İslam Dini insanlığa sevgiyi kardeşliği, yardımlaşmayı, dayanışmayı ve barışı tavsiye etmiştir. Kur’an ve Resulullah’ın sünnetinde düşmanlık ve insanlara sıkıntı vermek yoktur
Hoşgörü, İslam ahlakının özüdür. Hoşgörü; hiç kimseyi ayıplamamak, kırıcı ve aşağılayıcı olmamak, affedici olmak, farklı inanç ve görüşleri müsamaha ile karşılamak demektir.
İnsanlar arasında sevgiyi çoğaltan, kin ve nefreti ortadan kaldıran hoşgörü erdeminin en güzel örnekleri, Kur'an'da, “yüce bir ahlâk üzere olduğundan” övgüyle bahsedilen Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in hayatında görülmektedir.
Kendisine Sevgili Peygamberimizin ahlâkı sorulan Hz. Aişe (r.anha) O’nu şöyle anlatmıştır: “O, çirkin söz ve davranışlarda bulunmaz, çarşı pazarda insanlarla münakaşaya girmez, kötülüğe kötülükle karşılık vermez, bilakis bağışlayıcı ve hoşgörülü davranırdı.”
Büyüklerimizin hoşgörüsü sayesinde İslamiyet’in yayılma hızı artmıştır.
***
Yahya Efendi Dergâhını yaptırdığı zaman o civarda Ortaköy Rumlarından başka kimseler yoktu. Bir gün bir Rum Çoban, davar güderken koyunlarından iki tanesi dergâhın bahçesine girmiş. Koyunlarını çıkarmak maksadıyla dergâhın bahçesine giren çoban, bir dervişin, “Ne arıyordun?” sorusuyla irkilerek, “Koyunlarımı arıyordum” demiş.
Çobanı gören Yahya Efendi, Rum Çobanı dergâha içeri aldırmış ve, “Gel bakalım gel... Koyunlarını mı istersin, kendini mi? Yoksa ikisini birden mi, ne dersin? Demiş.
Çobanı rahat bir yere oturtan Yahya Efendi, yağ, bal ve ekmek getirin demesiyle, hemen anında sofra kurulmuş. İsteneler gelmiş, sofra kurulunca Yahya Efendi, Rum Çobana:
“Haydi bakalım, bismillah buyur, işte sana tereyağı, mumlu bal ve taze ekmek, ister ise yağa ban, ister isen bala ban” demiş.
Bu tatlı ortamdan sonra, çoban koyunlarına değil de kendine talip olmuş. O gün, orada, o vesileyle Müslüman olduğu için adı Balaban kalmış.