Yunan mitolojisinde hem adaletin hem de düzenin tanrıçasıdır, Themis. Gözleri bağlı, elinde bir terazi vardır, bir kitap bir de kılıç.. İşte o kılıç adalet sağlanırken kullanılacak güç ve otoriteyi temsil eder. Kılıç adalet için gerektiği zaman kullanılacak güçtür. O kılıç yeri gelir keskin olmak zorundadır. Ceza hukukunda tutuklama tedbiri, adaletin keskin kılıcı yerindedir. Ancak adı üstünde bir tedbirdir. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında, yargılamanın selameti açısından verilecek bir tedbir olup, kişinin özgürlüğünün kısıtlanması açısından büyük önem arz eder. Biz avukatlar, tutuklamanın düşünülecek en son tedbir olduğunu tutuklama ile sevk edilen her müvekkilimiz açısından dile getiririz. Özgürlük en temel insan hakkıdır. Tutuklama tedbiri ile özgürlük kısıtlanmış olur. Dolayısıyla en temel insan hakkı olan hürriyet hakkının kısıtlanması için birtakım şartlar gerekir. Bunlar, soruşturma evresinde şüpheli kovuşturma evresinde sanık için(savcılık tarafından işlendiği iddia olunan suç ile ilgili olarak tüm deliller toplanıp iddianamenin düzenlenmesi ile başlayan süreç kovuşturma yani yargılama aşamasıdır) kaçma ya da kaybolma, delilleri karartma veya işlediği iddia olunan suçu işlemeye devam etme gibi ihtimaller söz konusu ise bu tedbir gündeme gelebilir. Kişinin bir an bile özgürlüğünün elinden alınmış olmasını hiçbir maddi güç yerine telafi edemez. Tutuklama dediğiniz de aklınıza bir alana kapatılmış, dış dünya ile ilişkileri kesilmiş, hareket özgürlüğü kısıtlanmış kişi gelmelidir. Bunun kişide, kişi ile birlikte ailesinde ve toplumda bıraktığı izleri bir an için düşünmek tedbirin ağırlığı noktasında fikir sahibi olmamıza yol açacaktır. Dış dünyadan, ailesinden, eşinden çocuklarından uzak kalan kişinin psikolojisinde derin yaralar açılacaktır. Dış dünyada yani sosyal hayatta sahip olduğu saygınlık değişecek, insanların bakış açısı farklılaşacaktır. Çalışıyorsa iş hayatından geri kalacak belki iş kaybına uğrayacaktır. Toplumun bakış açısı değişeceği için belki öyle kolay kolay iş bulamayacaktır. Burada altını çizerek şundan bahsettiğimi belirtmek istiyorum. Öyle bir suç vardır ki, cezası çok ağırdır. Ömür boyu hapistir ya da kişi uzun yıllar hapiste kalacaktır. Burada kişi bu cezayı yatmak yerine kaçma yolunu tercih edebilir. Ancak zaten çok hafif cezalara tekabül eden suçlarda kaçma ya da kaybolma riskinden bahsedemeyiz. Bu tür suçlarda verilecek tutuklama tedbirinin orantılı olduğundan bahsedemeyiz. Yine tüm delillerin toplandığı, delil karartma riskinin olmadığı bir durumda da tutuklama ölçüsüz bir tedbir olacaktır. Bu nedenle soruşturmada da kovuşturmada da tutukluluğun gerekli olup olmadığı mutlak suretle değerlendirilmelidir. Bu konuda Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinden beri keyfi tutuklamalara karşı tutum belli ve nettir: ‘’Özgürlük ve güvenlik herkesin hakkıdır.’’ Bu şartlara dikkat edilmeden, kanunda öngörülen suçlar ve usullerle yapılmayan, somut delillere ve hukuki gerekçelere dayandırılmayan, ölçülü bir tedbir olup olmadığı göz önünde bulundurmayan verilen tutuklama kararları adaletin keskin kılıcını zulüm aracına dönüştürebilir. Kişiyi haksız ve hukuka aykırı olarak özgürlüğünden alı koymanın büyük bir hak olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Yazımın başında tasvir ettiğim Themis heykelinin bir özelliği daha vardır. Themis heykelinin gözleri bağlıdır. Peki neyi ifade eder gözlerinin bağlı olması? Adaletin herkese tarafsız, eşit ve ön yargısız olarak dağıtılmasını simgeler.
Adalet evrensel bir değerdir, herkes için geçerli ve gereklidir..