“… (Ve O, bize şimdi gösterdi ki) yalnız O'dur gerçekten iyilik eden ve gerçek rahmet kaynağı!” Tur Suresi / 28
Sana gerçekten iyilik eden…
Seni karşılıksız sevendir!
Seni karşılıksız gerçekten seven…
Daha sen yokken sana iyiliğini esirgemeyendir.
Öyleyse sana hakikatte iyi olan sandığınca annen değil!
Baban değil…
Sevdiceğin değil…
Can yoldaşın, arkadaşın, davadaşın, pirdaşın, kardaşın değil.
Zira onlar ancak sana, seni bildikten sonra lütufta bulunanlardır.
Üstelik ne kadar sevseler, kayralarının gücü bir yere kadar…
İstemeseler de sınırları var…
Tahammüllerinin kertesi, iyiliklerinin hududu kadar.
Ve elbette fani olandan gelen kerem ancak dar-ı fenanın çerçevesine mahkum.
O halde sana ne ilk ne de gerçek iyiliğin gözlerinin seçtiklerinden, ellerinin tuttuklarından gelmesi kabil değil.
Üstelik o ihsan sahipleri iyiliğin kaynağı da değiller…
İyiliği onlara Birr öğreten var!
İyilik yapmayı fıtratlarına kararak onlara inayeti Birr sevdiren var.
Aslolan menbaıdır hayat suyunun…
İyiliği fıtrata Birr nakşeden var!
Ey aciz; Rahim olmayan bir Berr, sana nasıl yetsin?
İlk şükürsüzlüğünde sırtını dönen lütufkârı sen neyleyesin?
Unutmuş gibi yapsan da hakikat değişmez, eşsiz iyilik sahibi Berr olan Allah’a muhtaçsın!
Fakr sahiplerini sonsuz iyinin merhametinden gayrısı kesmez.
“Zâtı akdesime kasem olsun ki, sana tekrarlanan yediyi (Fatiha sûresini) ve büyük Kur'an'ı verdik.” Hicr Suresi / 87
İnsana yapılan ilk iyilik onu yokluk aleminden varlık sahasına çıkarışıdır Berr olan Allah’ın…
Sonra ona karanlıklarda kaybolmasın diye hakikatin yolunu göstermesi…
Âlim olan Rabb’inin ademe tenezzül edişi…
Ona hitap etmesidir iyiliklerin zirvesi!
Allah, iyiliğin minnetsiz olanını hakiki sayar.
Ancak minnet yok diye şükür dahi unutulup gitsin istemez.
Rahman, iyilik edene teşekkürle olsa bir karşılığı çok görmene rıza göstermez.
Keremin yok sayılmasına asla göz yummaz.
Öğretir…
Bildiğinden insanın tekrarla kuvvetlendirdiğini ilmini…
Tekrar tekrar öğretir.
Bismillâhir Rahmânir Rahîm -Rahmân, Rahîm Allah’ın ismiyle-
Bütün iyiliklere lütfun gerçek sahibinin yani O’nun adına başlamanı ister.
El hamdu lillâhi rabbil âlemîn -Her türlü övgü yalnızca Allah'a özgüdür, bütün alemlerin Rabbi-
Hakkı teslim etmeye sana ilk ve sonsuz iyiliği yapan Sahibinden başlanı bekler.
Er rahmânir rahîm -Özünde rahmet sahibi, işinde rahmet sahibidir.-
Karşılık beklemeden, merhameti sebebiyle sana inayetler yağdırdığını unutmamanı ister ki, en küçük zorlukta ümitsizlik denizinde boğulmayasın. Ümit edenleri küçük hesapların vesvesesinde çaresizlik girdabına terk etmeyesin.
Mâliki yevmid dîn -Hesap Günü'nün Hakimi-
Hakimiyetinin sınırsızlığını hatırlatır ki, edip eylediklerin karşılıksız kaldı zannedip hüsrana düşmeyesin. Bir iki şükürsüzlük gördün diye iyilikten vaz geçmeyesin. İhsanlarının karşılık bulacağı hesap günüyle teselli bulasın.
İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn Yalnız Sana kulluk eder; ve yalnız senden yardım dileriz-
Sana ebedi bir iyilik yapmak için iyiliğin asıl kaynağının sen olmadığını da hatırlatır ki, yaptıklarını kendinden bilip, kibre kapılıp sonsuzca zatına zulmetmeyesin.
İhdinâs sırâtel mustakîm -Bizi dosdoğru yola ilet-
Kendine bitimsiz bir iyilik yapmanı ister de, insanlığına layık dosdoğru yoldan şaşmamanı hatırlatır. Eğri yolları sana uygun saymaz.
Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn -Nimet bahşettiklerinin yoluna; gazab(ın)a uğrayanların ve sapkınlarınkine değil!-
Bunca nimete şükürsüz kalmanın seni sürükleyeceği felaketi hatırlatır ki, gazaplı bir sonsuzluk seni bulmasın. İyilik tarlasına bir iki habbe atmanı ister ki, iyiliklerini sonsuzca başından yağdırdıkça yağdırsın.
Unutma sevgili dost, insanın fıtratı iyidir ve iyiliğe muhatap olmayı sever adem.
Kötülüğe bulaştınsa fıtratını bozduğun içindir, emin ol.
Sana gerçekten iyilik eden…
Seni karşılıksız sevendir!
Seni karşılıksız gerçekten seven…
Daha sen yokken sana iyiliğini esirgemeyendir.
Öyleyse sana hakikatte iyi olan sandığınca annen değil!
Baban değil…
Sevdiceğin değil…
Can yoldaşın, arkadaşın, davadaşın, pirdaşın, kardaşın değil.
Zira onlar ancak sana, seni bildikten sonra lütufta bulunanlardır.
Üstelik ne kadar sevseler, kayralarının gücü bir yere kadar…
İstemeseler de sınırları var…
Tahammüllerinin kertesi, iyiliklerinin hududu kadar.
Ve elbette fani olandan gelen kerem ancak dar-ı fenanın çerçevesine mahkum.
O halde sana ne ilk ne de gerçek iyiliğin gözlerinin seçtiklerinden, ellerinin tuttuklarından gelmesi kabil değil.
Üstelik o ihsan sahipleri iyiliğin kaynağı da değiller…
İyiliği onlara Birr öğreten var!
İyilik yapmayı fıtratlarına kararak onlara inayeti Birr sevdiren var.
Aslolan menbaıdır hayat suyunun…
İyiliği fıtrata Birr nakşeden var!
Ey aciz; Rahim olmayan bir Berr, sana nasıl yetsin?
İlk şükürsüzlüğünde sırtını dönen lütufkârı sen neyleyesin?
Unutmuş gibi yapsan da hakikat değişmez, eşsiz iyilik sahibi Berr olan Allah’a muhtaçsın!
Fakr sahiplerini sonsuz iyinin merhametinden gayrısı kesmez.
“Zâtı akdesime kasem olsun ki, sana tekrarlanan yediyi (Fatiha sûresini) ve büyük Kur'an'ı verdik.” Hicr Suresi / 87
İnsana yapılan ilk iyilik onu yokluk aleminden varlık sahasına çıkarışıdır Berr olan Allah’ın…
Sonra ona karanlıklarda kaybolmasın diye hakikatin yolunu göstermesi…
Âlim olan Rabb’inin ademe tenezzül edişi…
Ona hitap etmesidir iyiliklerin zirvesi!
Allah, iyiliğin minnetsiz olanını hakiki sayar.
Ancak minnet yok diye şükür dahi unutulup gitsin istemez.
Rahman, iyilik edene teşekkürle olsa bir karşılığı çok görmene rıza göstermez.
Keremin yok sayılmasına asla göz yummaz.
Öğretir…
Bildiğinden insanın tekrarla kuvvetlendirdiğini ilmini…
Tekrar tekrar öğretir.
Bismillâhir Rahmânir Rahîm -Rahmân, Rahîm Allah’ın ismiyle-
Bütün iyiliklere lütfun gerçek sahibinin yani O’nun adına başlamanı ister.
El hamdu lillâhi rabbil âlemîn -Her türlü övgü yalnızca Allah'a özgüdür, bütün alemlerin Rabbi-
Hakkı teslim etmeye sana ilk ve sonsuz iyiliği yapan Sahibinden başlanı bekler.
Er rahmânir rahîm -Özünde rahmet sahibi, işinde rahmet sahibidir.-
Karşılık beklemeden, merhameti sebebiyle sana inayetler yağdırdığını unutmamanı ister ki, en küçük zorlukta ümitsizlik denizinde boğulmayasın. Ümit edenleri küçük hesapların vesvesesinde çaresizlik girdabına terk etmeyesin.
Mâliki yevmid dîn -Hesap Günü'nün Hakimi-
Hakimiyetinin sınırsızlığını hatırlatır ki, edip eylediklerin karşılıksız kaldı zannedip hüsrana düşmeyesin. Bir iki şükürsüzlük gördün diye iyilikten vaz geçmeyesin. İhsanlarının karşılık bulacağı hesap günüyle teselli bulasın.
İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn Yalnız Sana kulluk eder; ve yalnız senden yardım dileriz-
Sana ebedi bir iyilik yapmak için iyiliğin asıl kaynağının sen olmadığını da hatırlatır ki, yaptıklarını kendinden bilip, kibre kapılıp sonsuzca zatına zulmetmeyesin.
İhdinâs sırâtel mustakîm -Bizi dosdoğru yola ilet-
Kendine bitimsiz bir iyilik yapmanı ister de, insanlığına layık dosdoğru yoldan şaşmamanı hatırlatır. Eğri yolları sana uygun saymaz.
Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn -Nimet bahşettiklerinin yoluna; gazab(ın)a uğrayanların ve sapkınlarınkine değil!-
Bunca nimete şükürsüz kalmanın seni sürükleyeceği felaketi hatırlatır ki, gazaplı bir sonsuzluk seni bulmasın. İyilik tarlasına bir iki habbe atmanı ister ki, iyiliklerini sonsuzca başından yağdırdıkça yağdırsın.
Unutma sevgili dost, insanın fıtratı iyidir ve iyiliğe muhatap olmayı sever adem.
Kötülüğe bulaştınsa fıtratını bozduğun içindir, emin ol.