
Üç gün sonra çocuklarımız karne alacak.
Biliyor musunuz, ‘çocuklarımız’ deyince okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki tam 17 milyon 588 bin 958 öğrenciden söz etmiş oluyoruz. Lisans ve yüksek lisans öğrencilerini içermeyen bu sayı, egitimajansi.com’un ocak ayı başında güncellediği ‘2016 İçin Yıl Sonu Örgün Eğitim İstatistiği’nde geçiyor.
Ve yine bu sayı, bütün makro ekonomik hesaplarımızı değiştirebilecek kadar önemli…
Fakat bugün, tam da okullarımızda karne basımıyla ilgili son işler yapılmaktayken, bizim dışarıda ‘büyüklerin karnesinden’ söz etmemiz de en az milyonlu rakamlarla uğraşmak kadar önemli.
*
Hay Allah! Nerden çıktı şimdi; nasıl bir karneden söz ediyoruz?
Hangi dersler var büyüklerin karnesinde?
*
Okul yolunu çoktan unutmuş kimselerin karnesinde yer alabilecek ilk ders: Uzlaşı Kültürü
Bizi çevreleyen kaos ortamında demokrasiyi geliştirmekten terörü bitirmeye, anayasa reformundan eğitimi yeniden yapılandırmaya kadar birçok girişimin başarıya ulaşması, uzlaşma becerilerimizi bireylerarası veya uluslararası bazda bugünün ilerisine taşımakla mümkün olur.
Hiç kuşku duymadan söylüyorum, bu ders, büyüklerin karnesindeki ağırlıklı derslerden biri.
Katsayısı da öyle 4’le falan değil, 40’la çarpılıyor!
Yani, başarısızlık durumunda küçültüp 40 parça edebiliyor insanı…
Ya da başardığında 40 kat büyütüyor; adam ediyor…
*
Bir diğer ders: Olumlu Düşünme Becerisi
Halk arasında iyimserlik, pozitif enerji yayma gibi tanımlar da yapılır bu önemli ders için…
Ama sadece mutluyken değil, daha çok mutsuzluk, kriz, bunalım anlarında olumlu düşünebilmek, bu derste hüner sayılıyor.
*
Olumlu Düşünme Becerileri dersinin pratiğini ve bütün bir dönem boyunca gerçekleşmiş laboratuvar uygulamalarını içeren üçüncü ders: Sorun ya da Kriz Çözme Becerisi
Evet, bu müfredat da son derece önemlidir biz yetişkinler için. Zira bu alanda sergilediğimiz pratik performanslar sadece kariyerimizi ya da sosyal çevremizi değil, aile huzurumuzu da biçimlendiriyor.
Geride kalan hayatınıza dönüp bakın!
Haksız mıyım?
Sizi bulunduğunuz yere çözebildiğiniz veya çözemediğiniz krizler getirmedi mi?
*
Büyüklerin karnesindeki dört numaralı ders: Anlayış ve Hoşgörü
Kesinlikle göründüğü kadar kolay olmayan, zor bir ders bu…
Sene başında ‘Kafadan 100’ yazdığımız; ama karne günü, gerçekle yüzleştiğimizde 10’u göremediğimiz, harbîden zor bir ders.
Ecnebilerin ‘Tolerans’ dediği o yardımcı kaynağı hatmetmeden bu dersten geçer not almak öyle her babayiğidin harcı değil!
*
Ve Aile Bütçesi dersi…
Sayısal derslerin en babası; kolay mı bu dersten geçer not almak?
Zaten Türkiye istatistikleri de her 100 yetişkinden 65’inin bu derste zorlandığını gösteriyor.
Muhtemelen biliyorsunuzdur, ülke nüfusumuzun % 65 kadarı, 4 bin 500 TL civarındaki ‘Yoksulluk Sınırı’nın altında bir bütçeyle yaşıyor.
*
Çocuk Eğitimi dersini ihmal etme lüksümüz yok.
Ana-baba olmuş bütün yetişkinlerin, hatta ‘aday ebeveynlerin’ bile bu derste göstereceği performans, sadece bugünümüzün huzuruyla ilgili değil; zira ‘yarın’ dediğimiz şey de bu derste öğrenilen teorilerin icrası olacaktır.
Büyük ölçüde…
Ve saedece büyüttüğümüz çocuklar değil, içimizde yaşattığımız çocuklar da -becerebilirsek eğer- katkı koyar dünyanın iyileşmesine…
*
DOK: Dinleme-Okuma-Konuşma…
Müthiş önemli bir ders biz büyüklerin hayatında.
Müthiş!
Hele dinleme kısmı…
Dikkat edin lütfen; ‘konuşmak için sıra beklemek’ demiyorum, ‘dinlemek’ diyorum! Bu ikisi aynı şey değil.
Karşımızdakinin ne anlattığını, niye o halde olduğunu; onun söylediklerinden çıkarmaya çalışmaktır dinlemek…
Önyargıdan azade bir iştir.
Sabırla mümkün olur.
Bildiğimizi sanarak değil, gerçeği öğrenme niyetiyle icra edilir.
Zannedildiğinden çok daha az insan bu sanatı bilir…
*
Ve Trafik Kültürü dersi…
Özellikle araç kullanan yetişkinler için söylüyorum; bu dersi geçemediysek diğer derslerin zaten pek bir kıymet-i harbiyesi kalmıyor. Ya erkenden kendi hayatımızı yok ediyoruz ya da bir başkasının ocağını söndürüyoruz.
Bu bağlamda bir kez daha sabrımız…
Ne kadar nazik bir insan olduğumuz…
Bununla birlikte temel Fizik bilgimiz…
Ruh sağlığımız…
Deşilmeyi, irdelenmeyi ve iyileştirilmeyi bekliyor.
Cezaları artırmanın çözüm olmadığı zaten ortada!
***
Şimdi; lütfen her bir ders için kendinize 100 üzerinden bir not verin. Notunuzu verirken gerçekçi olun.
Çocukluğunuzu, anılarınızı, kafanızdaki ideal insanı puanlamayın.
Şimdiki zamana ve kendinize bakın.
Buyrun:
1) Uzlaşı Kültürü (Kendinize verdiğiniz not: … )
2) Olumlu Düşünme Becerisi (Kendinize verdiğiniz not: … )
3) Sorun ya da Kriz Çözme Becerisi (Kendinize verdiğiniz not: … )
4) Anlayış ve Hoşgörü (Kendinize verdiğiniz not: … )
5) Aile Bütçesi (Kendinize verdiğiniz not: … )
6) Çocuk Eğitimi (Kendinize verdiğiniz not: … )
7) Dinleme-Okuma-Konuşma (Kendinize verdiğiniz not: … )
8) Trafik Kültürü (Kendinize verdiğiniz not: … )
Bütün derslerden geçer not alabildiniz mi?
Ortalamanız ne peki?
Dahası, notlarınız çocuğunuzu eleştirmeye yetecek kadar yüksek mi?
İtiraf edin lütfen:
Birkaç gün sonra çocuğunuzun getireceği karneye daha anlayışlı, daha gerçekçi, özeleştirinizi biraz daha öne çıkararak bakmanız gerekiyor.
Öyle değil mi?
Biliyor musunuz, ‘çocuklarımız’ deyince okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki tam 17 milyon 588 bin 958 öğrenciden söz etmiş oluyoruz. Lisans ve yüksek lisans öğrencilerini içermeyen bu sayı, egitimajansi.com’un ocak ayı başında güncellediği ‘2016 İçin Yıl Sonu Örgün Eğitim İstatistiği’nde geçiyor.
Ve yine bu sayı, bütün makro ekonomik hesaplarımızı değiştirebilecek kadar önemli…
Fakat bugün, tam da okullarımızda karne basımıyla ilgili son işler yapılmaktayken, bizim dışarıda ‘büyüklerin karnesinden’ söz etmemiz de en az milyonlu rakamlarla uğraşmak kadar önemli.
*
Hay Allah! Nerden çıktı şimdi; nasıl bir karneden söz ediyoruz?
Hangi dersler var büyüklerin karnesinde?
*
Okul yolunu çoktan unutmuş kimselerin karnesinde yer alabilecek ilk ders: Uzlaşı Kültürü
Bizi çevreleyen kaos ortamında demokrasiyi geliştirmekten terörü bitirmeye, anayasa reformundan eğitimi yeniden yapılandırmaya kadar birçok girişimin başarıya ulaşması, uzlaşma becerilerimizi bireylerarası veya uluslararası bazda bugünün ilerisine taşımakla mümkün olur.
Hiç kuşku duymadan söylüyorum, bu ders, büyüklerin karnesindeki ağırlıklı derslerden biri.
Katsayısı da öyle 4’le falan değil, 40’la çarpılıyor!
Yani, başarısızlık durumunda küçültüp 40 parça edebiliyor insanı…
Ya da başardığında 40 kat büyütüyor; adam ediyor…
*
Bir diğer ders: Olumlu Düşünme Becerisi
Halk arasında iyimserlik, pozitif enerji yayma gibi tanımlar da yapılır bu önemli ders için…
Ama sadece mutluyken değil, daha çok mutsuzluk, kriz, bunalım anlarında olumlu düşünebilmek, bu derste hüner sayılıyor.
*
Olumlu Düşünme Becerileri dersinin pratiğini ve bütün bir dönem boyunca gerçekleşmiş laboratuvar uygulamalarını içeren üçüncü ders: Sorun ya da Kriz Çözme Becerisi
Evet, bu müfredat da son derece önemlidir biz yetişkinler için. Zira bu alanda sergilediğimiz pratik performanslar sadece kariyerimizi ya da sosyal çevremizi değil, aile huzurumuzu da biçimlendiriyor.
Geride kalan hayatınıza dönüp bakın!
Haksız mıyım?
Sizi bulunduğunuz yere çözebildiğiniz veya çözemediğiniz krizler getirmedi mi?
*
Büyüklerin karnesindeki dört numaralı ders: Anlayış ve Hoşgörü
Kesinlikle göründüğü kadar kolay olmayan, zor bir ders bu…
Sene başında ‘Kafadan 100’ yazdığımız; ama karne günü, gerçekle yüzleştiğimizde 10’u göremediğimiz, harbîden zor bir ders.
Ecnebilerin ‘Tolerans’ dediği o yardımcı kaynağı hatmetmeden bu dersten geçer not almak öyle her babayiğidin harcı değil!
*
Ve Aile Bütçesi dersi…
Sayısal derslerin en babası; kolay mı bu dersten geçer not almak?
Zaten Türkiye istatistikleri de her 100 yetişkinden 65’inin bu derste zorlandığını gösteriyor.
Muhtemelen biliyorsunuzdur, ülke nüfusumuzun % 65 kadarı, 4 bin 500 TL civarındaki ‘Yoksulluk Sınırı’nın altında bir bütçeyle yaşıyor.
*
Çocuk Eğitimi dersini ihmal etme lüksümüz yok.
Ana-baba olmuş bütün yetişkinlerin, hatta ‘aday ebeveynlerin’ bile bu derste göstereceği performans, sadece bugünümüzün huzuruyla ilgili değil; zira ‘yarın’ dediğimiz şey de bu derste öğrenilen teorilerin icrası olacaktır.
Büyük ölçüde…
Ve saedece büyüttüğümüz çocuklar değil, içimizde yaşattığımız çocuklar da -becerebilirsek eğer- katkı koyar dünyanın iyileşmesine…
*
DOK: Dinleme-Okuma-Konuşma…
Müthiş önemli bir ders biz büyüklerin hayatında.
Müthiş!
Hele dinleme kısmı…
Dikkat edin lütfen; ‘konuşmak için sıra beklemek’ demiyorum, ‘dinlemek’ diyorum! Bu ikisi aynı şey değil.
Karşımızdakinin ne anlattığını, niye o halde olduğunu; onun söylediklerinden çıkarmaya çalışmaktır dinlemek…
Önyargıdan azade bir iştir.
Sabırla mümkün olur.
Bildiğimizi sanarak değil, gerçeği öğrenme niyetiyle icra edilir.
Zannedildiğinden çok daha az insan bu sanatı bilir…
*
Ve Trafik Kültürü dersi…
Özellikle araç kullanan yetişkinler için söylüyorum; bu dersi geçemediysek diğer derslerin zaten pek bir kıymet-i harbiyesi kalmıyor. Ya erkenden kendi hayatımızı yok ediyoruz ya da bir başkasının ocağını söndürüyoruz.
Bu bağlamda bir kez daha sabrımız…
Ne kadar nazik bir insan olduğumuz…
Bununla birlikte temel Fizik bilgimiz…
Ruh sağlığımız…
Deşilmeyi, irdelenmeyi ve iyileştirilmeyi bekliyor.
Cezaları artırmanın çözüm olmadığı zaten ortada!
***
Şimdi; lütfen her bir ders için kendinize 100 üzerinden bir not verin. Notunuzu verirken gerçekçi olun.
Çocukluğunuzu, anılarınızı, kafanızdaki ideal insanı puanlamayın.
Şimdiki zamana ve kendinize bakın.
Buyrun:
1) Uzlaşı Kültürü (Kendinize verdiğiniz not: … )
2) Olumlu Düşünme Becerisi (Kendinize verdiğiniz not: … )
3) Sorun ya da Kriz Çözme Becerisi (Kendinize verdiğiniz not: … )
4) Anlayış ve Hoşgörü (Kendinize verdiğiniz not: … )
5) Aile Bütçesi (Kendinize verdiğiniz not: … )
6) Çocuk Eğitimi (Kendinize verdiğiniz not: … )
7) Dinleme-Okuma-Konuşma (Kendinize verdiğiniz not: … )
8) Trafik Kültürü (Kendinize verdiğiniz not: … )
Bütün derslerden geçer not alabildiniz mi?
Ortalamanız ne peki?
Dahası, notlarınız çocuğunuzu eleştirmeye yetecek kadar yüksek mi?
İtiraf edin lütfen:
Birkaç gün sonra çocuğunuzun getireceği karneye daha anlayışlı, daha gerçekçi, özeleştirinizi biraz daha öne çıkararak bakmanız gerekiyor.
Öyle değil mi?