuyrukları, ilaç sıkıntıları, işsizlik ve beraberinde psikolojik sorunlar ülke gündemini germiş, halk umutsuzluğunu giderecek tünelin sonunda bir ışık aramaya koyulmuştu. O ışığın belirtisi vardı, bir kıvılcım bekleniyordu. O gün gelmiş Recep Tayyip ERDOĞAN bitti dedikleri yerde, millet bitti demeden bitmez diyerek, millete hizmet için kaldığımız yerden devam ve yeniden buluşma vaktidir demiştir. Yıllardır ihmal edilmiş, halksızlıklara uğramış, mutlu azınlıkların görmek istemediği millet gönlünde yatan arslana ülkeyi yönetme yetkisini vermiştir. 2000 yıllara umut veren bu hareket, ülkede yeni heyecan dalgasına sebep olmuştu. Ekonomi, dış politika, iç siyaset, eğitim, ulaştırma, sağlık ve savunma sanayisinde 2023’e hızlı bir giriş yapılmıştır. Kişi başına düşen milli gelir oranı artıyor, yollar çift şeritlerden çoktan çok şeritli hale bürünüyor, köprülerin temelleri atılıyor, eğitim dijital çağa bende hazırım diyordu. Dümen geçen kaptan, set rüzgârlarla karşılaşıyor, geminin kıyıya vurmasını isteyenlerin hevesleri milletin desteği ile bertaraf ediliyordu. Nihayetinde kaderin üstünde kader vardı.