
Zorlamaya gerek yok. Mors alfabesini hatırlayın, bir çizgi ve nokta. Evet yeter. Bugün de bilgisayarlar sıfır ve bir rakamı ile her şeyi ifade etmiyor mu? Saniyedeki 300 km’lik okuma hızı ile artık her şey mümkün.
İnsan ya da herhangi bir insan ve hayvana bir obje gösterdiğiniz de bu bir yiyecek ya da annesi ya da korktuğu bir şey olabilir. Beyin ona bir elektromanyetik, bir de dolaylı olarak biyokimyasal bir tepki veriyor.
Biyokimyasal tepki de sonuçta beyinden gelen elektromanyetik bir mesajla mümkün oluyor. Bu mesajla biyolojik tepki ve refleksler oluşuyor. Evet, artık bunlar algılanabiliyor ve kaydedilebiliyor. Bir de şöyle düşünün, yoğun bir konsantrasyonla elmayı düşündüğümüzde bunu bilgisayarda analiz ettiğimizde, ekrana gönderdiğimiz mesajda siz ekranda o elmayı görebiliyorsunuz. Bu işin bir adım ötesi beyinle ortak çalışan bilgisayar. Şimdi konuşuyorsunuz, onu yazıya çeviriyor, başka bir dile çeviriyor, sonra okuyor ve başka bir adrese gönderebiliyor.
Artık düşünerek de bunu yapabileceksiniz. Düşünceyle bilgisayar kullanımı mümkün olacak. Bunun bilimdeki asıl karşılığı ise yani yakın gelecekte hayalleriniz ve rüyalarınızı bile bilgisayara kaydedebilme olgusu. İşin ilginç yanı, fizikte elektromanyetik dalgalar tersinir. Ana forma sahiptir. Şöyle ki: elektromanyetik dalga ile gönderdiğiniz iletinin aynı formlarını (frekans, dalga boyu vs) elde ederek geri dönüş sağlayabilirsiniz. Yani konuya dönecek olursak bu elektromanyetik dalgaları dışarıda oluşturup, beyne gönderdiğinizde onu düşüneceksiniz.
Birçok kurum bu alanda ivedilikle çalışma yapmaktadır. Tesla da bu işin içinde, Almanlar, Çinliler de. Biz de bir şekilde bu yarışın içindeyiz. Bu alandaki çalışmaların beta versiyonları test edilmeye başladı. Sadece cebinizdeki, cüzdanınızdaki kredi kartındaki para ve kontörler değil, düşünceleriniz de çalınabilir ve hatta değiştirilebilir.. Bunun için bir damla kan örneği, bir saç teli ve zihninizin elektromanyetik frekansının ölçümlenerek tesbit edilmesi yeter. Bunu dişçi koltuğunda ya da berber koltuğunda bile sağlayabilirler.
Belkide geleceğin kabusu yapay zeka olan robotlar değil de robotlaştırılmış ve uzaktan kontrol edilebilen insanlar olacaktır. Bunlara oturup gülenlerde yok değil hani ama elektromanyetik alanda yapılan araştırmalar neticesinde zor da değil!!!!
Bu eğitim, sağlık, istihbarat ve güvenlik alanlarında önemli fırsatlar ve riskler sunuyor. Biz mayınlı tarlada top oynayan çocuklar gibiyiz. Fareli köyün kavalcıları, kitleleri peşine takıp götürüyorlar. Her şey sanki oyun ve eğlence gibi.
Aynı evde siz çocuklarınızla bilişemezken, o dünyanın başka yerlerindeki insanlarla ya da gerçek insan sandığı yapay zekalı Avatar’larla konuşuyor olabilir. Tek sorun Bitcoin değil. Biz daha ne Deep Web’i, ne Black Web’, ne de Blockchange’yi tam olarak anlayamadık.
Raspbery Pi’yi, Banana Pi’yi anlayamadığımız gibi. Mevcut medya çöküyor, ne Poi Media’yı konuşabiliyoruz, ne Nish Media’yı, ne New Media’yı ne Immersive Media’yı. Uzun zamandır National Data Base / Milli Bilgi Merkezi, Süper Bilgisayar ve Security System /Siber güvenlik sisteminden, bunların mirörlerinden, Milli intranetten, arama motorundan söz ediyoruz. Test Lab’dan, HW ve SW referans kütüphanesinden ve bu alanda dünyadaki gelişmeleri ve trendleri izleyerek raporlayacak, ulusal ve bölgesel çalışmaların entegrasyonu, optimizasyonu ve senkranizasyonunu sağlayacak bir ajanstan, ama devlete bağlı bir ajanstan Web tabanlı işletim sistemlerinden, Server, masaüstü ve diz üstü bilgisayar, Notepad ve GSM uyumlu entegre yazılımlardan söz ediyoruz ama olmuyor.
İnsan ya da herhangi bir insan ve hayvana bir obje gösterdiğiniz de bu bir yiyecek ya da annesi ya da korktuğu bir şey olabilir. Beyin ona bir elektromanyetik, bir de dolaylı olarak biyokimyasal bir tepki veriyor.
Biyokimyasal tepki de sonuçta beyinden gelen elektromanyetik bir mesajla mümkün oluyor. Bu mesajla biyolojik tepki ve refleksler oluşuyor. Evet, artık bunlar algılanabiliyor ve kaydedilebiliyor. Bir de şöyle düşünün, yoğun bir konsantrasyonla elmayı düşündüğümüzde bunu bilgisayarda analiz ettiğimizde, ekrana gönderdiğimiz mesajda siz ekranda o elmayı görebiliyorsunuz. Bu işin bir adım ötesi beyinle ortak çalışan bilgisayar. Şimdi konuşuyorsunuz, onu yazıya çeviriyor, başka bir dile çeviriyor, sonra okuyor ve başka bir adrese gönderebiliyor.
Artık düşünerek de bunu yapabileceksiniz. Düşünceyle bilgisayar kullanımı mümkün olacak. Bunun bilimdeki asıl karşılığı ise yani yakın gelecekte hayalleriniz ve rüyalarınızı bile bilgisayara kaydedebilme olgusu. İşin ilginç yanı, fizikte elektromanyetik dalgalar tersinir. Ana forma sahiptir. Şöyle ki: elektromanyetik dalga ile gönderdiğiniz iletinin aynı formlarını (frekans, dalga boyu vs) elde ederek geri dönüş sağlayabilirsiniz. Yani konuya dönecek olursak bu elektromanyetik dalgaları dışarıda oluşturup, beyne gönderdiğinizde onu düşüneceksiniz.
Birçok kurum bu alanda ivedilikle çalışma yapmaktadır. Tesla da bu işin içinde, Almanlar, Çinliler de. Biz de bir şekilde bu yarışın içindeyiz. Bu alandaki çalışmaların beta versiyonları test edilmeye başladı. Sadece cebinizdeki, cüzdanınızdaki kredi kartındaki para ve kontörler değil, düşünceleriniz de çalınabilir ve hatta değiştirilebilir.. Bunun için bir damla kan örneği, bir saç teli ve zihninizin elektromanyetik frekansının ölçümlenerek tesbit edilmesi yeter. Bunu dişçi koltuğunda ya da berber koltuğunda bile sağlayabilirler.
Belkide geleceğin kabusu yapay zeka olan robotlar değil de robotlaştırılmış ve uzaktan kontrol edilebilen insanlar olacaktır. Bunlara oturup gülenlerde yok değil hani ama elektromanyetik alanda yapılan araştırmalar neticesinde zor da değil!!!!
Bu eğitim, sağlık, istihbarat ve güvenlik alanlarında önemli fırsatlar ve riskler sunuyor. Biz mayınlı tarlada top oynayan çocuklar gibiyiz. Fareli köyün kavalcıları, kitleleri peşine takıp götürüyorlar. Her şey sanki oyun ve eğlence gibi.
Aynı evde siz çocuklarınızla bilişemezken, o dünyanın başka yerlerindeki insanlarla ya da gerçek insan sandığı yapay zekalı Avatar’larla konuşuyor olabilir. Tek sorun Bitcoin değil. Biz daha ne Deep Web’i, ne Black Web’, ne de Blockchange’yi tam olarak anlayamadık.
Raspbery Pi’yi, Banana Pi’yi anlayamadığımız gibi. Mevcut medya çöküyor, ne Poi Media’yı konuşabiliyoruz, ne Nish Media’yı, ne New Media’yı ne Immersive Media’yı. Uzun zamandır National Data Base / Milli Bilgi Merkezi, Süper Bilgisayar ve Security System /Siber güvenlik sisteminden, bunların mirörlerinden, Milli intranetten, arama motorundan söz ediyoruz. Test Lab’dan, HW ve SW referans kütüphanesinden ve bu alanda dünyadaki gelişmeleri ve trendleri izleyerek raporlayacak, ulusal ve bölgesel çalışmaların entegrasyonu, optimizasyonu ve senkranizasyonunu sağlayacak bir ajanstan, ama devlete bağlı bir ajanstan Web tabanlı işletim sistemlerinden, Server, masaüstü ve diz üstü bilgisayar, Notepad ve GSM uyumlu entegre yazılımlardan söz ediyoruz ama olmuyor.