Sebahattin’in annesi, Selahattin’in ömür arkadaşı Ganime Hanım… Mahallede herkesin “Ganime Nine” diye andığı bu fedakâr kadın, yıllarca yalnızca evlere değil, gönüllere de dokundu. Ancak onun doğumlara olan tanıklığı sadece köy odalarında, ev köşelerinde kalmadı.
Ganime Nine uzun yıllar, Lala Paşa Camii’nin tam karşısında yer alan, bugün artık yerinde olmayan o meşhur Kadın Doğum Hastanesi'nde çalıştı. Beyaz önlüğünü giydiğinde, sadece bir ebe değil, bir dua taşıyıcısı olurdu. Sayısız bebeğin dünyaya gelişine şahitlik etti. Her doğumun ardından, annenin alnına bir öpücük, bebeğin kulağına bir dua bıraktı.
Ama onun farkı sadece doğum anında değil, doğumdan sonra da belli olurdu. Ganime Nine, doğurduğu hiçbir anneyi kaderine terk etmezdi. Bebeğin kırkı çıkana kadar takip eder, annenin durumunu kontrol eder, gerekirse evine gider, yemeğini yapar, beşiğini sallar, gazını çıkarırdı. Onun gözünde doğum bitince iş değil, asıl sorumluluk başlardı.
Mahalle arasında kadınlar şöyle derdi:
“Ganime Nine elini tuttuysa, o bebek kırkına kadar gözümüz arkada kalmaz.”
Hastanede çalıştığı yıllarda, sadece hemşirelerle değil, doktorlarla da saygı üzerine kurulu bir ilişkisi vardı. Tecrübesi, kalbiyle birleşince herkes ona güvenirdi. Geceleri evinden alınır, sabaha kadar hastanede doğumlara girer, sonra sabah namazını Lala Paşa Camii’nde kılarak evine dönerdi.
Evlat sevgisini, şefkati sadece yabancıların çocuklarına değil, kendi oğlu Sebahattin’e de aynı özenle gösterdi. Ama kader, onu da büyük bir imtihanla sınadı. Oğlu yandığında, içi paramparça oldu. O güne kadar sayısız acı görmüştü ama ilk kez bu kadar çaresiz hissetti. Yine de yılmadı. Yaralı evladının başında sabahladı, her pansumanda yüreğinden bir dua damlattı.
Çırçır Mahallesi’ndeki çocuklar hâlâ onun adını saygıyla anar. Ve doğurduğu bebekler büyüyüp genç kız ya da delikanlı olduğunda, bir şekilde yolu yine Ganime Nine’ye düşer. O da yıllar öncesinden bildiği isimleri sayar, “Siz bilmezsiniz ama ben sizi doğumda kucağıma almıştım,” der.
Ve sonra başını kaldırır, göğe bakar, dudaklarından hep aynı dua dökülür:
“Ey Rahman olan Allah’ım… Bana bu elleri yalnız doğurtmak için değil, dua etmek için de verdin. Şimdi bu çocuklara hayır yaz, analarına sabır, babalarına ferahlık ihsan eyle.”