Bu ne talihsiz bir kenttir, nerede sıkıntı çıksa bir ucu illaki bu şehre uzanıyor.
2006 yılında kuş gribi Van ve Ağrı’da görüldü, şak diye Palandöken Kayak Merkezi’nde rezervasyon iptalleri yaşandı...
Suriye karıştı, Erzurum turizmi dibi gördü...
Güneydoğu Anadolu’da terör örgütü hendek savaşı başlattı, hop diye uluslararası spor organizasyonları ‘güvenlik yok’ gerekçesiyle Erzurum’un elinden alındı…
Dünya Gençler Curling Şampiyonası yapılacaktı, federasyon yöneticilerinin ellerinde güvenlik raporu dahi vardı. Ancak rapora rağmen Erzurum terör bölgesi olarak gösterildi ve şampiyona iptal edildi.
Her ne kadar ‘Erzurum Spor İl Müdürlüğü müsabakaların yapılacağı salonu tamamlayamadı’ dense de asıl sebep bu değildi. Sebep Erzurum’un Suriye sınırında gösterilerek ‘terör tehdidi var’ iftirasına uğramasıydı. Bunun böyle olmadığını Türkiye Buz Pateni Federasyonu Başkanı Dilek Okuyucu anlatmaya çalıştı ama ona destek veren olmadı.
Dün sessiz kalınan bu durum bugün yeni spor organizasyonlarının iptaline neden oldu.
Erzurum, 1 Eylül’de Avrupa Şampiyonası Grup Eleme Maçlarına ev sahipliği yapacaktı. Ancak Ümit Milli Takım’ın karşılaşacağı Kıbrıs Rum Kesimi, ‘güvenlik yok’ gerekçesiyle UEFA’ya başvurdu. Federasyon yetkililerinin savunmasına rağmen UEFA, maçların Akdeniz ya da Ege Bölgesi’nde oynanmasını istedi.
Tek bir terör olayının yaşanmadığı bu şehir ikinci kez terör tehdidi altında gösterildi ve bir organizasyon daha elimizden uçup gitti.
Bu işe kim dur diyecek? Kim haykıracak bu kentte tek bir turisttin burnunun dahi kanamadığını? İlimizin en az Ege ve Akdeniz kadar güvenilir olduğunu kim anlatacak UEFA’ya? Bu kenttin terör tehdidi altında olmadığını aksine Doğu’da en güvenli illerin başında geldiğini kim ortaya çıkaracak? Hangi sivil toplum kuruluşu bu konuda bir rapor hazırlayıp, hükümetten yardım isteyecek?
Diyelim ki Rumların Türkiye’ye garezi var. Peki, neden Türkiye’nin başka bir bölgesi olsun diyor? Bu durumda Rumların Erzurum’a özel bir kini olsa gerek. Öyle ya ‘biz Erzurum’a gitmeyiz orada can güvenliğimiz yok’ dendiğine göre...
Elbette elin Rumunun elinde de bir harita vardır. Suriye sınırı nerede, Güneydoğu nerede, Erzurum nerede diye görüyordur.
Ama dünya spor camiası curling şampiyonasının Erzurum’un elinden terör gerekçesiyle alındığını biliyor. Zira o dönem tüm yabancı spor kanalları haberi çarşaf çarşaf vermiş, Danimarka’da özel röportajlar yapmışlardı. Haberi bizzat ben izlemiştim.
O gün tek bir çatlak ses çıkmamıştı. Hatta Curling Federasyon Başkanı, “ Önemli bir organizasyon değildi zaten” demiş, durumu kabullenmişti.
Bizde suçu kendimizde bulmuş, ‘biz hatalıymışız, buz sahasını o tarihe yetiştiremedik şampiyona elimizden alındı’ diye yaygara koparıp elin yabancısını aklamıştık.
Oysa Dünya Curling Federasyonu resmi internet sitesinde şampiyonanın güvenlik nedeniyle Erzurum’dan alınıp Danimarka’ya verildiği açıklaması günlerce yer almıştı.
Demem o ki kaş yapayım diye göz çıkaran bizler bu işlere sesiz kaldıkça her konuda SOS vermeye mahkûmuz.
Kapalı kapılar arkasında ülkeyi, şehri kurtaranlar…
Geceleri Erzurum’un şanlı tarihini üç beş kişiye hikâye diye anlatanlar…
Şehir öldü bitti diye sızlanan ama devlet ve hükümet büyüklerini görüp de sözde kanaat önderi pozlarına bürünüp gerçekler yerine masal anlatanlar…
Haydi, bir kez olsun gerçekten bu şehir için bir şey yapın da bizde size destek verelim.
2006 yılında kuş gribi Van ve Ağrı’da görüldü, şak diye Palandöken Kayak Merkezi’nde rezervasyon iptalleri yaşandı...
Suriye karıştı, Erzurum turizmi dibi gördü...
Güneydoğu Anadolu’da terör örgütü hendek savaşı başlattı, hop diye uluslararası spor organizasyonları ‘güvenlik yok’ gerekçesiyle Erzurum’un elinden alındı…
Dünya Gençler Curling Şampiyonası yapılacaktı, federasyon yöneticilerinin ellerinde güvenlik raporu dahi vardı. Ancak rapora rağmen Erzurum terör bölgesi olarak gösterildi ve şampiyona iptal edildi.
Her ne kadar ‘Erzurum Spor İl Müdürlüğü müsabakaların yapılacağı salonu tamamlayamadı’ dense de asıl sebep bu değildi. Sebep Erzurum’un Suriye sınırında gösterilerek ‘terör tehdidi var’ iftirasına uğramasıydı. Bunun böyle olmadığını Türkiye Buz Pateni Federasyonu Başkanı Dilek Okuyucu anlatmaya çalıştı ama ona destek veren olmadı.
Dün sessiz kalınan bu durum bugün yeni spor organizasyonlarının iptaline neden oldu.
Erzurum, 1 Eylül’de Avrupa Şampiyonası Grup Eleme Maçlarına ev sahipliği yapacaktı. Ancak Ümit Milli Takım’ın karşılaşacağı Kıbrıs Rum Kesimi, ‘güvenlik yok’ gerekçesiyle UEFA’ya başvurdu. Federasyon yetkililerinin savunmasına rağmen UEFA, maçların Akdeniz ya da Ege Bölgesi’nde oynanmasını istedi.
Tek bir terör olayının yaşanmadığı bu şehir ikinci kez terör tehdidi altında gösterildi ve bir organizasyon daha elimizden uçup gitti.
Bu işe kim dur diyecek? Kim haykıracak bu kentte tek bir turisttin burnunun dahi kanamadığını? İlimizin en az Ege ve Akdeniz kadar güvenilir olduğunu kim anlatacak UEFA’ya? Bu kenttin terör tehdidi altında olmadığını aksine Doğu’da en güvenli illerin başında geldiğini kim ortaya çıkaracak? Hangi sivil toplum kuruluşu bu konuda bir rapor hazırlayıp, hükümetten yardım isteyecek?
Diyelim ki Rumların Türkiye’ye garezi var. Peki, neden Türkiye’nin başka bir bölgesi olsun diyor? Bu durumda Rumların Erzurum’a özel bir kini olsa gerek. Öyle ya ‘biz Erzurum’a gitmeyiz orada can güvenliğimiz yok’ dendiğine göre...
Elbette elin Rumunun elinde de bir harita vardır. Suriye sınırı nerede, Güneydoğu nerede, Erzurum nerede diye görüyordur.
Ama dünya spor camiası curling şampiyonasının Erzurum’un elinden terör gerekçesiyle alındığını biliyor. Zira o dönem tüm yabancı spor kanalları haberi çarşaf çarşaf vermiş, Danimarka’da özel röportajlar yapmışlardı. Haberi bizzat ben izlemiştim.
O gün tek bir çatlak ses çıkmamıştı. Hatta Curling Federasyon Başkanı, “ Önemli bir organizasyon değildi zaten” demiş, durumu kabullenmişti.
Bizde suçu kendimizde bulmuş, ‘biz hatalıymışız, buz sahasını o tarihe yetiştiremedik şampiyona elimizden alındı’ diye yaygara koparıp elin yabancısını aklamıştık.
Oysa Dünya Curling Federasyonu resmi internet sitesinde şampiyonanın güvenlik nedeniyle Erzurum’dan alınıp Danimarka’ya verildiği açıklaması günlerce yer almıştı.
Demem o ki kaş yapayım diye göz çıkaran bizler bu işlere sesiz kaldıkça her konuda SOS vermeye mahkûmuz.
Kapalı kapılar arkasında ülkeyi, şehri kurtaranlar…
Geceleri Erzurum’un şanlı tarihini üç beş kişiye hikâye diye anlatanlar…
Şehir öldü bitti diye sızlanan ama devlet ve hükümet büyüklerini görüp de sözde kanaat önderi pozlarına bürünüp gerçekler yerine masal anlatanlar…
Haydi, bir kez olsun gerçekten bu şehir için bir şey yapın da bizde size destek verelim.