
Adil bir ortamın olmadığı yerlerde insanların meziyetleri kusurlarına, kusurları ise avantajlarına dönüşür. Haksızlığın olduğu bir ortamda adalet duygusu gelişmiş birisi bu duruma isyan ettiği zaman, o kişi istenmeyen, çıbanbaşı olarak algılanıp dışlanırken; haksızlığa ses çıkarmayan dilsiz şeytanlar ise makamlarını koruyacakları gibi iyi adam, akıllı adam maskelerini takarak halk içinde sahte gülüşlerle ikballerini güçlendireceklerdir.
Almanların zeitgeist diye tanımladığı ve zamanın ruhu anlamına gelen bir tabirleri vardır. Çağı anlamak ve ona göre hareket etmek, tedbir almak, yeniliklere açık olmak, gerekirse bazı durumlardan taviz vermek anlamlarını taşıyan bu anlayış son zamanlarda yaygın alan bulmaktadır.
Osmanlı zamanında başına bir külah geçirip elinde nacağı ile dolaşan ve kendisine ermiş süsü vererek dağları yürüteceğini iddia eden bir abdala “hadi dağı yürüt” denildiğinde “yürü dağ” diye seslenen, dağ yürümeyince “dağ yürümezse abdal yürür” diyerek yüzü kızarmadan oradan uzaklaşan abdalların benzerleri zamanın ruhuna nüfuz ederek bürokrasiyi ele geçirmiş ve zamanın ruhuna direnen yiğit insanların kaderleri ile oynar hâle gelmişlerdir.
Türkiye’de bürokraside görev yapan kişilerin doğum yerleri haritası çıkarılmış olsa kuvvetle muhtemelen Karadeniz bölgesi çok farklı bir renkte olacaktır.
Erzurum’dan uzak anlarda hafta sonunu bize anlamlı kılan ve bütün programımızı çocukluk sevdamız Erzurumspor’un maçını izlemek için ayarlayan bizler için hafta sonları bir kâbusa dönüşmeye başladı. Erzurumspor’a yapılan haksızlığa tepki göstermek, piyonlarını bu şehir üzerinde gezdiren ve her daim manen bizimle olduğunu gösteren fakat bize “doğulu” muamelesi yapan zamanın ruhuna ayak uydurmuş abdal ruhlu kişilerden “siyaseti malzeme” yapmadan hesap sormak gerekmektedir.
Modern hayatın insana yüklemiş olduğu ağır stres yükünü bireyler futbol ile atmaya çalışmakta, bunu yaparken de bazen zamanlarının çoğunu buna harcamak zorunda kalmaktadırlar. Futbol, çağı esir almış; yıllardır haftalık seanslarla uygulanan bir terapi şekline dönüşmüştür. Bu tip haksızlıklar insanları daha fazla rahatsız eder olmuştur.
Son oynanan BB Erzurumspor Rize maçında büyük oranda Rizelilerin bir suçu yoktur. Burada hedef Erzurumspor’u kümeye düşürmek değil, asıl amaçları iki yıl önce haksız bir şekilde ligden düşen (düşürülen) Rize’yi kurtarmak ve tepe yönetimine şirin görünmeye çalışan zamanın ruhuna nüfuz etmiş başı külahlı, eli nacaklı abdal kişilerin bürokrasideki keyfiyetlerinden kaynaklanmaktadır.
Erzurumspor’u sadece Erzurumlular değil, Erzincan, Ağrı, Kars, Bayburt, Bingöl vb. illerin yanında Atatürk Üniversitesi’nde okumaya gelen ve mezun olarak memleketlerine dönen milyonlarca kişi de desteklemekte ve ona yapılan haksızlığa isyan etmektedir.
Türkiye’nin hiçbir döneminde siyasetçiler spordan elini çekmediği gibi spor adamları da her zaman siyaseti kullanır olmuşlardır.
Erzurum şu anda ortam olarak çok sıkışık bir dönemde yakalanmıştır. Reis bıyıksızları sevmiyor diye ikbal uğuruna sakalını, bıyığını kesemeyen kişilerin adalet namına ahkâm kesmesi, yumruğunu masaya vurması imkânsız görünmektedir.
Almanların zeitgeist diye tanımladığı ve zamanın ruhu anlamına gelen bir tabirleri vardır. Çağı anlamak ve ona göre hareket etmek, tedbir almak, yeniliklere açık olmak, gerekirse bazı durumlardan taviz vermek anlamlarını taşıyan bu anlayış son zamanlarda yaygın alan bulmaktadır.
Osmanlı zamanında başına bir külah geçirip elinde nacağı ile dolaşan ve kendisine ermiş süsü vererek dağları yürüteceğini iddia eden bir abdala “hadi dağı yürüt” denildiğinde “yürü dağ” diye seslenen, dağ yürümeyince “dağ yürümezse abdal yürür” diyerek yüzü kızarmadan oradan uzaklaşan abdalların benzerleri zamanın ruhuna nüfuz ederek bürokrasiyi ele geçirmiş ve zamanın ruhuna direnen yiğit insanların kaderleri ile oynar hâle gelmişlerdir.
Türkiye’de bürokraside görev yapan kişilerin doğum yerleri haritası çıkarılmış olsa kuvvetle muhtemelen Karadeniz bölgesi çok farklı bir renkte olacaktır.
Erzurum’dan uzak anlarda hafta sonunu bize anlamlı kılan ve bütün programımızı çocukluk sevdamız Erzurumspor’un maçını izlemek için ayarlayan bizler için hafta sonları bir kâbusa dönüşmeye başladı. Erzurumspor’a yapılan haksızlığa tepki göstermek, piyonlarını bu şehir üzerinde gezdiren ve her daim manen bizimle olduğunu gösteren fakat bize “doğulu” muamelesi yapan zamanın ruhuna ayak uydurmuş abdal ruhlu kişilerden “siyaseti malzeme” yapmadan hesap sormak gerekmektedir.
Modern hayatın insana yüklemiş olduğu ağır stres yükünü bireyler futbol ile atmaya çalışmakta, bunu yaparken de bazen zamanlarının çoğunu buna harcamak zorunda kalmaktadırlar. Futbol, çağı esir almış; yıllardır haftalık seanslarla uygulanan bir terapi şekline dönüşmüştür. Bu tip haksızlıklar insanları daha fazla rahatsız eder olmuştur.
Son oynanan BB Erzurumspor Rize maçında büyük oranda Rizelilerin bir suçu yoktur. Burada hedef Erzurumspor’u kümeye düşürmek değil, asıl amaçları iki yıl önce haksız bir şekilde ligden düşen (düşürülen) Rize’yi kurtarmak ve tepe yönetimine şirin görünmeye çalışan zamanın ruhuna nüfuz etmiş başı külahlı, eli nacaklı abdal kişilerin bürokrasideki keyfiyetlerinden kaynaklanmaktadır.
Erzurumspor’u sadece Erzurumlular değil, Erzincan, Ağrı, Kars, Bayburt, Bingöl vb. illerin yanında Atatürk Üniversitesi’nde okumaya gelen ve mezun olarak memleketlerine dönen milyonlarca kişi de desteklemekte ve ona yapılan haksızlığa isyan etmektedir.
Türkiye’nin hiçbir döneminde siyasetçiler spordan elini çekmediği gibi spor adamları da her zaman siyaseti kullanır olmuşlardır.
Erzurum şu anda ortam olarak çok sıkışık bir dönemde yakalanmıştır. Reis bıyıksızları sevmiyor diye ikbal uğuruna sakalını, bıyığını kesemeyen kişilerin adalet namına ahkâm kesmesi, yumruğunu masaya vurması imkânsız görünmektedir.