Muharrem Ayı, Kur’an’da “Allah’ın ayları” arasında zikredilen ve içinde savaşmanın bile yasaklandığı dört mübarek aydan biridir. Bu yönüyle barış, sükunet ve içe dönüş ayıdır.
Maalesef bu önemli ayda İslam dünyası pekde sukunet içinde değil!
İslam dünyası, Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem Ayın’a bir kez daha kavuşurken, tarihte acıların ve ibretlerin yaşandığı bu ayda, ne yazık ki benzer tabloları yaşamaya devam ediyor.
Hz. Hüseyin (ra) ve Kerbela bir milat olmuştu: Zulme karşı direnişin, adalet uğruna can vermenin sembolü…
Ancak bugün, İslam coğrafyasında akan kan, bitmeyen çatışmalar, derinleşen mezhep ayrılıkları ve siyasi çıkarlar uğruna yok edilen masum hayatlar; adeta Kerbela'nın çağdaş versiyonları gibi...
Hz. Hüseyin’in (ra) susuz bırakıldığı Kerbela, bugün Gazze’nin suya ve gıdaya ulaşamayan çocuklarında yankı buluyor.
Muharrem Ayı, birliğe ve kardeşliğe çağrıdır. Ama ne acıdır ki; bugün İslam coğrafyası paramparçadır...
Başta Gazze olmak üzere Filistin, Suriye, Yemen, Libya, Sudan gibi ülkelerde akan kanın sınırı yok!
İslam ülkeleri, kukla yönetimleri sayesinde bu zulmü yalnızca izlemekle yetiniyor.
Muharrem ayı, İslam dünyası için muhasebe, toparlanma ve kendine gelme zamanıdır. Tıpkı Kerbelada olduğu gibi; Müslümanlarıa zulme boyun eğmeyin, adaleti savunun, parçalanmış ümmeti yeniden birleştirin mesajıdır...
Aksi halde tarih, aynı acıları farklı coğrafyalarda farklı yüzlerle tekrar etmeye devam edecektir.