Hayvanlar Allah’ın yarattığı tabiatın göz alıcı varlıklardır; onların hayatında, insan varlığı için dersler vardır.
Mesela fillerin, aslanların, kurtların, arıların, karıncaların, leyleklerin, kazların, velhasıl; göçmen olsun olmasın, hem tüm kuşların ve kara hayvanlarının hep kılavuzları ve belli rotaları vardır.
Bu, onları besleyen, giydiren, gezdiren Allah’ın yaratmasından ve nimetinden başka bir şey değildir.
İnsanlar olsun hayvanlar olsun, Allah’ın öğrettiği kılavuzluk, başlı başına bir sistemdir; tabii hayat kılavuzluğa ve doğru rotalarda harekete bağlanmıştır.
Göğümüzden gelip geçen ve hepsinin bir kılavuza uyup doğru rotada uçtuğu şu kaz sürülerine bir baksana!
Kazları, toplanıp varacakları yere, daima bir kılavuz götürmektedir.
Kazların yayılıp gezdikleri yerler, yaylakları, Türkistan’ın dumanlı dağlarıdır.
Oradan kalkıp denizlere gelirler, sahillerde kışlayıp tekrar dağlara dönerler.
Bu kadar memleket gezip, bu kadar dağdan ovadan geçip, nice sular içip taze çimen yerler, fakat her defasında, kılavuza uyarak, nizam intizam içinde, esenlikle yurtlarına dönerler.
Bir kılavuzları olmasaydı kazlar ve diğer canlılar, bu dünya çölünde kör, kayıp ve yok olup giderlerdi.
Biz de dünyadan ahrette, cennetteki evimize gitmek üzere, Allah’ı, Nebi’yi ve Kuran’ı yoldaş ve kılavuz etmeliyiz.
Hak Dini temsil kudretine erişmiş, nefsini Allah’ın emrine itaat ettirmiş din bilginleri, mümtaz hocalar, yetkin mürşitler, namuslu aydınlar, onlar da müminlerin kılavuzudur.
Hangi şahsın, hangi cemiyetin, sahih kılavuzu varsa, o şahıs, o cemiyet, kazların ve diğer canlıların başarılı seyahatleri gibi, dünyayı simgeleyen meşakkat dağından, ahreti simgeleyen selamet sahiline, kolaylıkla ulaşırlar.
Bu noktada durup kendimize de bakmalıyız:
Bir kılavuzumuz var mı, varsa kılavuzumuz kim?
Pozitivizm mi, ideoloji mi, kendi aklımız ya da nefsimiz mı?
Yoksa kılavuzumuz, Hak Din mi?
Hayat hayattan geliyor; hayatın kaynağı Rabbimiz, insanlığa dünya ahret kılavuzluğu etsin diye Peygamber tayin etti ve onunla Hak Din’i indirdi.
Dünya hayatını zayi etmek ve ahrette yerini cehennem kılmak istemeyen, Allah’ı, Resul’ü ve Kuran’ı kendine yoldaş ve rehber etmeye mecburdur.
Allah Teâlâ birliğin temellerinden olan bu rehberlik sırrının öğrenilip uygulanmasını emrediyor ve kullarından bu hikmetin değerini akledip Hak Din’in kılavuzluğuna uymalarını bekliyor.
Mesela fillerin, aslanların, kurtların, arıların, karıncaların, leyleklerin, kazların, velhasıl; göçmen olsun olmasın, hem tüm kuşların ve kara hayvanlarının hep kılavuzları ve belli rotaları vardır.
Bu, onları besleyen, giydiren, gezdiren Allah’ın yaratmasından ve nimetinden başka bir şey değildir.
İnsanlar olsun hayvanlar olsun, Allah’ın öğrettiği kılavuzluk, başlı başına bir sistemdir; tabii hayat kılavuzluğa ve doğru rotalarda harekete bağlanmıştır.
Göğümüzden gelip geçen ve hepsinin bir kılavuza uyup doğru rotada uçtuğu şu kaz sürülerine bir baksana!
Kazları, toplanıp varacakları yere, daima bir kılavuz götürmektedir.
Kazların yayılıp gezdikleri yerler, yaylakları, Türkistan’ın dumanlı dağlarıdır.
Oradan kalkıp denizlere gelirler, sahillerde kışlayıp tekrar dağlara dönerler.
Bu kadar memleket gezip, bu kadar dağdan ovadan geçip, nice sular içip taze çimen yerler, fakat her defasında, kılavuza uyarak, nizam intizam içinde, esenlikle yurtlarına dönerler.
Bir kılavuzları olmasaydı kazlar ve diğer canlılar, bu dünya çölünde kör, kayıp ve yok olup giderlerdi.
Biz de dünyadan ahrette, cennetteki evimize gitmek üzere, Allah’ı, Nebi’yi ve Kuran’ı yoldaş ve kılavuz etmeliyiz.
Hak Dini temsil kudretine erişmiş, nefsini Allah’ın emrine itaat ettirmiş din bilginleri, mümtaz hocalar, yetkin mürşitler, namuslu aydınlar, onlar da müminlerin kılavuzudur.
Hangi şahsın, hangi cemiyetin, sahih kılavuzu varsa, o şahıs, o cemiyet, kazların ve diğer canlıların başarılı seyahatleri gibi, dünyayı simgeleyen meşakkat dağından, ahreti simgeleyen selamet sahiline, kolaylıkla ulaşırlar.
Bu noktada durup kendimize de bakmalıyız:
Bir kılavuzumuz var mı, varsa kılavuzumuz kim?
Pozitivizm mi, ideoloji mi, kendi aklımız ya da nefsimiz mı?
Yoksa kılavuzumuz, Hak Din mi?
Hayat hayattan geliyor; hayatın kaynağı Rabbimiz, insanlığa dünya ahret kılavuzluğu etsin diye Peygamber tayin etti ve onunla Hak Din’i indirdi.
Dünya hayatını zayi etmek ve ahrette yerini cehennem kılmak istemeyen, Allah’ı, Resul’ü ve Kuran’ı kendine yoldaş ve rehber etmeye mecburdur.
Allah Teâlâ birliğin temellerinden olan bu rehberlik sırrının öğrenilip uygulanmasını emrediyor ve kullarından bu hikmetin değerini akledip Hak Din’in kılavuzluğuna uymalarını bekliyor.