Bugün ayın 24’ü...
Mayıs’ın 21’inde Türkiye’de Süt Günü sessiz sedasız kutlandı.
Biz de bu haftaki yazımızı süt’e ayırdık...
*
Hani hepiniz bilirsiniz, ünlü benzetmedir...
Kedi ile ciğer meselesi.
‘Kedi burada, ciğer nerede...’
Biri var, öbürü yok...
Erzurum da aynen öyle...
Sizin anlayacağınız, süt var bunun sanayiye yansıması yok.
*
Türkiye’nin toplam süt üretimi yaklaşık 25 ton...
Erzurum’un yıllık üretimi yaklaşık 985.000 ton...
Bu üretimin ülke içindeki payı % 4.4...
Ülkemizde ise Konya, İzmir ve Balıkesir’den sonra 4.sırada yer alıyoruz.
*
Erzurum, iki ana özelliğiyle ön plana çıkıyor.
Bu özellikler ‘Buz’un ve ‘Hayvancılık’ın Başkenti olması...
Ama gelin görün ki hayvancılıkta ivme kaybetmiş ve hayvan varlığımız ikinci sıraya kadar düşmüş... Küçükbaşta durum daha vahim...
Eğer zamanında önlem alınmazsa daha da düşeceği mukadder...
*
O zaman ne yapılması gerekli.
Öncelikli olarak Büyükbaş ve Küçükbaş hayvan varlığımızı kurulacak çiftliklerle artırmalıyız.
Erzurum’da Türkiye’nin toplam süt üretiminin yüzde beşe yaklaştığı düşünüldüğünde, 4.4 ‘ün önemli bir kısmının süt ürünleri sanayisini etkilediği ve yeni markalar meydana getirdiği anlaşılır.
Gelin görün ki bu, böyle olmuyor ve sütün büyük bölümü küçük aile işletmelerinde tüketiliyor, kayda dahi girmiyor...
İşte bunun içindir ki ‘Kedi burada, ciğer nerede...’ diyoruz,
*
Erzurum ve bölgede büyük bir ‘Kayıt Dışı Ekonomi’ çarkları dönüyor.
Bu ekonominin bir an önce ‘Kayıt altı’na alınması lâzım.
Yani sütün kayıtlı olarak sanayiye aktarılması ve üretimi artırmamız gerek...
Bu anlamda bizim de süt ve ürünlerini daha çok tüketmemiz düşünülebilir.
Örneğin okullarda Amerikan menşeli Süt Tozu yerine, tüketimi artırmak için doğal süt dağıtılabilir.
Sonra toplanan sütün veriminin düşmemesi için daha çok ‘Soğuk Süt Zinciri’ oluşturmamız gerekli...
(Büyükşehir Belediyemizce ‘Soğuk Süt Zinciri’ oluşturma çalışmaları bitme aşamasında.)
Ayrıca Erzurum Ova’sında mandıralara süt sağlayan onlarca sayıda süt hayvancılığı merkezi kurmamız lâzım...
*
Düşünebiliyor musunuz, yaklaşık Hollanda büyüklüğünde olan Erzurum’da bir-iki kendini kanıtlamış firmanın dışında et ve süt ürünü markamız yok.
Hep Türkiye’nin ünlü markalarının ürünlerini tüketiyoruz, adımız da sözüm ona Türkiye’nin Hayvancılık Merkeziyiz.
*
Nasıl ki Kars’la gravyer akla geliyor...
Erzurum denilince de akla süt ve süt ürünleri merkezi gelmeli, hem de onlarca merkez...
Bilmem anlatabildim mi...
Hayvancılıkta, Konya ve Balıkesir'den donra üçüncü sıradayız. Sadece süt değil hayvancılıkta da durum içler acısı. Erzuruma et hep başka şehirlerden geliyor. Meyve, sebze, tarım ürünleri, hayvan yemleri de böyle. Bir zamanlar bu ürünleri üretip kendisine yetenden, fazlasını satıp rahat geçinen, mutlu insanların bu şehri, şimdi mutsuz, huzursuz. Neden o dönemler bu şehrin sahipleri vardı, elleri bu şehrin her zaman üzerinde idi. O zamanlar 67 il varken Erzurum her sahada ülkenin 15.sırasında idi. Erzurum'un ilçeleri kadar ilçeler il oldu, Erzurum her sahada 57. , 58. sıralara indi. Neden ?. Çünkü ,bu şehrin sahibi yok, bu şehir sahipsiz. Malatya, Erzurum'dan 17, Elazığ 6, Erzincan bile 3 kat daha gelişmiş. Bir zamanlar bu şehirler erzurumay bağlı iken, şimdi Erzurum ne hale gelmiş. Yazık sana, ülkenin çatısı, derbenti mülki İslam'ın şehri Erzurum. Seni ne hale düşürdüler. Ah ah aaaaaaaaah !.. selamlar.