
Peygamber Efendimizin (asm) öğretmenliği ve terbiye ediciliği de müstesnadır. Efendimizin (asm) eğitime büyük önem vermiş ve hayatının her aşamasında sahabelerine ve dolayısıyla bizlere örnek olmuştur.
Bedir Savaşı’nda yakalanan esirlerden kurtuluş fidyesi vermeye gücü yetmeyip de okuma yazma bilen esirler vardır. Efendimiz (asm) bunlara ensardan onar çocuğa yazı öğretmek şartıyla serbest bırakılacaklarını söylemişti. Bu fikir, hem esirlere, hem de Ensar’a iki taraflı menfaati olan bir görüştü. Hemen eğitim için kolları sıvayan esirler ve ashab, kısa süre içinde okuma ve yazmayı öğrenmişti. Bu sayede Medine’de okuma yazma bilenlerin sayısı iyice artmıştı.
Bunların içerisinde vahiy katibi olan ve istikbalde Kur’an’ın mushaf haline getirilmesinde vazife alacak olan Zeyd bin Sabit Hazretleri de vardı. O dönemde bir çocuktu, ama Allah Resulü’nün (asm) harika terbiyesi onu hem vahiy katibi yapmış hem de Kur’an’ın günümüze mushaf olarak ulaşması vazifesinde görev ifa edecek bir eğitim almasını temin etmişti.
Saadet Asrından
Taberânî’nin senediyle İbn Abbas (r.a.)’tan rivayete göre Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz yüce Allah’ın farzlardan sonra en sevdiği amel, müslümanı sevindirmektir.”
***
Taberânî senediyle Hz. Âişe (r. anhâ)’dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Müslüman bir aileyi sevindiren bir kimse için Allah, cennetin dışında hiçbir sevâba (mükâfata) razı olmaz.”
***
Hasan el-Basrî’den (r.a.) rivayete göre dedi ki:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Mallarınızı zekat ile sağlam bir şekilde korumaya alınız. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz. Belâ dalgalarını dua ve niyazla karşılayınız.”
[Ebu Davud, el-Merâsil, 133]
Bedir Savaşı’nda yakalanan esirlerden kurtuluş fidyesi vermeye gücü yetmeyip de okuma yazma bilen esirler vardır. Efendimiz (asm) bunlara ensardan onar çocuğa yazı öğretmek şartıyla serbest bırakılacaklarını söylemişti. Bu fikir, hem esirlere, hem de Ensar’a iki taraflı menfaati olan bir görüştü. Hemen eğitim için kolları sıvayan esirler ve ashab, kısa süre içinde okuma ve yazmayı öğrenmişti. Bu sayede Medine’de okuma yazma bilenlerin sayısı iyice artmıştı.
Bunların içerisinde vahiy katibi olan ve istikbalde Kur’an’ın mushaf haline getirilmesinde vazife alacak olan Zeyd bin Sabit Hazretleri de vardı. O dönemde bir çocuktu, ama Allah Resulü’nün (asm) harika terbiyesi onu hem vahiy katibi yapmış hem de Kur’an’ın günümüze mushaf olarak ulaşması vazifesinde görev ifa edecek bir eğitim almasını temin etmişti.
Saadet Asrından
Taberânî’nin senediyle İbn Abbas (r.a.)’tan rivayete göre Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz yüce Allah’ın farzlardan sonra en sevdiği amel, müslümanı sevindirmektir.”
***
Taberânî senediyle Hz. Âişe (r. anhâ)’dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Müslüman bir aileyi sevindiren bir kimse için Allah, cennetin dışında hiçbir sevâba (mükâfata) razı olmaz.”
***
Hasan el-Basrî’den (r.a.) rivayete göre dedi ki:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Mallarınızı zekat ile sağlam bir şekilde korumaya alınız. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz. Belâ dalgalarını dua ve niyazla karşılayınız.”
[Ebu Davud, el-Merâsil, 133]