Mübarek Ramazan Ayı’nın bugün 17. günü...
Yani sayılı günlerin yarısından fazlası gitti...
Bu gün mübarek Ramazan Ayının üçüncü haftasını yaşıyoruz…
***
Ramazan...
Diğer bir adıyla Fıtr Ayı...
Yani Hayır ve Yardımlaşma Ayı...
İnsanlar bu ayda ‘hayır’ yapabilmek için yarışıyor, sağ elin verdiğini sol el bilmemecesine yapılan insani yardım…
*
Bu ay süresince inananlar Allah için oruç tutuyor ve ibadet yapıyor…
Yüce Allah Ramazanı Rahmet ve Bereket Ayı olarak nitelendiriyor ve ay süresince tutulan orucun mükafatının büyük olacağını ve Kur’an-ı Kerim’de belirtiyor.
Ramazanın en önemli özelliği, yardımlaşma ayı oluşudur.
Bu ayda zengin zenginliğinden sıyrılır; fakir, fukaralığını unutur…
Bu ayda gönüller şenlenir, sofralar kurulur, kapılar herkese açılır; Allah ne verdiyse yenilir…
*
Bu ayda nefisler adeta sınava tutulur ve terbiye edilir…
Yemeden içmeden ve nefsani arzulardan, kötü söz söylemekten uzak durmak işte bu terbiyenin gereğidir…
Çünkü oruç, yalnızca yemeden içmeden kesilmek değil, aynı zamanda vücudun bütün uzuvlarını da oruçlu kılmaktır.
*
Bu ayda paylaşım doruğa çıkar…
Var olanı olmayanla, bulamayanla paylaşmak…
Bir dilim ekmeği ikiye bölmek, bir bardak suyu damla damla kavrulan dudaklara iletmek…
*
Erzurum, Orucun en iyi tutulduğu şehirlerden birisi olarak nitelenir...
Bu açıdan bir de yaşananlara bakmak lazım.
Bir kısmına değindiğimiz bu güzelliklerin ne kadarını yaşayabiliyor ve uygulayabiliyoruz.
Örneğin alışverişlerinizde ölçülü davranabiliyor musunuz, ya da bunların ne kadarını muhtaçlara ayırabiliyorsunuz?
Hele de ekonomik krizi iyice hissettiğimiz bu Ramazan gününde...
İftar sofrasına gönlünüz rahat bir şekilde oturabiliyor muşunuz veya sofranızdaki nimetleri muhtaçlarla paylaşabiliyor musunuz?...
Alış-verişlerimizde ve insanlarla münasebetlerimizde sinirlerinize hakim olabiliyor musunuz.
Yoksa, fındık kabuğunu doldurmayan nedenlerle cinnet noktasına geliyor etrafa öfke ve şiddet mi saçıyorsunuz.
*
Ramazan ayında çevrenize hiç dikkat ettiniz mi?
Sabah ya da günün diğer saatlerinde resmi kurumlarda çalışan memurların davranışları sizce ne kadar normal…
Asık suratla işe başlamalar, mesai saatlerine uymama, geç gelip, erken gitmeler…
Ya da esnafı gözlemlediniz mi?
Dükkanını geç açan vurdum duymazlardan tutunuz da, işini angarya görenlere kadar…
Maalesef hizmet sektörü bu ayda çöküyor.
Bütün bu olumsuzluklara takımları maalesef Ramazanı sebep gösteriyor, ya da orucun gölgesine sığınıyor.
*
O zaman Ramazanın ve orucun tanımına bir daha bakmak gerekiyor.
Bütün bu anlattıklarımız Ramazanın ve orucun tanımında yok.
Tanınım içerisinde sakin ve hoşgörülü olmak, kusurları örtmek, yardımlaşmak ve Allah’a daha yakın olmak var…
Bunun için de bir ay boyunca kendini sınava çekip, nefis terbiyesi yapmak gerekiyor.
“Kendisi tok iken, aç yatanı” hatırlamak gerekiyor.
Sosyal yardımlaşma vakfı verilerine baktığımızda bir önceki yıla oranla, yardım dağıtılan aile sayısı her geçen gün artıyor...
Çeşitli Kurumlar; İş İnsanı ve Hayırseverler, bütçeleri ve ekonomik imkânları elverdiği ölçüde insanlara yardım etmeğe çalışıyorlar.
Ya siz fert olarak ne yapıyorsunuz?
*
Bu ayda paylaşıma çevremizden başlayıp, önce ülkemizin değişik yerlerindeki muhtaçlara ulaşabilmeliyiz…
Dünyanın birçok bölgesinde de gece aç susuz yatıp, sabaha öylece uyanan insanlar ve uyanamayan çocuklar var, örneğin Filistin ve hele de Gazze…
En azından ramazanda bu fotoğrafa iyi bakmamız ve ona göre hareket etmemiz gerekiyor.
*
Evet…
Ramazan ayının iki haftasını geride bıraktık.
Daha sakin ve hoşgörülü olmamız, ramazanın feyzinden bolca faydalanmamız gerekiyor…
Bu günlerde yaşamımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.
Rahmet ve Bereket ayının ılık rüzgarı ile ruhumuzu serinletmemiz, bolluk bereket günlerinden hissemize düşeni almamız; yardımlaşmada daha cömert olabilmeliyiz…
Ramazanınız mübarek olsun…